Bu dersimizde ikinci lem'a nın bir kısmına dair hazırlamış olduğumuz bazı temsili sorular ile dersimizi başlatıyoruz. Sizlerinde sorularınız ve cevaplarınız ile iştirak etmenizi bekliyoruz..
[BILGI]
Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın meşhur kıssasının hülâsası şudur ki:
4
Pek çok yara, bere içinde epey müddet kaldığı halde, o hastalığın azîm mükâfâtını düşünerek, kemâl-i sabırla tahammül edip kalmış. Sonra, yaralarından tevellüt eden kurtlar kalbine ve diline iliştiği zaman, zikir ve marifet-i İlâhiyenin mahalleri olan kalb ve lisanına iliştikleri için,
5 o vazife-i ubudiyete halel gelir düşüncesiyle, kendi istirahati için değil, belki ubudiyet-i İlâhiye için demiş: “Yâ Rab, zarar bana dokundu. Lisanen zikrime ve kalben ubudiyetime halel veriyor” diye münâcât edip, Cenâb-ı Hak o hâlis ve sâfi, garazsız, lillâh için o münâcâtı gayet harika bir surette kabul etmiş, kemâl-i âfiyetini ihsan edip envâ-ı merhametine mazhar eylemiş.
6
İşte bu Lem’ada Beş Nükte var.
BİRİNCİ NÜKTE
Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın zâhirî yara hastalıklarının mukabili, bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyyub’dan daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. Çünkü işlediğimiz herbir günah, kafamıza giren herbir şüphe, kalb ve ruhumuza yaralar açar.
Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın yaraları, kısacık hayat-ı dünyeviyesini tehdit ediyordu. Bizim mânevî yaralarımız, pek uzun olan hayat-ı ebediyemizi tehdit ediyor. O münâcât-ı Eyyubiyeye, o hazretten bin defa daha ziyade muhtacız.
Bahusus, nasıl ki o hazretin yaralarından neş’et eden kurtlar kalb ve lisanına ilişmişler. Öyle de, bizleri, günahlardan gelen yaralar ve yaralardan hasıl olan vesveseler, şüpheler—neûzu billâh—mahall-i iman olan bâtın-ı kalbe ilişip imanı zedeler ve imanın tercümanı olan lisanın zevk-i ruhanîsine ilişip zikirden nefretkârâne uzaklaştırarak susturuyorlar.
7
Evet, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor.
8 Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor.
Meselâ, utandıracak bir günahı gizli işleyen bir adam, başkasının ıttılaından çok hicap ettiği zaman, melâike ve ruhaniyâtın vücudu ona çok ağır geliyor. Küçük bir emâre ile onları inkâr etmek arzu ediyor.
Hem meselâ, Cehennem azabını intaç eden büyük bir günahı işleyen bir adam, Cehennemin tehdidâtını işittikçe istiğfarla ona karşı siper almazsa, bütün ruhuyla Cehennemin ademini arzu ettiğinden, küçük bir emâre ve bir şüphe, Cehennemin inkârına cesaret veriyor.
Hem meselâ, farz namazını kılmayan ve vazife-i ubudiyeti yerine getirmeyen bir adamın, küçük bir âmirinden küçük bir vazifesizlik yüzünden aldığı tekdirden müteessir olan o adam, Sultan-ı Ezel ve Ebedin mükerrer emirlerine karşı farzında yaptığı bir tembellik, büyük bir sıkıntı veriyor. Ve o sıkıntıdan arzu ediyor ve mânen diyor ki, keşke o vazife-i ubudiyeti bulunmasaydı! Ve bu arzudan, bir mânevî adâvet-i İlâhiyeyi işmam eden bir inkâr arzusu uyanır. Bir şüphe, vücud-i İlâhiyeye dair kalbe gelse, kat’î bir delil gibi ona yapışmaya meyleder; büyük bir helâket kapısı ona açılır. O bedbaht bilmiyor ki, inkâr vasıtasıyla, gayet cüz’î bir sıkıntı vazife-i ubudiyetten gelmeye mukabil, inkârda milyonlarla o sıkıntıdan daha müthiş mânevî sıkıntılara kendini hedef eder.
9 Sineğin ısırmasından kaçıp yılanın ısırmasını kabul eder.
Ve hâkezâ, bu üç misale kıyas edilsin ki,
10 بَلْ رَانَ عَلٰى قُلوُبِهِمْ sırrı anlaşılsın.
Dipnot-1
“Eyyub’u da hatırla ki, Rabbine şöyle niyaz etmişti: ‘Bana gerçekten zarar dokundu. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.’” Enbiyâ Sûresi, 21:83.
