Allah ebeden razı olsunYazar : Risale Forum
Allah ebeden razı olsunYazar : Risale Forum
Günahtan Korunma ve Kurtulma Yolları:Yazar : Risale Forum
1 Manevî şirkete dahil olmak
Bediüzzaman'a göre, böyle fırtınalı bir zamanda, bu dehşetli hadiselere karşı, ihlâs kuvvetinden sonra en büyük kuvvet, "iştirâk-i âmâl-i uhrevîye" denilen manevî şirket düsturuyla birbirimizin amel defterine hasenat yazdırmaktır Aynı zamanda dillerimizle, birbirimizin takvâ kalesine ve siperine kuvvet ve yardım göndermektir Özellikle fırtınalı hücumlara hedef olan kardeşlerin, mübarek üç aylarda ve meşhur gecelerde yardımlarına koşmaktır
2 (İman+Farzlar)- günahlar
İmanla hayatlanmak, farzlarla süslenmek ve günahlardan kaçınmakla Müslüman bu dünya hayatından da lezzet alabilir Said Nursî şu sözüyle hayatı en güzel şekilde yaşamanın formülünü verir: "Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı imân ile hayatlandırınız ve feraizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz"
3 Günahlara karşı mânevî polisler
Acaba adam öldürmek, zina, hırsızlık, kumar, şarap gibi sosyal hayatı zehirlendiren pek çok büyük günahları işleyenleri onlardan men etmek için, yalnız hapis korkusu ve devletin bir polisinin görmesi yeterli mi?
O halde, her evde, belki herkesin yanında daima bir polis, bir hafiye bulunmak lâzım gelir ki, serkeş nefisler kendilerini o pisliklerden çeksinler Said Nursi'ye göre, Risâle-i Nur, salih amel noktasında, imân tarafında, herkesin başında her vakit bir mânevî yasakçıyı bulundurmaktadır Bu dünyada iman içinde lezzeti gösterdiği gibi, günahlar içinde de sıkıntıları, elemleri göstermektedir Günah işleyen kişi cehennem hapsini ve Allah'ın gazabını hatırına getirmekle fenalıktan kolayca kurtulmaktadır İman, kalbde, kafada sürekli mânevî bir yasakçı bıraktığından, fena meyiller histen, nefisten çıktıkça 'yasaktır' deyip kovmakta ve kaçırmaktadır
4 Günahlardan utanmak
Günahların insanlara verdiği utanma duygusu onları bir süre sonra terk etme yoluna götürür Dünyada, çok namus sahipleri, cinayetlerinin verdiği utançtan kurtulmak için, kendilerine cezanın tatbikini istemişlerdir ve isteyenler de vardır Basından takip ettiğimize göre suç işleyen bazı kimseler suçlarını itiraf ederek karakollara teslim olmaktadırlar
5 Nefsin kusurunu görmek
Şeytanın şerrinden kurtulmanın yolu Allah'a sığınmaktır Bediüzzaman bunun yolunu şöyle çizer: "Nefsini itham eden, kusurunu görür Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder İstiğfar eden, istiâze eder İstiâze eden, şeytanın şerrinden kurtulur" "Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır" diyen Said Nursî, kişi kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkacağını ve itiraf etse, affa müstehak olacağını da belirtir
6 Hastalıklara sabretmek
Hastalıklara eğer sabredip şikâyet edilmezse, şu geçici bir hastalıkla sürekli pek çok hastalıklardan kurtulma imkânı vardır En önce, sınırsız yaralı ve hastalıklı bu büyük mânevî vücudun hadsiz hastalıklarına katî ilâç ve katî şifa verici bir tiryak olan imân ilâcını aramak ve itikadını düzeltmek gerektir O ilâcı bulmakta en kısa yol, bu maddî hastalığın yırttığı gaflet perdesinin altında bizlere gösterdiği acz ve zaaf penceresiyle, bir Kadîr-i Zülcelâlin kudretini ve rahmetini tanımaktır
7 Takva ve salih amel zırhına bürünmek
Kur'ân-ı Hakim'in nazarında, imandan sonra en çok esas tutulan takvâ ve salih ameldir
Takvâ, yasaklardan ve günahlardan kaçınmaktır Takvanın üç mertebesi vardır: 1 Şirki terk etmek, 2 Günahları terk etmek, 3 Allah'tan başkasını terk etmek
Salih Amel: Emir dairesinde hareket ve hayrat kazanmaktır
Said Nursî, "Her zaman def-i şer, celb-i nef'a râcih olmakla beraber, bu tahribat ve sefahet ve câzibedar hevesat zamanında bu takvâ olan def-i mefasid ve terk-i kebair üssü'l-esas olup büyük bir rüçhaniyet kesb etmiş Bu zamanda tahribat ve menfî cereyan dehşetlendiği için, takvâ bu tahribata karşı en büyük esastır" derken şerleri def etmenin faydalı şeyleri celb etmekten önce geldiğini ifade eder Yani takvanın salih amelden önce geldiğini belirtir Şu zamanın dehşeti karşısında çok önemli bir de müjde verir: "Farzlarını yapan, kebireleri işlemeyen, kurtulur"
