Allah razi olsunYazar : Risale Forum
Allah razi olsunYazar : Risale Forum
Yazar : Risale Forumsorunuzu tam olarak anlayamadım kardeşim..arkadaşalrınız foruma kayıt olmak mı istiyorlar ?bunu mu sormak istediniz ?bitlisli Nickli Üyeden Alıntı [Linkleri Görebilmek için Üye olmanız Gerekmektedir.Üye olmak için Tıklayınız.]
Biz ise hem insancasina,Hem muslumancasina yaşamak istiyoruz.Bediuzzaman..
ne diyorsanız doğrudur çünkü inanıyorum... bu cemaatten değilim ama sizleri seviyorum ve duacınızım..Yazar : Risale Forum
Yazar : Risale ForumALLAH razi olsun bizlerde sizi seviyoruz bi mukabele..cade Nickli Üyeden Alıntı [Linkleri Görebilmek için Üye olmanız Gerekmektedir.Üye olmak için Tıklayınız.]
“Müslüman, Müslüman’ın elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” (Riyâzu’s-Sâlihîn, 211)
Evet hocam tesettÜr farzi ayndir hanimlara hanfendİlere .bellİ bİr yaŞtan sonra ama her daİm Çocukkende aliŞtirmak ÇocuĞu dİne İslama isindirmak aÇisindan yararli olacaktir.evet bu husus Çok Önemlİdİr.İnsana kuranda bİrÇok yasaklar ÖĞretİlmİŞ emredİlmİŞ vede nasil kiyafetlerİn hangİ tÜr İnsanlar tarafindanda ne Şekİlde gİyİlmesİ gerektİĞİ aÇiklanmiŞtir......ona gÖre dİkkat edelİm tesettÜre Özellİkle pardesÜ Şİmdİlerİn modasi oldu.onu en bol olanlardan gİymek gerekİyor tabİkİde...tabİkİde hanfendİlere sÖylÜyorum bunlari...yanİkİ hayirli olsun selametle........Yazar : Risale Forum
Muvakkat lezzetten ziyade, muvakkat eleme tebessüm etmeli; hoş geldin demeli. Geçmiş lezaiz, ah vah dedirtir. "Ah!" müstetir bir elemin tercümanıdır. Geçmiş alam, "Oh!" dedirtir. O "Oh" muzmer bir lezzet ve nimetin muhbiridir.Nisyan dahi bir nimettir. Yalnız her günün alamını çektirir, müterakimi unutturur. (Bediüzzaman Said Nursi - Hakikat Çekirdekleri'nden 90-91)
merhaba izninizle yazilarini alinti yaparak bende paylasmak istiyorumYazar : Risale Forum
tevfuk oldu, iki gündür burayı okuyorum, Allah razı olsun, emeğinize sağlıkYazar : Risale Forum
EY NEFSİM;KALBİM GİBİ AĞLA VE BAĞIR VE DE Kİ:FANİYİM FANİ OLANI İSTEMEM,ACİZİM;ACİZ OLANI İSTEMEM,RUHUMU RAHMAN'A TESLİM EYLEDİM GAYRİ İSTEMEM.İSTERİM FAKAT BİR YAR-I BAKİ İSTERİM.ZERREYİM;FAKAT BİR ŞEMS-İ SERMED İSTERİM,HİÇENDER HİÇİM FAKAT BU MEVCUDADI UMUMEN İSTERİM.BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
Yazar : Risale ForumBu ehemmiyetli konuya iştirak etmek istiyorumTesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktiza ediyor. Çünkü kadınlar hilkaten zayıf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale mâruz kalmamak için fıtrî bir meyli var.
Kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale maruz kalamamak ile tesettürün ilişkisi nedir ? bu soruya cevap arıyorum bir şeyler buldum hem yeterli değil hem ifade edemiyorum ..
Demek oluyorki tesettür kadını kocasına sevdirir , kocasından nefret görmez , istiskalden yük olmaktan korur...
Konu Bahtiyar tarafından (28-12-2012 Saat 21:38 ) değiştirilmiştir.
