Çeşitli salavâtlar ve özellikleri...

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
145020110323014726513.jpg





Kadı İyaz' ın Şifâ-i Şerif Kitabından, Zeydülhab (ra)' dan rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; "Kim bu salavatı okursa benim şefaatim ona vacib olur."


Allâhümme salli alâ Muhammedin ve enzilhül münzelel mukarrebe ındeke yevmel kıyâmeti.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
686020110323014636425.jpg




İmam-ı Malik Hazretlerinin Muvattâ' sında, İmam Ahmed ibni Hambel Hazretlerinin Müsnedinde bulunan ve Ruveyfâ bini Sâbitil Ensâri (ra)' den rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; "Her kim bana salavat verirse sonunda bunu okusun."


Allâhümme enzilhül mak'adel mukarrebe ındeke yevmel kıyâmeti.

 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
760820110323014515851.jpg




Ebu Hureyre (ra)' den rivayetle, Kadı İyaz' ın (rahimehullah) Şifâ-i Şerif Kitabından alınmıştır.


Allâhümme salli alennebiyyil ümmiyyi ve ezvâcihî ümmühâtil mü'minîne ve zürriyyetihî ve ehli beytihî kemâ salleyte alâ İbrâhîme inneke hamîdün mecîd.


 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
827620110323014459412.jpg




Enes İbn-i Mâlik' ten rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; "Kim Cuma günleri bu şekilde salavat getirirse Hak Teâlâ onun seksen yıllık günahını affeder."


Allâhümme salli alâ Muhammedin abdike ve resûliken nebiyyil ümmiyyi.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
392720110323014626615.jpg





Ezhar adlı kitapta Ebu Said-i Hudri (ra)' den rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; "Her fakir kimse sadaka verenlerin sevabı kadar sevab almak isterse bu vechile salavat versin."


Allâhümme salli alâ Muhammedin abdike ve resûlike ve salli alel mü'minîne vel mü'minâti vel müslimîne vel müslimât.

 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
145020110323014726513.jpg





. Ezhâr-ül Ehadis Kitabında, Enes İbni Mâlik (ra)' den rivayetle, Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; "Şu geçen kimsenin hergün kazandığı kadar hiç kimse amel edemez çünkü Cebrail (as) bana bildirdi ki, bu kimse hergün on defa şu salavâtı verir."


Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin nebiyyi kemâ emertenâ en nusalliye aleyh,
Ve salli alâ seyyidinâ Muhammedinin nebiyyil ümmiyyi kemâ yenbeğî en yusalle aleyh,
Ve salli alâ seyyidinâ Muhammedinin nebiyyi biadedi men lem yusalli aleyh,
Ve salli alâ seyyidinâ Muhammedinin nebiyyi kemâ tuhibbü en yusalle aleyh.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
145020110323014726513.jpg





Nakşî Tarikatı kollarının kemâl kavşağı olan, Şam'da Salihiye Tepesinde medfûn bulunan ve maddî ve mânevî tahsilini Bağdad'da yaptığı için Bağdadî diye anılan Muhammedî Mürşid Mevlânâ Halid-i Bağdadî Hazretlerinin salâvâtı:




TÜRKÇESİ: (3 defa okunur)
“Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin bi adedi külli dâin ve devâin ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesîra.”
(Ücüncüsünde kesîran ile okunur)
“Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Seyyidinâ Muhammedin bi adedi külli dâin ve devâin ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesîran kesîra.”


MÂNÂSI: ALLAH'ım! Efendimiz MUHAMMED (salallahu aleyhi ve sellem)'e ve Efendimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)'in ailesine; dert çekenlerin (devâ dileyen çağırıcıların) ve devâ (çâre) lerinin tümü adedince salât-ü-selâm et. O'na ve onlara çok çok (çokça) bereket ver ve selâmlar et!.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
760820110323014515851.jpg






SALÂVÂT-I SEYYİDİNÂ
.


Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.

Allahümme salli alâ Kâidinâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.

Allahümme salli alâ Râidinâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.

Allahümme salli alâ Bedrü’d- Dücâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.

Allahümme salli alâ Şemsü’d-Duha Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.

Allahümme salli alâ Nûru’l- Huda Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.

Allahümme salli alâ Abdike Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.

Allahümme salli alâ Nebiyyinâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.

Allahümme salli alâ Resûlinâ ve Ekreminâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.

Allahümme salli alâ Şefî’inâ ve Şefîi’z- zünübinâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi Seyyidinâ Muhammed.

Bi adade mâ fî İlmillahi salâten daimeten bi devami Mülkillahi ve alâ âlihi ve ashabihi ve ümmetihi ecmâîn..

Es Salâtü ve’s-Selamü alâ seyyide’l- Evvelin Ve’l- Âhirin Seyyidinâ Muhammedin Salâvâtü’r-Rahmân...

Elhamdülillahi rabbi’l-âlemin..



MÂNÂSI:

Allah’ım!
Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!

Allah’ım!
Biz Müslümanları çekip götüren Başkomutanımız, Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!

