Hadis Sohbetleri 55 :Aşure günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
.



بِسْمِاللَّهِالرَّحْمَنِالرَّحِيم



Selamünaleyküm Degerli Kardeşlerim;


Bu haftaki Hadis Sohbetleri dersimiz başladı.


Buyrun beraber mütaala edelim anladiklarimizi paylasalim insallah..




[BILGI]



(Aşure günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur.)

[Müslim, Tirmizi, İ. Ahmed, Taberani][/BILGI]​
 
Son düzenleme:

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Muharrem ayının onuncu günü Aşure günüdür. Muharrem ayı, Kur'an-ı kerimde, kıymet verilen dört aydan biridir. Muharremin birinci günü oruç tutmak, o senenin tamamını oruç tutmak gibi faziletlidir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Muharrem ayında tutulan oruçtur.) [Müslim]

Bu ayın en kıymetli gecesi de Aşure gecesidir. Allahü teâlâ, birçok duaları Aşure günü kabul etmiştir. Hazret-i Âdem'in tevbesinin kabul olması, Hazret-i Nuh'un tufandan kurtulması, Hazret-i Yunus'un balığın karnından çıkması, Hazret-i İbrahim'in ateşte yanmaması, Hazret-i İdris'in canlı olarak göğe çıkarılması, Hazret-i Yakub'un, oğlu Hazret-i Yusuf'a kavuşması, Hazret-i Yusuf'un kuyudan çıkması, Hazret-i Eyyüb'ün hastalıktan kurtulması, Hazret-i Musa'nın Kızıldeniz'i geçmesi, Hazret-i İsa'nın doğumu ve ölümden kurtulup, diri olarak göğe çıkarılması Aşure günü oldu.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Aşure günü Nuh aleyhisselamın gemisi, Cudi dağına indirildi. O gün Nuh ve yanındakiler, Allahü teâlâya şükür için oruçlu idiler. Hayvanlar da hiç bir şey yememişti. Allahü teâlâ denizi, beni İsrail için, aşure günü yardı. Yine Aşure günü Allahü teâlâ Adem aleyhisselamın ve Yunus aleyhisselamın kavminin tevbesini kabul etti. İbrahim aleyhisselam da o gün doğdu.) [Taberani]

Öteden beri Kureyş de, Resulullah da Aşure günü oruç tutardı. Medine’ye gelince de yine o gün oruç tuttu ve tutulmasını emretti. (Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud)

Medine’de aşure günü oruç tutan Peygamber efendimiz, Yahudilerin de oruç tuttuklarını gördü. (Niye oruç tutuyorsunuz?) diye sordu. Onlar da, (Allah’ın İsrail oğullarını düşmanından kurtardığı bir gündür, Musa bu günde oruç tuttuğu için) dediler. Resulullah efendimiz de, Müslümanların bugün oruç tutmalarının sebebini anlatmak için, (Ben Musa aleyhisselama sizden daha layıkım) buyurdu. (Buhari, Müslim, Ebu Davud)

Aşure günü yapılması iyi olan işler:
1-
Aşure günü oruç tutmak sünnettir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Aşure günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur.) [Müslim, Tirmizi, İ. Ahmed, Taberani]

(Aşure günü bir gün önce, bir gün sonra da tutarak Yahudilere muhalefet edin.) [İ.Ahmed] [Yalnız Aşure günü oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutmalı!]

(Aşurenin faziletinden faydalanın! Bu mübarek günde oruç tutan, melekler, peygamberler, şehidler ve salihlerin ibadetleri kadar sevaba kavuşur.) [Şir’a]
[Yalnız Aşure günü oruç tutmak mekruhtur. Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutmalı!]

Peygamber efendimiz bir gün öğleye doğru buyurdu ki:
(Herkese duyurun! Bugün bir şey yiyen, akşama kadar yemesin, oruçlu gibi dursun! Bir şey yemeyen de oruç tutsun! Çünkü bugün Aşure günüdür.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud]

Peygamber efendimiz, bugün bir hurmayı mübarek ağzında ıslatıp çocukların ağzına verirdi. Çocuklar, Resulullahın mucizesi olarak akşama kadar bir şey yiyip içmezlerdi. Bugün bazı hayvanların bile bir şey yemediği bildirilmiştir. Bir avcı, Aşure günü, bir geyik yakaladı. Geyik, yavrularını emzirip akşamdan sonra dönmek üzere, avcının izin vermesi için, Resulullah efendimizden, şefaat istedi. Avcı, geyiğin akşama kalmadan hemen gelmesini isteyince, geyik, (Bugün Aşure günüdür. Bugünün hürmetine yavrularımızı emzirmeyiz. Onun için akşamdan sonra gelmek için izin istedim) dedi. Bunu duyan avcı, geyiği Resulullaha hediye etti. O da, geyiği serbest bıraktı.

