"Hür Adam" Hakkında Yorumlarınız...

Filmin notu ???

  • 1 - Hiç beðenmedim.

    Kullanılan: 2 5.4%
  • 2 - Çok az beðenilecek yeri vardý.

    Kullanılan: 4 10.8%
  • 3 - Orta derecede bir filmdi.

    Kullanılan: 7 18.9%
  • 4 - Ýyi bir filmdi.

    Kullanılan: 13 35.1%
  • 5 - Süper bir filmdi.

    Kullanılan: 11 29.7%

  • Kullanılan toplam oy
    37

hubbuuhra

Well-known member
7 ocaktan beri eşime resmen yalvarıyordum HÜR ADAMA gitmek için sonunda dün akşam nasip oldu. ama tam bir hayal kırıklığı oldu benim içinde. çok uzundu ve kopuktu 9 da girdik 12 de bitti. Bismillah her hayrın başıdır diye söyleyip durdu. ama etkileyici değildi. samimi gelmedi bana. dağlarda hep yere okul resmi çiziyordu burası güzeldi. birkaç sahnesi güzeldi ama bölüm bölüm işlense daha iyi olurdu. türkçe ezan okunması bu konu güzel işlenmişti. benim çok garibime gitti çok tuhaf Tanrı uludur Tanrı uludur. Rabbime şükürler olsun. bazı şeyler unuttulmaya çalışılmışya evet unutturmayı becermişler. batılıya benzetmişler. Risale i nur işte bu devrede kurtarıcı olarak giriyor
 

akna

Well-known member
bende dün akşam gidebildim
gayet güzel ve başarılıydı
Said Nursi Hz'nin isminin duyulması
bilinen saçma sapan yanlışların giderilmesi bile yeterliydi bence
bunu başlangıç olarak görmek istiyorum
inşaAllah çok daha başarılı yapımlarla yinelerler

en azından davanın duyulması
neye hizmet edildiğinin anlaşılması
Kur'an'a ve yolunda gitmeye çalışanlara karşı taarruza karşı
neler yapılmaya çalışıldığı
bir nebzede olsa ifade edilmiş
zaten ayrıntılı malumat isteyen külliyata müracaat edecektir

kopukluklar olmadı değil ama sinemanın azizliğinden
açıkçası yorumları okuyunca çok fazla bir beklenti ile gitmemiştim
abes gelen yerlerde vardı
ama unuttum bile :)

Rabbim cc razı olsun emeği geçen herkesten amin
 

duygu_bulut

Well-known member
filme ilk haftasında gitme fırsatım oldu...
evet film tahmin ettiğim gibiydi.. hatta tahminimin ötesinde olmuştu. tüm kitleye hitap etmesinden dolayı bu kadar ayrıntıya girilebileceğini düşünmemiştim.girdiğim salon 7 gün geçmesine rağmen tamamen doluydu, bu çok mutlu etti beni.
şimdiye kadarki tüm yorumları okudum. tabi ilmi geniş olan (hüseyni abi gibi :) ), üstadı her yönüyle anlatan 10 larca kitaptan okuyan, bilen kesim için beklentilerinin dışında basit ve sıradan kalmış olabilir. fakat ben yanımda üstadın sadece ismini bilen 3 arkadaşı götürdüm, filmin ondan fazla karesinde ağladılar çok duygulandılar.. fıtratları itibariyle öyle insanlarda değiller aslında..filme giden başka bir arkadaşım ben Üstadın talebelerini meğer tanımıyormuşum diyerek, ağabeylerimizi anlatan 5 kitap bitirdi 1 haftada… kısacası anlatmak istediğim, film çok farklılık iktiza eden bir kitleye hitap ediyordu, onun için elbette aşırı ayrıntıya girilemezdi, sadece kafalardaki soruları cevaplayan, davası neydi, bunun için neler yaptı, kendisine cephe olanlar kimlerdi, sebepleri neydi, gerekçeleri neydi, o zamanın şartlarında 'din' nelerle başetmeye çalışıyordu, üstadın bunlarla savaşı nasıl oldu, haliyle o zamanda dini kaldırmak isteyen güçler, onların kuklaları üstadı engellemek için ne tür yollara başvurdular vs vs...... gibi soruların cevaplandığı ve -en azından şimdilik- yeterli olduğu güzel bir film olmuş..
elbette filmin eksik yanları vardı, örneğin kötü adam rolündekilerin aralarında geçen konuşmalar, gülmeleri vs. bayağı yapmacık duruyordu. devletin o konumundaki insanların yaptıkları -yanlış dahi olsa- bir ciddiyet olması daha orjinal yapabilirdi. Üstadın imajı biraz ‘hadiseler karşısında dimdik duran’ imajı verilmeliydi, ama tabi kin ve nefretten uzak durduğunu yansıtmak istediklerinden dolayı mağduriyeti biraz abartılmış. birde hapishanedeki hizmetin biraz üzerinde durulabilirdi.
Velhasıl kelam film benim nazarımda güzel bir film olmuştu. Elbette beklentilerimizi karşılamamış, tatmin etmemiş olabilir. Ama yağmalanmış tarihi gerçekleriyle bir nebzede olsa gün yüzüne çıkartan, tatmin eden,’ iyi ki bu konu işlenmiş’ dedirten, yeri gelip duygulandıran, yeri gelip o zamanın şartlarına, yapılanlara celallendiren, bu konuların artık apaçık işleniyor olmasını görüp sevindiren ve cesaretlendiren, hiç bilmeyenleri merak ettiren, işin içinde olanların özgüvenini artıran, eksikliklerimizi fark ettiren güzel bir film olduğunu düşünüyorum. Mutlaka gidilmeli ve gitmeye teşvik edilmeli diye düşünüyorum.
 

