Haftanın Konusu 14 - Camilerimizde Risale-i Nur gafleti

Huseyni

Müdavim
Selamün aleyküm..

Elhamdülillah Risale-i Nurları gerek lehinde, gerekse de aleyhinde çalışanların vesilesi ile herhalde dünyada dahi duymayan kalmadı. En azından hemen hemen dünyanın bütün bölgelerinde bir dershanemizin mevcut olduğunu ve nur risaleleri ile iman ve kuran hizmeti yapıldığını duymaktayız. Elhamdülillah..

En koyu ateistlerin bile dilinde Risale-i Nurlar var. Onlar bile Bediüzzamanı ve Risale-i Nurları tanıyorlar. Zira meslekleri gereği karşılarına en çok çıkan eserler bunlar.

Hal böyle iken camilerimizdeki Risale-i Nur gafletini anlamak mümkün değil. Bu konu neden gündeme hiç gelmiyor, getirilmiyor buna anlam veremiyorum. Bütün dünya Risale-i Nurları ve müellifini konuşurken, onla ilgili, konferanslar, paneller, toplantılar, tv programları vs. düzenlenirken ve asrın imamı namı ile bediüzzaman tarafından bu eserler kaleme alınmışken, nasıl olur da camilerimizde tek bir cümle dahi Risale-i Nur'dan bahsedilmez, ondan bir alıntı yapılmaz ?

Yahu atasözleri bile vaazlarda okunuyor, hutbeyi de bırakalım vaazlarda dahi mi Risale-i Nurların konuşulmayacak, alıntı yapılmayacak kadar ehemmiyeti yok ? Bizce ehemmiyeti malum elbette, lakin ülkemizin dini kurumlarının bu eserlere karşı haddinden fazla lakayd kaldıklarını düşünüyorum. İmani mevzularda en çok tahşidatı yapan istisnasız Risale-i Nurlardır. Hutbede yahut vaazda imani bir mevzu konuşulurken dahi o konuda Risale-i Nur'dan tek bir cümle duyamamak şahsen tahammül edilir gibi değil. Ve eksik olan nedir anlamaya çalışıyoruz. Bizler mi az çalışıyoruz, yoksa bizim bilmediğimiz, resmi dini kurumların bildikleri birşeymi var merak ediyoruz..

Fikir ve yorumlarınızı bekliyoruz, dua ile inşaallah..
 

teblið

Vefasýz
Her ne kadar da dini kurumlar olsa da camiler mescitler ve en tepesi Diyanet işleri başkanlığı ;Sonuçta devletin anayasa kanunlarıyla yönetliyorlar..Ve sonderece suya sabuna dokunmadan vaazlar hazırlanıyor her hafta hutbeler de..Oysaki toplumsal yaralarımız o kadar çok ki..Ve bu noktada Üstadın fikirlerine ve sözlerine yer verebilmek mevcut rejime aykırı görüyorlar sanırım..

Bütün siyasî, ekonomik ve kültürel bunalımlarına rağmen İslâm dünyası yeni bir medeniyet açılımının eşiğindedir. Bu yeni ve çetin dönemde, İslâm Dünyasının bir asır içinde yaşadığı safhaları bir model şahsiyet olarak hisseden ve yaşayan Bediüzzaman’ın mesajlarına, düşmanlarının dahi saygı duyduğu izzetli tavrına ve “Evet ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm’ın sadası olacaktır” diyen gür sesine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulmaktadır
 
Son düzenleme:

faris

Well-known member
Ve aleykümselam;

Şimdi anlatacaklarımı samimi bir sohbetin ürünü olarak düşünmenizi isterim. Bunun iki sebebi var,

Birincisi ilahiyatçı kardeşlerimizin enaniyeti,

İkincisi Diyanetin onlarca yıldır nur hizmetini setretmesi, sekteye uğratmaya çalışması..