Allah’ım!
Dünyada, dinde ve âhirette doğru duraklarımızı göstermek için önceden gönderdiğin Önderimiz, Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!

Allah’ım!
Bizi kandırıcı ve yutucu zulmet ve karanlıkların Dolunay’ı Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!

Allah’ım!
Maddî-mânevî en parlak zamanın ve beyânın tek ve eşsiz Güneşi Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!

Allah’ım!
Nurundan Nûrunu yarattığın Huda Nûru Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!

Allah’ım!
Sana dönük hâlliyle Resûlullah, bize dönük yüzüyle Abdullah Kulun Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!

Allah’ım!
Bize Hakkın ve hayrın haberlerini getiren Peygamberimiz Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!

Allah’ım!
Risâlet Tâcı giydirdiğin ve tek kerem ve ikram kaynağımız Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!

Allah’ım!
Günahlarımızın affı için tek yardımcımız ve her hususta şefâatçımız Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âilesine salât ve selâm et!

Allah’ım!
Sonsuz İlminde var olanlar adedince ve muhteşem Mülküyün devamınca Efendimiz Muhammed’e,
Azîz âilesine,
Kendisine sahib çıkan ve sahib çıktığı sahabelerine,
Çilekeş ümmetinin cümlesine-hepsine salât ve selâm et!

Allahu zü’l- Celâl’in Salât ve Selâmı,
Er Rahmân’ın salâvâtları Evvel ve âhirin seçilmiş Efendisi
ve Efendimiz olan Muhammed’e olsun!

Hamd âlemlerin Rabb’ı Allah’a mahsustur!
Âlemlerin Rabbına hamdolsun!
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
MUHİDDİN-İ ARABÎ

SALÂVÂT-I FEYZÎYYE


Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
En evvel Rabbanî yaratılma basamağından bereketlenen varlıkların İlki!
İnsan türüne ilişkilendirilen Subhânî inişlerin Sonuncusudur!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
“Allah vardı ve beraberinde ikinci bir şey yoktu!” Mekke’sinden,
“Şu anda da öyledir!” Medine’sine göç etmiştir!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
“Zâten her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntılı olarak kaydetmişizdir!” âyet-i kerîmesince varlığındaki beş tecellî basamağını anlamak isteyenlere karşı cömert ve esirgeyici, gerçekten lütfedici ve Merhamet Saçıcı’dır!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
Olmuş ve olacağı kuşatan, toplayıcı besmelenin Kudsal noktası, “Oluş” dairelerinde dönen “ Kûn : Ol!” emrinin Gizemli-Sırrlı Sözü’dür!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
Her şeye yayılmış ve her şeyden soyut, ârî “O olma” Hüvelik-Hüviyyet Sırrıdır!..

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
İlâhî bolluk Hazineleri’ni elinde tutan, o hazinelerin eğilimlere ve yeteneklere göre bölüştürücüsü, dağıtıcısıdır!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
En büyük İsmin Sözcüğü!
Tılsımlı Hazine’nin açıcısı, “Kulluk” ve “Rabblık”ı birleştiren eksiksiz görünme yeri!
İmkân ve büyüklükleri kapsayan genel sığınak!
Kendisini tecellîlerin sarsamadığı Tûr Dağı!
Yakînlik Neşesi’ni gaflet leşlerinin bulandıramadığı en büyük denizdir!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
Yücelik Harflerinin mürekkebi kendisinden akan İlâhî ışıklı kalem!
Tüm sözcüklerin maddelerine yayılan Rahmânî Soluk’tur!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
Varlıkların yaratılmadan saptanmış-belirlenip tâyin edilmiş biçimleriyle,
Anılan varlıklardaki çeşitli eğilimlerin gerçekleşme dayanağı olan “En Kudsal Bağış” özü!
Varlıklar ve onlarda bulunan türlü türlü eğilimlerin biçimlenme nedeni olan “Kudsal Bağış” niteliğidir!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
Sayısal olmayan yeğânelik ve teklik yayları arasındaki Birlik Çizgisi!
Başlangıçsızlık göğünden sonrasızlık yerine gerçekleşen İlâhî İniş’in Yakınlık Aracısı’dır!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
Büyük Nüsha’nın doğum nedeni olan Küçük Nüsha’dır!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
“Kûn : Ol!” Perdesi’nin “Feyekûn : Oluverdi!” tanıklığına doğan anlamsal-mânevî sözcüğün maddesidir!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
Hiçbir kimse için iki kez belirmesine imkân bulunmayan, belki her insan için bir kez görünen biçimin ilk maddesi, Büyük Rûh’udur!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
Olmazı da olmayanı da kapsayan-yutan-ihata eden Kur’ân-ı Kerîm’i toplayıp bir araya getiren!
Sonradan olma (Mevcûd) ile Hep Olan (Vâcibü’l- Vücûd) arasında bölümleyen Farkların Farkı’dır!
“Ev halkım Rabb’imin yanındadır!” gündüzün oruçlusu-Sâimidir!
“Gözlerim uyur ama kalbim uyumaz!” gecesinin ayakta duranı-Kâimidir!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
“İki denizin birbirisine karışmaması” ölçüsünce “Varlık” ve “Yokluk” arasında aracıdır!
“Birbirlerine karışmalarını önleyen ara” mantığınca “Sonradan Olan”ın “Hep Olan” ile ilişkilenmesi için Tek Bağ’dır!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
“Önce” ve “Sonra” defteri’nin özü, özeti!
İçteki ve dıştaki kuşatmanın Merkezi’dir!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’in (sav) ki;
Tecellîlerin sığınağı üzerinde yüzü ve güzelliği, İlâhî Öz’ün Tedbir Kıblesi’dir!
Nitelik ve İsimler Elbisesi kendisine giydirilmiş!
Ulu Halife’lik tâcıyla Taçlandırılmış!
Şerefli bedeniyle Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya yakaza durumundayken yolculuk yapıp, Siddretü’l- Münteha’ya ulaşarak “İki yay gibi belki daha da yakın!” sırrına yükselmiş ve sabah-akşam olmayan yerde İlâhî Öz’ü görüp O’na tanıklık etmekle gönlünde sevinç meydana gelmiş!
Gönlünün görüşündeki tecellîlerde bir kusur olmamış!
Sayısal olmayan “Yegânelik” aşamasında gözü aydın olmuş!
Keskin görüşünde ve gönlünde bir sapma olmamıştır!