kasif1

Well-known member

Bu filme başta yüreğini ,emeğini ve parasını yükleyen yönetmen MEHMET TANRISEVER abiye sonsuz teşekkürler.
ALLAH ondan ilelebed razı olsun.
Bu film bir ilk...
HÜR ADAM filmi gelecekteki ve kalplerdeki Üstad konulu filimlerin tohumu ve rampası olması açısından efsane bir film olmaya aday. Üstadımızın hayat hikayesinin Tarihçeyi Hayat temel alınarak işlenmesi ,Üstadımızın genç nesillere tanıtılması açısından büyük hizmetlere vesile olacacağı kanaatindeyim.Üstadımızın, filmde işlenen modern hizmet metotları ,türkiyedeki ve dünyadaki cemeatler için bir yol haritası çizmesi açısından kayda değer özellikler taşımakta.
Minyeli Abdullah filmiyle ölü toprağını üzerinden atan cemeat özür kabul edilmeyen sebeblerden dolayı derin bir uykuya yatmıştı.İnşaallah bu uyanış devamlı olur. Hizmetin devamı ve bekası için görsel yayınlar,filmler ,okuma kültürü olmayan topluma özellikle gençliğe büyük hizmetler sağlayabilir.



 

Mücahid2

New member
Hür Adam’ mülȃhazaları
‘Hür Adam’ ile ilgili yazı yazmamış olmayı bir eksiklik olarak addetmiyorum. Zaten birçok yazar meseleyi enine boyuna irdeleyip duruyor. Ancak benim fikrimi ve bakışımı merak eden dostların telkiniyle şahsȋ mülȃhazalarımı ifadeye gayret edeceğim:
1- Filmin içerdiği göndermelere temas etmeden önce, ‘herkes tarafından sevilip takdir edilen’ ve ‘kitlelere mȃl olmuş’ bir Bediüzzaman algısının bizȃtihi problemli bir tasavvur olduğunu nazara verelim. Modern tasallutla iğfal edilmiş çağdaş zihinlere Bediüzzaman’ı sevdirmenin, hangi eğip bükmeler ve çarpıtmalarla mümkün olacağını tahayyül edebiliyor musunuz? Risale-i Nur’da çok baskın bir “bid’atlara itiraz” vurgusu var. Bugün türlü atraksiyon ve dezenformasyonlarla yeni icadların din diye kabul ettirildiği bir zihnȋ vasatta, bid’at söylemlerle yaka paça olmuş bir zȃtın meydan okumalarını herkesin benimsemesi ne ölçüde mümkündür? İki seçenek var önümüzde: Ya modern algıya teslim-i silah etmiş kafa yapımızı değiştireceğiz; ya da herkese kabul ettirebilme adına Üstad’ın ahkȃma müteallik vurgularını ketmedip, anti milliyetçilik ve Cumhuriyetçilikten mürekkep, suya sabuna dokunmayan bir Bediüzzaman profili ihdȃs edeceğiz. Birincisine yanaşmayanlar, ikincisine meylediyor. Zaten filme yönelen genel ve yüzeysel bir bakış da, ȃhir zaman insanının kulağına hoş gelecek mesajları olan, dindar Cumhuriyetçi, ırkçılıkla mücadeleye kafayı takmış, hatta Türklüğe meylettiği söylenebilecek, mazlumiyeti arabesk bir yordama hapsedilmiş bir kahraman profiline muhatap olduğunu fark edecektir. Yani, olandan çok ‘olması gereken’e kilitlenmiş, daha kabul edilebilir yanları öne çıkarılan bir Bediüzzaman’ı merkeze alan, sentetik bir dil üzerine kurgulanmış bir yapıtla karşı karşıyayız.
2- Her eser bir emek ürünüdür; bu anlamda film de saygıyı hak ediyor. Kaldı ki ben, filmi teknik açıdan değil de, içerdiği mesajlar bağlamında eleştirmenin çok da hakkaniyetli olacağını düşünmüyorum. Sebebine gelince, ‘Hür Adam’ neticede bir sinema filmidir ve hiçbir film işin ticarȋ boyutu göz önüne alınmadan değerlendirilemez. Ticarȋ boyut da ‘rağbet’ üzerinden şekillenir; her ticarȋ faaliyette olduğu gibi bir sinema filminde de arzı, talep belirler. Dolayısıyla filmde izleyiciye sarkıtılan mesajları enikonu eleştirmeye başlamadan önce bizlerin, yani duruşunu Bediüzzaman ile refere edenlerin, nasıl bir Said Nursȋ algısına müşteri olduğumuz masaya yatırılmalıdır. Bediüzzaman’ın adı anılınca aklına gelen ilk kelime ‘demokrasi’ olan; ahkȃma taallȗk eden