2- Sıla-i rahim yapmalı. Yani akrabayı ziyaret edip, hediye ile veya çeşitli yardım ile gönüllerini almalı. Hadis-i şerifte, (Sıla-i rahmi terk eden, Aşure günü akrabasını ziyaret ederse, Yahya ve İsa’nın sevabı kadar ecre kavuşur) buyuruldu. (Şir’a)

3- Sadaka vermek sünnettir, ibadettir. Hadis-i şerifte, (Aşure günü, zerre kadar sadaka veren, Uhud Dağı kadar sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir'a)

(Bugün ibadettir) diye aşure pişirmek günahtır. Aşurenin bugüne mahsus ibadet olmadığını bilerek, bugün aşure veya başka tatlı yapmak günah olmaz, sevap olur. Bu inceliği iyi anlamalı. Tedavi niyetiyle sürme çeken bugün de sürmelenebilir. Hadis-i şerifte, (Aşure günü ismidle sürmelenen, göz ağrısı görmez) buyuruldu. (Hakim)

4- Çok selam vermeli. Hadis-i şerifte, (Aşure günü, on Müslümana selam veren, bütün Müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur) buyuruldu. (Şir'a)

5- Çoluk çocuğunu sevindirmeli! Hadis-i şerifte, (Aşure günü, aile efradının nafakasını geniş tutanın, bütün yıl nafakası geniş olur) buyuruldu. (Beyheki)

6- Gusletmeli. Hadis-i şerifte, (Aşure günü gusleden mümin, günahlardan temizlenir) buyuruldu. (Şir'a) [Bu sevaplar, itikadı düzgün olan, namaz kılan ve haramlardan kaçan mümin içindir. Bunlara riayet etmeyen kimse, Aşure günü, bir değil, defalarca gusletse, günahları affolmaz.]

7- İlim öğrenmeli! Hadis-i şerifte, (Aşure günü, ilim öğrenilen veya Allahü teâlâyı zikredilen bir yerde, biraz oturan, Cennete girer) buyuruldu. Bu gece ilim olarak, ehl-i sünnete uygun bir kitap, [mesela İslam Ahlakı veya Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye] okumalıdır. Ayrıca Kur’an-ı kerim okumalı, kazası olan kaza namazı kılmalı. (Şir’a)

Hazret-i Hüseyin, 10 Muharremde şehid edildi. O yüce imamın şehid edilmesi, elbette bütün müslümanlar için büyük musibet ve üzüntüdür. Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali ve Hazret-i Hamza’nın şehid edilmeleri de, böyle büyük musibet ve üzüntüdür. Fakat, Peygamber efendimiz, Hazret-i Hamza’nın şehid edildiği günün yıldönümlerinde matem [yas] tutmadı. Matem tutmayı da emretmedi. Matem yasak olmasaydı, herkesten önce Peygamber efendimizin ölümü için matem tutulurdu. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Matem tutan, ölmeden tevbe etmezse, kıyamette şiddetli azap görür.) [Müslim]

(İki şey vardır ki, insanı küfre sürükler. Birincisi, birinin soyuna sövmek, ikincisi, ölü için matem tutmaktır.)
[Müslim]

Hicri yılbaşında okunan bu dua, Aşure günü de okunabilir:
(Elhamdülillâhi Rabbil-âlemîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Allahümme entel-ebediyyü'l-kadîm, el-hayyül-kerîm, el-hannân, el-mennân. Ve hâzihî senetün cedîdetün. Es'elüke fîhe'l-ısmete mineşşeytânirracîm, vel avne alâ hâzihin-nefsil-emmâreti bissûi vel-iştiğâle bimâ yukarribünî ileyke, yâ zel-celâli vel-ikrâm, birahmetike yâ erhamerrâhimîn. Ve sallallâhu ve selleme alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve ehl-i beytihî ecmaîn.)
 

