Kelime Analizi 45: İnsicam

kenz-i mahfi

Sorumlu
İNSİCAM (انسجام) (Arapça) Suyun dökülüp devamlıakışı, düzgünlük, sağlam ve ıttırad ile arızasız tertip üzere olmak, devamlı yağmur yağmak, Edebiyatta: Düzgün tertipli pürüzsüz söz, kitabın ifadesi güzelce ve düzgün tertip üzere olmak. manalarına geliyor.

İnsicam kelimesi "seceme" (akıp gitmek, akmak) fiilinden türetilmiştir. İnsicam kelimesi aynı zamanda konuşmada akıcılık, düzen, ahenk, uyum, düşüncede hemfikir olmak manalarında da kullanılmaktadır.

İnsicam kelimesiyle mana olarak hemen hemen aynı olan intizam kelimesi arasında küçük bir fark vardır. İnsicam kelimesi bir şeyin daha çok kevni yani varlıkla ve vücutla ilgili yani maddi yönüyle alakalı olarak düzgün ve sıralı oluşunu ifade ettiği halde, intizam kelimesi bir şeyin daha çok manevi ve cismanilikten uzak, soyutluğa yakın yönünü ifade etmekte kullanılır. Mesela: Bir çekirdeğin içindeki latif ve ince düzen yani programı onun intizamını gösterirken, çekirdekten çıkan ağacın hal ve vaziyetindeki düzgünlük ise insicamı göstermektedir. Hem mesela: Bir şehirdeki idare kanunları ve inzibat düsturları intizamı gösterirken, şehrin binalarının ve görünümünün düzgünlüğü insicamı göstermektedir.

İnsicam kelimesini Kur'an-ı Kerim için kullandığımızda, Kur'an'ın sureleri ve ayetleri arasında hem tenasüp, hem de mükemmel bir insicam vardır. Kur'an'daki insicam, aynı zamanda onun mucize oluşunun bir yönüdür. Kur'an'daki ifadeler öylesine birbiriyle insicam içerisindedir ki onda insanı rahatsız edecek, zevk-i selim sahiplerini usandıracak bir husus yoktur.Kur'an'daki insicamdan kasıt, bütününde anlatılan şeyin en küçük cüzünde de mevcut olmasıdır. Onun içindir ki, Kur'an, Bakara Suresinde, Bakara Suresi Fatiha Suresinde, Fatiha Suresi, Besmele'de, Besmele ise "B" harfinde münderiçtir denilmiştir. Bu hususta ehl-i keşf müttefiktirler. Buna dair Risale-i Nur'da 7. Lem'anın hatimesinde: "Elif Lam Mîm" hem müsemmasını tazammun eden bir isimdir, hem El-Bakara'ya isim, hem Kur'an isim, hem ikisine muhtasar bir fihriste, hem ikisinin enmuzeci ve hülasası ve çekirdeği, hem "bismillahirrahmanirrahim"in mücmelidir." denilmiştir. Onun içindir ki herhangi bir sureye bakarak, bütün Kur'an bu surededir denilebilir. Çünkü Kur'anda öyle bir insicam ve tenasüp vardır ki, en küçük bir sure dahi bütün Kur'an'da anlatılmak istenen esasları havidir.

Kur'an-ı Kerim, 23 senede ayrı ayrı yerlerde, ayrı ayrı sebeplerle ve ayet ayet indirildiği halde, öyle bir bütünlük arzetmektedir ki sanki bir defada indirilmiş gibidir. Evet "Besmele"nin "B" harfi bütün Kur'an için bir çekirdek hükmündedir. Onun için Birinci Söz'de "Biz dahi başta ona başlarız" denilmiştir.
Kur'an ayetleri ve sureleri arasındaki insicamı tamamen gösterebilmek imkansızdır. Öyle münasebetler vardır ki beşer onun idrakinden acizdir. Nasıl ki bir ağacın kökünden, dalından, yaprağına, çiçeğine, meyvesine, budağına kadar bir münasebet vardır ve o ağacın bütünlüğünü bozmaz, öyle de Kur'an aynen bu şekildedir.

Risale-i Nur'da kainatın tefekküründe kullanılan kelimelerden birisi de "insicam" kelimesidir. Çok sık kullanılmamakla birlikte ifade ettiği mana itibariyle fevkalade ehemmiyeti haizdir. Yukarıda denildiği gibi Kur'an'ın en küçük bir cüzü, bütün Kur'an ile alakalıdır ve tenasüp içindedir. Aynı şekilde Kur'an-ı Kebir olan şu kainatın ayetleri hükmünde olan mevcudat sahifelerinin satırları dahi birbirleriyle alakalı ve düzgünlük ve insicam içerisindedir. Kainatta zahiren görünen karmaşıklık ve karışıklık gibi ise de, aslında zerresinden yıldızına kadar müthiş bir düzgünlük yani insicam mevcuttur. Risale-i Nur'da bu hususiyet baştan sona kadar işlenmekte ve bu manaya bir kelime olarak "insicam" konulmaktadır. Onun için insicam kelimesinin neyi ifade ettiğini çok iyi idrak etmek lazımdır.
İngilizce'de "harmony" kelimesiyle (aynı zamanda tevafuk kelimesi için), Fransızca'da "harmonie" İtalyanca'da "armonie", Yunanca'da "armonia" kelimeleriyle ifade edilmektedir.