onca atfı ortada dururken, eserlerinden ahkȃmsız bir din algısı çıkarmayı başaran; ömrü bid’alarla mücadele ile geçen bir Ehl-i Sünnet ȃliminden, en önemli meziyeti Cumhuriyetçilik olan birmodern mütefekkirtüreten; ecȃnibin istilȃsına karşı muakkiplerini teyakkuza davet eden bir dimağdan beslendiğini söylediği halde Avrupa Birliği türküleri söyleyen; beklenti çıtasını ‘fikir özgürlüğü’ söyleminde sabitleyip, Hukukullah’ı devreden çıkaran birilerine hitap eden bir film, bu çerçevenin dışına nasıl çıksın? Yönetmen de bunu yapmış zaten! Kafamızda yaşattığımız modern ezberlere ilişmeyen bir Üstad’ı, oldukça kötü bir sinemasal kurguyla bizlere iade etmiş. Ne bekliyorduk ki!?
3- Filmin teknik eleştirisine gelince, bu konuda uzun uzadıya sarf-ı kelȃm etmeye gerek yok; gayet ehil bir tenkid, Yeni Şafak’ta Dücane Cündioğlu tarafından kaleme alınmış; ilgilenenler onu okuyabilirler.
4- Şu Şeyh Said meselesindeki geleneksel yanlış algı filme de sirȃyet etmiş. “Türklere kılıç çekilmemesi”, “Şeyh Said’in ulus merkezli bir kıyama kalkışmasıtüründen ezberlerden sıdkımız sıyrılmıştı ama ana kurgusunda Türklere ve Türklüğe bu denli lüzumsuz vurgular içeren bir eserden daha fazlasını veya farklısını beklemek de safdillik olur. Bir Abdülhamid eleştirisi, bir de Bediüzzaman’ın destek vermemesi bağlamında Şeyh Said tenkidi, ne yazık ki Nur cȃmiȃsında ayağa düşmüş durumdadır. İki kitap okuyan ve ağabeylerinden ‘orijinal’ iki sohbet dinleyen her Risale-i Nur okurunun, ucuz üç-beş argümana ve ne olduğunu tam bilmediği istibdat iddiasına yaslanıp boyunu aşacak kertede bir Abdülhamid ve Şeyh Said eleştirisine soyunması sizin de canınızı sıkmıyor mu?
5- Bir de bu filme gitmeyi bir vazife olarak görüp, bu tarz telkinȃtı çevresine yayanlar var. Yok efendim, “Recep İvedikfilmini bile bu kadar seyreden varken bu film öksüz bırakılmamalıymış türünden hamȃsȋ retoriklere başvuran ‘okur-yazarlar’dan söz ediyorum. Aynı kafa, asıl öne çıkarılması gerekenin, Üstad’ın eserleri değil hayatı olduğunu da ifade buyurmuş. Acaba eserlerine dönük bu adı konulmamış mesafenin sebebi ne? Sakın bu yaklaşım, mezkȗr eserlerde sürekli diri tutulan Ehl-i Sünnet vurgusundan rahatsızlığın bir ifadesi olmasın! Öyle ya, işi gücü yeni icadların ateşine odun taşımak olan birinin payına, bid’alara savaş açmış bir Ehl-i Sünnet ȃliminin mazlumiyetinden başka bir şey düşmemesi de çok doğal olsa gerek! Kaldı ki, hiçbir filme gitmek veya gitmemek, dine hizmetin gereği olarak ele alınamaz. Ehl-i din, bir sürü mantığıyla belli işlere kanalize edilmeye alıştırıldığından beri, tepemizde bize yön veren birilerini dönüştürmeyi başaranlar, hepimizin toptan dönüşmesini temin eder oldular. Bırakın giden gitsin, beğenen beğensin… Size ne? Hem herkes Bediüzzaman’ı tanıyınca başımız göğe mi erecek? Tanınan Bediüzzaman hakiki Bediüzzaman mı olacak; bize yedirilmeye çalışılan Bediüzzaman mı? Mevlȃnȃ’yı herkes biliyor da ne oluyor? Hem siz sinemalarla vs. milleti intibaha getirip, Bediüzzaman’a sahip çıktığınızı falan sanacağınıza, bu ümmetin itikadına sapladığınız hançeri çıkarın bağrımızdan! Şahsınıza değil, dört mezhebin söylediğine çağırın insanları. Vazgeçin ıslah etiketiyle dini tahrif etmekten! Sizin şerrinizden emin olduklarında müslümanların selȃmeti için böyle toplu yönlendirmelere de ihtiyaç kalmayacaktır. Elinizi çekerseniz, Bediüzzaman’ın mirasına sahip çıkmanın onu kargacık burgacık anlatan bir filme gitmekle olmayacağı da tebȃrüz eder!
Burak Ertürk
Temas edilesi konular–3-darulhikme.org.tr
 