duygu_bulut

Well-known member
Allah Razı olsun bilgiler için,
Bu güzel ayın önemine hikmetlerine binaen, Bizlerinde kendimize zulmettiğimizi, Ü
stadında tabiriyle Hz. Eyyüb a.s. misali dışımızı içimize çevirsek içimizi dışımıza, yaralarla dolu olduğumuzu,
sabır, şükür, korunma ihtiyacımızında olduğunu düşünerek
ayeti kerimelerde bahsi geçen Peygamberlerin a.s. duaları ile bu ayda bol bol dua etmekte v
e bu zikirleri bu ay vesilesi ile hayatımıza geçirmemizde fayda olduğunu düşünerek
bende bu zikirleri paylaşmakta fayda gördüm;






Her zaman, özelikle akşam ve yatsı ortasında otuz-üçer defa okunması çokfaziletli bulunan aşağıdaki mübarek
kelimelerin herbirinin çok nurlarından birer nurunu gösteren altı duadır.(Lem’alar—1.Lem’a)


Bismillâhirrahmânirrahîm
Ve Zennûni iz-zehebe muğadıbenfe-zanne el-lennakdira 'aleyhi fe nâdâ fi-z-zulümâti en(buraya kadar bir defa)lâİlâhe illâ ente Sübhâneke innî küntümine'z-zâlimîn (33 defa)
1 (Hz.Yunus'un duası ) "Karanlıklar içinde niyazetti: 'Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan
tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum .” Enbiyâ S,21:87.

***


Bismillâhirrahmânirrahîm
Ve Eyyûbe iz-nâdâ Rabbehû ennîmesseniye'd-durru ve ente Erhamür'r-Râhimîn (buraya kadar bir defa) Rabbî ennî messeniye'd-durruve ente Erhamür'r-âhimîn(33 defa)
2 ( Hz. Eyyub'un duası )" Rabbine şöyle niyaz etmişti: 'Banagerçekten zarar dokundu. Sen ise merhametlilerin

en merhametlisisin.'" Enbiyâ Sûresi, 21:83.

***


Bismillâhirrahmânirrahîm
Fe-in-tevellev fe-kul (buraya kadar bir defa) Hasbiyallâhü lâ İlâhe illâ Hû,'aleyhitevekkeltü ve hüve Rabbü'l-'Arşi'l-'Azîm (33 defa)
3( Hz. Muhammed'in (asm) duası ) "Eğersenden yüz çevirecek olurlarsa de ki: Allah bana yeter. Ondan başka
ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ben Ona tevekkül ettim. Yüce Arşın Rabbide Odur." Tevbe Sûresi, 9:129.

***


Bismillâhirrahmânirrahîm
Ellezî kâle lehümü'n-nâsu,inne'n-nâse kad ceme'û le-küm, fahşevhüm, fe-zâdehümîmânen ve kâlû(3) (burayakadar bir defa) Hasbünallâhü ve ni'-me'l-vekîl(4) (33 defa)
4Onlar ki, insanlar kendilerine: «Haberiniz olsun, düşmanlarınız size saldırmakiçin toplandılar, onun için onlardan korkun!» dediler. Bu, onların imanını artırdıve şöyle dediler;
5 ( Hz. Muhammed(asm ve Hz. İbrahim'in) duası: "Allah banayeter;O ne güzel vekildir." Âl-i İmrân S,3:173.

***

Bismillâhirrahmânirrahîm
Fenkalebû bi-ni'meti'm-minallâhi vefadlin 'azîm(5) (buraya kadar bir defa)Lâhavleve lâ kuvvete illâ billâhi'l-'Aliyyi'l-'Azîm(6) (33defa)
6 Bunun üzerine kendilerinehiç bir kötülük dokunmadan Allah'ın nimeti ve lütfuyla geri döndüler veAllah'ın rızasına uydular. Allah büyük lütuf sahibidir.
7Havl ve kuvvet,ancak her şeyden yüce ve nihayetsiz azamet sahibi olan Allah'a aittir.”
***


Bismillâhirrahmânirrahîm
Küllü nefsin zâikatü'l-mevti veinnemâ tüveffev-ne ücûreküm yevme'l-kıyâmeti, fe-men zuhziha 'ani'n-nâsi veüdhile'l-Cennete, fe-kad fâze. ve me'l-hayâtü'd-dünyâ illâ metÂ'u'l-ğurûr.Küllü şey'in hâlikün illâ vechehû, lehü'l-hukmü ve ileyhi turce'ûn. Küllü men'aleyhâ fânin. ve yevkâ vechü Rabbike zü'l-Celâli ve'l-ikrâm (buraya kadar bir defa)YâBâkî ente'l-Bâkî* YÂ Bâkî ente'l-Bâkî(7) (burayakadar 33 defa okunur. Otuz üçten sonra bir defa da şu dua okunur) Ente'l-Kâfî * Ente'l-Vâfî * Ente'ş-Şâfî * Ente'l-Mu'âfî,Hüvallâh *
8 “Bâkî kalan ancaksensin, ey Bâkî. Bâkî kalan ancak sensin, ey Bâkî”.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
A+ | A-


Abdullah Bey: “On Muharremin târihî veya dînî önemi nedir? Bu gün aşûra pişiriliyor. Bunun sebebi ve hikmeti nedir? Sünnet midir, örf müdür? Bu gün oruç tutulur mu?”



