Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?



Risale-i Nuru mütalaa edip ondan hakkıyla istifade edebilmek için çok farklı metot ve tavsiyeler olabilir. Bizler size şu metodu tavsiye edebiliriz: Evvela, külliyat baştan sona bir defa okunmalıdır. Bu genel olarak lisana ve konuya aşinalığı temin eder. Bundan sonra: bir sözün ehemmiyetini ve kıymetini gösteren ölçü ve miyar budur.



1-Kim söylemiş

2-Kime söylemiş

3-Niçin söylemiş

4-Ne maksatla söylemiş



Üstadımızın ölçü olarak nazara verdiği bu şartlar muvacehesinde külliyatı okuma ve mütalaa tasnifine tabi tutar isek;



1-Evvela Tarihçe-i Hayat okunup Üstadın nezih hayatı çok iyi bilinmelidir. Allah’a doksan yıla yakın istikametli ve semereli bir hayatın takdimi me’hazin kutsiyetini nazara verecektir. Bu ise kalplerde ve gönüllerde eserin müessiriyetini arttır.



2-İnsanın mana ve muhtevasını, niçin yaratıldığını, hedef ve maksadını izah ve ispat eden mevzular mütalaalı bir şekilde okunup iyi tetkik edilmelidir. Bir hadisi şerifte buyruluyor ki: “kendini bilen Rabbini bilir.” Bediüzzaman bu hakikate mebni, risalelerde insan üzerine çok durmuş, insanın vazifesi ve mahiyetiyle alakalı onlarca izah ve tarifler yapmıştır.



Mesela, 23.söz, Geçlik Rehberi, 20. mektup, 24. mektup, Ene bahsi, 11. söz, Hanımlar Rehberi vs. gibi yerler iyi bilinmelidir.



3- Hakaik-i imaniye ve esasat-ı İslamiye temeller hükmünde olduğundan bu mevzularda çok iyi yetişmek icap eder. Bediüzzaman Risale-i Nur külliyatını, iman ve İslam esaslarını ispat ekseni üzerine telif etmiştir. Üçüncü kademede risalelerin mihveri dediğimiz bu mevzularda marifetimizin çok derin olması icap eder. İmanın altı esası İslamın beş şartıyla alakalı konular çok iyi bilinmelidir. Bu konularla ilgili mesela, 19.söz, 25.söz, 10.söz, 33.söz, 26.söz, Küçük Sözler gibi yerler mütalaa edilmelidir.











4-Gaye ve maksat hususu da müessiriyeti arttıran önemli bir konudur. Yani bu davaya hizmet etmek maddi ve manevi menfaate alet olmamalıdır. Sadece Allah rızası için hizmet-i imaniyede bulunmak ve ücreti Allah’tan rıza olarak beklemek şiar olmalıdır.

Te’lifat meccanen olduğu gibi tebligatın da meccanen olması icap eder. Bir dava adamının ehemmiyeti ve büyüklüğü mebde ile münteha arasındaki müsevattır diye ifade edilir. Yani nasıl başlamış ise aynı hulusiyetle Allah’a yürümek esastır.



Bu hakikatleri anlamak ve idrak etmek için de İhlas Risalesi, Hizmet Rehberi, Lahikalar okunup mütalaa edilmelidir. Bu tasnifli okumadan sonra da artık bütün külliyat başından sonuna kadar mütalaalı bir şekilde DİKKATLE okunmalıdır. Muhakemat, Lemaat, Hutbe-i Şamiye, İşaratul İcaz, Sünuhat ve Münazarat gibi eserler sona bırakılabilir.



Bazı terimleri ve cümleleri daha iyi kavrayabilmek için Prof. Dr. Alaattin BAŞAR beyin Zafer yayınlarında çıkan Nurdan Cümleler ve Nurdan Kelimeler isimli çalışmalarını tavsiye edebiliriz.





OKUMAK



"Şimdi oku! Kabirde okuyamazsın!"



İlk emri "Oku!"[1] olan yüce bir dinin mensubuyuz. "İlim Çinde de olsa talep ediniz"[2] diyen bir peygamberin ümmetiyiz. "Oku" emrini yerine getiren ecdadımız kendi devirlerinde ilimde, teknolojide zirvelere çıkarken, onların torunları olan bizlerin aynı emri tam anlamıyla yerine getirdiği söylenemez. Öyle görülüyor ki, günümüzde Batı ülkeleri bizden daha çok okumakta, araştırma yapmaktadırlar.

Kültür Bakanlığında görev yapan bir zat anlatıyor: "Üç arkadaş kütüphanelerle ilgili araştırmalar yapmak üzere İngiltereye gönderilmiştik. Londra'da şehir içi otobüsünde gördük ki, üçümüz dışında herkes ya kitap, ya dergi, veya gazete okuyor. Biz ise etrafı seyirle meşgulüz."

Kominizmi devlet sistemi olarak ilk uygulayan Leninin yetişme dönemlerinde günde onyedi saat kitap okuduğu söylenir. Lenin, mevcut kapasitesini menfi yönde kullanmış, kominizmi insanlığın başına bela etmiştir. Onun menfi yönde kullandığı okuma kapasitesini müsbet yönde kullanan zatlar, insanlığa hizmet edeceklerdir.

"Şimdi oku! Kabirde okuyamazsın!"[3] vecizesi, mühim bir gerçeği dile getirir. Sistemli bir okuyuş, insana çok şeyler kazandıracaktır. Okurken şu esaslara dikkat edilmesi, okumaktan istifadeyi artıracaktır:

-Dış dünyadan kendinizi tecrid ederek okuyun. Tam bir konsantre ile kitaba yönelin, külliyetle dalın. Kelimelerle anlatılan hususları, hayal gücünüzü de devreye sokarak görmeye çalışın.

-Okuduğunuz kitaptan notlar alın. Kitap eğer kendinize aitse, mühim yerlerin altını çizin veya işaretler bırakın. İlerde aynı kitabı tekrar okumaya belki vakit bulamayabilirsiniz ama, bu notları gözden geçirmek, veya işaretli yerlere bakmak çok vaktinizi almayacaktır.

-Yapılan araştırmalar, öğrenilenlerin yaklaşık % 70-80'inin diğer gün hatırlanmadığını göstermiştir. Ancak, öğrendiklerini aynı gün tekrar edenler, bu bilgilerin hiç olmazsa yarısını hatırlayabilmektedirler. Öğrenilenlerin hafızada yerleşebilmesi için günlük, haftalık, aylık ve altı aylık tekrarlar tavsiye edilmektedir. Ayrıca, okunanların, öğrenilenlerin başkalarıyla paylaşılması, bunların hafızada sağlam bir şekilde yerleşmesini sağlayacaktır. Bilgiyi başkalarıyla paylaşmanın peşin bir mükafatı bunları unutmamak; paylaşmamanın peşin bir cezası ise unutmaktır.

-Okuduğunuz kitaplardaki veciz cümleleri aynen ezberleyin. Vecizeler, gülyağına benzer. Güllerin pres edilmesiyle önce gülsuyu meydana gelir. Gülsuyunun damıtılmasıyla da gülyağı oluşur. Bir gram gülyağının kokusu, litrelerce gülsuyuna bedel olduğu gibi, veciz bir ifadenin etkisi, sayfalarca cılız ifadelere bedeldir. Okuduğunuz kitaplardan not alıp ezberliyeceğiniz veciz ifadeler, sizlerin yerli malı cümlelerinize de kalite kazandıracaktır. Böyle veciz ifadeler, gecenin karanlığında parlayan yıldızlar gibi hemen farkedilirler.

