HULUSİ ABİNİN RÜYASI VE TABİRİ

Sergerdan

Well-known member
1986 yılında Elazığ'da vefat eden Hacı İbrahim Hulusi Yahyagil, Bediüzzaman Hazretleri'ne dedelerinden birisi hakkında bir soru soruyor.
Üstad buna 9. Lem'a Risalesi'nde şöyle cevap veriyor: Birinci sualiniz: Cedlerinizden birisinin imzası "Esseyyid Muhammed"e dair mahrem suâliniz var. Kardeşim buna ilmî ve tahkîkî ve keşfî cevap vermek elimde değil. Fakat ben arkadaşlarıma derdim ki: "Hulûsî şimdiki Türklere de Kürtlere de benzemiyor. Bunda başka bir hâsiyet görüyorum." Arkadaşlarım da beni tasdik ediyordular. "Hak vergisinde kabiliyet şart değildir." sırrıyla, "Hulûsî'de büyük bir asâlet tezâhürü bir dâd-ı Hakdır." derdik. Hem katiyyen bil ki; Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın iki (çeşit) âli (beyti) var. Biri: Nesebî âl'dir. Biri de: Şahs-ı manevisinin ve nurânisinin risâlet noktasındaki âl'idir. Bu ikinci âl'de katiyyen sen dahil olmanla beraber, birinci âl'de dahi delilsiz bir kanaatim var ki, ceddinin imzâsı sebepsiz değildir. Emekli Albay Hulusî Bey, Necmeddin Şahiner'e hatıralarını anlatırken diyor ki: "Yine bir gün Eğridir'de bulunduğum zaman, rüyada sarıklı bir genç gördüm. Bu genç beni ilk defa Hz. Üstad'a götüren meczup lâkaplı Mustafa Efendi idi. Rüyada gördüğüm sarıklı genç şeklen o idi. Fakat ne bıyığı ve ne de sakalı vardı. Risale-i Nur'un ilk "Küçük Sözleri"ni 1928'de onda görmüştüm. Rüyada, elinde leblebi tablası vardı. Fakat içindeki leblebi gayet azdı. Ben leblebiden almak için elimi attım. O zaman leblebi tabağı doldu taştı. Sarıklı genci biz açıklamadık. Sizin gibi gençler çıktılar. Daha da kıymetli gençler çıkacaktır. Allah'ın nuru kıyamete kadar devam edecektir. Kur'an tefsiri olduğu için Risale-i Nur'un hakikatı kıyamete kadar okunacaktır. Elbette bu gençler genç olacaktır, ihtiyar olmayacaktır." Bu rüya hakkında 28. Mektub'un I. Mesele'sinin 7. Nükte-i Hakikat'ında şöyle denilmektedir. Senin müjdeli, mübarek ve güzel rüyanın tabiri Kur'an için ve bizim için çok güzeldir. Hem, zaman tabir etti ve ediyor, tabirimize ihtiyaç bırakmıyor. Hem kısmen tabiri güzel olarak çıkmış. (...) O vâsi (geniş) meydanlık, âlem-i İslâmiyet'tir. Meydanlığın nihayetindeki mescid, Isparta vilayetidir. Etrafı bulanık çamurlu su, hâl ve zamanın sefahet ve atâlet ve bidatlar bataklığıdır. Senin selâmetle, bulaşmadan, sür'atle mescide erişmen, herkesten evvel, envâr-ı Kur'aniye'ye sâhip çıkıp, kalbini bozmadan sağlam kaldığına işarettir. Mesciddeki küçük cemaat ise, Hakkı, Hulûsî, Sabri, Süleyman, Rüşdü, Bekir, Ali, Zühdü, Lütfü, Hüsrev, Re'fet gibi Sözler'in hameleleridir. Ufak kürsü ise, Barla gibi küçük bir köydür. Yüksek ses ise, Sözler'deki kuvvet ve sür'at-i intişarlarına işarettir. Birinci safta sana tahsis edilen makam ise, Abdurraman'dan sana münhal kalan yerdir. O cemâat; telsiz âletlerin âhizeleri hükmünde, bütün dünyaya ders işittirmek istemek işareti ve hakikatı ise, inşaallah tamamiyle sonra çıkacak. Şimdi efradı birer küçük çekirdek iseler de, ileride tevfik-i İlâhî ile birer şecere-i âliye hükmüne geçerler. Ve birer telsiz telgrafın merkezi olurlar. Sarıklı küçük genç bir zât ise; Hulûsi'ye omuz omuza verecek, belki geçecek birisi; nâşirler ve talebeler içine girmeye namzeddir. Bazılarını zannederim, fakat kat'i hükmedemem. O genç, kuvve-i velâyetle meydana atılacak bir zattır. Sâir noktaları sen benim bedelime tâbir et." Rüya ve rüyayı gören mühim olduğu kadar, hatta daha fazla onu tabir edenin yorumu mühimdir. Yusuf Sûresi'nde geçtiği üzere artık "Rüya halledilip neticelendirilmiştir." (12/41) Yani bir hükme bağlanmıştır. "Yüksek ses ise, SÖZLER'deki kuvvet ve sür'at-i intişarlarına işarettir." Ve "O cemaat; telsiz âletlerin âhizeleri hükmünde, bütün dünyaya ders işittirmek istemek işareti ve hakikatı ise, inşaallah tamamıyla sonra çıkacak." ifadeleri bugün artık kendisini göstermektedir. Üniversitelerde açılan bölümler, verilen doktora tezleri ve dünya çapındaki sempozyumlar bu gerçeği çok güzel ifade etmektedir. Bu rüya hususunda, arkadaşımız İbrahim Kocabıyık ve Üstad'ın büyük talebelerinden hattının güzelliğiyle meşhur olan merhum Âtıf Egemen'in riyâzî ufukları ve tespit ettikleri çok mühim tevâfuklar da vardır.
 
Üst