Hazret-i Âdem Aleyhisselâm zamanından beri müstesnâ bir gün olarak tanınan Muharrem’in onuncu gününe Aşûrâ günü deniyor. Arapça “aşr” veya “âşir” kelimelerinden türetilmiş olan “aşûra”, onuncu gün demektir.


Aşûrâ gününe izâfe edilen bir hayli tarih vardır. Özetlersek; Allah Teâlâ’nın Arşı, Melekleri, gökleri, yeri ve Hz. Âdem Aleyhisselâm’ı bugün yarattığı; Hazret-i Âdem Aleyhisselâm’ın tövbesinin bugün kabul edildiği; Hazret-i Nuh Aleyhisselâm’ın gemisinin Cûdî dağına bugün oturduğu; Hazret-i Yûnus Aleyhisselâm’ın balığın karnından bugün çıkarıldığı; Hazret-i İbrâhim, Hazret-i Mûsâ ve Hazret-i Îsa Aleyhimüsselâm’ın bugün doğdukları; Hazret-i İbrâhim Aleyhisselâm’ın Nemrut’un ateşinden bugün kurtulduğu; Hazret-i Yakub Aleyhisselâm’ın oğlu Yûsuf Aleyhisselâm’a bugün kavuştuğu; Hazret-i Eyyub Aleyhisselâm’ın hastalıktan bugün şifâ bulduğu; Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâm’ın kavminin Firavunun zulmünden bugün kurtulduğu ve Firavunun bugün denizde boğulduğu; Hazret-i Dâvud Aleyhisselâm’ın tövbesinin bugün kabul edildiği; Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm’a bugün mülk verildiği; Hazret-i Îsa Aleyhisselâm’ın bugün gökyüzüne yükseltildiği rivâyetleri mevcuttur. Bu haberlerden bir kısmının Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm tarafından da doğrulandığı bilinmektedir.



Medîne’ye hicretinden sonra Yahûdîlerin Aşûrâ gününde oruç tuttuklarını gören Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm, kendisi bildiği halde:
“Bu ne orucudur?” diye sordu.
Yahûdîler:
“Bugün salih bir gündür! Bugün Allah’ın, Benîisrâil’i Firavunun elinden kurtardığı gündür! Mûsâ (as), bu İlâhî lütfa şükür için oruç tutmuştur. Bundan dolayı biz de tutarız!” dediler.

Allah Resûlü Aleyhissalâtü Vesselâm da bu haberi yalanlamayarak:
“Biz Mûsâ’nın sünnetini ihya etmeye sizden daha ziyade lâyı!” buyurdu, o gün oruç tuttu ve ashaba da oruç tutmalarını emretti.1

Buharî’de, Hazret-i Âişe’den de (ra) şöyle bir rivayet mevcuttur: Câhiliyet devrinde Kureyş, Muharremin onuncu gününde (Aşûrâ gününde) oruç tutardı. Hicretten önce Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm da bugün oruç tuttu. Medine’ye hicretlerinden sonra da Muharremin onuncu günü oruç tutmaya devam etti. Ashaba da bugün oruç tutmalarını emretti. Ancak Hicretin ikinci senesi Ramazan orucu farz kılınınca Muharremin onuncu günü orucunu bıraktı. Artık dileyen bu orucu tuttu; dileyen tutmadı.2


Hazret-i Âişe’den (ra) bir diğer rivayet de şöyledir: “Ramazan orucu farz kılınmazdan önce Müslümanlar Muharremin onuncu gününde (Aşûrâ gününde) oruç tutarlar ve Kâbe’ye yeni örtü örterlerdi. Cenâb-ı hak Ramazan orucunu farz kılınca, Allah Resûlü Aleyhissalâtü Vesselâm: ‘Muharremin onuncu günü orucunu tutmak isteyen yine tutsun; tutmak istemeyen de tutmasın!’ buyurdu.3


Hazret-i Nuh (as) zamanından beri bütün Hak dinlerde makbul olan Muharremin onuncu gününde oruç tutmak, Yahûdiler için farz kılınmıştı. Peygamber Efendimiz (asm) önceleri Muharremin onuncu gününde oruç tutmuşsa da, Ramazan orucu farz kılındıktan sonra bırakmış ve Yahûdîlere muhalefet olsun diye bugün nafile oruç tutmak isteyenlere ya bir gün öncesi ile, ya da bir gün sonrası ile birlikte oruç tutmalarını tavsiye buyurmuştur.