Dipnot-2
bk. Enbiyâ Sûresi; 21:84.
Dipnot-3
Ey Rabbim! Bana gerçekten zarar dokundu. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.
Dipnot-4
bk. et-Taberî, Câmiu’l-Beyân: 17:71-72; İbn-i Hacer, Fethü’l-Bârî: 6:421; İbnü’l-Mübarek, ez-Zühd: s.49.
Dipnot-5
bk. Ebnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târîh: 1:98-100
Dipnot-6
bk. Enbiyâ Sûresi, 21:84; Sâd Sûresi, 38:42-43. Ayrıca bk. Buhârî, Gusül: 20, Tevhid: 35; Müsned: 2:314.
Dipnot-7
bk. Tâhâ Sûresi, 20:124; Zuhruf Sûresi, 43:36.
Dipnot-8
bk. Tirmizî, Tefsîru Sûre: 83:1; İbni Mâce, Züht: 29; Muvattâ, Kelâm: 18; Müsned, 2:297.
Dipnot-9
bk. Nûr Sûresi, 24:39; Hac Sûresi, 22:31.
Dipnot-10
“Kazandıkları günahlar, kalblerini kaplayıp karartmıştır.” Mutaffifîn Sûresi, 83:14.
[/BILGI]
[DIKKAT]
Soru 1 : Hz. Eyüb a.s.'ın hayatı hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
Soru 2 : Hz. Eyüb a.s. münacatı nedir ve mücerreb olduğuna örnek verir misiniz?
Soru 3 : Bizler bu münacatı dualarımızda nasıl demeliyiz?
Soru 4 : Hz. Eyüb a.s. neden sabır kahramanıdır?
Soru 5 : Hz. Eyüb a.s. neden dua etmiş ve Allah bu duayı niçin kabul etmiş?
Soru 6 :Kur'an-ı Kerimin bir çok süresinde kıssasından bahsedilen hatta tevratta dahi kıssasına neden yer verilmiştir?
Soru 7 : Hz. Eyüb a.s.'ın yaraları ile bizim hastalığımız arasında nasıl bir ilişki vardır? Zararı nelerdir?
Soru 8 : "Evet, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor." Hazreti Ustadın naklettiği bu hadis-i şeriften ne anlamalıyız?
Soru 9 : "Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor." ifadesini açıklar mısınız? Örnek verir misiniz?
Soru 10 : "Sineğin ısırmasından kaçıp yılanın ısırmasını kabul eder." vecizesinden ne anlıyoruz?
[/DIKKAT]
[BILGI]
İkinci Lem’a
اِذْ نَادٰى رَبَّهُ اَنِّى مَسَّنِىَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
1
SABIR KAHRAMANI Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın şu münâcâtı, hem mücerreb, hem tesirlidir.
2 Fakat, âyetten iktibas suretinde, bizler münâcâtımızda
رَبِّى اَنِّى مَسَّنِىَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
3 demeliyiz.
اِذْ نَادٰى رَبَّهُ اَنِّى مَسَّنِىَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
SABIR KAHRAMANI Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın şu münâcâtı, hem mücerreb, hem tesirlidir.
رَبِّى اَنِّى مَسَّنِىَ الضُّرُّ وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın meşhur kıssasının hülâsası şudur ki:
Pek çok yara, bere içinde epey müddet kaldığı halde, o hastalığın azîm mükâfâtını düşünerek, kemâl-i sabırla tahammül edip kalmış. Sonra, yaralarından tevellüt eden kurtlar kalbine ve diline iliştiği zaman, zikir ve marifet-i İlâhiyenin mahalleri olan kalb ve lisanına iliştikleri için,
İşte bu Lem’ada Beş Nükte var.
BİRİNCİ NÜKTE
Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın zâhirî yara hastalıklarının mukabili, bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyyub’dan daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. Çünkü işlediğimiz herbir günah, kafamıza giren herbir şüphe, kalb ve ruhumuza yaralar açar.
Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın yaraları, kısacık hayat-ı dünyeviyesini tehdit ediyordu. Bizim mânevî yaralarımız, pek uzun olan hayat-ı ebediyemizi tehdit ediyor. O münâcât-ı Eyyubiyeye, o hazretten bin defa daha ziyade muhtacız.
Bahusus, nasıl ki o hazretin yaralarından neş’et eden kurtlar kalb ve lisanına ilişmişler. Öyle de, bizleri, günahlardan gelen yaralar ve yaralardan hasıl olan vesveseler, şüpheler—neûzu billâh—mahall-i iman olan bâtın-ı kalbe ilişip imanı zedeler ve imanın tercümanı olan lisanın zevk-i ruhanîsine ilişip zikirden nefretkârâne uzaklaştırarak susturuyorlar.