İşte Yâ Rabbî!
Yukarıdaki Ulu ve Güzel Özelliklerle nitelenen Yüce Sevgilin’e-Habibullah’a salâvat bağışını, selâmet verişlerini artır!

Yâ Rabbî!
O Muhammed’ine (sav) öyle bir salât et ki;
Benim ikincilliğim “Asl”ıma, parçam bütünüme birleşerek özüm Muhammed (sav)’ in Özü ile, niteliğim Muhammed (sav)’ in niteliği ile birleşsin!
Ve Varlığıyla varlığım sevinç içinde kaynaşarak aramızda “Ara” kalmasın!


Ey perdesi ışık ve gizliliği, görünüşünün şiddetinden başka bir şey olmayan Allah’ım!

İstediğin-irade ettiğin her şeyi yaptığın ve her bellilikten uzak tuttuğun “Itlak” Aşamasında Senin ile Senden;
İlim aydınlığıyla Özün’e ait keşiften, biçimlerin varlığı ile biçimleri isim ve niteliklere dönüştürmenden, Muhammed (sav)’ e öyle bir salât ile salât etmeni dilerim ki, o salât sâyesinde başlangıçta serpilen ışık ile görüşüme olgun-kâmil gerçeklik çekilerek “Var oluş” a girmeyen şeylerin yokluğunu ve Senin başlangıçsız kalıcılığını görmeye güç yetirebileyim!

Yâ Rabbî!
Yüce Sevgilin’e olan o salât sâyesinde, “Şey”lerin “Varlık Kokusu” koklamadığını, aslında “Yok ve Kayıp” olduklarını anlayarak, böylece “Şey” leri oldukları gibi görebileyim!
Bu anılan Büyük Kaynağı istediğim gibi, benin Benlik Karanlıklığından kurtararak aydınlığına, bedensellik mezarından kurtararak; “Cem’ “i, Haşre ve “fark” ı, Neşre kavuşturmanı dilerim!

Yâ Rabbî!
Anlayış şâhidliğine ehil, zevk ve vicdan sahibi yakınlarıyla dostlarına da salât ve selâm eyle!

Yâ Rabbî!
Şanlı Nebîn ile O’nun yakın ve dostlarına olan salât ve selâm, tabiatın gece saçları dağıldıkça, görünmek için alnı parladıkça kesintisiz olsun!
Hamd âlemlerin Rabb’i Allah’adır ve selâm O’nun Resûlleri üzerine olsun!

Âmin Yâ Muîn Celle Celâlihu!…

Yâ Rabbî!
İnşâallah sâdık bir Muhammedî Lâtif Yıldız kulun ve Kudsal Kervan’ın samimi Kul İhvanî Kıtmiri olarak, Şeyhü’l-Ekber’imin bu ledünnî ulaşım dileğine katılma yalvarışımı tüm kardeşlerim adına da Senin El Latîf-El Kerîm- El Rahîm-El Vedûd Celle Celâlihu İsimlerin için Senden dilerim!...





Açıklamalar : Latif Yıldız


Salât : Namaz. Belirli vakitlerde Kur'an'da emredildiği tarzda ve Hz. Peygamber'in tarifi vechi ile yapılan ibadet. * Tebrik, tezkiye. * Dua. Peygamberimize (A.S.M.) yapılan dua. * İstiğfar. * Rahmet.

Salât, “Sall” kökünün şah dalıdır. “Asl”a ulaşım en kısa târifidir.
Tüm insanlık için geçerli kardeşler olarak, bize en yakın yer olarak Ana Rahmi’nde göbek bağı ve Baba Sülbünde Tohum olarak birleşim ve birlikteliğimizi Rabbımız “Sıla-yı Rahim” buyurarak bildirmiş ve bu bağı kesmeyi en ağır suçlardan saymıştır.
Tüm insanlığın Havva Vâlidemizin Rahminde buluştuğunu bilmemiz çok rahat bir anlayıştır.
Sall, sılaya kavuşma ve vuslattır.
Ondandır ki; sulama kanallarını barajlara birleştiren Ana Kanallara İsale Kanalı denir.
Elektiriği dağıtım hatlarını üretim merkezine birleştiren Ana Hatlara da İsale Hatları denir.