Netice olarak, Muharremin onuncu günü bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile oruç tutmayı sünnet olarak zikredebiliriz. Bunun dışında Muharremin onuncu gününe mahsus olarak yapıla gelen yıkanmak, gözlere sürme çekmek, süslenmek, kına yakmak, bayramlaşmak, hububat ile karışık aşûre pişirmek, sadaka vermek, mescitleri ziyaret etmek, kurban kesmek gibi davranışlar sünnet değil, mubahtır. Muharremin onuncu gününde “aşûre” adıyla bilinen aşı pişirmek ve dağıtmak, örfümüzce benimsenmiş güzel bir âdettir.


Bedîüzzaman Hazretlerinin “vak’a-i ciğersûz” (ciğer yakan hadise) diye nitelediği4 Hazret-i Hüseyin’in (ra) Kerbelâ’da şehit edilişi de, kaderin bir cilvesidir ki, Hicrî 10 Muharrem 61 yılında, yani bugün vaki olmuştur. Muharremin onuncu gününün Şiâ için siyâsî önem içermesi ve bir matem günü olarak ilân edilmesi de bundandır.

Bu vesileyle; asırlar önce bugün insafsızca şehit edilen ve Üstad Bedîüzzaman Hazretlerinin (ra), Cevşenü’l-Kebîr’i ders aldığını bildirdiği iki imamdan birisi olan5 Hazret-i Hüseyin’in (ra) Cennet-mekân ruhunu bugün hayırla ve duâ ile analım.


DUÂ
Ey Kuddûs-i Bâkî! Sana kırık dökük yönelişlerimi tamama ve kemâle erdir! Zikrimi makbul kıl! Sa’yimi meşkûr kıl! Amelimi mağfur kıl! Günahlarımı bağışla! Hatalarımı ört! Ayıplarımı setreyle! Beni Sana mutî kıl! Ben Seni unutursam, Sen beni unutma! Âmin!

Dipnotlar:

1- Sahih-i Buhârî, C.6, Savm, No: 945
2- Buhârî, C.6, Savm, No:944
3- Buhârî, C.6, s. 106 4- Bedîüzzaman, Mektûbât, s. 99 5- Bedîüzzaman, Emirdağ Lahikası, s.1 83

Süleyman KÖSMENE
 

pendüender

Well-known member
Peygamberler, nübüvvetin rûhâniyetine oruçla hazırlanmışlardır.
Kemalin zirvesine ulaştıklarında bir süre insanlık âleminden uzaklaşmış ve kendilerinde melekî vasıflar tecellî edince kalpleri ve dimağları ilâhî vahyin menbaından feyizlenmiştir.
Biz naçiz kullara düşen ise Yüce Rabbimizin bize lutfettiği önemli günlerimizde bir adım daha Ona yaklaşıp gönderdiği peygamberlerin güzelliklerinden nasiplenmektir...
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Aşûra gecesini ihya edin!

Ebu Hureyre ’den (ra) gelen rivayette ise Resul-ü Ekrem (asm) şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse Aşûrâ gecesini ihya eder de gündüzünü dahi oruçlu geçirir ise ölüm acısını anlamadan ölür.”
“Kim aşure gecesini ihya ederse ,Allah-ü Teala’ya mukarreb meleklerin ibadeti gibi ibadet etmiş olur.” (Gunyet’üt Talibin)

“Her aşure gecesi ibadet ve taatle ihya ederse Allah-ü Teala o kimsenin arzu ve isteklerini yerine getirir.” (Gunyet’üt Talibin)





Aşûra gününü ihya edin!

Hz. Ali (ra) tarafından rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resul-ü Ekrem (asm) şöyle buyurmuştur:
“Bir kimse Aşûra gününü ihya ederse Allah-ü Teâlâ onu dilediği gibi diriltir.”
Aşure günü sadaka vermeyi ihmal etmeyin!