İlahiyatçı dediğimiz İlahiyat Fakültelerinden mezun olan kardeşlerimiz genel olarak eskiden yakın zamana kadar kendi ilim ve marifetlerini Risale-i Nurdan daha üstün görmekte idiler, hal böyle olunca oradan mezun olan imamlar sohbetlerinde ve vaazlarında Risale-i Nurun iman hakikatlerini anlatma ve kuvvetleştirme derslerinden ne istifade etmişler ne de cemaatin istifadesine sunmuşlar, bundan daha ziyade kalıblaşmış menkıbeler arasında sıkışıp kalmışlar. Ama aklı selim olan ve enaniyetini eriten hocalarımız ise kalıblaşmış bilgilerden sıyrılarak her eserden istifade etmiş ve ettirmeye çalışmışlar. Ancak sayıları az olduğu için çok görülemiyor. Ama bu yakın zamanda ümmeti muhammediyenin bu iman derslerine olan ihtiyacı tespit edilmiş ve bunun için çalışmalar yapılmaya başlanıldığını ise görüyoruz..

Diyanet işleri başkanlığının yakın zamana kadar ehli sünnet vel cemaat kaidesi içinde değilde hükümet güdümlü bir kurum olması hasebiyle, komünistlerin evhamlandırdığı kurumlardan biri olarak Risale-i Nurun neşrine çalışmayı bırakın muzır olarak telakki edilmiş, hatta sadece risale-i nurun değil diğer ehli sünnet vel cemaat tarikat ve cemaatlerinde hizmetlerini muzır lanse etmişler..

Bu hususta Ustad Bediüzzamanın çeşitli vesileler ile ifade ettiği bir isteği vardı. Bu ise Risale-i Nurların diyanet işleri başkanlığınca neşredilmesi. Çünkü Ustad Bediüzzaman bu eserleri nurcular veya nur cemaati için yazmamış bilakis ümmeti muhammediyenin bir eseri olarak yazmış ve nitekim islama da mal olmuş bir eser olduğundan ve hususan Türkiyede islam aleminin işlerini görmekle vazifeli olan bir kurum tarafından neşredilmesinin ehemmiyetini ifade etmiştir.. Bu hususu ağabeyler yakın bir zamanda hükümetten ve diyanetten istirham etmişler ve gerekliliğini ifade etmişler onlarda programlarına koymuşlardır, inşaallah yakın bir zamanda neşrine çalışılacaktır..

[BILGI]Risale-i Nur eczaları, Kur'anın tereşşuhatıdır; bizler, taksim-ül a'mal kaidesiyle, herbirimiz bir vazife deruhde edip, o âb-ı hayat tereşşuhatını muhtaç olanlara yetiştiriyoruz!..

Mektubat ( 426 )[/BILGI]
 

akna

Well-known member
bir diyanet mensubu, aynı zamanda hizmetten bir kardeşim
yıllardır toplantılarında müftülerin cı'lı cü'lü lerle işiniz olmasın
mesleğinizi tehlikeye atmayın, adımlarınızı dikkatli atın
uyarılarını dinlediklerini anlatırdı
aslında müftü ile de alakalı bir durum bu
bazı yerlerde çok rahat kurslarda bulundurulabiliyor

fakat geçen yıl yapılan seminerlerde
diyanetin Risale-i Nur'ları basma kararı aldığını
İşarat-ül İ'caz ile başlanacağını
artık Kur'an Kursunda talebelere rahat rahat okuyabileceğini paylaşmıştı sevinçle
medyada da yer aldı zaten
inşallah Rabbim cc bütün engelleri kaldırsın da
devlet okullarında da ders olarak verilmeye başlansın artık
dualarımız bu yönde..
 

Huseyni

Müdavim
Ve aleykümselam;

Birincisi ilahiyatçı kardeşlerimizin enaniyeti,

İkincisi Diyanetin onlarca yıldır nur hizmetini setretmesi, sekteye uğratmaya çalışması..