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ salâtlar olan salâvat ise her hususta her şeyimizle O’na ulaşım dileğimiz ve görevimizdir.

ALLAHÜ ZÜ’L-CELÂL’e salât açıkça “Asl”a ulaşım olup bunun temini için Kur’ân-ı Kerîm’imizde net direkt olarak:
“Allah’a ve Resûlüne; teslim olunuz, iman ediniz, tâbi olunuz ve itâat ediniz!” âyetlerindeki emir ve kemâlât aşamalarına çok dikkat etmeliyiz.
Sitemizin ana sayfasındaki “Tasavvuf Kitabı”mda âcizâne olarak arz etmiştim.

Feyz : (C.: Füyuz) Bolluk, bereket. * İlim, irfan. Mübareklik. * Şan, şöhret. * İhsan, fazıl, kerem. Yüksek rütbe almak. * Suyun çoğalıp çay gibi taşması. Çok akar su. * Bir haberi fâş etmek. * İçindeki düşüncesini izhar etmek.
(Hakaik-ı imaniye ve esasat-ı Kur'aniye, resmî bir şekilde ve ücret mukabilinde dünya muamelâtı suretine sokulmaz. Belki bir mevhibe-i İlâhiye olan o esrar, hâlis bir niyet ile ve dünyadan ve huzuzat-ı nefsaniyeden tecerrüd etmek vesilesiyle o feyizler gelebilir. M.)

Feyzîyye : Bolluk ve berekete ait ve müteallik. Feyze mensub.

Rabbanî : (Rabbaniye) Rabbe âit. Cenab-ı Hakk'a dair ve müteallik. İlâhî Kudretin her an dahi nabız atışı gibi yok ve var oluş şe’enini redbir ve terbiyesi ile ilgili esmâsı hünerleri. * Ârif-i Billâh olan, ilmi ile amel eden âlim.

Subhânî : Teşbih ve tenzihin ortasındaki TEVHİD noktasında tüm sistemini yaratıp Atomundan tüm kâin3ata kadar boşlukta yüzdürüp – tesbih ettirip duran Subhân ALLAHÜ ZÜ’L-CELÂL’in azametini sergileme yönü kudretini seyir esmâsıyla ilgili hususlar.


“Allah vardı ve beraberinde ikinci bir şey yoktu!” Mekke’sinden,
“Şu anda da öyledir!” Medine’sine göç etmiştir! :


Ahadiyyet: ALLAHÜ ZÜ’L-CELÂL’in gerçek şahsiyetinin, kişiliğinin, zâtlığının, insanın akıl kapasitesiyle kavranamayacak, anlaşılamayacak ve kaldırılamayacak oluşunun “EL AHAD” (celle celâluhu) olarak buyurduğu zifiri karanlık ve bilinemezlik perdesinin arkasında bulunup bize perdeli olmasında “Tek” oluşudur. Bu bakımdan “Bir” tane, eşsiz ve benzersiz oluşudur.

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Kânellahu ve lem yekûn mâahu şey’un: ALLAH vardı ve O’nunla birlikte hiçbirşey yoktu!
(Buhârî, Bedü’l-Halk1; El Hindî, Kenzu’l-Ummâl X-29850)

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e soruluyor:
“ RABB’ımız, gökleri ve yeri yaratmadan önce neredeydi?” Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
“Üstünde ve altında hava bulunmayan bir “a’mâ” daydı” buyuruyor.”
(İbni Mâce, Mukaddime 13)

İmâm-ı Alî (keremullahi veche) ise: “ Elân dahi öyledir” buyuruyor.

A’mâ ise körlüktür...
Sonsuz ve zifirî karanlıkta asla bir şey görememek oraya ait bir hususu bilememektir...
İşte ALLAHÜ ZÜ’L-CELÂL’e ait bu bilinemezlik karanlığının adı AHAD’dır...
Koyu bir karanlığa benzetildiğinden câhilliğe de mecâzen “Ümmî” denilmiştir.
Hatta ledün ilminden nâsibsiz ve sözde ilim ehlince Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in “Nebîyyü’l-ümmî” oluşu, anasından nasıl doğmuş ise öyle kalıp okuma yazma öğrenmemiş (câhil) kimse sanılmıştır.
Böyle anlayış ve anlatış ahmakçadır.
Arapça’da anneye ümm denmesi, karnındaki bebeği için zifiri karanlık içinde emniyet yuvası ve bilinemezlik karanlığının benzeri oluşundandır.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e Nebîyyil Ümmî buyurulması ise;
Nebî: haber getiren, Nebîyyil Ümmi ise bilinemezlik a’mâsından haber getiren ezel habbesinin (Habibîyyetten) zuhûru olan demektir.
Arapça, âri ve asil bir dildir. “Cennet dilidir” buyurulmuştur. Arapça; birkaç bedevinin çölde bir araya gelip uydur kaydır ortaya çıkardığı bir dil değildir.
Sistemi halk edenin Kur’ân-ı Kerîm’de Kerem’ini indirdiği mükemmel ve mükerrem bir dildir.