-Kendi sahanızdaki yayın dünyasını takip edin.

-Edebi kıymeti olan eserlerden hergün bir miktarını sesli olarak okuyun. Bu tarz okuyuş, teleffuzunuzu güzelleştirecek, konuşma kabiliyetinizi geliştirecektir.

-Bazı eserleri bir defa değil, müteaddid defalar okuyun. Bir insanı tanımak için tek görüşme yetmez. Böyle kitaplar da insanlar gibidirler, ilk okuyuşta çok az şey verirler.

-Okuduğunuz kitaplardaki engin manalarla hemhal olun. Öyle ki, o manalar yolda giderken, yemek yerken, istirahat ederken de sizi meşgul etsin. Böyle bir hal, o manaların size mal olmasını sağlayacaktır. Yemekte hazım mühim olduğu gibi, ilimde de mühimdir. Ne kadar yenildiği değil, ne kadar hazmedildiği önemlidir. Çok kitap okuyan nice insan, okuduğunu hazmedemediğinden, okuduklarına yabancı kalır. Okuduklarıyla okuma sonrasında da zihnen- hayalen meşgul olanlar ise, o manaları hayatlarına yansıtırlar. Kur'an-ı Kerim, "er-rasihuna fi'l- ilm" yani, "ilimde kökleşenler"[4] ifadesiyle ilimde bu farklı boyuta dikkat çeker.

-Manaya aşık olun, bir "mana avcısı" olarak yaşayın. Kitap ormanlarında mana ceylanları gezer. Onları avlamanın en mühim bir şartı "dikkattir." Dikkatini toplayamayanlar, o ceylanları avlayamazlar.

-Yemeklerde tercih yaptığınız gibi, kitaplarda da tercih yapın. Zihninizin, kalbinizin, hayalinizin en güzel manalara layık olduğunu unutmayın. Rastgele fikirlerin oralara girmesine ve yerleşmesine fırsat vermeyin.

-Bataklığın bataklık olduğunu anlamanız için mutlaka o bataklığa girmeniz gerekmez. Onun gibi, batılın batıl olduğunu anlamak için batılı anlatan kitapları okuma zorunluluğunuz yoktur. Karşıdan bakmanız yeterlidir. Karanlığa karşı en tesirli mücedelenin ışıkla yapıldığını unutmayın.

J.J. Russo, felsefecileri pazaryerindeki satıcılara benzetir. Herbiri "en iyi mallar bende" diye bağırmakta, müşterileri kendine çağırmaktadır. Pazar yerindeki malları alırken seçici olmak lüzumu gibi, kitapları alırken de seçici olmak lazımdır.

-Kainat kitabının manalarını bize ders veren ve vazifelerimizi bildiren Kur'an-ı Kerimi hergün hem yüzünden okuyun, hem de tefsirlerden onun manalarını, sırlarını öğrenin.

-Büyüklerin hayat hikayelerini anlatan eserlerden okumayı ihmal etmeyin. Tarihin ibret dolu sayfalarını çevirin. Başta Hz. Peygamberin hayatı olmak üzere, peygamberler tarihini okuyun. Ayrıca sahabenin o ibret dolu hayatlarını öğrenin. İnsanlık tarihini gözden geçirin. Şanlı ecdadınızın icraatlarını tanıyın. Unutmayın: "Geleceğin çiçekleri, geçmişin kökleriyle beslenir." "İstikbal, köklerdedir." Tarihimiz, hatta topyekün insanlık tarihi bizlerin kökleri mesabesindedir.

-Günümüz fen ve ilimlerinden nasibinizi unutmayın. Din ilimleriyle fen bilimlerini mezcedip, hakikatı yakalayın, teknolojik sırlara açılın, ilimlerden Allah'a yükselen miracı yakalayın.

-Kitapların satır aralarında aktif bir şekilde seyahat etmeyi, pasif bir şekilde TV izlemeye tercih edin. TV seyretmeyi, -ömrünüz varsa- hayatınızın yaşlılık dönemine bırakın. Zira, günde 3-4 saatini TV karşısında geçiren bir gencin ilimde-fende ilerlemesi beklenemez. Gerçi biraz "genel kültürü" artar. Fakat o genel kültür ise, pratikte ona pek bir şey kazandırmaz. Hele hele "genel kültür" adı altında magazin programlarına takılmışsa, incir çekirdeğini doldurmayacak lüzumsuz bilgilerle vakit öldürmüş demektir.

[1]Alak, 1

[2]Acluni, I, 138

[3]Gündüzalp, Zübeyir, Altın Prensipler, s. 32

[4]bkz. Al-i İmran, 7; Nisa, 162
 

KaLeM

Active member
Ynt: Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?

Abi çok iyi açıklamışsınız fakat benim bir sualim olacak bu konuda .
__ Bazı yayınevlerinin neşrettiği külliyatlarda altta arapçaların türkçesi
bazılarında ise kelimelerin anlamları ve yorum gibi şeyler var, bunlar hakkında ne dersiniz ?
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Ynt: Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?

KaLeM ' Alıntı:
Abi çok iyi açıklamışsınız fakat benim bir sualim olacak bu konuda .
__ Bazı yayınevlerinin neşrettiği külliyatlarda altta arapçaların türkçesi
bazılarında ise kelimelerin anlamları ve yorum gibi şeyler var, bunlar hakkında ne dersiniz ?

Eğer dikkatlerini bozmayacaksa o risalelerden de okuyabilirler ...
 

KaLeM

Active member
Ynt: Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?

Dikkat bozan cinsi altta açıklama yapanlar ama arapça tercümesi olanlar aksine faydalı oluyor
Hani üstad ayetin yada arabi bir yazıyının altında .. denildiği gibi diyorya,, ama ne diyor ? işte buna yanıt oluyor
Ve benim hoşuma gidiyor ki bu ayetleride görmek ve ezberlemek öğrenmek adına faydalı ama
Sakın ha sakın sadece envar yada sözler diyen şahıslar var.. Bende elhamdülillah külliyat var YeniAsya neşriyat
abi diyorki envar alsana o daha iyi, abi var zaten :)
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Ynt: Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?

KaLeM ' Alıntı:
Dikkat bozan cinsi altta açıklama yapanlar ama arapça tercümesi olanlar aksine faydalı oluyor
Hani üstad ayetin yada arabi bir yazıyının altında .. denildiği gibi diyorya,, ama ne diyor ? işte buna yanıt oluyor
Ve benim hoşuma gidiyor ki bu ayetleride görmek ve ezberlemek öğrenmek adına faydalı ama
Sakın ha sakın sadece envar yada sözler diyen şahıslar var.. Bende elhamdülillah külliyat var YeniAsya neşriyat
abi diyorki envar alsana o daha iyi, abi var zaten :)

KaLem emin ol altında yazmasa sen arastırıpda okusan hic ezberlemesen baska bir yerde duyduğunda aa ben bunu hatırlıyorum dersin ...Ama bir kac defa okusan o zamanda eğer namahreme nazar edilmezse inşallah hic unutulmaz...
 

KaSýRgA

Member
Ynt: Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?