Huseyni

Müdavim


Hem herkes Bediüzzaman’ı tanıyınca başımız göğe mi erecek? Tanınan Bediüzzaman hakiki Bediüzzaman mı olacak; bize yedirilmeye çalışılan Bediüzzaman mı? Mevlȃnȃ’yı herkes biliyor da ne oluyor?


Evet tanınan Bediüzzaman hakiki Bediüzzaman oluyor genelde. Çünkü filmi izleyip eleştirmeye başlıyan kişiler bi şekilde bu işin gerçeğini araştırıyorlar ve film sadece bir vesileden ibaret kalıyor. Eserlerini alıp okuyorlar. Bu konuda bilgisi olanlara soruyorlar. Filme giden ve izleyen Nur Camiası bile müsbet eleştirilerinin yanında menfi olanları da esirgemiyor. Filmi doğru kabul etmek başka şey, gidip tanınmasına bir aracı olarak kullanılması çok farklı şey. Hem herkes müneccim değil ki filmde karşısına ne çıkacağını bilsin. Yazarımız konulara çok hakim olduklarından rahat rahat yazmışlar. PANİC YOK !
 
selamun aleykum azız dostlar
fılmı ızledık emegı gecenlerden allah razı olsun,
fılmdekı sahnelerı bıldıgımız ıcındır kı fılmın etkıleyıcılıgı az oldu ,
en guzel sahne ustadımızın rısale yazması ıcın bırkac sahıfe verdıgı kucuk cocugun buyudugunde onu yazılı halde ustada getırmesıydı bunu fılımde gordum yasanmıstır sanırsam cok guzel bı sahneydı....
herkesten allah razı olsun sesımızı hersekılde heryerde duyurmalıyız...
 

Hakkani1

Yeni Üye
Sanırım bu filim izleyenlerini "efsane şahsiyet Bediüzzaman" algısından "insan kul ve vatandaş Said Nursi hz" algısına yükseltecektir.