Basit bir misâlle bakınız!
ALLAH ismi: Elif-lâm-lâm-he’den oluşur.
أ ل ل ه

اﷲ لِلّٰهِ لَهُ هُ = هُوَ

Birer harfini sırayla soyarsak:
ALLAH (celle celâluhu): Şerîatta başlı başına bir târifi olmamakla beraber tüm Esmâ-yı Hüsnâyı toplayan cem’ eden Lâfzullah…
Harf-i târifsiz tek Zâtî Esmâ.
LİLLAHİ: ALLAH (celle celâluhu) için… Tarikatte her şey ALLAH (celle celâluhu) için…
LEHÛ: ALLAH (celle celâluhu)’nun… Mârifette her şey ALLAH (celle celâluhu)’nundur.
: Hû… Hakikatte her şey O dur. Ondan başka O yoktur. Lâ hûve İllâ hûve…

Birer harfi soymakla ALLAH kelimesinden, Lillah, Lehû ve Hû ya ulaştık…
Bir de “Tanrı” yazalım ve deneyelim. Tanrı-Anrı-nrı-rı!…


“Zâten her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntılı olarak kaydetmişizdir!”

يَمْحُو اللّهُ مَا يَشَاء وَيُثْبِتُ وَعِندَهُ أُمُّ الْكِتَاب

“Yemhullahü ma yeşaü ve yüsbit ve indehu ümmül kitab :
Allah dilediğini siler, (dilediğini de) sabit bırakır. Bütün kitapların aslı onun yanındadır.” (Ra’d 13/39)

Tecellî : Görünme. Bilinme. * Kader. * Allah'ın (C.C.) lütfuna uğrama. * İlâhi kudretin meydana çıkması, görünmesi. Hak nûrunun te'siriyle kulun kalbinde hakikatın bilinmesi

Kudsal : Mübareklik. Kudsilik. Nezafet. Pâk olmak. Noksanlardan uzak olmak.

“ Kûn : Ol!” : ALLAHÜ ZÜ’L-CELÂL’in her an yeniden var edişi!..

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

“İnnema emruhu iza erade şey'en ey yekule lehu kün fe yekun :
Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı «Ol» demekten ibarettir. Hemen oluverir.” (Yâ Sîn 36/72)


Ârî : Pâk, pislikten uzak. * Hür.

Hüviyyet : Asıl. Mâhiyyet. Birisinin kimliği, kim olduğu, kökü, esası ve ne olduğu. * Cenab-ı Hakkın varlık sıfatı. * Hamiyyet ve istikametten, ulüvv-ü cenâbdan ibâret olan sıfât-ı hamide.

Tüm sözcüklerin maddelerine yayılan Rahmânî Soluk’tur!

En Kudsal Bağış…

İlâhî bolluk Hazineleri’ni elinde tutan, o hazinelerin eğilimlere ve yeteneklere göre bölüştürücüsü, dağıtıcısıdır! :

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Rahmetenli’l-âlemin Denizi’nde her varlığın damla oluşu.
Nûrullah, Nûr-u Mîm, Nûr-u Muhammed Sırrı…


وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ

“Ve ma erselnake illa rahmetel lil alemin :
(Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107)

Her insan için bir kez görünen biçimin ilk maddesi, Büyük Rûh’udur!

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Evvelü mâ halakallahu nûrî, evvelü mâ halakallahu kâlemü, evvelü mâ halakallahu’l-akl:
ALLAH’ın ilk yarattığı şey benim nûrumdur, ALLAH’ın ilk yarattığı şey kâlemdir, ALLAH’ın ilk yarattığı şey akıldır.”
(İ.Ahmed V/317; Keşfül Hâfâ I/311 (823,824,827); Hilyetül Evliyâ III-318)

İlk akıl, ilk kalem, ilk nûr olan Nûr-u Muhammed.
Tekrar dirilme de Nûr-u Muhammed’le başlayacaktır.


Kendisini tecellîlerin sarsamadığı Tûr Dağı!

وَلَمَّا جَاء مُوسَى لِمِيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ أَرِنِي أَنظُرْ إِلَيْكَ قَالَ لَن تَرَانِي وَلَـكِنِ انظُرْ إِلَى الْجَبَلِ فَإِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرَانِي فَلَمَّا تَجَلَّى رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ موسَى صَعِقًا فَلَمَّا أَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ إِلَيْكَ وَأَنَاْ أَوَّلُ الْمُؤْمِنِينَ
“Ve lemma cae musa li mikatina ve kelemehu rabbühu kale rabbi erini enzir ileyk kale len terani ve lakininzur ilel cebeli fe inistekarra mekanehu fe sevfe terani felemma tecella rabbühu lil cebeli cealehu dekkev ve harra musa saika felemma efaka kale sübhaneke tübtü ileyke ve ene evvelül mü'minin :Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca «Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!» dedi. (Rabbi): «Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!» buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düştü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.” (A’raf 7/143)


