Hayatı Hazreti Muhammed (asm) Gibi Yaşamak

ASHAB-I BEDR

Well-known member
548475_359349514129863_190929624305187_972495_149702876_n.jpg


CUMA GÜNÜ YAPILMASI GEREKENLER...

CUMA GÜNÜ YENİ ELBİSE GİYİLİR




Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: "Rasulullah'ın (asm) cuma günü giydiği bir elbisesi vardı. Cumadan sonra onları katlar ve ertesi cumaya kadar kaldırırdı.

(Taberani)

Sizler, günlük iş takımınızdan hariç bir de cuma takımınız olsa ne kaybedersiniz?

(Muvatta)

ALLAH Rasulü (asm) yeni bir elbise giydiğinde, onu cuma gün giyerdi.

(Ramuz el-Ehadis)

 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
154539_362996240431857_190929624305187_983002_1670905459_n.jpg


CUMA GÜNÜ BEDEN TEMİZLENMELİDİR




Abdullah İbnu Ömer (ra) anlatıyor: "Rasulullah (asm) bize cuma günü yıkanmamızı emretti."

(Taberani)


Cuma günü tırnaklarını kesen kişiyi Cenab-ı Hak, gelecek cumaya kadar ve ondan sonra üç gün daha belalardan korur.

(Mevahib-i Ledünniye) (Eğer tırnaklar çok uzamışsa cumaya kadar beklenilmez; hemen kesilir.)

Cuma guslü her buluğa ermiş olan mü'mine vacibdir. Misvaklanması, bulduğu takdirde koku sürünmesi de öyle.

(Buhari)



YENİ EVE CUMA GÜNÜ TAŞINILIR



ALLAH Rasulü kış geldiğinde kışlığa cuma gecesi taşınırlardı. Yaz gelince de yazlık eve gene cuma gecesi taşınırlardı.

(Mevahib-i Ledüniyye)




CUMA NAMAZINA HAZIRLIK...




Bir Müslüman cuma günü yıkanır, sonra kimseyi incitmeden mescide gider (mümkünse yürüyerek), imam hutbeye çıkmamışsa, orada kılınacak namazı kılar (ilk sünnet) imam hutbeye çıkmışsa oturup hutbe bitinceye kadar onu dinler ve sessiz oturursa, o cuma bütün günahlar bağışlanmakla kalmaz, bu ameller bundan sonra gelecek cumaya kadarki günahlarına da kefaret olur.

(Ahmed b. Hanbel)

Kim cuma günü cemaati rahatsız ederek öne geçmeye çalışırsa cehenneme köprü yapılır.

(Tirmizi)



CUMA GÜNÜ KUR'AN OKUMAK, RASULULLAH'A (asm) SALATU SELAM GETİRMEK..



Kim cuma gecesi Yasin suresini okursa bağışlanır.

(Esbehani)

Kim cuma günü Kehf suresini okursa onun için ayağının altından gökteki bulutlara kadar bir nur parlar. Kıyamet Gününde onu aydınlatır ve iki cuma arasında işlenmiş günahları bağışlanır.

(Ebubekir b. Merdeveyh)

Bana salat û selam getirmek, sırat üzerinde nurdur. Bir kimse cuma günü bana seksen kere salat getirirse, seksen yıllık günahları affedilir.

(Ramuz el-Ehadis)

Cuma günü bana salavatı çok okuyun. Çünkü o gün okunan salavatlar şahidlidir. Melekler onlara şahidlik ederler.

(İbni Mace)





CUMA GÜNÜ KABİR ZİYARETİ YAPILIR




Kim cuma günü anne veya babasının veya onlardan birisinin kabrini ziyaret eder ve orada Yasin suresini okursa, günahları bağışlanır. (Suyuti)









 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
395748_269965856401563_190929624305187_771541_122545938_n.jpg



MİSAFİRLİK,ZİYARET


MİSAFİR SEVMEYENDE HAYIR YOKTUR



Misafir ağırlamayan kişi de hiçbir hayır yoktur.