Efsanevi şahisyet, intisab bakımından her ne kadar daha parlak, daha cazip olsa da "deneyip yanılan, tecrübe edip doğrusunu bulan, yorulup usanan, korkup saklanan, üzülüp heyecanlanan, acıkıp susayan, bazı şeye mecbur ve mahkum olan, çalışıp emeğinin karşılığını alan kul beşer ve yurttaş kişilik' te de etkin bir örneklik olması bakımından daha umumi ve daha faydalıdır.

"Size içinizden (siz gibi yiyen içen acıkıp yorulan insan cinsinden) bir peygamber geldi" Tevbe Suresi

Bu filim bazı tarihi argümanların ortaya dökülmesine, bazı gerçeklerin inkişafına vesile oldu, ve bu inkişaf aslında her iki tarafa birden yaradı:

1) Taraf olanlara yaradı, ayakları yere basan bir Bediüzzamanla yüzleştiler. Yıllar içinde biraz bilgi gerisi aşkın sevgi hayal ve evham yordamlarıyla kendisiyle cemaati arasına gerilen "Korkmaz yılmaz yanılmaz eleştirilemez ulaşılmaz taklid edilemez efsane şahisyet" perdesini indirmişler ve "kul beşer ve biz gibi insan, örnek alınacak bir lider, itikaden ve amelen yolundan gidilecek bir islam alimi" yüzüyle karşılaşmışlardır.

İleri düzey talebelerin filim hakkında yaptıkları bir çok tenkit aslında bu süpriz karşılaşmanın etkileridir.

2) Karşı olanlara yaradı, Bediüzaman hakkında zihinlerine kazıdıkları "şeriat tellalı koyu bir Atatürk ve cumhuriyet düşmanı, yaman bir kürt milliyetçisi" yaftasını söküp attılar ve aslında "ne cumhuriyete ne de attürke düşman olmayan, kendisi ayaklanmamış ve ayaklanmaya taraf da olmamış, saltanat rejimini de sıcak bakmayan hatta bu tür rejimleri istibdat nitelemesiyle devamlı tenkit eden, kürt olduğu halde kürt milliyetçiliğine karşı olan bir osmanlı aydını" imajıyla tanışmışlardır.
 

akna

Well-known member
elhamdülillah hiç bir zaman Üstad Hz'ni olağanüstü bir varlık olarak düşünmedim, hayal etmedim
hatta edenlede karşılaşmadım
her zaman okuduğum ve bilenlerden dinlediğim; elbetteki bizim gibi yiyip içen, acı çeken, ayakları yere basan, nihayetinde bir insan olduğuydu
ama şu zamanki normal insan kavramından çok farklı özellikleri muhakkak var:
bir insanın imanının kurtulmasını dünyadaki herşeye tercih eden,
Kur'an'ın ışığından istifade edilmesi için sadece hayatını değil ahiretini dahi öne süren
hatta bu yolda çok acılar ızdıraplar çeken
ulvi bir şahsiyet görüyorum
bu şahsiyetinde bir filmle yansıtılması zaten mümkün değildir

Üstad Hz. lahikaklarda birçok yerde diyorki
"bana ilişiyorlar ama ben tahammül ediyorum
zaten Rabbim cc onları benle oyalıyor
elhamdülillah şahsımla uğraşmaktan Risale-i Nur'ları düşünemiyorlar
Nur'lara, hizmete zarar gelmesin ben dayanırım inşaAllah" diyor

hani demişsiniz ya İleri düzey talebelerin filim hakkında yaptıkları bir çok tenkit aslında bu süpriz karşılaşmanın etkileridir.

yanılıyorsunuz
sizin tabirinizle İleri Düzey Talebe sıfatına liyakat kazanan insanlar Üstad Hz'ni insanlık vasfından çıkarmazlar
zaten öyle bir şahsiyeti, rol yapan bir oyuncuda göremeyeceklerini bilirler
hatta Üstad Hz'den ziyade Risale-i Nur'ların şahsı manevisini düşünürler
çünkü Üstad Hz böyle istemektedir:

"Eski zamandan beri çok zatlar, üstadını veya mürşidini veya muallimini veya reisini kıymet-i şahsiyelerinden çok ziyade hüsn-ü zan etmeleri, dersinden ve irşadından istifadeye vesile olması noktasında o pek fazla hüsn-ü zanlar bir derece kabul edilmiş, hilâf-ı vâkıadır diye tenkit edilmezdi.