8 Haramları terk etmek
Şu zamanın ağır şartları altında az bir salih amel çok hükmündedir Takva içinde de bir çeşit salih amel vardır Çünkü, bir haramın terki vaciptir Bir vacibi işlemek, çok sünnetlere karşılık sevabı vardır Takvâ, böyle zamanlarda, binler günahın hücumlarında bir tek kaçınmak, az bir amelle, yüzer günah terkinde, yüzer vacip işlenmiş olur Bu ehemmiyetli nokta, niyetle, takvâ namıyla ve günahtan kaçınmak kastıyla menfî ibadetten gelen ehemmiyetli salih amellerdir
9 Günahlardan korunmak için niyet etmek
Bediüzzaman, "Risâle-i Nur şakirtlerinin, bu zamanda en mühim vazifeleri, tahribata ve günahlara karşı takvâyı esas tutup davranmak gerektir" deyip günümüz günahlarına dikkat çekmekte ve "Madem her dakikada, şimdiki tarz-ı hayat-ı içtimaiyede yüz günah insana karşı geliyor; elbette takvayla ve niyet-i içtinabla yüzer amel-i sâlih işlenmiş hükmündedir" demektedir Said Nursî günlük hayattan şöyle bir örnek verir: "Bir adamın bir günde harap ettiği bir sarayı, yirmi adam, yirmi günde yapamaz Bir adamın tahribatına karşı yirmi adam çalışmak lâzım gelirken; şimdi, binler tahribatçıya mukabil, Risâle-i Nur gibi bir tamircinin bu derece mukavemeti ve tesiratı pek harikadır"
10 İhlâs, sadakat ve tesanütle çalışmak
Sosyal hayata giren kimse hangi şeye temas etse, çoğunlukla günahlara bulaşmaktadır Her yönden gelen günahlar serbestçe insanı sarıyorlar Bu kadar günahlara karşı insanın hususî ibadet ve takvâsı nasıl mukabele edebilir? Her biri bin yerden gelen günahlara karşı bir dille nasıl mukabele eder, galebe eder, kurtulur?
Bu tehlikelere karşı, Risâle-i Nur'un hakikî ve sadık talebelerinin aralarındaki esas düstur olan "iştirak-i âmâl-i uhreviye kanunuyla ve samimi ve halis tesanüd sırrı" önemlidir Yapılacak iş şudur: Her bir halis nur talebesi kardeşleri adedince dillerle ibadet edip istiğfar eder Bin taraftan hücum eden günahlara, binler dille karşılık verir Bazı meleklerin kırk bin dille zikrettikleri gibi, halis, hakikî, müttakî bir nur talebesi dahi kırk bin kardeşinin dilleriyle ibadet eder Kurtuluşa müstehak ve inşaallah ehl-i saadet olur Risâle-i Nur dairesinde sadakat, hizmet, takvâ ve büyük günahlardan çekinmek derecesiyle o ulvî ve küllî ubudiyete sahip olur Elbette, bu büyük kazancı kaçırmamak için, takvâda, ihlâsta, sadakatte çalışmak gerektir
11 Gıyaben duâ etmek
Günahlara bulaşan din kardeşlerine gıyaben, günahsız bir dille duâ etmek O insanlara manen yardım etmiş oluyor Sevab kefesine destek sağlanıyor
Sonsöz
Risâle-i Nur'da, günahları, günahların açtığı yaraları ve tedavi çarelerini bulmaya çalıştık İşlenen günahlara karşı en güzel silâh duâ, tevbe ve istiğfardır Bediüzzaman Said Nursî'nin sözleriyle yazımızı bitirmek istiyoruz:
"Ey cirmi ve cismi küçük ve cürmü ve zulmü büyük ve ayıp ve zenbi azîm biçare insan! Kâinatın hiddetinden, mahlûkatın nefretinden, mevcudatın öfkesinden kurtulmak istersen, işte kurtulmanın çaresi: Kur'ân-ı Hakîmin daire-i kudsiyesine girmektir ve Kur'ân'ın mübelliği olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın sünnet-i seniyyesine ittibâdır Gir ve tâbi ol"
"Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir Harama girmeye hiç lüzum yoktur Ferâiz-i İlâhiye ise hafiftir, azdır Allah'a abd ve asker olmak, öyle lezzetli bir şereftir ki, tarif edilmez Vazife ise, yalnız bir asker gibi, Allah nâmına işlemeli, başlamalı Ve Allah hesâbiyle vermeli ve almalı Ve izni ve kanunu dairesinde hareket etmeli, sükûnet bulmalı Kusur etse istiğfar etmeli: "Yâ Rab, kusurumuzu affet Bizi Kendine kul kabul et Emânetini kabzetmek zamanına kadar bizi emânette emîn kıl Amin!" demeli ve O'na yalvarmalı"
Kastamonu Lâhikası - 62.mektup(Manevî şirkete dahil olmak)Yazar : Risale Forum
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Saniyen: Bu seneki Ramazan-ı Şerif hem âlem-i İslâm için, hem Risale-i Nur şakirtleri için gayet ehemmiyetli, pek çok kıymetlidir.