Tûr Dağı! : Tûr-i Sinâ : Musâ Peygamberin (A.S.) Allah (C.C.) kelâmına nâil olduğu, Süveyş ile Akabe Körfezi arasındaki bir yer ve bir dağ ismi. Cebel-i Musa veya Tur-u Sinâ da denir. * İbn-i Sinâ'nın ceddinin ismi. (Bak: İbn-i Sinâ)

Yakîn : Şüphesiz, sağlam ve kat'i olarak bilmek.(Yakîn: Ma'rifet ve dirayetin ve emsalinin fevkinde olan ilmin sıfatıdır. İlm-i yakîn denir, ma'rifet-i yakîn denilmez.

Ayn-el yakîn: (Ayn-ül yakîn) Göz ile görür derecede görerek, müşâhede ederek bilmek.

Yeğâne : Tek, bir.

Nüsha : (C.: Nüsah) Yazılı şey. Yazılı bir şeyden çıkarılan suret.

“Ev halkım Rabb’imin yanındadır!” :

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Ev halkım Rabb’imin yanındadır!” buyurmuştur.

“Gözlerim uyur ama kalbim uyumaz!” :

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Gözlerim uyur, ama kalbim uyumaz!” buyurmuştur.
(Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/122.)

“İki denizin birbirisine karışmaması” ölçüsünce “Varlık” ve “Yokluk” arasında aracıdır!“Birbirlerine karışmalarını önleyen ara” mantığınca “Sonradan Olan” ın “Hep Olan” ile ilişkilenmesi için Tek Bağ’dır!
.
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ
“Mereclbahreyni yeltekiyani. Beynehuma berzahun la yebğiyani. :
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.” (Rahmân 55/19-20)

“Birbirlerine karışmarlını önleye ara” mantığınca “Sonradan Olan” ın “Hep Olan” ile ilişkilenmesi için Tek Bağ’dır!


İçteki ve dıştaki kuşatmanın Merkezi’dir! :

İçteki kuşatma :

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ

“Ve le kad halaknel insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid :
Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf 50/16)

Dıştaki kuşatma :

وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُّحِيطًا

“Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve kanellahü bi külli şey'im mühiyta :
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır ve Allah her şeyi kuşatmıştır. (Hiçbir şey O'nun ilim ve kudretinin dışında kalamaz).” (Nisâ 4/126)

Tedbir : Bir şeyi te'min edecek veya def' edecek yol. * Cenab-ı Hakk'ın Hakîm ismine uygun hareket, riayet. * Bir şeyde muvaffakiyet için lâzım gelen hazırlık.

Mescid-i Haram : Mekke-i Mükerreme'de ve içinde Kâbe'nin bulunduğu en büyük, mukaddes ibadet yeri.

Mescid-i Aksâ : Kudüs'te çok eskiden gelen peygamberlerin (A.S.) yaptırdıkları mâbed.

Yakaza :Yakza. Uyanıklık. Dikkatte olma.

Siddretü’l- Münteha : Mahlukat ilminin ve amelinin kendisinde nihayet bulup kevn âlemini hududlandıran bir işaret. Yedinci kat gökte olduğu rivayet edilen ve Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm'ın ulaştığı en son makam.

Nitelik : Keyfiyet. Mâhiyet. Nasıllık.

“İki yay gibi belki daha da yakın!”
ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى
فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى
“Summe dena fe tedella. Fe kane kabe kavseyni ev edna :
Sonra (Muhammed'e) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.” (Necm 53/ 8-9)

Keskin görüşünde ve gönlünde bir sapma olmamıştır!

فَأَوْحَى إِلَى عَبْدِهِ مَا أَوْحَى
مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَى
“Fe evha ila abdihi ma evha. Ma kezebel fuadu ma raa :
Bunun üzerine Allah, kuluna vahyini bildirdi. (Gözleriyle) gördüğünü kalbi yalanlamadı. (Necm 53/ 10-11)

Habibullah : (Habib-i Hudâ) Allah'ın sevgilisi. Hz. Muhammed (A.S.M.)

İrade : İstek, arzu. Dilemek. Emir. Ferman. * Bir şeyi yapmak veya yapmamak için olan iktidar, güç

Itlak : Salıvermek. Bırakmak. Koyuvermek. Serbest bırakmak. Serbest olup her tarafta bulunmak.

Sâye : f. Gölge. * Mc: Himaye, sahip çıkma, koruma. * Muavenet, yardım.

Kâmil : (Kemal. den) Bütün, tam, olgun, eksiksiz, kemalde olan, kusursuz. Kemal ve fazilet sâhibi. * Resul-i Ekrem'in de (A.S.M.) bir vasfıdır. * Yaşını başını almış, terbiyeli ve görgülü kimse. * Âlim, bilgin kişi.