(İmam Münziri)


ALLAH MÜ’MİN KARDEŞİNİ ZİYARET EDENİ, SEVER


Herhangi bir kul, kardeşini ALLAH rızası için ziyaret etmeye gelirse, ona semada bir melek


"İyi yaptın. Cennet sana helal oldu."


diye seslenir. ALLAH da yüce Arş'ında:


"Kulum benim rızam için ziyarette bulundu."


der ve onun için cennetten başka hiçbir sevaba razı olmaz. (Bezzar)



ZİYARETÇİ EN GÜZEL ELBİSEYLE KARŞILANIR


ALLAH Rasulü (asm), kendisini ziyarete bir heyet geldiğinde en güzel elbiselerini giyer ve ashabına da öyle yapmalarını tavsiye ederdi. (Ramuz el-Ehadis)



ZİYARETÇİYE İKRAM EDİLİR


Size bir ziyaretçi geldiği zaman ona ikramda bulunun. (Ramuz el-Ehadis)


ZİYARETÇİ KENDİSİNE YAPILAN İKRAMI SORGULAYAMAZ


Sizden biri Müslüman kardeşini ziyarete gittiğinde, yemek yedirirse yesin ve o yemeği sorgulamasın. Ve içecek bir şey verirse içsin ve onu da sorgulamasın. (Ramuz el-Ehadis)



ZİYARETÇİNİN ORUCU HANGİ DURUMLARDA BOZULUR


Sizden birisi Müslüman kardeşini ziyaret ettiğinde, kardeşi ondan orucunu bozmasını isterse bozsun. Ancak Ramazan, Ramazanın kazası veya adak (nezir) orucu olursa onlar müstesnadır. (Ramuz el-Ehadis)


MİSAFİRİN HAKKI BİR GÜNDÜR


Bir gece misafir olmak Müslümanın hakkıdır. Kim bir ev sahibinin avlusunda sabahlarsa, ağırlama masrafı ev sahibi üzerine borç olur. Misafir dilerse o hakkını alır, dilerse almaz. (Ebu Davud)


MİSAFİRLİK ÜÇ GÜNDÜR


Ebu Şureyh el-Adevi (ra) anlatıyor: "Rasulullah (asm) buyurdu ki:

"Kim, ALLAH'a ve ahirete inanıyorsa, misafirine “câize”sini ikram etsin!"

Yanındakiler sordular:

"Ey ALLAH'ın Rasulü! Caize de nedir?"

O, açıkladı:

"Bir gecesi ve gündüzüdür. Misafirlik üç gündür. Bundan fazlası sadakadır. Misafire, ev sahibini günaha sokuncaya kadar yanında kalması helal değildir."


Tekrar sordular:

"Misafir ev sahibini nasıl günaha sokar?"

O, açıkladı:


"Adamın yanında yerleşir, kalır. Halbuki ev sahibinin ona ikram edeceği bir şeyi yoktur."

(Buhari)












 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
419433_299111340153681_190929624305187_841235_927420863_n.jpg


MİSAFİR, GEREKİYORSA EL BİRLİĞİ İLE AĞIRLANIR



Kim bir cemaate misafir olur ve fakat ağırlanmaktan mahrum kalırsa, ona yardım etmek her Müslümanın üzerine bir vazife olur. (Ebu Davud)


EV SAHİBİ EMİRDİR, MİSAFİR ONA İTAAT EDER



Bir topluluk, bir adamın evine girdiğinde, onlar evden çıkıncaya kadar ev sahibi o topluluğun emiri (başkanı) olur ve kendisine itaat de onlara vacip olur. (Ramuz el-Ehadis)



EV SAHİBİ MİSAFİRİNİ KAPIYA KADAR UĞURLAR



Ev sahibinin misafirini kapıya kadar uğurlaması sünnettendir. (İbn-i Mace)


SEYREK ZİYARET SEVGİYİ ARTIRIR


Seyrek ziyaret et ki, sevgin artsın. (Taberani)


BABA DOSTLARI ZİYARET EDİLMELİDİR


Kim babasını kabrinde ziyaret etmek isterse, onun kendisinden sonraya kalan arkadaşlarını ziyaret etsin. (İbn-i Hıbban)



 

pendüender

Well-known member
O
Şu anda nelerle meşgulsünüz, neleri dert ediniyor yahut nelere teşne duruyorsunuz, bilmiyorum.

Belki sanat, belki siyaset, belki davalar, yargılamalar, ekonomik meseleler. Kavgalar, gürültüler, hastalar, hastalıklar... Bugünlük çıkın hepsinin dışına ve bir sevinci hissedin. Bu sevinç üzerimize bir kutlu bahardan yayılsın. Derin bir nefes alın, içinize ferahlık dolsun. Bir ay boyunca tekrarlayın bunu, günün belli bölümlerinde, ve O'nu hatırlayın. Bu ayda doğduğunu, dünyaya getirdiği müjdeyi ve güzelliği hatırlayın. Hatırlarken O'nu anın ve eşiğine günde hiç olmazsa belli miktar salat ve selam arz edin. Şiirler okuyun, O'nu anlatan; kitaplar karıştırın, O'ndan bahseden... Diyanet İşleri Başkanlığı'nın hazırladığı zengin etkinliklere yol uğratın; Ayasofya'da açılan Hilye sergisine gidin mesela. İnsanlara O'nu andıracak hediyeler verin, O'na giden yollarda yürüyün. Bir ay olsun hayatınıza O'nunla anlam katın, O'na yönelip ilhamlar devşirin. O'nu bilin, tanıyın... Aşağıdaki satırları, O'nu tanımak adına, sizinle daha önce de paylaştım ve şimdi yeniden hatırlayalım diye Hakani'nin Hilyesi'nden derliyorum:

O benim efendim;

"Saçı fazla uzun olmazdı ve tam kıvırcık denilmeyecek derecede dalgalı idi. Saçını ortadan ayırır ve dört bölük halinde; ikisini omuzlarına, ikisini de kulaklarına doğru bırakırdı. Bu saçlar, misk gibi siyah renkli ve güzel kokulu idi.

Her iki mânâda alnı açıktı. Bu alın genişçe ve buğday renkli idi. Ortasında daima bir nur parlardı.

Yüzü değirmi idi. Ona dikkatle bakılamazdı. Çehresi ayın on dördü gibi parlardı. Dolgun veya şişman olmadığı gibi kuru ve zayıf bir yüz de değildi. Yanakları ne etli ne de çöküktü.. Öfkesi ve memnûniyeti, yüzünden anlaşılabilirdi.

Uzun, ince ve hilal kaşlı idi. Kaşlarının ucunda kıvrım vardı. İki kaşı arasında tüy yok idi ve bembeyaz görünürdü.

Kirpikleri siyah ve uzun idi.

Gözünde ezelden bir sürme mevcuttu. Beyazı katı beyaz; karası kapkara idi. Baktığı zaman karşısındaki kişi nazarına dayanamaz ve gözlerine dikkatle bakamazdı.

Burnu mütenasip idi. İki kaşına yakın olan kısmı bir parça yüksekçe idi. Koku almakta çok hassastı.

Ağzı ne çok büyük; ne de çok küçük idi.

Dişleri aralıklı olup üst üste değildi. İnci gibi bembeyazdı. Konuşurken ön dişleri arasından bir nur çıkar gibi görünürdü.

Gülüşü tebessümden ibaretti. Kahkaha ile gülmekten hayâ ederdi. Ömrü boyunca hiç kahkaha ile gülmedi.

Çenesi yuvarlak idi.

Sakalı sık ve siyah idi. Ömrü boyunca sakalında yalnızca 17 kılı ağarmıştı. Her yeri aynı uzunlukta kesilirdi.

Boynu ve gerdanı bembeyaz idi. Boynu ne uzun; ne kısaydı.

Pazuları etli ve beyaz idi.

Omuzları genişti. Yassı yağrınlı olup yağrının ortası etli idi. Nübüvvet mührü iki kürek kemiği arasında ve sağ omzuna yakın bir yerde bulunuyordu. Bu mühür, siyaha çalan sarı renkte olup çeyrek altın büyüklüğünde bir ben idi.

Beden olarak ince yapılıydı. Göğsü ve karnı birbirine uygun ve aynı düzgünlükte idi.

Orta boylu sayılırdı. Göze çarpacak kadar kısa; dikkat çekecek kadar da uzun değildi. Orta boylu olmasına rağmen kendisinden uzun birinin yanında el ayası kadar uzun görünürdü. O kişi yanından ayrılınca yine orta boylu gösterirdi. Teni gül gibi kokardı ve yaşı ilerledikçe âdetâ tazelenirdi.

Yürürken hızlı yürürdü. O kadar ki ayakları altında yeryüzü dürülüyormuş gibi olurdu. Hayasından yokuş iner gibi önüne eğik olarak yürür ve etrafına bakınmazdı. Bir yere yöneldiği zaman bedeniyle birlikte döner, asla başını çevirerek bakmazdı. Başını çevirip bakmak insanı hayasız eylediği için onun bu tavrı ümmetine sünnet olmuştur.

Yolda birdenbire karşısına çıkıveren kişi ondan heybet duyar ve aciz kalırdı.

Konuştuğu kişiye güzel kokusu siner ve birkaç gün çıkmazdı. Bir çocuğun başını okşasa birçok günler çocuğun kokusundan, ona dokunduğu bilinirdi.

Etkili konuşması ile müşrikler Müslümanlığı seçerdi. Sözlerinde ruha ferahlık veren bir edâ var idi. Asla dedikodu ve malayâni konuşmazdı.