Fakat şimdi, Risale-i Nur şakirtlerine lâyık bir üstada muvafık bir ulvî mertebe ve fazileti, bîçare, kusurlu bu şahsımda kabul ettikleri sebebiyle gayret ve şevkleriyle çalışmaları, bu noktada haddimden ziyade hüsn-ü zanları kabul edilebilir; fakat Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsinin malı olarak elimde bulunuyor diye bilmek gerektir. Fakat, başta zındıklar ve ehl-i dalâlet ve ehl-i siyaset ve ehl-i gaflet, hattâ sâfi-kalb ehl-i diyanet, şahsa fazla ehemmiyet verdikleri cihetinde haksızlar, o şahsı çürütmekle hakikatlere darbe vurmak; ve o Nurlara benim gibi bir bîçareyi mâden zannederek, bütün kuvvetleriyle beni çürütüp o Nurları söndürmeye ve sâfi-kalblileri de inandırmaya çalışıyorlar." Emirdağ Lahikası
 

Mücahid2

New member
Sanırım bu filim izleyenlerini "efsane şahsiyet Bediüzzaman" algısından "insan kul ve vatandaş Said Nursi hz" algısına yükseltecektir.

Efsanevi şahisyet, intisab bakımından her ne kadar daha parlak, daha cazip olsa da "deneyip yanılan, tecrübe edip doğrusunu bulan, yorulup usanan, korkup saklanan, üzülüp heyecanlanan, acıkıp susayan, bazı şeye mecbur ve mahkum olan, çalışıp emeğinin karşılığını alan kul beşer ve yurttaş kişilik' te de etkin bir örneklik olması bakımından daha umumi ve daha faydalıdır.

"Size içinizden (siz gibi yiyen içen acıkıp yorulan insan cinsinden) bir peygamber geldi" Tevbe Suresi

Bu filim bazı tarihi argümanların ortaya dökülmesine, bazı gerçeklerin inkişafına vesile oldu, ve bu inkişaf aslında her iki tarafa birden yaradı:

1) Taraf olanlara yaradı, ayakları yere basan bir Bediüzzamanla yüzleştiler. Yıllar içinde biraz bilgi gerisi aşkın sevgi hayal ve evham yordamlarıyla kendisiyle cemaati arasına gerilen "Korkmaz yılmaz yanılmaz eleştirilemez ulaşılmaz taklid edilemez efsane şahisyet" perdesini indirmişler ve "kul beşer ve biz gibi insan, örnek alınacak bir lider, itikaden ve amelen yolundan gidilecek bir islam alimi" yüzüyle karşılaşmışlardır.

İleri düzey talebelerin filim hakkında yaptıkları bir çok tenkit aslında bu süpriz karşılaşmanın etkileridir.

2) Karşı olanlara yaradı, Bediüzaman hakkında zihinlerine kazıdıkları "şeriat tellalı koyu bir Atatürk ve cumhuriyet düşmanı, yaman bir kürt milliyetçisi" yaftasını söküp attılar ve aslında "ne cumhuriyete ne de attürke düşman olmayan, kendisi ayaklanmamış ve ayaklanmaya taraf da olmamış, saltanat rejimini de sıcak bakmayan hatta bu tür rejimleri istibdat nitelemesiyle devamlı tenkit eden, kürt olduğu halde kürt milliyetçiliğine karşı olan bir osmanlı aydını" imajıyla tanışmışlardır.

Tesbitler Genel itibariyle yanlış.

1 nci maddedeki tesbitler Can DÜNDAR'ın yapımcısı olduğu "Mustafa" film-Belgesel için geçerli olabilir.
2 nci maddedeki ise yine yanlışlarla dolu, sadece kürt milliyetçisi olmadığı hususu zaten bilinen birşeydi. Ancak Mustafa kemal'le ilgili duruşunu 5 nci şuayı okuyanlar ve lahikalardaki bu konuyla ilgili yerleri bilenler bilir.

Saltanata karşıda demokrasiye mi aşık. Allahın hükmünü esas alan bir saltanat mı tercih edilir Yoksa kul iradesini esas kabul eden demokrasi mi?

Meşrutiyet-i Meşrua derken neyi kastetmiştir.
 
