"Cenab-ı Hak abdini tecrübe eder ve der ki: Sen böyle yapsan sana böyle yaparım, göreyim seni yapabilir misin? diye tecrübe eder. Fakat abdin hakkı yok ve haddi değil ki, Cenab-ı Hakk'ı tecrübe etsin ve desin: Ben böyle işlesem, sen böyle işler misin? diye tecrübevari bir surette Cenab-ı Hakk'ın rububiyetine karşı imtihan tarzı sû'-i edebdir, ubudiyete münafîdir."
Madem hakikat budur, insan kendi vazifesini yapıp Cenab-ı Hakk'ın vazifesine karışmamalı.
Mesnevi-i Nuriye
Cenab-ı Hak: Allah(cc)
Abd: Kul, Allah’ın kulu, Mahluk, insan.
Tecrübe: Deneyim, deneme, sınama.
Tecrübevari: Tecrübe eder gibi, dener gibi.
Rububiyet: Allah’ın(cc) terbiyecilik sıfatı, Allah’ın herşeyin sahibi, ihtiyaçlarının karşılayıcısı ve terbiye edicisi olması.
İmtihan: Tecrübe, deneme, sınama.
Sû'-i edeb: Kötü edeb, edepsizlik, saygısızlık.
Münafî: Zıt, ters, aykırı.
Hakikat: Gerçek.
Madem hakikat budur, insan kendi vazifesini yapıp Cenab-ı Hakk'ın vazifesine karışmamalı.
Mesnevi-i Nuriye
Cenab-ı Hak: Allah(cc)
Abd: Kul, Allah’ın kulu, Mahluk, insan.
Tecrübe: Deneyim, deneme, sınama.
Tecrübevari: Tecrübe eder gibi, dener gibi.
Rububiyet: Allah’ın(cc) terbiyecilik sıfatı, Allah’ın herşeyin sahibi, ihtiyaçlarının karşılayıcısı ve terbiye edicisi olması.
İmtihan: Tecrübe, deneme, sınama.
Sû'-i edeb: Kötü edeb, edepsizlik, saygısızlık.
Münafî: Zıt, ters, aykırı.
Hakikat: Gerçek.