Yâ Rabbî!
Yüce Sevgilin’e olan o salât sâyesinde, “Şey”lerin “Varlık Kokusu” koklamadığını, aslında “Yok ve Kayıp” olduklarını anlayarak, böylece “Şey” leri oldukları gibi görebileyim!


Şey : Nesne, şey’.

ALLAHÜ ZÜ’L-CELÂL yarattığı sonsuz sayıdaki şeyleri Kur’ân-ı kerîm’inde tek kaleme indirip: “Külli şey’in…” buyurmaktadır.

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Allahümme erine’l-eşyâe kemâ hiye: ALLAH’ım bize herşeyi nasıl ise öyle göster!...” buyuruyor...
Eşyânın hakikatini...

ALLAHÜ ZÜ’L-CELÂL yine Kur’ân-ı kerîm’inde her şeyin var gözüken geçici ve izafî mevcudiyetinin sonunda yokluğa mahkumiyetini buyurur:

كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ
“Kullu men 'aleyha fan :
Yer yüzünde bulunan her canlı yok olacak.” (Rahmân 55/26)

Cem’ : Farklı şeyleri bir yere getirmek mânasına mastar. * Az olarak cemaat için isim olur. * Toplama. Bir yere getirme, biriktirme. Yığma.

Haşr : (Haşir) Toplanmak, bir yere birikmek. * Toplama, cem'etmek. * Kıyametten sonra bütün insanların bir yere toplanmaları. Allahın, ölüleri diriltip mahşere çıkarması. Kıyamet.

Fark : Ayrılık, başkalık. Ayırma, ayrılma, seçilme, * Başın tepesi, baştaki saçın ikiye ayrıldığı yer.

Neşr : Neşretmek, yaymak, bir haberi fâşetmek, herkese duyurmak, şâyi kılmak.

Ehil : (Ehil) Yabancı olmayan, alışık olduğumuz. * Dost, sahip, mensup. Evlâd, iyal. Kavm, müteallikat. Usta, muktedir ve becerikli anlamıyla ehil ve ehliyet İslâmiyette önemli bir husustur.

Vicdan : İnsanın içindeki iyiyi kötüden ayırabilen ve iyilik etmekten lezzet duyan ve kötülükten elem alan manevî his.

Tılsımlı Hazine’nin açıcısı, “Kulluk” ve “Rabblık”ı birleştiren eksiksiz görünme yeri! :

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu : Kim nefsini bilirse kesinlikle Rabb’ini de bilir. ” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Şeyh ve mürşid-i kirâmdan Abdülvehhab Nisâbori' den rivayetle; Bir gün Şeyh Sâdettin Dimışkî (Şam) cezbe âleminde iken, müezzin Mukriî Kirtâbi' yi çağırdı. Buyurdu ki; "Rûhu akdesi risâlet Hazreti Seyyidil mürselîn Sultânullâhi fil arzin Salavâtullâhi ve selâmühû aleyhi ve âlihî ecmaîn Efendimiz, biraz evvel hâzır oldu. Salavattan şu 11 kelimeyi lütuf buyurdular, dilerim ki bu seher vaktinde güzel ve yüksek sesinle okuyasın. Tâ ki bunun bereketi, seher-î âşıkların hallerine yetişe". Daha sonra aşağıdaki salavat-ı şerifeyi tekrarladı (Bu salavâtın edâsı arz-ı hâcette mucib-i icâbettir, korkuları def eder. Faydası çok kimselerce görülmüştür).


Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin fî arasâtil Kıyâmeh,
Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin hîne tekûmussâatü vettâmeh,
Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten muhallasaten anil melâmeh,
Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten mübelleğaten ilesselâmeh,
Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten fâizaten alâ ehlil kirâmeh,
Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin fî külli hînin ve ân,
Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin fî külli zamânın ve mekân,
Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin bikülli lisânın ve cenân,
Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin ınde zuhûri külli hikmetin ve beyân,
Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin sâhibil kitâbil azîzi ve hâmilil Fürkân,
Allâhümme Salli Alâ Seyyidinâ Muhammedin salâten câmiaten beyne kün ve kân,
Ve Salli Alâ cemîi ihvânihî minennebiyyîne vessıddîkîne veşşühedâi vessâlihîne ehlel kıbleti vel amân vel kitâbi vel mîzân. Yâ HANNÂN, Yâ MENNÂN. Vağfirli ümmeti Muhammedin habîbike ve nebiyyike alleyhissalâtü vesselâm.
Ve eskinhüm alel cinâni ve ahsin ileyhim yâ veliyyel ihsân ve edhilhüm, birahmetike firridâ verrıdvân, verrahmeti velğufrân ve eizhüm mineşşeytâni vennîrâni, birahmetike yâ ERHAMERRÂHİMÎN.


 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Abdüsselâm bin Meşiş Hazretlerine ait çok kıymetli ve faziletli bir salâvâttır. Sabah,akşam ve yatsı namazlarından sonra sıdk ve ihlasla okunması nefsin tekemmülüne sebebdir.