Giyecek olarak en çok beyaz; sonra yeşil rengi tercih ederdi. Yazın ince atlas kumaş; kışın yün giyerdi. Elbisesi asla gösterişli olmazdı. Ömrü boyunca aynı anda iki elbiseye birden sahip olmadı.

Kısacası yaratılış ve huyca ne o tam olarak kimseye benzer; ne de kimse ona benzeyebilirdi.

i.pala@zaman.com.tr

17 Nisan 2012, Salı
(Not:geç kalınmış bir yazı ama paylaşmak istedik...)
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
407052_269970346401114_190929624305187_771547_1046659706_n.jpg


KOMŞULUK

KOMŞU HAKKI


Her kim malına, çocuğuna zarar verir korkusu ile komşusuna kapısını kapatırsa, bu adam mü'min değildir. Komşusu, kötülüğünden emin olmayan kimse de mü'min değildir. Komşunun hakkı nedir bilir misin? Senden yardım dilerse edersin.

Senden borç isterse borç verirsin, fakir düşünce tekrar borç verirsin. Hastalanınca ziyaret edersin.

Güzel bir şeye erişince tebrik edersin, başına bir felaket gelirse sabır dilersin. Vefat edince cenazesine gidersin. İzni olmadan rüzgarını kesmemek için binanı yükseltmezsin.

Tencerendeki yemeğin kokusu onu imrendirince, hemen o tencereden ona ayırırsın. Meyve satın alırsan ona da hediye et, böyle yapmazsan o meyveyi evine gizlice getir, çocuğun o meyveleri dışarı çıkarıp onun çocuğunu imrendirmesin.

(Haraiti)

Yanındaki komşusu aç iken, bunu bildiği halde tok olarak geceyi geçiren bizden değildir. (Taberani)

Hz. Aişe (ra) anlatıyor: "Bir gün, "Ey ALLAH'ın Rasulü (asm)! İki komşum var, hangisine öncelikle hediyede bulunayım?" dedim


. "Sana kapı itibariyle hangisi daha yakınsa ona!"

cevabını verdi."

(Buhari)



Cibril (as) bana komşu hakkında o derecede tavsiyelerde bulundu ki, onu mutlaka bana mirasçı yapacak sandım.

(Buhari)




ALLAH'a ve kıyamet gününe iman eden, komşusuna sevgi gösteren kimsedir.

(Buhari)



 

pendüender

Well-known member
ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ 31 – Ey Resulüm, de ki: “Ey insanlar, eğer Allah’ı seviyorsanız, gelin bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Gafurdur, Rahimdir (çok affedicidir, engin merhamet ve ihsan sahibidir).
Allah’ı sevmek, insanın yaratılışının en yüce hedefidir. Dolayısıyla İslâm’ın insanları kendisine doğru sevkettiği en yüksek gayedir. Bu âyet şu kesin kıyası içeriyor: “Eğer Allah’ı seviyorsanız, Habîbullaha uyacaksınız.

Allah’a teslim olan erkekler ve teslim olan kadınlar, İslâm dinine iman eden erkekler ve iman eden kadınlar, taate devam eden erkekler ve taate devam eden kadınlar, dürüst erkekler ve dürüst kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, hayır yolunda infak eden erkekler ve infak eden kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve çok zikreden kadınlar var ya, işte Allah onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. [49,14; 39,9; 2,238; 3,43; 30,26]
36 – Allah ve Resulü herhangi bir meselede hüküm bildirdikten sonra, hiçbir erkek veya kadın müminin, o konuda başka bir tercihte bulunma hakları yoktur. Kim Allah’a ve elçisine isyan ederse besbelli bir sapıklığa düşmüş olur. [4,65; 24,63]
ENFAL SÛRESİ 20/ – Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat edin, Kur’ân’ı ve Resulullahın öğütlerini işitip dururken ondan yüz çevirmeyin.21 İşitmedikleri halde, “işittik” diyenler gibi de olmayın.
(Alıntıdır...)
 

Lieclillah

Active member
Hem gozumuze, hemde gonlumuze
guzel tesir eden bu manevi ziyafetten dolayi
ALLAH azze ve celle sizlerden razi olsun.
Cenab-i Hakk bizleri o Mubaregin hayatindan nasibdar olanlardan eylesin.
O'nun sunnetini hakkiyla ve layikiyla yasama gayretinde olan bahtiyarlardan eylesin. Amin!
Devaminin gelmesi ve istifadelerimizin ziyadelesmesi duasiyla...
 
Son düzenleme:

ASHAB-I BEDR

Well-known member
HASTA ZİYARETİNİN ÖNEMİ


ALLAH Rasulü (asm) şehrin en ücra köşesinde dahi olsa hastayı ziyaret ederdi.