Risale-i Nur şakirtlerinin iştirâk-i a'mâl-i uhreviye düstur-u esasiyeleri sırrınca, herbirisinin kazandığı miktar, herbir kardeşlerine aynı miktar defter-i a'mâline geçmesi, o düsturun ve rahmet-i İlâhiyenin muktezası olmak haysiyetiyle, Risale-i Nur dairesine sıdk ve ihlâsla girenlerin kazançları pek azîm ve küllîdir. Herbiri, binler hisse alır. İnşaallah, emval-i dünyeviyenin iştirâki gibi inkısam ve tecezzî etmeden, herbirisine, aynı amel defterine geçmesi, bir adamın getirdiği bir lâmba, binler âyinelerin herbirisine aynı lâmba inkısam etmeden girmesi gibidir.
Demek, Risale-i Nur'un sadık şakirtlerinden birisi leyle-i Kadrin hakikatini ve Ramazan'ın yüksek mertebesini kazansa, umum hakikî sadık şakirtler sahip ve hissedar olmak, vüs'at-i rahmet-i İlâhiyeden çok kuvvetli ümitvârız.
Bediüzzaman Hazretlerini sohbet ortamında tanıdım.Çok etkilendim.Dinimi çok seviyorum.Bu büyük insanı daha iyi tanımak eserlerini anlamak istiyorum.Bu siteyi tavsiye ettiler.Ancak "sözler" kitabındaki anlatımın türkçe halini görmek,kendimi geliştirmek istiyorum.Biliyorum,manalar derin,tam türkçe karşılığı yok.Ama bizim gibi onu tam bulmuşken,anlamak ve islamı içinde yaşamak isteyenlere yardımcı olur musunuz? Emeğinize sağlık sitenizi beğendim,faydalanacağımı biliyorum.Yazar : Risale Forum
Yazar : Risale ForumDeğerli Kardeşim; Risale-i nur eserleri özellikle de söylediğiniz Sözler eserini günümüz türkçesine göre düzenler isek bu eserlerden istifademizi azaltacaktır ve ruhumuzu ve kalbimizi tatmin etmek yerine sadece aklımızı tatmin etmiş olacağız. Eserleri anlayabilmenin sağlıklı yolu ise kendi başımıza devamlı olarak her gün azda olsa okumaya başlayarak başarabiliriz. Akabinde sohbetlere katılarak neler anlatılmak istenildiğini anlıyabiliriz. Bunun yanı sıra bu site gibi benzeri risale üzerine çalışmalar yapan sitelerde sorularınızı sorabilir, paylaşılan makale veya dersleri okuyabilirsiniz. Ama en önemlisi kendinizin bu eserleri aksatmadan okumanız ilk başlarda belki akıl yorulacak ama ruh ve kalb hissesini alacağı ve zamanla aklın kabiliyeti daha da gelişerek istifadenin daha da artacağı belki yüz bin tecrübeyle sabittir..haticeilkübra Nickli Üyeden Alıntı [Linkleri Görebilmek için Üye olmanız Gerekmektedir.Üye olmak için Tıklayınız.]
..Ve sahil-i selâmet olan Dârüsselâma ümmet-i Muhammediyeyi (a.s.m.) çıkaran bir sefine-i Rabbâniyede çalışan hademeleriz..
..dalâletler içerisinde bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur'âniye omuzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş..
