İnancın tedavideki rolü ve Hastalar Risâlesi-1-

Nevzatt

Well-known member
Günümüzde dünya çapında her alanda ve her türlü ilimde önemli gelişmeler kaydedilmektedir. Yapılan çalışmalar insanlığın maddî ve manevî gelişimine hayli katkı sağlamaktadır. Astronomi, genetik, fizik, kimya, biyoloji, astroloji, tıp v.s. alanlarda güzel ve verimli çalışmalar icrâ edilmektedir. Bu faaliyetlerin bazıları sadece zamanımız insanlarının ancak bir kısmını ilgilendirirken, bazı alanlarda yapılan buluşlar, zamanları ve insanları ilgilendirmektedir.

Bu çalışmaların başında hiç şüphesiz tıbbî ve sağlığa dayalı çalışmalar gelmektedir. Sağlık alanında yapılan ve daha ispatı tam olarak ortaya konamayan yeni bir tedavi yaklaşımından çokça bahsedilmektedir: “Ruh-beden ilişkisi ve inancın tedavideki rolü”.

Hastalık ve sağlık hususunda, vehimli ve vesveseli olan kişilerin hastalıklara daha kolay yakalandıkları, fakat güçlü iradeye ve tevekküle sahip insanların hastalıklara daha dirençli olduklarını yapılan araştırmalar ortaya koymaktadır. İnançlı ve huzurlu olanların tedaviye daha yatkın, inançsız ve stresli kişilerin ise tedaviye daha geç cevap verdikleri de bilinmektedir. Çünkü, insanın bağışıklık (immün) sisteminin güçlenmesinde kimyevî ve maddî ilaçların yanında manevî telkinler, hastalığa bakış açısı ve hayat görüşü de önemli bir yer tutar. Bir insanın manevî telkin ve tevekküle yakınlığı ölçüsünde, insanın bağışıklık sistemi güçlenmekte ve hastalıklara dayanıklılığı da artmaktadır.

Düşüncelerimizin, ruhî ve kalbî hayatımızın ve duygularımızın sağlıklı olması bedenimizin sıhhat ve afiyeti üzerinde olumlu tesir yaptığı muhakkaktır. Meselâ, bizi derin yaralayan hadiseler yaşadığımızda, aşırı yorulduğumuzda hastalıklara karşı direncimiz zayıflar ve daha kolay hastalanabiliriz. Nitekim, zihnen, ruhen ve kalben iyi durumda olduğumuzda, bedene olumlu sinyaller gönderilir. Böylece grip ve soğuk algınlığına karşı daha sağlam dururuz. Tersi bir durum söz konusu olduğunda hastalığa daha yatkın hale geliriz. Aile içinde veya işyerindeki bazı olumsuzluklar ne kadar artarsa, tansiyonumuz da ve yatağa düşme ihtimalimiz de o nispette artar. Depresyona girdiğimizde veya ruhen bitkin ve yorgun olduğumuzda hastalık da mukadder olur. (Henry Dreher (1995). The Immune Power Personality, Reprinted by Arrangement with Dutton Signet, A Division of Penguin Books USA, Inc. Çeviren: Dr. Selim Aydın)

Zamanımızda tam olmasa da “modern tıp” artık bu gerçekleri kabul etmeye başlamıştır. Yakın bir gelecekte de, bunu büyük bir buluş olarak önümüze getireceğini ve bu buluş ile övüneceğini şimdiden görür ve duyar gibi oluyoruz. Böylece ruh ve beden münasebetlerinden meydana gelen hastalıklarda, psikolojik faktörlere daha çok pay biçilecek ve iman olgusu biraz daha ön plana çıkacaktır. Çünkü modern tıbbın ulaşmaya çalıştığı nihaî noktayı, semavî dinler insanlığın tâ başlangıcında halletmişlerdir. Özellikle İslâm dini ve Kur’ân-ı Kerim, bu konuda en son noktayı ortaya koymuştur.

Nitekim: Kur’ân-ı Kerim’de “O (Kur’ân), inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’ân onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).” (Fussilet Sûresi, 44) ve “Biz Kur’ân’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’ân, ancak zararını artırır.” (İsra Sûresi, 82) buyurulmakla, Kur’ân’ın başlı başına bir ilâç ve şifa olduğu belirtilmektedir. Çünkü, Kur’ân insanın ruh, kalb, his ve lâtifelerini tedavi etmekle, bedenin de sağlığa kavuşmasını temin etmektedir.

Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Kur’ân’dan istifade ederek yazdığı ve “Hastalar Risâlesi” ismini verdiği küçük kitap, ruh beden ilişkisine dayalı yardımcı, iyileştirici teknikleri içermektedir. Bu eser yan etkisi olmamakla beraber, faydası kesin olan önemli bir eserdir. Hastalar, bu kitapçığı okuduklarında, dinlediklerinde veya kendi aralarında hastalıkların nimet olan yönlerinden bahseden sohbetler yaptıklarında, bağışıklık sistemleri ve hastalıklara dayanma güçleri müsbet yönde aktive edilmekte ve kullanılan ilâçların ve tedavi yöntemlerinin tesirleri artmakta, kısa sürede ciddî neticeler alınmaktadır. Bu konu ile ilgili açıklayıcı ve çarpıcı birkaç misâl vermeye çalışalım:
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Evet Hastalar Risalesi yan etkisi olmayan mükemmel bir ilaçtır.
Başımdan geçen bir hadiseyi nakledeyim.
Hastanede yatarken Vakıf ve esnaf abiler ziyaretime geldiler. Hastalar Risalesi'nden 2-3 deva okudular. Aynı odada 3 hasta kalıyorduk. Neyse abiler gittikten sonra hastanın başında bekleyenlerden 2-3 kişi yanıma gelerek "Az önce ne okudunuz, biz çok etkilendik" dediler. Benden okunan kitabın ismini, yazarını aldılar.
 
Üst