(Ebu Davud)

Kim güzel bir şekilde abdest alır, Müslüman kardeşine, sevap düşüncesiyle hasta ziyaretinde bulunursa, cehennemden yetmiş yıllık yürüme mesafesine uzaklaştırılır.

(Ebu Davud)

Hasta ziyaretinde bulunan kimse, ziyaretten dönünceye kadar cennet meyveleri arasındadır.

(Ebu Davud)



HASTANIN DUASI MAKBULDÜR


Bir hastanın yanına girince, ondan sana dua edivermesini talep et. Çünkü onun duası meleklerin duası gibidir.

(İbn-i Mace)



HASTAYA OKUNACAK DUA


Kim eceli gelmeyen bir hastayı ziyaret eder ve yanında şu duayı yedi kere okursa, ALLAH ona bu hastalığından şifa verir:



"Büyük Arş'ın Rabbi olan ALLAH'tan senin için şifa talep ediyorum."

(Ebu Davud)

Hasta veya ölünün yanında hazır olduğunuzda hayır söyleyin. Zira sizin söylediklerinize melekler "Amin" derler.

(Ramuz el-Ehadis)

Hastayı ziyaret eden kişi elini hastanın alnına koyup halini sormalıdır.

(Mevahib-i Ledünniye)
 

ASHAB-I BEDR

Well-known member
HASTAYA MORAL VERİLİR


Bir hastanın yanına girince, sağlık ve uzun ömür temennisiyle onu rahatlatın. Zira böyle yapmak onun gönlünü hoş eder.

(Tirmizi)


ALLAH Rasulü (asm) bir hastayı ziyaret ettiğinde, mübarek elini hastanın alnına ve bazen göğsü üstüne koyup dua ederdi ve hastalığına faydalı olan şeyleri kendisine tarif ederdi. Bazen de:"Hakkında kefaret ve temizlenmedir." diye buyururdu.



Ebu Ya'la, Hz. Aişe'nin (ra) şöyle söylediğini yazıyor:


"Rasulullah (asm) hastanın yanına varınca mübarek elini ağrıyan verine kor ve (Bismillah) derdi." (Mevahib-i Ledünniye,)





Hastayı ziyaret ederken az oturmak ve az gürültü yapmak sünnettendir. (Buharı)



Enes İbnu Malik (ra) anlatıyor: "Rasulullah (asm) hastalığın üzerinden üç gün geçmeden hiç bir hastayı ziyaret etmezdi."


(İbn-i Mace)



Abdullah İbnu Abbas (ra) anlatıyor: "Rasulullah (asm) bir hastayı ziyaret etti ve "Canın ne çekiyor?" diye sordu. Hasta“Buğday ekmeği!" dedi.


Resulullah (asm):


"Kimin yanında buğday ekmeği varsa kardeşine göndersin!" dedi. Sonra Rasulullah (asm) ilave etti: "Birinizin hastası bir şeye iştah duyarsa ondan yedirsin."

(İbn-i Mace)


HASTA ZİYARETİ SESSİZ VE KISA OLMALIDIR



Hastayı ziyaret ederken az oturmak ve az gürültü yapmak sünnettendir. (Buharı)



ZİYARET ÜÇ GÜN SONRA OLMALIDIR



Enes İbnu Malik (ra) anlatıyor: "Rasulullah (asm) hastalığın üzerinden üç gün geçmeden hiç bir hastayı ziyaret etmezdi." (İbn-i Mace)



HASTAYA CANININ ÇEKTİĞİ YEDİRİLMELİDİR

Abdullah İbnu Abbas (ra) anlatıyor: "Rasulullah (asm) bir hastayı ziyaret etti ve "

Canın ne çekiyor?"


diye sordu. Hasta




“Buğday ekmeği!"



dedi. Resulullah (asm):


"Kimin yanında buğday ekmeği varsa kardeşine göndersin!"



dedi. Sonra Rasulullah (asm) ilave etti:


"Birinizin hastası bir şeye iştah duyarsa ondan yedirsin."


(İbn-i Mace)





 

pendüender

Well-known member
Ebu Mes'ud (ra) dan rivayet edildiğine göre,Efendimiz (Sav) şöyle buyurdu demiştir;
Müslüman için müslüman üzerinde beş haslet vardır:
-Selamına cevap vermek.
-Aksırdığı ve Elhamdülillah dediği zaman onu teşmit eder. 'Yerhamü-kellah' der.
-Davet ettiği zaman davetine icabet eder.
-Vefat ettiği zaman cenazesinde hazır bulunur.
-Hastalandığı vakit onu ziyaret eder.
 
Üst