İlahiyatçı dediğimiz İlahiyat Fakültelerinden mezun olan kardeşlerimiz genel olarak eskiden yakın zamana kadar kendi ilim ve marifetlerini Risale-i Nurdan daha üstün görmekte idiler, hal böyle olunca oradan mezun olan imamlar sohbetlerinde ve vaazlarında Risale-i Nurun iman hakikatlerini anlatma ve kuvvetleştirme derslerinden ne istifade etmişler ne de cemaatin istifadesine sunmuşlar, bundan daha ziyade kalıblaşmış menkıbeler arasında sıkışıp kalmışlar. Ama aklı selim olan ve enaniyetini eriten hocalarımız ise kalıblaşmış bilgilerden sıyrılarak her eserden istifade etmiş ve ettirmeye çalışmışlar. Ancak sayıları az olduğu için çok görülemiyor. Ama bu yakın zamanda ümmeti muhammediyenin bu iman derslerine olan ihtiyacı tespit edilmiş ve bunun için çalışmalar yapılmaya başlanıldığını ise görüyoruz..

Buna tamamen katılıyorum.
genelleme belki haksızlık olabilir ancak
bazı hocalarımıza anlattığı (daha doğrusu anlatmaya çalıştığı) mevzunun
risale-i nurda, çok tatminkar bir şekilde izah edilmiş olduğunu anlattığımızda
tenezzül edilmeyen tavırlara şahit oluyoruz.

risaleinurla haşir neşir olan biri olarak,
bulunduğum muhitteki camilerde vaazları dinlerken,
misal olarak; dua, namaz, kuran, imanın rükünleri, hadis ilmi gibi mevzularda yapılan izahlar
o kadar sathi kalıyor ki, ne bir lezzet veriyor ne de ikna ediyor.

o kadar insanı bulup vaaz verme imkanı bulupta,
enaniyetinden ya da gafletinden ya da başka sebeblerden dolayı risale-i nurlara gözünü kapayıp,
bu gibi meseleleri dahi hakkıyla izah edemeyip,
o kadar kişinin imanının takviyesine sebeb olmaya vesile olamayanların aklına şaşarım.

demiyorum illaki risaleinur okuyun,
ancak bikaç misalini verdiğim ve bunun gibi daha çok meselelerde
en azından yüzeysel bilgilerle cemaati uyutmayın be kardeşim.

allah elinize imkan vermiş madem risaleinurdan okumuyorsunuz,
başka eserlerden okuyun anlatın ama doyurucu izahat verin.

hem demiyoruz ki bu okuduğumuz yer risaleinurdandır diye açıklama yapın.
üstü kapalı da olsa, imaen de olsa bu eserlerden istifadenizi sunamaz mısınız ?
birebir metni almadan mana olarakta bahsedemez misiniz ?

evet bunun yanında büyük şehirlere gittiğimizde yahut merkezi olan yerlerde
hocalarımızın biraz daha kendini bu konuda geliştirmiş olduğunu görmek mümkün.

doğrudan risaleinur demeselerde
konuştuklarından, anlattıklarından nerden beslendiklerini anlayabiliyoruz
ve gayette güzel ve zevk veren vaazlar oluyor.

allah cc. böyle hocaların da sayılarını arttırsın.
camilerimizi uyuklanılan değil, bütün dikkatiyle ilim tahsil edilen mekanlar eylesin, amin..


[TAVSIYE]Evet, gurur ile, insan maddî ve mânevî kemâlât ve mehasinden mahrum kalır. Eğer gurur saikasıyla başkaların kemâlâtına tenezzül etmeyip kendi kemâlâtını kâfi ve yüksek görürse, o insan nâkıstır. Böyle insanlar, malûmat ve keşfiyatlarını daha yüksek görmekle, eslâf-ı izâmın irşadat ve keşfiyatlarından mahrum kalırlar. Ve evhama mâruz kalarak, bütün bütün çizgiden çıkarlar. Halbuki, eslâf-ı izâmın kırk günde yaptıkları bir keşfiyatı, bunlar kırk senede bulamazlar.


Mesnevi-i Nuriye/Katre/92
[/TAVSIYE]
 
Üst