“Her kim Aşûra günü malından bolca harcarsa, Allah-ü Teâlâ senenin diğer günlerinde ona bolluk ihsan eyler.” (Beyhâkî)

“Aşure günü verilen bir dirhemlik sadakaya, yedi yüz bin dirhem gibi sevap verilir.” (İmam Gazali)
“Aşure günü zerre kadar bir sadaka verirse, Allah-ü Teala ona Uhud dağı kadar sevap verir. O sevabı da kıyamet günü mizanda yer alır.” (Beyhakî)
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
.

Aşûra günü mutlaka bir yetime yardımda bulunun!


“Aşûra Günü bir yetimin başını okşayan kimseyi, Allah-u Teâlâ o yetimin saçındaki her kılı için cennette bir derece yükseltir." (Şir'at'ül İslam)



Aşûra günü bir kişiye bile olsa iftar verin!

“Bir kimse Aşûra günü oruçlu bir mümine iftar ziyafeti verirse, Muhammed (asm) ümmetinin tümüne iftar ziyafeti vermiş ve hepsinin karnını doyurmuş kadar olur.”(Şir'at'ül İslam)

“Aşûra gecesi bir mümine iftar verene, Allah-ü Teala katında bütün ümmet-i Muhammed’e iftar vermiş gibi yazılır.” (Gunyet’üt Talibin)

“Aşure günü iftar yemeği verirse, Ümmet-i Muhammed’in hepsine iftar ettirmiştir, karınlarını doyurmuş gibi olur.” (Suyûtî)
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Aşûra günü mutlaka boy abdesti alın!


“Kim aşure günü yıkanırsa, Allah-ü Teala katında annesinden doğduğu gün gibi günahlarından temizlenmiş olur.”(Şira’t’ül-İslam)

“Aşure günü gusleden , ölüm hastalığından başka hastalık görmez.” (Gunyet’üt Talibin)
“Her kim aşure günü iki kere gusl ederse , gözleri katiyen hastalık görmez.” (Şira’t’ül-İslam)




"Aşûra günü gözlerinize sürme çekin ki, göz ağrısı çekmeyesiniz!"

“Aşure gününde sürme çeken kimsenin o sene içerisinde göz ağrısı çekmeyeceği bildirilmiştir.” (Gunyet’üt Talibin)

"Aşûra günü her kim sırma taşından sürme çekerse gözleri katiyen ağrımaz." (Hakîm, Müstedrek.)
“Bunun sebebi şu olabilir:

Nuh (as) ile birlikte gemi içerisinde bulunan insanların gözleri suyun rutubetinden iyi göremez olmuştu ne zamanki Muharrem’in onuncu günü selamete kavuştular.Allah-ü Teala bu durumdan kurtulmaları için Nuh (as)’a gözlerine sürme çekmelerini vahyetti.” (Faziletleriyle aylar ve geceler)
Sürme çekmek her zaman sünnettir. Bu fiili yalnız aşure günü yapmamaya gayret etmelidir.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Aşûra günü su ikramında bulunun!

“Aşûra günü birine bir içimlik su veren kimse göz açıp kapayacak kadar zaman dahi, Allah’a asi olmamış gibi olur.” (Gunyet’üt Talibin)



Aşûra günü aile, akraba ve komşulara ikramda bulunun!

"Her kim Aşûra Gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder." (Tergib ve Terhib)

Câbir bin Abdullah (ra)'dan rivayet olunduğuna göre:
Rasulullah (asm) şöyle buyurdu:

“Her kim Âşûra günü kendini ve ailesini bol bol yedirip içirirse, Allah o kimseye bütün sene bolluk ihsan eder.” (Beyhakî , Îbn Abd’ül Ber )

“ Aşure günü kim aile fertlerine ve akrabalarına infakta bulunursa, Allah da o kimseye sene boyunca ferahlık ihsan eder.(rızkını genişletir)” (Şira’t’ül-İslam)
Hz.Süfyan (ra):

“Biz bunu elli yıldır tecrübe ediyoruz kolaylık ve rahat geçimden başka bir şey görmedik.”demiştir. (Gunyet’üt Talibin)

Bu aile mefhumunun içine akrabalar, yetimler, kimsesizler, konu komşular da girmektedir. Fakat, bunun İçin fazla külfete girmeye, aile bütçesini zorlamaya lüzum yoktur. Herkes imkânı ölçüsünde ikram eder.Bununla beraber kardeşinin nefsini kendi nefsine tercih edenlere Efendimizin (asm) büyük bir müjdesi vardır:

“Her kim bir şey canı çekip de onu yemeden Müslüman komşusuna yedirirse,Allah-ü Teala o kimseye cennet yemeğinden yedirinceye kadar ve cennet şarabından içirinceye kadar dünyadan çıkmaz.” (Şirat’ül İslam)
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Aşûra günü sıla-i rahim yapın!