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
s24.jpg

TÜRKÇESİ: Allâhümme salli ve sellim alâ men minhu inşakkatil esrâru venfelekatil envâru Ve fihi irtekkatil hakâiku Ve tenezzelet ulumu âdeme fe'acezel halâika velehu tedâeletil fuhumu felem yüdrikhu minnâ sâbikun vela lâhikun Feriyâdul meleküti bizehri cemâlihi munikatun Ve hiyâdul ceberuti bifeydi envârihi mütedeffikatun Velâ şey'e illa vehüve bihi menutun iz levlel vâsitatu lezehebe kemâ kilel mevsut Salâten teliku bike minke ileyhi kemâ hüve ehluhu Allâhümme innehü sırrukel câmiuddâllu aleyke Ve hicabukel a'zamu el kâimu leke beyne yedeyke Allâhümme elhikni bisâlihi ümmetihi ve hakkikni bi muhabbetihi Ve arrifni iyyâhu ma'rifeten Eslemu biha min mevâridil cehli Ve ekrau biha min mevâridil cehri ve ekrau biha min mevâridil fadli Ve ehmilni ala sebilihi ilâ hadratike hamlen mahfufen bi nusratike Vekzif bi alel bâtili feedmeğuhu Ve zicbi fi bihâril ehadiyyeti Venşilni min evhâlittevhidi Ve eğrikni fi ayni bahril vahdeti hatta lâ era velâ esmau velâ ecidu velâ uhissu illâ biha Vec'alil hicâbel azama hayâte ruhi ve ruhahu sırra hakikati ve hakikatehu câmia avâlimi bitah kikil hakkil evveli Yâ evvelu ya âhiru ya zâhiru ya bâtinu yâ Allah unsurni bike leke ve eyyidni bike leke vecma beyni ve beyneke ve hul beyni ve beyne ğayrike Allahu Allahu Allahu İnnellezi ferada aleykel kur'ane lerâddüke ila meâdin Rabbenâ Âtina min ledunke rahmeten ve heyyi'lena min emrine raşeda.
(Bundan sonraki kısmı Abdullah İbni Abbas'a (r.a.) a aittir.)
Yâ dâimel fadli alel beriyya Yâ bâsitel yedeyni bill'atiyye Yâ sâhibel mevâhibisseniyye Salli alâ Seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin hayril verasseciyye veğfirlenâ yâ zel ulâ fi hâzihil aşiyye.

MÂNÂSI : Ey Rabbim! Sen salât ve selam ediver ona ki esrârın kabuğunu kırıp inkişaf ettirdi, nûrları her tarafa yaydı, hakikatler kendisinde yüceldi, Âdemoğlunun tüm bilgileri kendisine aktı ve böylece mahlukatı âciz bıraktı; anlayışları zayıf bıraktı, ne geçmişte ne de gelecekte kendisine yetişecek yoktur. Cemâlinin pırıltısıyla, melekûtun muhteşem cennet bahçesi, nûrlarının fışkırıp taşmasıyla ceberûtun havuzu. Hiçbir şey yoktur ki ona bağlı olmasın. Zira aracı olmasaydı şayet, giderdi mevcudiyeti aracıya bağlı olan. Senin ona ettiğin, onun da ehli olduğu bir salâtla ona salât ediver.
Ey Rabbim! O her şeyi içinde barındıran, Sana delâlet eden sırrındır; Senin katında, Senin için duran en büyük hicâbındır. Ey Rabbim beni, ümmetinin salihleri arasına koyuver, bana kendi sevgini hakikatiyle tattırıver!. Bana onun mârifetini veriver!. Cehâlet pınarlarından ona teslim oldum, fazilet pınarlarından onunla içtim. Beni onun yolunda, nusretinle yeğnileşmiş olarak, kendi şanına taşıyıver!. Beni bâtılın üzerine atıver de onu mahvedeyim. Beni vahdaniyet denizlerinde yüzdürüver, küfrün bataklıklarından çıkarıver!. Beni vahdet denizinin pınarının içine daldır da yalnızca bunu göreyim, duyayım, bulayım, hissedeyim. En büyük hicâbı, ruhumun hayatı, onun ruhunu, hakikatimin sırrı, onun hakikatini, O İlk Hakkı hakkıyla bilerek âlemleri içinde düren kılıver!. Ey her şeyin başı ve sonu, ey zâhir ve bâtın olan Yüce Allah, bana Kendinle Kendin için yardım ediver, bana Kendinle Kendin için destek veriver; beni Kendinle bir beraber kılıver, benimle Senin gayrin arasına giriver de, onların aramıza girmesine engel oluver!. Allah-u Allah-u Allah!. Senin için Kur'ân'a razı olan, elbette ki seni o güne geri döndürecektir. Ey rabbimiz, bize katından rahmet veriver, bize işimizde doğruyu, doğru yolu hazır ediver. Ey insanlar üzerinde dâim fazlı olan! Ey ihsan etmek için ellerini açmış olan! Ey yüce ihsanların sahibi!. Seciyesi kainatın en hayırlısı olan Seyyidimiz, Efendimiz Muhammed Mustafa (salallahu aleyhi ve sellem)'e salât ediver. Bize mağfiret ediver, ey bu gecede, bu sabahta yüceler yücesi olan!
 
Üst