Yazar : Risale ForumBahtiyar Nickli Üyeden Alıntı [Linkleri Görebilmek için Üye olmanız Gerekmektedir.Üye olmak için Tıklayınız.]
Herhalde kıskançlığı tetiklediği için olsa gerektir. Çünkü eşi haricindeki insanlarla, eşine özel olan mahremiyetini paylaşıyor açık saçıklığa girmekle. Bu da zamanla eşler arasında soğukluğa, hatta güzelliğin gidip çirkinliğin başladığı ihtiyarlık yıllarında nefrete dönüşebiliyor. Bir nevi fıtri intikam gibi oluyor.
Halbuki, en ziyade hasta sensin.
Sen, evvel kendine tabib ara, şifa bul;
sonra başkasının şifasına çalış.
........
Evini ve tesettür emrini esaret görüp görenek belasıyla açılıp saçılan, kendini sokağa atan bir kadın, işte asıl o zaman esarete düşmektedir. Birçok pis nazarların mahkûmu olmaktadır. Evinde yabancılaşan, buna bedel dışarıda herkesle ahbap olan erkek ve kadın, sosyal çözülmenin ve ahir zamandaki en büyük fitnenin en önemli unsurudur.Yazar : Risale Forum
Sözlükte “bir şeyin içinde veya arkasında gizlenmek” anlamına gelen tesettür, dinî bir kavram olarak, kişinin bir zaruret olmaksızın açılması ve bakılması helâl olmayan uzuvlarını örtmesi demektir. Bu kavramdan daha çok kadınların, yabancı erkeklere karşı, eli ve yüzü dışındaki uzuvlarının örtünmesi anlaşılmaktadır.
Bu husus Kur’ân-ı Kerîm’de şu âyet-i kerîme ile kesin hükme bağlanmıştır: “Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mü’min kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler! Hep birden Allah’a tövbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.”
İslâmiyet öncesi toplumlarda durum İslâm’ın emrettiklerinden çok farklıydı. “Araplarda tesettür âdet değildi. Cahiliyet devrinde kadına hürmet yoktu. Eski cahiliye kadınlarında erkeklerin dikkatlerini çekecek şekilde göz alıcı biçimde açık saçık çıkan, açılıp saçılan orta malı olanlar bulunurdu. Bundan dolayı kız çocuklarını diri diri gömenler olmuştu.”
Kadının açıksa suiistimal edilmesi birçok sosyal yaraların açılmasına sebep olmaktaydı. İslâm’ın “Cennet anaların ayakları altındadır” dediği kadın, ayaklar altına alınıyordu. Hatta orta çağ Avrupa’sında kadın yok sayılıyor, insan yerine bile konulmuyordu. Yaratılışça nazik, nazenin, şefkat madeni olan kadın, bazen en zor işlerde çalıştırılıyor; bazen de yaratılışına en zıt şekilde muamele görüyordu. Erkeği tamamlayıcı ruh bütünlüğüne ve ruh güzelliğine sahip bulunan kadın, günahta körleşmiş gözler için sadece etten ve dış güzellikten ibaret algılanıyordu. (Bu durum maalesef hâlen geçerliliğini korumaktadır.)
İslâmiyet’in gelmesiyle, bütün şefkat ve merhametlerin sahibi olan Rahîm-i Hakîm, şefkatten yoğrulmuş varlıklar olan kadının hukukuna sağlam ve kalıcı düzenlemeler getirmiştir. Kadının değerini yükseltmiş, toplumda hak ettiği yeri vermiştir. Bu mealde “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar.” emriyle erkekleri ikaz etmiş; “Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar.” diyerek kadınların da sosyal refleksini belirlemiştir. Ta ki, toplumun iki temel taşından biri olan erkek, iffetini korumakla terbiye edilsin, ahlâk yüksekliği kazansın; diğeri olan kadın da, kalesi hükmünde olan cilbabını giymekle maddi manevi taarruzlardan muhafaza olsun.
Ümmü Seleme (r.a.) demiştir ki: “Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler” âyeti nazil olduğu zaman Ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, başları üstünde kuşlar varmış gibi idi.ALINTI..
HAYY' dan geldik, HU' ya gideriz...
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)
Sosyal İmleme