Akraba ile alakasını kesen bir kişi, aşure günü akrabasını ziyaret ederse,Allah- Teala ona Zekeriyya oğlu Yahya (as) ile İsa (as)‘ın sevabını nasip eder ve cennette onlarla beraber şu iki parmak gibi yan yana kılar.(buyurup, orta parmağı ile başparmağını birleştirdi) (Şira’t’ül-İslam)


Aşure günü hastaları ziyaret edin!

“Aşure gününde bir hastayı ziyaret eden, bütün insanları ziyaret etmiş gibi olur. Aşure gününde bir kimseye su veren, bir an dahi isyan etmemiş olur.” (Gunyet’üt Talibin)



Aşûra günü bir ilim meclisine uğramayı ihmal etmeyin!

"Bir kimse, bir âlimin meclisine veya Allah-u Teâlâ’nın zikredildiği yere Aşûra günü gelip onlarla bir saat (bir müddet) oturursa (onlara iştirak ederse), o kimseyi cennete koymayı Allah-u Teâlâ üzerine almıştır." (Şirat’ül İslam)



Aşûra günü bol bol selâmlaşın!

“Aşûra günü on Müslüman’a selam veren, bütün Müslümanlara selam vermiş gibi olur.” (Şira’t’ül-İslam)
“Kim Aşure günü Müslümanlardan on kişiye selam verirse, bütün müminlere selam vermiş gibi olur.” (Şira’t’ül-İslam)




Aşûra günü 1000 tane ihlas suresi okumayı unutmayın!

Aşûra gününü oruçla geçirene 100000 melek sevabı verilir. O gün ihlas suresini 1000 kere okuyana, Allah-ü Teala rahmet nazarı ile bakar ve o kişi sıdıklardan yazılır. (Nüzhet’ül- Mecalis)
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Osmanlı,da Muharrem ayı



Muharrem ayının Osmanlı'da ayrı bir yeri vardı: Bu ay dolayısıyla şairlerin yazdığı ve "Muharremiye" adı verilen manzum şiirlerin sayısı oldukça kabarıktır. Ayrıca yeni sene başı olması hasebiyle bu ayda, devlet erkanı, padişahın huzuruna çıkarak yeni yılı tebrik eder ve padişahın "Muharremiye" denilen hediyelerini alırlardı.




Muharrem ayı Osmanlı arşivlerinde "Muharremü'l-Haram" şekliyle geçmekte ve kısaca "mim" rumuzuyla gösterilmektedir. Osmanlı, bu mübarek ay olan Muharremi, senenin son günü yani Muharrem'in 1'inden önceki günden başlayarak oruçla karşılar, ve çoğu gücü yetenler Aşure gününe kadar, gücü yetemeyenler Muharrem'in 9. ve 10.gününü oruçlu geçirir, Aşure günü ise apayrı bir lezzette kutlanırdı



Sır kâtibi Salahi Efendi’nin tuttuğu Ruznâme’den (günlük), 1735’te sarayda pişirilen amberli ve miskli iki maşrapa aşurenin, o sırada Beylerbeyi Sarayı’nda dinlenmekte olan I.Mahmud’a götürüldüğü, bir maşrapanın padişaha, diğerinin de maiyetindekilere sunulduğu ve zevkle yenildiği yazılıdır.


Yine II. Abdülhamit döneminde (1876-1909) Yıldız ve Beşiktaş saray mutfaklarında hazırlanan aşurenin dağıtımı İstanbullularca sabırsızlıkla beklenirdi. Dağıtım iki şekilde yapılırdı. Birincisi, saray testilerine ve kaselerine konan aşureleri dağıtıcılar Beşiktaş, Ortaköy, hatta daha uzak semtlerdeki yüksek rütbeli kamu görevlilerinin, ilmiye ve mülkiye ricalinin konaklarına götürürlerdi. Ertesi gün, “cevap” denen usul gereği boş testi ve kaselerin çikolata, badem şekeri, fıstık gibi şeylerle doldurularak konak ağalarınca saraya iadesi gelenekti.