Üstadın hayatını bilenler için normal bi filmdi. çünkü zaten bilinen şeyler anlatılmıştı. ama güzeldi. fakat üstadı tanımayanlar için güzel bi filmdi. çok ayrıntı olmadan güzel anlatan yüzeysel bi filmdi. mesela taleberle izlenebilecek onlara güzel anlatılabilecek bir filmdi. örneğin Şeyh Said isyanını Üstadımızın çıkardığı sanan insanları biliyordum bu filmle Şeyh Said isyanını Bediüzzaman çıkarmadı mı diyen insanlar oldu. ve kafalardaki yanlış düşünceler silindi inşallah
 

Hüzün Rüzgarý

Well-known member
Beni etkileyen yerlerden biri Üstadı Barla'dan sürerlerken bir çocuğun elindeki Risale'yi göstererek "Hocam yazdım, Hocam yazdım...." diye üstadın arkasından bağırmasıydı... :( :( bende gayet başarılı bir film olmuş.. Allah razı olsun...
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Bir abimiz sohbette iken umumcemaate "Gittiniz mi? diye sordu ve cemaate bakarak "Gidin" dedi. Biz de cemaat olarak bir sahneyi kiralayıp filmi seyrettik. Filimde dikkatimi çeken hususlar Başta sürgün hadisesi, Barla'da nurların neşri ve çobanın sadakati... Film bazı kardeşlerimizin dediği gibi çok bölümlü olmalıydı. Aynen Ashab-ı Kehf gibi... Başlangıç olarak güzel, muhtevası kısa fakat ders alınabilecek mahiyette...
Yalnız bir noktada yani Hıristiyanlarla beraber Yahudileri de zikretmişler. Risale okuyanlar bilirler ki üstad Hristiyanlar ile Yahudileri bir kefeye koymuyor... Bu noktada hata edilmiş, Ayrıca Mahkemede anne ve babasının bulunduğuna dair bir rivayeti bilmiyorum. Çünkü üstad 9 yaşından sonra şefkatli validemi görmedim diyor.
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
Risale-i Nurları okuyanlar ve okumayanlar bu film üzerinden değerlendirmeler yaptı.

Okuyanlar için destek vermek adına yine yapılsa gideriz.Fakat yetersiz..Birçok nükte geride bırakılmış ve birçok hadise çabucak geçiştirilmiş.Tarihçe-i Hayat baz alındı mı alınmadı mı bilmiyorum ama alınsa idi daha başka olacağı kesindi.

Duygu yönünden ise; açıkça söylemek gerekirse hiç duygulanmadık.

Yansıtılamamış...

Ağlayanlar da zaten filme değil bildikleri okudukları Ustadı anımsadıkları için ağladılar...

Ustadımızın elinde sepet,kinci bakışlarını gizleyen bir güneş gözlüğü ve zor durumda o bakışların birden dilenir bir hale düşmesini açıkçası hiç anlayamadık.İman mertebesi Hakkalyakin olan Alimlerin bakışlarında kindarlık söz konusu olamaz.Aksine bildiklerinin bilmeyenler yanındaki kurtarma çabasından dolayı merhamet ve bir o kadar da Keskinlik hakimdir.

Bu bakımdan beklentilerimiz yüksek idi.Ama hüsrana uğradık diyebiliriz.

Bir sevindirici yanı vardı bizim için bu filmin; daha sonraki filmlere,belgesellere vs araştırmalara yol açmış olmasıydı.

Ayrıca İstanbul'da ve bazı mekanlarda büyük kapılar açtı Ustad Hazretleri nerdeyse hiçbiri işlenmemişti.

" Risale-i Nurlara neden ihtiyaç var " gibi sorular çoklukla karşımıza çıkarken bize büyük bir destek olacağını düşünmüştük.Bu sorulara muhakkak güzel ve kalıcı cevaplar verilir demiştik.Ama malesef o da yoktu.Çünkü bilmeyenler Risaleleri ayrıca nitelendiriyorlar.Kur'an-ı Kerimin Risalelerin Ustadı olduğu gerekçeleri noksan anlatılmış.


Özetle İslam Tarihinde İslamiyetle Alakalı bugüne kadar yapılan en güzel yapım Çağrı olmuştur.Her karesiyle insanı etkilemiş ve hissi olarak yaşatmıştır.Örnek alabilirler bu filmin araştırma heyetinin çalışmalarını vs.süreçlerini...

Dileriz daha araştırmalı ve yer yer talebelerden bilgiler toplayarak veya Ustadın eserlerinin tamamı olmasa da Tarihçe-i Hayat ve Lahikalardan faydalanarak güzel eserler ortaya çıkar.

Film izlemeye gitmiyoruz zira..Kaynak oluşturacak yapımlardır beklentimiz.
 
Üst