Kur'an Kıraatınde Türklere Özgü Mahalli Okuyuş Sorunu

Kýrýk Testi

Well-known member
Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Kur'ân'ı Arap lahn'ı ve Arap sesleri üzere okuyun. Sakın ha ehl-i aşk ve ehl-i kitabeyn'in lahn'ı üzere okumayın. Bilesiniz, benden sonra bir kavm gelecek ki, onlar Kur'ân'ı okurken, şarkı ve mâtem tercîi gibi terci' ile okuyacaklar. Onların (imanları laftadır) gırtlaklarından öte geçmez. Kalbleri fitne ve fesada uğramıştır. Böylelerinden hoşlanan kimselerin kalpleri de fitne ve fesad içindedir." [Rezîn rivayet etmiştir. (Suyutî, Câmiu's-Sağîr'de kaydeder (Feyzu'l-Kadir 2, 65).]

AÇIKLAMA:

Lahn, ezdâd denen birbirine zıt mânalar taşıyan kelimelerden biridir. Dilin yanlış kullanılması mânasına geldiği gibi, dili kaidesine (i'rabına) uygun olarak kullanma mânasına da gelir. Kelime her iki mânada hadislerde geçer. Anlamak, kavramak manasına da gelir. Keza lügat olarak asıl mânâsı: "Doğru istikametten meyletmek, sapmak" mânasına gelir. "Lahn"ın lügat (kelime) mânası da mevcuttur.

Yukarıdaki hadiste, "Arap dil kaidelerine (i'râba) uygunluk" mânasındadır. Arkadan gelen "Arap sesleri üzere okuyun" ifadesi de bu mânayı te'yid eder. Hadis, sonra da Yahudi ve Hıristiyanların kitaplarını okudukları şekilde Kur'ân'ı okumaktan men etmektedir. Buradan da anlıyoruz ki, Ehl-i Kitap da dinî metinleri, ibadet maksadıyla, kendilerine has bir üslubla okumakta imişler. Bu hal halen devam etmektedir. Ehl-i Kitab'ı taklidin yaygınlaştığı bir zamanda bu ikâz-ı Nebevînin de hatırda tutulması gerekir.

 

Kýrýk Testi

Well-known member
Kur'an'ı Doğru Okumak İçin Ne Yapmalı?

Kur'an'ı doğru okumak için üç şeyin çok önemli olduğunu söyleyebilirim. Birincisi; bir fem-i muhsinin (okuyuşu düzgün bir hoca) rahle-i tedrisine oturma. Yani mutlaka işin uzmanından ders alma. Kur'an okumak sadece harfleri bilmek değildir. Ben kendi kendime Fransızca öğrenmiştim; öğrenmiştim ama nasıl konuşuyordum Allah bilir. Bir ara İngilizce de çalıştım. Bir gün rahmetli Tuzcu Cahid Bey bana "Hocam! Türkçe gibi İngilizce konuşuyorsun." dedi ve ben o gün İngilizce öğrenmeyi bıraktım. Harf ve kelimeleri aslına uygun şekilde telaffuz ancak işin uzmanının önüne diz çökmekle öğrenilir. İkincisi; talim esnasında doğru telaffuz için insanın kendini zorlaması. Mesela mehâric-i hurufa (harflerin mahreçleri) çalışırken bizim kıraat hocamız kendisini ve bizleri çok zorlardı. Mesela, "Dat" harfini gösterirken parmağını damağına koyardı. Bu ilk bakışta zorlama gibi görünse bile belli bir müddet sonra alışıyor insan. Ve üçüncüsü, kulak dolgunluğu.

Bu da Kur'an'ı tekellüfsüz okuyan hâfızları çok dinlemekle olur. O hâfızları, okudukları yerlerde bizzat dinlemek de mümkündür. Ama tam bir kulak dolgunluğu için evde, işyerinde, arabada ve imkân bulduğumuz her yerde Kur'an dinlemeliyiz.

Maalesef biz doğru düzgün Kur'an-ı Kerim okumayı unutmuşuz. Hatta imam hatiplerde ve ilahiyatlarda bile bu eğitim insanımıza tam tekmil verilemiyor. Kur'an kursları ölçüsünde verilemiyor desem kimse bana alınmasın.
 
Üst