Evet, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor.
Meselâ, utandıracak bir günahı gizli işleyen bir adam, başkasının ıttılaından çok hicap ettiği zaman, melâike ve ruhaniyâtın vücudu ona çok ağır geliyor. Küçük bir emâre ile onları inkâr etmek arzu ediyor.
Hem meselâ, Cehennem azabını intaç eden büyük bir günahı işleyen bir adam, Cehennemin tehdidâtını işittikçe istiğfarla ona karşı siper almazsa, bütün ruhuyla Cehennemin ademini arzu ettiğinden, küçük bir emâre ve bir şüphe, Cehennemin inkârına cesaret veriyor.
Hem meselâ, farz namazını kılmayan ve vazife-i ubudiyeti yerine getirmeyen bir adamın, küçük bir âmirinden küçük bir vazifesizlik yüzünden aldığı tekdirden müteessir olan o adam, Sultan-ı Ezel ve Ebedin mükerrer emirlerine karşı farzında yaptığı bir tembellik, büyük bir sıkıntı veriyor. Ve o sıkıntıdan arzu ediyor ve mânen diyor ki, keşke o vazife-i ubudiyeti bulunmasaydı! Ve bu arzudan, bir mânevî adâvet-i İlâhiyeyi işmam eden bir inkâr arzusu uyanır. Bir şüphe, vücud-i İlâhiyeye dair kalbe gelse, kat’î bir delil gibi ona yapışmaya meyleder; büyük bir helâket kapısı ona açılır. O bedbaht bilmiyor ki, inkâr vasıtasıyla, gayet cüz’î bir sıkıntı vazife-i ubudiyetten gelmeye mukabil, inkârda milyonlarla o sıkıntıdan daha müthiş mânevî sıkıntılara kendini hedef eder.
Ve hâkezâ, bu üç misale kıyas edilsin ki,
Dipnot-1
“Eyyub’u da hatırla ki, Rabbine şöyle niyaz etmişti: ‘Bana gerçekten zarar dokundu. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.’” Enbiyâ Sûresi, 21:83.
Dipnot-2
bk. Enbiyâ Sûresi; 21:84.
Dipnot-3
Ey Rabbim! Bana gerçekten zarar dokundu. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.
Dipnot-4
bk. et-Taberî, Câmiu’l-Beyân: 17:71-72; İbn-i Hacer, Fethü’l-Bârî: 6:421; İbnü’l-Mübarek, ez-Zühd: s.49.
Dipnot-5
bk. Ebnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târîh: 1:98-100
Dipnot-6
bk. Enbiyâ Sûresi, 21:84; Sâd Sûresi, 38:42-43. Ayrıca bk. Buhârî, Gusül: 20, Tevhid: 35; Müsned: 2:314.
Dipnot-7
bk. Tâhâ Sûresi, 20:124; Zuhruf Sûresi, 43:36.
Dipnot-8
bk. Tirmizî, Tefsîru Sûre: 83:1; İbni Mâce, Züht: 29; Muvattâ, Kelâm: 18; Müsned, 2:297.
Dipnot-9
bk. Nûr Sûresi, 24:39; Hac Sûresi, 22:31.
Dipnot-10
“Kazandıkları günahlar, kalblerini kaplayıp karartmıştır.” Mutaffifîn Sûresi, 83:14.
[/BILGI]
[DIKKAT]
Soru 1 : Hz. Eyüb a.s.'ın hayatı hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
Soru 2 : Hz. Eyüb a.s. münacatı nedir ve mücerreb olduğuna örnek verir misiniz?
Soru 3 : Bizler bu münacatı dualarımızda nasıl demeliyiz?
Soru 4 : Hz. Eyüb a.s. neden sabır kahramanıdır?
Soru 5 : Hz. Eyüb a.s. neden dua etmiş ve Allah bu duayı niçin kabul etmiş?
Soru 6 :Kur'an-ı Kerimin bir çok süresinde kıssasından bahsedilen hatta tevratta dahi kıssasına neden yer verilmiştir?
Soru 7 : Hz. Eyüb a.s.'ın yaraları ile bizim hastalığımız arasında nasıl bir ilişki vardır? Zararı nelerdir?
Soru 8 : "Evet, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor." Hazreti Ustadın naklettiği bu hadis-i şeriften ne anlamalıyız?
Soru 9 : "Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor." ifadesini açıklar mısınız? Örnek verir misiniz?
Soru 10 : "Sineğin ısırmasından kaçıp yılanın ısırmasını kabul eder." vecizesinden ne anlıyoruz?
[/DIKKAT]