Hacı hulusi beyin bu konu ile alakalı notlarında en mühim düsturun risalei nuru okumadan önce sünneti seniyeye uygun abdest alınarak okunmasının feyze medar olacağını söylediğinidir.Bu konunda göz önüne alınması faydalı olur.İnş o notları detaylı bir şekilde aktaracam...
 

ezel

Member
Ynt: Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?

Lemalar ' Alıntı:
Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?



Risale-i Nuru mütalaa edip ondan hakkıyla istifade edebilmek için çok farklı metot ve tavsiyeler olabilir. Bizler size şu metodu tavsiye edebiliriz: Evvela, külliyat baştan sona bir defa okunmalıdır. Bu genel olarak lisana ve konuya aşinalığı temin eder. Bundan sonra: bir sözün ehemmiyetini ve kıymetini gösteren ölçü ve miyar budur.



1-Kim söylemiş

2-Kime söylemiş

3-Niçin söylemiş

4-Ne maksatla söylemiş



Üstadımızın ölçü olarak nazara verdiği bu şartlar muvacehesinde külliyatı okuma ve mütalaa tasnifine tabi tutar isek;



1-Evvela Tarihçe-i Hayat okunup Üstadın nezih hayatı çok iyi bilinmelidir. Allah’a doksan yıla yakın istikametli ve semereli bir hayatın takdimi me’hazin kutsiyetini nazara verecektir. Bu ise kalplerde ve gönüllerde eserin müessiriyetini arttır.



2-İnsanın mana ve muhtevasını, niçin yaratıldığını, hedef ve maksadını izah ve ispat eden mevzular mütalaalı bir şekilde okunup iyi tetkik edilmelidir. Bir hadisi şerifte buyruluyor ki: “kendini bilen Rabbini bilir.” Bediüzzaman bu hakikate mebni, risalelerde insan üzerine çok durmuş, insanın vazifesi ve mahiyetiyle alakalı onlarca izah ve tarifler yapmıştır.



Mesela, 23.söz, Geçlik Rehberi, 20. mektup, 24. mektup, Ene bahsi, 11. söz, Hanımlar Rehberi vs. gibi yerler iyi bilinmelidir.



3- Hakaik-i imaniye ve esasat-ı İslamiye temeller hükmünde olduğundan bu mevzularda çok iyi yetişmek icap eder. Bediüzzaman Risale-i Nur külliyatını, iman ve İslam esaslarını ispat ekseni üzerine telif etmiştir. Üçüncü kademede risalelerin mihveri dediğimiz bu mevzularda marifetimizin çok derin olması icap eder. İmanın altı esası İslamın beş şartıyla alakalı konular çok iyi bilinmelidir. Bu konularla ilgili mesela, 19.söz, 25.söz, 10.söz, 33.söz, 26.söz, Küçük Sözler gibi yerler mütalaa edilmelidir.











4-Gaye ve maksat hususu da müessiriyeti arttıran önemli bir konudur. Yani bu davaya hizmet etmek maddi ve manevi menfaate alet olmamalıdır. Sadece Allah rızası için hizmet-i imaniyede bulunmak ve ücreti Allah’tan rıza olarak beklemek şiar olmalıdır.

Te’lifat meccanen olduğu gibi tebligatın da meccanen olması icap eder. Bir dava adamının ehemmiyeti ve büyüklüğü mebde ile münteha arasındaki müsevattır diye ifade edilir. Yani nasıl başlamış ise aynı hulusiyetle Allah’a yürümek esastır.



Bu hakikatleri anlamak ve idrak etmek için de İhlas Risalesi, Hizmet Rehberi, Lahikalar okunup mütalaa edilmelidir. Bu tasnifli okumadan sonra da artık bütün külliyat başından sonuna kadar mütalaalı bir şekilde DİKKATLE okunmalıdır. Muhakemat, Lemaat, Hutbe-i Şamiye, İşaratul İcaz, Sünuhat ve Münazarat gibi eserler sona bırakılabilir.



Bazı terimleri ve cümleleri daha iyi kavrayabilmek için Prof. Dr. Alaattin BAŞAR beyin Zafer yayınlarında çıkan Nurdan Cümleler ve Nurdan Kelimeler isimli çalışmalarını tavsiye edebiliriz.





OKUMAK



"Şimdi oku! Kabirde okuyamazsın!"



İlk emri "Oku!"[1] olan yüce bir dinin mensubuyuz. "İlim Çinde de olsa talep ediniz"[2] diyen bir peygamberin ümmetiyiz. "Oku" emrini yerine getiren ecdadımız kendi devirlerinde ilimde, teknolojide zirvelere çıkarken, onların torunları olan bizlerin aynı emri tam anlamıyla yerine getirdiği söylenemez. Öyle görülüyor ki, günümüzde Batı ülkeleri bizden daha çok okumakta, araştırma yapmaktadırlar.

Kültür Bakanlığında görev yapan bir zat anlatıyor: "Üç arkadaş kütüphanelerle ilgili araştırmalar yapmak üzere İngiltereye gönderilmiştik. Londra'da şehir içi otobüsünde gördük ki, üçümüz dışında herkes ya kitap, ya dergi, veya gazete okuyor. Biz ise etrafı seyirle meşgulüz."

Kominizmi devlet sistemi olarak ilk uygulayan Leninin yetişme dönemlerinde günde onyedi saat kitap okuduğu söylenir. Lenin, mevcut kapasitesini menfi yönde kullanmış, kominizmi insanlığın başına bela etmiştir. Onun menfi yönde kullandığı okuma kapasitesini müsbet yönde kullanan zatlar, insanlığa hizmet edeceklerdir.

"Şimdi oku! Kabirde okuyamazsın!"[3] vecizesi, mühim bir gerçeği dile getirir. Sistemli bir okuyuş, insana çok şeyler kazandıracaktır. Okurken şu esaslara dikkat edilmesi, okumaktan istifadeyi artıracaktır:

-Dış dünyadan kendinizi tecrid ederek okuyun. Tam bir konsantre ile kitaba yönelin, külliyetle dalın. Kelimelerle anlatılan hususları, hayal gücünüzü de devreye sokarak görmeye çalışın.

-Okuduğunuz kitaptan notlar alın. Kitap eğer kendinize aitse, mühim yerlerin altını çizin veya işaretler bırakın. İlerde aynı kitabı tekrar okumaya belki vakit bulamayabilirsiniz ama, bu notları gözden geçirmek, veya işaretli yerlere bakmak çok vaktinizi almayacaktır.

-Yapılan araştırmalar, öğrenilenlerin yaklaşık % 70-80'inin diğer gün hatırlanmadığını göstermiştir. Ancak, öğrendiklerini aynı gün tekrar edenler, bu bilgilerin hiç olmazsa yarısını hatırlayabilmektedirler. Öğrenilenlerin hafızada yerleşebilmesi için günlük, haftalık, aylık ve altı aylık tekrarlar tavsiye edilmektedir. Ayrıca, okunanların, öğrenilenlerin başkalarıyla paylaşılması, bunların hafızada sağlam bir şekilde yerleşmesini sağlayacaktır. Bilgiyi başkalarıyla paylaşmanın peşin bir mükafatı bunları unutmamak; paylaşmamanın peşin bir cezası ise unutmaktır.

