yağmurlar ağlıyor yalnızlığıma...

insanFakiri

Well-known member

yagmurla-agliyor.jpg


Yağmurlarla ağlıyor yalnızlığına…
Yokuşlarda yoruldu yüreği…
Melal akşamlarda hüzün içiyor…
Araf yollarda avare yürüyor yıllardır…
İkilemlerle ilerliyor Kaf dağının ardındaki sevgiliye kavuşmak için…
Arıyor ağlıyor, ağlıyor arıyor… Savruk sinesinden sarı sonbahar dökülüyor toprağa… Hicran damlıyor ümit bulutlarından… Acı çiçekler açıyor avuçlarında…
Yıllar yüreğinde yırtık bırakarak yol alıyor… Ne kışta, ne yazda…
İlk ve sonbaharı soluyor seherlerde… Sevinçlerine çiğ yağdı, kırağı kırdı çiçeklerini… Baharlar bekliyor bağrı, uzak iklimlerden esen meltemlerle serinlemek istiyor…
Yusufselim kalple sabır ağacına dayanıp şükretmek diliyor…
Kalp toprağına düşecek hikmet meyveleri bekliyor o ağacın altında… Sevgiye dost olmuşken sevgili gelmese de olur… Şefkat yoksunu aşk kalp doyurmuyor, neylesin sönük sözleri…
Serap sevgiler, firak acılar demek…
“ Bütün firaklardan gelen feryatlar aşkı bekadan gelen ağlamaların tercümanıdır” Evet, aşk vardır; bekaya… Bekaya bakar kalp, değişmeyen daimi güzele meftun…
Ağlama gönül, neyle yesin gidip kaybolanları…
Araf yollar, avare yıllar biter bir gün… Yıkanmış yürekle yürürsün aklın aydınlattığı yolda… Vuslat içer şifa sadır… Sen her şeye yakın, her şey sana yakın… Uzak uzaktır sana… Anlamamak ve anlaşılmamak yoktur artık…
Küllerin kâinata savrulmuştur, kâinatsa kalbinde kayıp…
Yağmurlar yine yağar ıslatmaz, rüzgârlar yine eser savurmaz…
Savruk değilsindir, kök salmışsındır kâinatın kalbine… Yine yürürsün yollarda dönüp de arkana bakmadan… Arafta avare değilsindir, yaranını bulmuşsundur; Ya Rahman… Ya Rahim… Ya cemil… Ya Vedud…
Rahmet seni ebede namzet etmişken, neyle yesin geride kalanları… Yunus yüreğinle “kalanlara selam olsun” der yürürsün… Kör kuyularda korunmuş, arınarak yükselmişsindir Azizliğe… Kuyudaki yalnız Yusuf değilsindir, kardeşlerin sevgiyle sarmış, Yakubi şefkat kuşatmıştır… Zirvedekeyken aziz bir terk edişle terk edersin dünya züleyhasını: “teveffeni müslimen.”
Hayata veda ederken geride Yusufi bir kıssa bırakmak, yokuşlarda yağmurlarla ağlamaya değer… Bedelsiz değildir esir pazarında satılmak, Azizlik esirlikten geçer.
Aşkı bilmez Züleyha, Yakubi şefkati anlamaz… Ağlarsan Yakubi ağla… Seveceksen İbrahimi sev, “La uhubbil afilin” de…
Hikmet yağmurlar yağıyorsa selim kalbine “Selam” sana dosttur, Rahmet yaran… Kuyularda yalnızsan korkma, kıssan yazılıyordur kıyamete kadar okunmak için…
Yüzünden okunur Yusuf yüreğin…
Yazman için güzel sabrı şükürle süsle ve hayata Yusufi imzanı at:
“teveffeni müslimen”
 

kýzýl lale

Active member
YASLI DUDAKLARDA TEBESSÜM
Her lâhza bir ayrı bahardır gönlüm Sen’inle,
Yüzüne nûr saçtığın gökkubbenin altında..
Güneşlere tâc giydiren o Kutlu Elinle,
Sır kapısını açtığından beri katında..
Yeryüzü tıpkı bir Cennet varlık harmanıyla;
Tekmil bezmine ermişlerin başları tutkun.
Dünkü şu köhne cihân dahi dörtbir yanıyla,
Sunduğu kadehin sermesti olmuş Sonsuz’un...
Yaslı dudaklarda beliren tebessümlerden,
Artık gök kapılarının açıldığı belli.
Meltemler esiyor amber kokulu günlerden;
Ay kadehini toprağın bağrına dökeli.
Gecenin kıvırcık saçları darmadağınık,
Aklın dizginleri semânın eline geçti..
Sözü Başbuğlar Başbuğu söylüyor uyandık,
Sevinin bir kasvet dolu devir daha geçti!
Geçti geçiyor bir bir önü-sonu olanlar;
Sonsuz’un boyasıyla boyananlarda huzûr..
Ölüm diyarında ölümsüzlüğü bulanlar,
İçlerinde aydınlık ve çevrelerinde nûr.
Onların hiç solmayan baharları yanında,
Sönük bir masaldan farksızdır irem bağları..
Ve gidip sonsuzla bütünleşen ruhlarında,
Birden duyar ve yaşarlar aydınlık çağları.
Eskiyen eskiyip gitti söz eskimeyende,
Ölenlere merasim kalanlara ta’ziye..
Ve artık boynunu kaptırdı ilhâd kemende,
Muştular geleceğe,selâm şânlı mâziye!

 
Üst