25. Söz'de: "Hattâ, vahyin bir kâtibi şu âyeti yazarken, daha şu kelime gelmezden evvel, şu kelimeyi söylemiştir. "Acaba bana da mı vahiy gelmiş?" zannında bulunmuş. Halbuki, evvelki kelâmın kemâl-i nizam ve şeffâfiyetidir ve insicâmıdır ki, o kelâm gelmeden kendini göstermiştir." denilmektedir. Bütün Kur'an'da öyle bir hassa vardır ki, kelam gelmeden önce kendini ihsas ettirmiştir." Üstadın inceliğine bakar mısınız, buradaki vahyin katibinin ismini vermiyor, ta ki ona karşı bir su-i zan hissi uyanmasın. O sahabenin ismi "Abdullah bin Sa'd"dır.

(devamı gelecektir....)
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Kur'an ayetlerinin harfleri arasında müthiş bir insicam vardır. Buna dair 25. Söz'de Al-i İmran Suresi'nin 154. ayetinde bütün huruf-u hecanın mevcut olduğunu ve öyle bir şekilde adet olarak dizildiklerini beyan etmiş ki akıl onun karşısında hayretinden parmağını ısırıyor. Böyle bir insicamı tesis etmek beşer idrakinin haricindedir. Kur'an sadece bu yönüyle dahi mucizedir. Devamında böyle denilmiştir. "İşte şu hurûfun bu zikrinde hârikulâde bu vaziyet-i muntazama ile ve o münâsebet-i hafiye ile ve o güzel intizam ve o dakîk ve ince nazm ve insicam ile iki kere iki dört eder derecede gösterir ki, beşer fikrinin haddi değil ki şunu yapabilsin. Tesadüf ise, muhâldir ki, ona karışsın. İşte şu vaziyet-i huruftaki intizam-ı acîb ve nizâm-ı garip, selâset ve fesâhat-i lâfzıyeye medâr olduğu gibi, daha gizli çok hikmetleri bulunabilir. Mâdem hurufâtında böyle intizam gözetilmiş, elbette kelimelerinde, cümlelerinde, mânâlarında öyle esrarlı bir intizam, öyle envarlı bir insicam gözetilmiş ki, göz görse "Mâşaallah," akıl anlasa "Bârekâllah" diyecek." (25.Söz)
Kainatın simasındaki fevkalade düzgünlük ve intizam nazara verilirken 14.Lem'anın 2.Makamında şöyle bir cümle kullanılmıştır. "Küre-i arz sîmâsında nebâtât ve hayvanâtın tedbîr ve terbiye ve idaresindeki teşâbüh, tenâsüb, intizam, insicam, lütuf ve merhametten tezâhür eden sikke-i kübrâ-i Rahmâniyettir ki, "Bismillahirrahman" ona bakıyor.
İnsicam kelimesi müthiş bir tefekkürün semeresidir. Çünkü zahiren dağınık ve karmaşık görünen kainatın unsurlarında bilhassa mahlukatın iaşe, terbiye ve tedbirindeki insicamı görmek ve göstermek kolay değildir. Bu hususa dair pek çok risale yazılmıştır. Bunlardan Münacaat, 22. Söz, 33. Söz, 7. Şua sayılabilir.
Bediüzzaman, "insicam" kelimesini öyle bir mevkide kullanmıştır ki kullandığı bu kelimenin oradaki manasını aklen kavrayabilmek neredeyse imkansız gibidir. Bunlardan: "San'at-ı Rabbaniye'nin insicamı" ibaresinde alemdeki bütün sanatların bir bütün gibi insicam içinde oldukları beyan edilmiştir. Mesela: Güneşin bir vazifesi sanat-ı Rabbaniyenin insicamına bir mekikliktir.
İnsicam kelimesi iki yerde kullanılmaktadır. Bunlardan birincisi kainat için, diğeri Kur'an içindir. Zaten Kur'an, kitab-ı kebir-i kainattır.
Kur'an'da öyle bir insicam var ki hasta birisinin yanında okunda ona tatlı geliyor, küçücük çocukların hafızalarında nakşoluyor. Halbuki küçücük zihinler en basit bir şeyi dahi hafızalarında tutmakta zorlanırlarken, 600 sayfalık bir kitabı hafızalarında tutmaları Kur'an'daki insicamı göstermektedir.

Alimler ve filozoflar kainattaki insicamı hissetmiş olacaklar ki matematik ve geometri ilminde onun izahına çalışmışlardır. Halbuki Bediüzzaman kainattaki mevcudatın arasındaki insicamdan "tenasüp, tesanüd, lütuf, merhamet, intizam" kelimelerini kullanarak ve bunları izah ve ispat ederek bahsetmiştir. Bu yönüyle Risale-i Nur yetişilmez bir şaheserdir. O zatlar ancak işaret etmişler, halbuki Bediüzzaman göze gösterir derecede izah ve ispat etmiştir.
İnsicam kelimesi en fazla Sözler'de geçmektedir. Sözlerde 11 defa zikredilmiş ve bunun 7'si 25.Söz'de geçmektedir.
Lem'alar'da 4 defa, Şualar'da 5 defa, Asa-yı Musa'da 1 ve Sikke-i Tasdik-i Gaybi'de 1 defa olmak üzere toplam 22 defa zikredilmiştir.
İnsicam kelimesi 17 yerde intizam kelimesiyle aynı cümlede kullanılmıştır. Kainattaki insicam ile intizam ayrılmaz bir ikili gibidir.
 
Üst