-Okuduğunuz kitaplardaki veciz cümleleri aynen ezberleyin. Vecizeler, gülyağına benzer. Güllerin pres edilmesiyle önce gülsuyu meydana gelir. Gülsuyunun damıtılmasıyla da gülyağı oluşur. Bir gram gülyağının kokusu, litrelerce gülsuyuna bedel olduğu gibi, veciz bir ifadenin etkisi, sayfalarca cılız ifadelere bedeldir. Okuduğunuz kitaplardan not alıp ezberliyeceğiniz veciz ifadeler, sizlerin yerli malı cümlelerinize de kalite kazandıracaktır. Böyle veciz ifadeler, gecenin karanlığında parlayan yıldızlar gibi hemen farkedilirler.

-Kendi sahanızdaki yayın dünyasını takip edin.

-Edebi kıymeti olan eserlerden hergün bir miktarını sesli olarak okuyun. Bu tarz okuyuş, teleffuzunuzu güzelleştirecek, konuşma kabiliyetinizi geliştirecektir.

-Bazı eserleri bir defa değil, müteaddid defalar okuyun. Bir insanı tanımak için tek görüşme yetmez. Böyle kitaplar da insanlar gibidirler, ilk okuyuşta çok az şey verirler.

-Okuduğunuz kitaplardaki engin manalarla hemhal olun. Öyle ki, o manalar yolda giderken, yemek yerken, istirahat ederken de sizi meşgul etsin. Böyle bir hal, o manaların size mal olmasını sağlayacaktır. Yemekte hazım mühim olduğu gibi, ilimde de mühimdir. Ne kadar yenildiği değil, ne kadar hazmedildiği önemlidir. Çok kitap okuyan nice insan, okuduğunu hazmedemediğinden, okuduklarına yabancı kalır. Okuduklarıyla okuma sonrasında da zihnen- hayalen meşgul olanlar ise, o manaları hayatlarına yansıtırlar. Kur'an-ı Kerim, "er-rasihuna fi'l- ilm" yani, "ilimde kökleşenler"[4] ifadesiyle ilimde bu farklı boyuta dikkat çeker.

-Manaya aşık olun, bir "mana avcısı" olarak yaşayın. Kitap ormanlarında mana ceylanları gezer. Onları avlamanın en mühim bir şartı "dikkattir." Dikkatini toplayamayanlar, o ceylanları avlayamazlar.

-Yemeklerde tercih yaptığınız gibi, kitaplarda da tercih yapın. Zihninizin, kalbinizin, hayalinizin en güzel manalara layık olduğunu unutmayın. Rastgele fikirlerin oralara girmesine ve yerleşmesine fırsat vermeyin.

-Bataklığın bataklık olduğunu anlamanız için mutlaka o bataklığa girmeniz gerekmez. Onun gibi, batılın batıl olduğunu anlamak için batılı anlatan kitapları okuma zorunluluğunuz yoktur. Karşıdan bakmanız yeterlidir. Karanlığa karşı en tesirli mücedelenin ışıkla yapıldığını unutmayın.

J.J. Russo, felsefecileri pazaryerindeki satıcılara benzetir. Herbiri "en iyi mallar bende" diye bağırmakta, müşterileri kendine çağırmaktadır. Pazar yerindeki malları alırken seçici olmak lüzumu gibi, kitapları alırken de seçici olmak lazımdır.

-Kainat kitabının manalarını bize ders veren ve vazifelerimizi bildiren Kur'an-ı Kerimi hergün hem yüzünden okuyun, hem de tefsirlerden onun manalarını, sırlarını öğrenin.

-Büyüklerin hayat hikayelerini anlatan eserlerden okumayı ihmal etmeyin. Tarihin ibret dolu sayfalarını çevirin. Başta Hz. Peygamberin hayatı olmak üzere, peygamberler tarihini okuyun. Ayrıca sahabenin o ibret dolu hayatlarını öğrenin. İnsanlık tarihini gözden geçirin. Şanlı ecdadınızın icraatlarını tanıyın. Unutmayın: "Geleceğin çiçekleri, geçmişin kökleriyle beslenir." "İstikbal, köklerdedir." Tarihimiz, hatta topyekün insanlık tarihi bizlerin kökleri mesabesindedir.

-Günümüz fen ve ilimlerinden nasibinizi unutmayın. Din ilimleriyle fen bilimlerini mezcedip, hakikatı yakalayın, teknolojik sırlara açılın, ilimlerden Allah'a yükselen miracı yakalayın.

-Kitapların satır aralarında aktif bir şekilde seyahat etmeyi, pasif bir şekilde TV izlemeye tercih edin. TV seyretmeyi, -ömrünüz varsa- hayatınızın yaşlılık dönemine bırakın. Zira, günde 3-4 saatini TV karşısında geçiren bir gencin ilimde-fende ilerlemesi beklenemez. Gerçi biraz "genel kültürü" artar. Fakat o genel kültür ise, pratikte ona pek bir şey kazandırmaz. Hele hele "genel kültür" adı altında magazin programlarına takılmışsa, incir çekirdeğini doldurmayacak lüzumsuz bilgilerle vakit öldürmüş demektir.

[1]Alak, 1

[2]Acluni, I, 138

[3]Gündüzalp, Zübeyir, Altın Prensipler, s. 32

[4]bkz. Al-i İmran, 7; Nisa, 162
Lemalar ' Alıntı:
Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?



Risale-i Nuru mütalaa edip ondan hakkıyla istifade edebilmek için çok farklı metot ve tavsiyeler olabilir. Bizler size şu metodu tavsiye edebiliriz: Evvela, külliyat baştan sona bir defa okunmalıdır. Bu genel olarak lisana ve konuya aşinalığı temin eder. Bundan sonra: bir sözün ehemmiyetini ve kıymetini gösteren ölçü ve miyar budur.



1-Kim söylemiş

2-Kime söylemiş

3-Niçin söylemiş

4-Ne maksatla söylemiş



Üstadımızın ölçü olarak nazara verdiği bu şartlar muvacehesinde külliyatı okuma ve mütalaa tasnifine tabi tutar isek;



1-Evvela Tarihçe-i Hayat okunup Üstadın nezih hayatı çok iyi bilinmelidir. Allah’a doksan yıla yakın istikametli ve semereli bir hayatın takdimi me’hazin kutsiyetini nazara verecektir. Bu ise kalplerde ve gönüllerde eserin müessiriyetini arttır.



2-İnsanın mana ve muhtevasını, niçin yaratıldığını, hedef ve maksadını izah ve ispat eden mevzular mütalaalı bir şekilde okunup iyi tetkik edilmelidir. Bir hadisi şerifte buyruluyor ki: “kendini bilen Rabbini bilir.” Bediüzzaman bu hakikate mebni, risalelerde insan üzerine çok durmuş, insanın vazifesi ve mahiyetiyle alakalı onlarca izah ve tarifler yapmıştır.



Mesela, 23.söz, Geçlik Rehberi, 20. mektup, 24. mektup, Ene bahsi, 11. söz, Hanımlar Rehberi vs. gibi yerler iyi bilinmelidir.



3- Hakaik-i imaniye ve esasat-ı İslamiye temeller hükmünde olduğundan bu mevzularda çok iyi yetişmek icap eder. Bediüzzaman Risale-i Nur külliyatını, iman ve İslam esaslarını ispat ekseni üzerine telif etmiştir. Üçüncü kademede risalelerin mihveri dediğimiz bu mevzularda marifetimizin çok derin olması icap eder. İmanın altı esası İslamın beş şartıyla alakalı konular çok iyi bilinmelidir. Bu konularla ilgili mesela, 19.söz, 25.söz, 10.söz, 33.söz, 26.söz, Küçük Sözler gibi yerler mütalaa edilmelidir.