Ustad Bediüzzaman Said Nursi (M.S. 1876-....)
İşte, şu derece cihazatça zenginlik ve sermayece kesret, elbette ehemmiyetsiz, muvakkat şu hayat-ı dünyeviyenin tahsili için verilmemiştir.Yazar : Risale Forum
SADAKTE
ALLAH RAZI OLSUN çok güzel olmuş bütün bu günahlardan korunma vekurtulma yollarından azami müstefid olma duasıyla..........Yazar : Risale Forum
Ey cirmi ve cismi küçük ve cürmü ve zulmü büyük ve ayıp ve zenbi azîm biçare insan!Yazar : Risale Forum
Kâinatın hiddetinden, mahlûkatın nefretinden, mevcudatın öfkesinden kurtulmak istersen,
işte kurtulmanın çaresi:
Kur'ân-ı Hakîmin daire-i kudsiyesine girmektir ve
Kur'ân'ın mübelliği olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın sünnet-i seniyyesine ittibâdır
Gir ve tâbi ol"
Evet, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor.Yazar : Risale Forum
Meselâ, utandıracak bir günahı gizli işleyen bir adam, başkasının ıttılaından çok hicap ettiği zaman, melâike ve ruhaniyâtın vücudu ona çok ağır geliyor. Küçük bir emâre ile onları inkâr etmek arzu ediyor.
Hem meselâ, Cehennem azâbını intaç eden büyük bir günahı işleyen bir adam, Cehennemin tehdidâtını işittikçe istiğfarla ona karşı siper almazsa, bütün ruhuyla Cehennemin ademini arzu ettiğinden, küçük bir emâre ve bir şüphe, Cehennemin inkârına cesaret veriyor.
Hem meselâ, farz namazını kılmayan ve vazife-i ubudiyeti yerine getirmeyen bir adamın, küçük bir âmirinden küçük bir vazifesizlik yüzünden aldığı tekdirden müteessir olan o adam, Sultân-ı Ezel ve Ebedin mükerrer emirlerine karşı farzında yaptığı bir tembellik, büyük bir sıkıntı veriyor. Ve o sıkıntıdan arzu ediyor ve mânen diyor ki, keşke o vazife-i ubudiyeti bulunmasaydı! Ve bu arzudan, bir mânevî adâvet-i İlâhiyeyi işmam eden bir inkâr arzusu uyanır. Bir şüphe, vücud-i İlâhiyeye dair kalbe gelse, katî bir delil gibi ona yapışmaya meyleder; büyük bir helâket kapısı ona açılır. O bedbaht bilmiyor ki, inkâr vasıtasıyla, gayet cüz'î bir sıkıntı vazife-i ubudiyetten gelmeye mukabil, inkârda milyonlarla o sıkıntıdan daha müthiş mânevî sıkıntılara kendini hedef eder. Sineğin ısırmasından kaçıp yılanın ısırmasını kabul eder. Ve hâkezâ, bu üç misale kıyas edilsin ki, sırrı anlaşılsın. Lem'lar
İ’lem eyyühe’l-aziz!Yazar : Risale Forum
Mâsiyetin mahiyetinde, bilhassa devam ederse, küfür tohumu vardır. Çünkü, o mâsiyete devam eden, ülfet peyda eder, sonra ona âşık ve müptelâ olur. Terkine imkân bulamayacak dereceye gelir. Sonra o mâsiyetinin ikaba mûcip olmadığını temenniye başlar. Bu hal böylece devam ettikçe, küfür tohumu yeşillenmeye başlar. En nihayet, gerek ikabı ve gerek dârü’l-ikabı inkâra sebep olur.
Ve keza, mâsiyete terettüp eden hacâletten dolayı, o mâsiyetin mâsiyet olmadığını iddia etmekle, o mâsiyete muttali olan melekleri bile inkâr eder. Hattâ şiddet-i hacâletten, yevm-i hesabın gelmeyeceğini temenni eder. Şayet yevm-i hesabı nefyeden ednâ bir vehmi bulursa, o vehmi kocaman bir burhan addeder. En nihayet nedâmet edip terk etmeyenlerin kalbi küsufa tutulur, mahvolur, gider. El-iyâzü Billâh!
Mesnevi-i Nuriye
Konu Huseyni tarafından (02-12-2017 Saat 14:40 ) değiştirilmiştir.
Halbuki, en ziyade hasta sensin.
Sen, evvel kendine tabib ara, şifa bul;
sonra başkasının şifasına çalış.
........
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)
Sosyal İmleme