İkinci ve asıl dağıtım halka yönelikti. Saray mutfaklarının her birinde iki ve dört kulplu büyük kazanlarda, buğday, incir, üzüm, kayısı kurusu, nohut, bakla gibi malzeme ile “daneli” denen aşureler pişirilir, 10 Muharrem gecesi sırık hamallarınca taşınan 50-60 kazan, Yıldız Talimhane Meydanı’na götürülerek düzgün bir sıra halinde dizilirdi. Sabah erkenden Matbah-ı Amire müdürü, vekilharç ve helvacıbaşılar resmi giysileriyle meydanda hazır beklerler, seccadecibaşının aşure dağıtımının padişahın buyruğu olduğunu duyurmasından sonra Matbah-ı Amire imamı dua eder, amin diyen halka parmaklıklı kapılar açılır, her kazanın önünde kuyruklar oluşur ve beraberinde getirdikleri kaplara aşure doldurulurdu. Bu sırada disiplinin sağlanamadığı, görevlilerin tepeden tırnağa aşure bulaşığına battıkları, hatta hücum edenler arasında kazana düşenler olduğu da görülürdü.

Sarayın hazırlıklarının yanı sıra, sultanefendiler de (padişah kızları) kendi saraylarında aşure pişirtip semt halkına, yoksullara dağıttırırlardı. Kimi zaman esnaf örgütleri de kendi aralarında bir organizasyonla imaretlerden hayrat kazanı alıp aşure pişirir, çarşı esnafına ve halka dağıtırlardı.

Evlerde ise her aile kendi durumuna ve ihtiyacına göre 10-17 Muharrem haftası içerisinde mevsim imkanlarına göre zengin malzemeli aşure pişirirdi. Evlerde büyük kuzu kazanı içinde hazırlanan aşure ocaktan indirilince evin en yaşlısı kazanı karıştırıp bir Yasin-i Şerif okur, kazanın ağzına kalaylı bir tepsi, bunun üstüne de beyaz bir örtü örtülür, aşurenin demlenmesi tamamlanınca tepsi alınır, evin en büyüğünden en küçüğüne sıra ile kâse kâse verilirdi.

Osmanlı’da Muharrem ayının onuncu gününden başlamak üzere ay sonuna kadar İstanbul’un bütün evlerinde iki kâse de olsa aşure pişirmek bereket sayılırdı. Her sınıftan kimseler buna özen gösterir ve özellikle onuncu gün pişirmeye dikkat ederdi.alinti..

 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Aşûra günüyle ve matemle alâkalı şu mühim hususu da dikkate almak gerekir:

Âşura gününün maneviyatının berraklığı üzerinde, Kerbelâ karanlığının kesafeti de vardır. Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin, 10 Muharremde şehid edildi. 61. hicret yılının Muharrem'ine ait 10. gününde Hazret-i İmam Hüseyin (r.a.) 55 yaşında iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafından Kerbelâ'da hunharca şehit edilmiştir. Bu gadr ve zulmün arkasında Emevi Halifesi Yezid, onun Küfe valisi İbni Ziyad vardır. Yarım asır öncesinden Peygamberimizin bizzat haber verdiği bu ciğerleri yakan olay, Hazret-i Hüseyin'i “Cennet gençlerinin efendisi” olmak şanına yüceltmiştir. O yüce imamın şehid edilmesi, elbette bütün Müslümanlar için büyük bir musibet ve üzüntü kaynağıdır.

Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve Hz. Hamza’nın şehid edilmeleri de, büyük musibetler ve üzüntü vesileleridir. Ama bu ölümler için bile, matem ilan edilip yas tutulamaz. Peygamber Efendimiz, çok sevdiği amcası Hz. Hamza’nın (r.a.) şehid edildiği günün yıldönümlerinde bile, matem [yas] tutmadı. Matem tutmayı da emretmedi.

İslâm’da matem yasak olmasaydı, herkesten önce Peygamber efendimizin (s.a.s) vefatı için matem tutulurdu.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“Matem tutan, ölmeden tevbe etmezse, kıyamette şiddetli azap görür.” [Müslim] ”İki şey vardır ki, insanı küfre sürükler. Birincisi, birinin soyuna sövmek, ikincisi, ölü için matem tutmaktır.” [Müslim]

Şehitler mükâfatını almış; en yüce mertebelere ulaşmıştır. Yüce Allah'ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil bir şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur. Kaderin hükmüne boyun eğen her mü'min bu olaya üzülür, ancak itidalini ve soğukkanlılığını kaybetmez. Duyguları, onu yanlışlara ve taşkınlıklara götürmez.

Çünkü, meydana gelen bütün olaylar, “ezelî takdirin bir hükmü”dür. Bu sebepten, bunu bir "yas merasimi" haline dönüştürmek, ehli-i sünnetin itikat ve inancına aykırıdır.
 
Üst