4-Gaye ve maksat hususu da müessiriyeti arttıran önemli bir konudur. Yani bu davaya hizmet etmek maddi ve manevi menfaate alet olmamalıdır. Sadece Allah rızası için hizmet-i imaniyede bulunmak ve ücreti Allah’tan rıza olarak beklemek şiar olmalıdır.

Te’lifat meccanen olduğu gibi tebligatın da meccanen olması icap eder. Bir dava adamının ehemmiyeti ve büyüklüğü mebde ile münteha arasındaki müsevattır diye ifade edilir. Yani nasıl başlamış ise aynı hulusiyetle Allah’a yürümek esastır.



Bu hakikatleri anlamak ve idrak etmek için de İhlas Risalesi, Hizmet Rehberi, Lahikalar okunup mütalaa edilmelidir. Bu tasnifli okumadan sonra da artık bütün külliyat başından sonuna kadar mütalaalı bir şekilde DİKKATLE okunmalıdır. Muhakemat, Lemaat, Hutbe-i Şamiye, İşaratul İcaz, Sünuhat ve Münazarat gibi eserler sona bırakılabilir.



Bazı terimleri ve cümleleri daha iyi kavrayabilmek için Prof. Dr. Alaattin BAŞAR beyin Zafer yayınlarında çıkan Nurdan Cümleler ve Nurdan Kelimeler isimli çalışmalarını tavsiye edebiliriz.





OKUMAK



"Şimdi oku! Kabirde okuyamazsın!"



İlk emri "Oku!"[1] olan yüce bir dinin mensubuyuz. "İlim Çinde de olsa talep ediniz"[2] diyen bir peygamberin ümmetiyiz. "Oku" emrini yerine getiren ecdadımız kendi devirlerinde ilimde, teknolojide zirvelere çıkarken, onların torunları olan bizlerin aynı emri tam anlamıyla yerine getirdiği söylenemez. Öyle görülüyor ki, günümüzde Batı ülkeleri bizden daha çok okumakta, araştırma yapmaktadırlar.

Kültür Bakanlığında görev yapan bir zat anlatıyor: "Üç arkadaş kütüphanelerle ilgili araştırmalar yapmak üzere İngiltereye gönderilmiştik. Londra'da şehir içi otobüsünde gördük ki, üçümüz dışında herkes ya kitap, ya dergi, veya gazete okuyor. Biz ise etrafı seyirle meşgulüz."

Kominizmi devlet sistemi olarak ilk uygulayan Leninin yetişme dönemlerinde günde onyedi saat kitap okuduğu söylenir. Lenin, mevcut kapasitesini menfi yönde kullanmış, kominizmi insanlığın başına bela etmiştir. Onun menfi yönde kullandığı okuma kapasitesini müsbet yönde kullanan zatlar, insanlığa hizmet edeceklerdir.

"Şimdi oku! Kabirde okuyamazsın!"[3] vecizesi, mühim bir gerçeği dile getirir. Sistemli bir okuyuş, insana çok şeyler kazandıracaktır. Okurken şu esaslara dikkat edilmesi, okumaktan istifadeyi artıracaktır:

-Dış dünyadan kendinizi tecrid ederek okuyun. Tam bir konsantre ile kitaba yönelin, külliyetle dalın. Kelimelerle anlatılan hususları, hayal gücünüzü de devreye sokarak görmeye çalışın.

-Okuduğunuz kitaptan notlar alın. Kitap eğer kendinize aitse, mühim yerlerin altını çizin veya işaretler bırakın. İlerde aynı kitabı tekrar okumaya belki vakit bulamayabilirsiniz ama, bu notları gözden geçirmek, veya işaretli yerlere bakmak çok vaktinizi almayacaktır.

-Yapılan araştırmalar, öğrenilenlerin yaklaşık % 70-80'inin diğer gün hatırlanmadığını göstermiştir. Ancak, öğrendiklerini aynı gün tekrar edenler, bu bilgilerin hiç olmazsa yarısını hatırlayabilmektedirler. Öğrenilenlerin hafızada yerleşebilmesi için günlük, haftalık, aylık ve altı aylık tekrarlar tavsiye edilmektedir. Ayrıca, okunanların, öğrenilenlerin başkalarıyla paylaşılması, bunların hafızada sağlam bir şekilde yerleşmesini sağlayacaktır. Bilgiyi başkalarıyla paylaşmanın peşin bir mükafatı bunları unutmamak; paylaşmamanın peşin bir cezası ise unutmaktır.

-Okuduğunuz kitaplardaki veciz cümleleri aynen ezberleyin. Vecizeler, gülyağına benzer. Güllerin pres edilmesiyle önce gülsuyu meydana gelir. Gülsuyunun damıtılmasıyla da gülyağı oluşur. Bir gram gülyağının kokusu, litrelerce gülsuyuna bedel olduğu gibi, veciz bir ifadenin etkisi, sayfalarca cılız ifadelere bedeldir. Okuduğunuz kitaplardan not alıp ezberliyeceğiniz veciz ifadeler, sizlerin yerli malı cümlelerinize de kalite kazandıracaktır. Böyle veciz ifadeler, gecenin karanlığında parlayan yıldızlar gibi hemen farkedilirler.

-Kendi sahanızdaki yayın dünyasını takip edin.

-Edebi kıymeti olan eserlerden hergün bir miktarını sesli olarak okuyun. Bu tarz okuyuş, teleffuzunuzu güzelleştirecek, konuşma kabiliyetinizi geliştirecektir.

-Bazı eserleri bir defa değil, müteaddid defalar okuyun. Bir insanı tanımak için tek görüşme yetmez. Böyle kitaplar da insanlar gibidirler, ilk okuyuşta çok az şey verirler.

-Okuduğunuz kitaplardaki engin manalarla hemhal olun. Öyle ki, o manalar yolda giderken, yemek yerken, istirahat ederken de sizi meşgul etsin. Böyle bir hal, o manaların size mal olmasını sağlayacaktır. Yemekte hazım mühim olduğu gibi, ilimde de mühimdir. Ne kadar yenildiği değil, ne kadar hazmedildiği önemlidir. Çok kitap okuyan nice insan, okuduğunu hazmedemediğinden, okuduklarına yabancı kalır. Okuduklarıyla okuma sonrasında da zihnen- hayalen meşgul olanlar ise, o manaları hayatlarına yansıtırlar. Kur'an-ı Kerim, "er-rasihuna fi'l- ilm" yani, "ilimde kökleşenler"[4] ifadesiyle ilimde bu farklı boyuta dikkat çeker.

-Manaya aşık olun, bir "mana avcısı" olarak yaşayın. Kitap ormanlarında mana ceylanları gezer. Onları avlamanın en mühim bir şartı "dikkattir." Dikkatini toplayamayanlar, o ceylanları avlayamazlar.

-Yemeklerde tercih yaptığınız gibi, kitaplarda da tercih yapın. Zihninizin, kalbinizin, hayalinizin en güzel manalara layık olduğunu unutmayın. Rastgele fikirlerin oralara girmesine ve yerleşmesine fırsat vermeyin.

-Bataklığın bataklık olduğunu anlamanız için mutlaka o bataklığa girmeniz gerekmez. Onun gibi, batılın batıl olduğunu anlamak için batılı anlatan kitapları okuma zorunluluğunuz yoktur. Karşıdan bakmanız yeterlidir. Karanlığa karşı en tesirli mücedelenin ışıkla yapıldığını unutmayın.

J.J. Russo, felsefecileri pazaryerindeki satıcılara benzetir. Herbiri "en iyi mallar bende" diye bağırmakta, müşterileri kendine çağırmaktadır. Pazar yerindeki malları alırken seçici olmak lüzumu gibi, kitapları alırken de seçici olmak lazımdır.

-Kainat kitabının manalarını bize ders veren ve vazifelerimizi bildiren Kur'an-ı Kerimi hergün hem yüzünden okuyun, hem de tefsirlerden onun manalarını, sırlarını öğrenin.

-Büyüklerin hayat hikayelerini anlatan eserlerden okumayı ihmal etmeyin. Tarihin ibret dolu sayfalarını çevirin. Başta Hz. Peygamberin hayatı olmak üzere, peygamberler tarihini okuyun. Ayrıca sahabenin o ibret dolu hayatlarını öğrenin. İnsanlık tarihini gözden geçirin. Şanlı ecdadınızın icraatlarını tanıyın. Unutmayın: "Geleceğin çiçekleri, geçmişin kökleriyle beslenir." "İstikbal, köklerdedir." Tarihimiz, hatta topyekün insanlık tarihi bizlerin kökleri mesabesindedir.

-Günümüz fen ve ilimlerinden nasibinizi unutmayın. Din ilimleriyle fen bilimlerini mezcedip, hakikatı yakalayın, teknolojik sırlara açılın, ilimlerden Allah'a yükselen miracı yakalayın.

-Kitapların satır aralarında aktif bir şekilde seyahat etmeyi, pasif bir şekilde TV izlemeye tercih edin. TV seyretmeyi, -ömrünüz varsa- hayatınızın yaşlılık dönemine bırakın. Zira, günde 3-4 saatini TV karşısında geçiren bir gencin ilimde-fende ilerlemesi beklenemez. Gerçi biraz "genel kültürü" artar. Fakat o genel kültür ise, pratikte ona pek bir şey kazandırmaz. Hele hele "genel kültür" adı altında magazin programlarına takılmışsa, incir çekirdeğini doldurmayacak lüzumsuz bilgilerle vakit öldürmüş demektir.

[1]Alak, 1

[2]Acluni, I, 138

[3]Gündüzalp, Zübeyir, Altın Prensipler, s. 32

[4]bkz. Al-i İmran, 7; Nisa, 162


Çok güzel uygulanması gereken tesbitler..Allah razı olsun...
 

hknco

Well-known member
Ynt: Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?

Allah cc ebeden razı olsun abi ... hakikaten güzel ama Tarihçeyi hayattan ziyade genelde hep sözlerden başlatır abiler yani tavsiye ederler ama aslında doğru bunlar kimin kitabı sorusunun akıldan kaldırılması için önceliğin ona verilmesi çok güzel ...

Ama abi orada yazdığınız bir söz var 'Ama bir kac defa okusan o zamanda eğer namahreme nazar edilmezse inşallah hic unutulmaz...' bu cümlenin ...

Burada geçen ''eğer namahreme nazar edilmezse '' kelimesi abi yani abi sonuç itibari ile üniversitede malum derse giren abilerimiz felan var yani abi nasıl diyeyim burda kafayı ne tarafa çevirseniz harama kayıyor ... acaba bundan dolayı mı biz Risale i Nurları tam anlamıyoruz ...

Ama sonuçta bu okulda okunmalı yani Allah cc o zaman oralarda okuyan abilere sabr versin işleri gerçekten zor ve Risale i Nur a herkesten çok muhtaclar ...

İnşallah çokça okurlar ...

Abiler bu abilerimize inşallah bolca dua edelim ..... ama onlar için de bir ödül vardır değil mi ... ?




:p
 
Ynt: Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?

"Burada geçen ''eğer namahreme nazar edilmezse '' kelimesi abi yani abi sonuç itibari ile üniversitede malum derse giren abilerimiz felan var yani abi nasıl diyeyim burda kafayı ne tarafa çevirseniz harama kayıyor ... acaba bundan dolayı mı biz Risale i Nurları tam anlamıyoruz ..."

Sevgili hknco kardeşim bahsi gecen ''eğer namahreme nazar edilmezse '' sözü yani sana helal olmayana bakmak ve şevklenmek manasında dır ancak sen sana helal olmayan bir hadise ile karşılastığında onunla mesgul olmaz iştigal etmez isen o zaman o durumdan mesul değilsindir. He bayanlara bakmak veya bayanın erkeklere bakması ise diyor ya nekledilen bir hadisi şerifde mealen " Ya Ali ilk bakışın menfi ikinci bakısından mesulsun" diye ..işde sen birini gördüğünde basını cevir yine gördüğünde cevir yine gördüğünde cevir yine gördüğünde cevir taki o hadiseden kurtuluncaya kadar...
 

hknco

Well-known member
Ynt: Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?

başımı hangi yöne çevirsem onlar var Allah cc onların şerrinden beni korusun kötü olanlar için bu sözüm ....
 

Eyvàh!

Well-known member
Bir risaleyi okurken önce idrakte tespit lazImdIr.

Çay, kahve hazIrlayIcI birer faktördür, bes-on dakika dinlenmek de hazIrlayIcI bir faktördür.
Okuldan, isyerinden veya çarsIdan v.s. geldikten sonra, bir yarIm saat vird ve evrad manasInda Risale-i Nurr17;u oku. Sonra insan konsantrasyon kazanIyor. Bazen oluyor yarIm saatte kazanIlan konsantrasyon bes dakikada kazanIlabiliyor.

Sonra agIr agIr çIkacaksIn bu merdivenlerden. Avucunda, eteklerinde bir kIsIm yaprak ve bakacaksIn semaya aglayarak.

Psikoloji ; Sanki ilk defa okuyorum.
Tespit ; Su cümlede kaç tane esas var.

Sonra idrak seviyesinde tahlil. Cihet-i sitesiyle bakacaksIn, sonra muhit bir sekilde göreceksin.

BinanIn kabasInI çIkarttIn, kesitlerini hazIrladIn, detaylarla ilgili ayrIntIlarI da yaptIn, iskeleti bitirdin.

r30;Ondan sonra futbol maçI basladI. Idrakte tespit ettigini top yapIp kalbe yolla, kalpten bir kafa ruha, sonra sIrra ve sonra nefse.

Nefis hakikatte mutmain oldu mu Velayet-i Kübrar17; ya çIkar. Nefis itminana çIkar. Fakat nefiste kayganlIk vardIr. Nefis hakikate karsI mizacI kIvIrIr, Bektasi mesreptir. Hakikate muhatap olmak istemez. Afaka kaçar, ne yapacaksIn?

Önünü marifet sütunlarIyla keseceksin, her çarpmada kafasI dank edecek ve muhatap olacak. Imam-I Rabbanî demis r0;Nefis bütün latifelerin sultanIdIrr1;. Nefis itminana çIktImI bir daha kaçmaz.

Sütunlar ; Allah var, ahiret var, ahiretle ilgili deliller, Üstad neden Hasir Risalesini çok okumus.

cevizi Risale-i Nurr17;dan bir cümle kabul edelim. Cevizi idrakle kIrdIn, is biter mi? Ona bakmakla karnIn doyar mI?

Ikinci grup cevizi aldI çIkarttI, agzIna attI, çigniyor da çigniyor. Kardesim bu sakIz degil ki.



Kabugu kIran edebiyatçIlar, sakIz yapanlarda ulema-i ilmi zahirdir, meleküt cepheye inemiyorlar.



Üçüncü grup cevizi mideye indirdi. Ama ceviz gene cevizdir. Ama artIk yavas yavas ceviz, özelligini kaybedip senin vücudun olarak hayata döndü.



Camiyet ve külliyete çIkmasI için bir mananIn hayattar tabakatInIn o insanIn iç dünyasInda cevelan etmesi gerekir.



Bir Nur Talebesir17;nde camiyet sIrrInIn göstergesi itidal, muadelet ve dengedir. Ifrat ve tefritten kendini kurtarmasIdIr. Peygamberin mesrebiyle mesreplenmesidir.



O zaman maneviyat mimarisi saglam oluyor. Idrakte tam marifet, kalpte tam feyiz olunca Ruhta imbisat oluyor.



Velayet-i Kübra hakikatteki hakiki teselliye yükselmektir. Esas velayet, Velayet-i ilmiyedir. Risale-i Nur da yüksek bir Ders-i Kurr17;anîdir. Derslerine ciddi çalIsacaksIn.



Kolay yolu seçme! r0;AnlamIyorumr1; acizlerin, zayIflarIn dünyasIndadIr. AnlayacagIm diyeceksin, Dava AdamIr17;nIn dünyasInda mazeret yoktur.



En büyük devlet, Devlet-i Marifetr17;tir. Hz. Ali niçin büyük? Çünkü Or17;nun devleti Devlet-i Marifetr17;tir.



Allahr17;I tanIyanI, Allah unutturmaz. Pasalar, padisahlar, komutanlar hep unutuldu, ama Allahr17;I tanIyanlar unutulmadI. Bir Gavs-I Geylanir17;ye, bir Sah-I Naksibende, bir Hz. Alir17;ye bak, hangisi unutulmus.



Peygamber Efendimiz (asm) bir hadisinde söyle buyurmus; r0;Ya Rabbi! Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi, Seni sevmenin yollarInI bana sevdir.r1;
 

Eyvàh!

Well-known member
Iste Allahr17;I sevmenin dört yolu;

1) ILHAM

2) TALIM

3) TASFIYE

4) NAZAR-I FIKRI



Birincisi Ilham,

Üstad diyor r0;Risalelerin ilham-I ilahi olduguna bütün imanImla kaniyim.r1; Atom bombasI gibi tesirlidir. KIyamete kadar Risale-i Nur TALIMDIR.



Ikincisi Talim,

Ne demek?

- IlhamI talim demek, yani Risale-i Nurr17;u talim edeceksin. Velayet-i Kübra okuyarak olgunlasmadIr.



Adam günde sekiz saat çalIsIyor, Bogaziçi Üniversitesir17;ni kazanmak için. Bilardocu Semih Salihr17;e sormuslar; Sen ne kadar antrenman yaparsIn?



- HaftanIn bes günü, her gün sekiz saat antrenman yaparIm demis. r0;Sen oyun kurar mIsIn?r1; diye sorduklarInda da;



- Basta kurardIm, simdi meleke haline geldi. Ruhumu disipline etmisim, o disiplini parmaklarIma yönlendirmisim. Vuruyorum top istedigim yere gidiyor diye cevap vermis.



Ilim talimle alInIr, talim olmadan ilim olmaz. Lütfen ve seklen degil, her cümlede Üstadr17;I göreceksin. r0;Güzel oku her zerrede coskun birer mana var.r1;



Bu benim askIm, ruhum, sürurum,canIm, cananIm, netice-i hayatIm, vazife-i fItriyemdir.



Üçüncüsü Tasfiye;

Kendini kollamak. Ne ile -Takva ile, ne ile -Günahlardan kaçInma ile Maddiyattan, afaktan, cüzr17;iyattan, günahlardan sIyrIlmakla kendini kolla. Diyelim ki senin bir ses kayIt cihazIn var, ve bir saatlik kayIt süresi var. Duydun ki Hz. Ali gelecek burada ders yapacak, sohbet edecek. Daha Hz. Ali gelmeden açtIn makineyi fuzuli seylerle makineyi doldururken o sIrada Hz. Ali geldi r0;Selamunaleykümr1; dedi, sen de r0;Aleykümselamr1; dedin ve makinen kapandI, simdi kaç kurus etti ki bu.



Hulusi Agabey söyle diyor r0;Bu zamanda takvanIn ve kendini muhafaza etmenin yolu kesin tecrübemle söylüyorum ki; derse devam ve eserleri mütefekkirane okumakla olur. Can kurtaran Risale-i Nur dairesidir.r1;



Üstad diyor; Ben baska maksattayIm, baska noktalar benim kalbimi doldurmus, baska seyleri düsünmeye kalbimde yer bIrakmamIs.



Hedefe kilitleneceksin, Tasfiye oldugun nispette de feyzin, sevkin, askIn artacak.



Dördüncüsü Nazar-I Fikri;

Talimde altInI çiziyorsun, talimde Rusuhiyete çIkIyorsun, telimde tespit yapIyorsun, talimde ölçü yapIyorsun, talimde noktayI ortaya koyuyorsun. Nazar-I Fikri de ise; DünyanIn en güzel köskünün planInI çizdin. Sekil, ayrIntI, detay, mükemmellik, her yönden harika, ama o projeyi çizmenin bir altyapIsI var . Otuz yIllIk tecrübenle, deneyiminle çizdin. Nazar-I Fikri ne? r0;Ben kendimi bundan sonra Risale-i Nurr17;un hakikatlerine adadIm. Benim projem, düsüncem, hayalim, zevkim, rüyam, sevdam ve dersim Risale-i Nurr17;durr1; diyebilmektir.



DünyanIn en iyi projesini çizdim kenara atmam. Sen kendini projeye adayacaksIn.



Gelecek yakIn bir zamanda bu vatan,bu millet ve bu memleketteki hükümet alem-i Islam ve dünya ya karsI gayet siddetle RISALE-I NUR gibi eserlere muhtaç olacak;...
BEDIÜZZAMAN SAID NURSI




'' RIsale-i Nur 'u okumanIn ve anlamanIn önündeki en büyük engellerden biri dünyevilesmektir. Dünya rahatI, gelip geçici zevk ve keyifler, okuyup hizmet etmenin en büyük engelidir.''

HER NEFIS ÖLÜMÜ MUTLAKA TADACAKTIR
 

hasret

Well-known member
Allah razı olsun kardeşler,şener abi derki; mana gelin gibidir,mehrini varmezsen sana yüzünü göstermez,mehir nedir (dikkattir)Mehrini verdin gelini orta yerde bırakamazsın,, onu saraya yerleştir.Saray nedir,kalp.
Demek risaleyi okurken dikkatle,safi,arınmış bir zihinle okumak ve onu kalp sarayına yerleştirmek..._________________________________________________Kendin i kollam ak. Ne ile -Takva ile, ne ile -Günahlardan kaçInma ile Maddiy attan, afakta n, cüzr17;iyatta n, günahlardan sIyrIl makla kendin i kolla. Diyeli m ki senin bir ses kayIt cihazI n var, ve bir saatli k kayIt süresi var. Duydun ki Hz. Ali gelece k burada ders yapaca k, sohbet edecek . Daha Hz. Ali gelmed en açtIn makine yi fuzuli seyler le makine yi doldur urken o sIrada Hz. Ali geldi r0;Selamu naleyk ümr1; dedi, sen de r0;Aleykümselamr1; dedin ve makine n kapand I, simdi kaç kurus etti ki bu.


cok güzeldi ya...
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Allah razı olsun ilac gibi geldi Rabbim hakkıyla okumayı nasıp eylesın.


bu noktayı bıraz daha açarmısınız?

Buradaki camiyetten maksad her bir şeyde Allahın marifetini görmekdir. Mesela bir insanda kainatı görebildiği gibi kainatın her bir varlığında insana dair vasıfları görebilmek ve daha ilerisi Allahın marifetini ve daha ilerisi Allahın sanatını vesaire butun tefekürü yapabilecek makama gelmek. İşde böle bir kişinin özellikleride itidal, muadelet ve dengedir. Ne bazı kişiler gibi ehli sünnet dairesinden cıkacak nede ehli sünnet dairesinde gaflete düşecek. İstikameti olacak, dengesi olacak kuran ve sünnet mihengine vuracak ve hakikatleri tahlil edecek..

Peygamberlerin tarzıyla, metodlarıyla hareket edecek..
 

Garib

Well-known member
Buradaki camiyetten maksad her bir şeyde Allahın marifetini görmekdir. Mesela bir insanda kainatı görebildiği gibi kainatın her bir varlığında insana dair vasıfları görebilmek ve daha ilerisi Allahın marifetini ve daha ilerisi Allahın sanatını vesaire butun tefekürü yapabilecek makama gelmek. İşde böle bir kişinin özellikleride itidal, muadelet ve dengedir. Ne bazı kişiler gibi ehli sünnet dairesinden cıkacak nede ehli sünnet dairesinde gaflete düşecek. İstikameti olacak, dengesi olacak kuran ve sünnet mihengine vuracak ve hakikatleri tahlil edecek..

Peygamberlerin tarzıyla, metodlarıyla hareket edecek..
kiyas yapcaz yani
Hüsrev gibi, kendine tembel diyen ve beş senedir Sözleri işittiği halde yazmaya cidden tembellik edip başlamayan bir kardeşimiz, bir ayda on dört kitabı güzel ve dikkatli yazması, şüphesiz dördüncü bir keramet-i esrar-ı Kur'âniyedir.risaleler zaten kerametli bi baslamaya bakıo
 

nur-uhafi

Member
Cevap: Ynt: Risaleleri hangi tertiple okumalıyız?

Dikkat bozan cinsi altta açıklama yapanlar ama arapça tercümesi olanlar aksine faydalı oluyor
Hani üstad ayetin yada arabi bir yazıyının altında .. denildiği gibi diyorya,, ama ne diyor ? işte buna yanıt oluyor
Ve benim hoşuma gidiyor ki bu ayetleride görmek ve ezberlemek öğrenmek adına faydalı ama
Sakın ha sakın sadece envar yada sözler diyen şahıslar var.. Bende elhamdülillah külliyat var YeniAsya neşriyat
abi diyorki envar alsana o daha iyi, abi var zaten :)
lahikalarda hep yazan dikkat tefekkür ve devamla okumak... abi bende de hepsinden var ama yeniasya dan okuyorum dikkat dağıtıyor diyenlere mukabil diyorum ki elh cok istifade ediyorum
 

müdavim

Üye Sorumlusu

Risale-i Nur'u anlamak üzerine


M. Fetullah Hocaefendi’nin bazı talebelere Risale-i Nur’u anlamak üzerine sohbetinde, talebelerin kaydettiği bazı beyan ve ifadeleri:

* Arapça’da 62.000 kelimenin Türkçe karşılığı yoktur. Siz istesenizde tam tercüme yapamazsınız. Mesela: Rububiyet, Uluhiyet…gibi. Bu kelimelerin karşılığı yoktur. Arapça’dan tercüme kesinlikle orjinal olmaz ve mana bozulur. En az verimde, maalesef Türkçe tercümede olmaktadır. Risaleleri anlamak için sadece dilde ısrar etmemelidir. Biraz sabır, azıcık gayret ve dikkat, İnşallah hedefe ulaştırır.

* Kitap sadeleştirme speküle bir meseledir, mevzudur (geçerliliği yoktur). Tercüme edilen eserler bir bakıma İncil akibeti gibidir.

* Her sadeleştirmede birçok tavizler verilir, ve açılan kapı kapanamaz.
Kitapları iyi bilen, ağabeyleri ve kardeşleri bulmaya çalışın ve mütalaa edin. Risale-i Nurlar çok kıskançtır. Ve kendine aşık olmayana, yüzündeki peçeyi sıyırmaz.

* Risaleler okyanus gibidir… Bazı yerleri sahil kıyısı gibidir. –Bazı yerleri 25-30 metre gibidir,– ihtisas ister.
Bazı yerler vardır ki, birkaç yüz metredir ve kâlb ve ruhun derece-i hayatına çıkamayan orada yüzemez.
Bazı yerler birkaç bin metre derinlikteki yerlere benzerler. Kalbi; nefsine, cesedi; midesine, galebe edemeyenler oralarda yüzemezler.
En büyük Transatlantikler dahi, Guamm çukurundaki merkezkaç kuvveti riskini göze alamazlar.
Bazı yerler Allah’ın kainatta va’z ettiği mizana ayna olarak, Everest tepesinin zıddı, Guamm çukuru gibi derindir ki (11.000 m.) orada yüzmek için Vekil-i Müceddit-i Elf-i Salis-i Aşr olmak; öyle bir dalgıç olmak lazımdır.

* İslam’a doymuş ve dolmuş insanlar olmak için bu kitapları mukayeseli olarak en az 5 (beş) defa okumak gereklidir.
Bir ara 3 (üç) defa okunsa da olur demiştim ki; Üstadım beni rüyada ikaz etti, tekrar bu sayıyı beşe çıkardım.
Müellifi Muhteremin neşredilmemiş kitaplarından tutunda; Lenin’e, Freud’a, Marks’a kadar hepsini okudum. Dedim ki onların yollarını, taktiklerini de öğreneyim.
Ama şimdi diyorum ki; bu kitapları (Risale-i Nurları) en az beş defa okuyun, başka bir şey istemez!…
Risaleleri şu zamanda iyice anlamadan başka şeylere tevessül ederseniz, bir yerde mutlaka bir mantık hatası yaparsınız.

* Risalelerin, en ağır yerleri ya Medrese-i Yusufiye’ de ya da 10-12 hastalığın insanın üzerine abandığı dönemlerde, katip usulü yazılmıştır. (Katip usulü demekle; Hocaefendi Nurların tamamen ihtiyar haricinde, mâhza İlham-ı İlahi olduğunu beyan etmektedir). Yazılışında dahi bir hikmet vardır.

* Eğer siz İstanbul’da üçlerin, Urfa’da ikilerin elle sayıldığı bir dönemi idrak etseydiniz.
Şimdiki şu hale şükreder ve vefa ne demek o zaman anlardınız.
 
Üst