Her Güne Bir Vecize..

genc_kalem

Okumak,Yaþamaktýr
b-481185-BESMELE.gif




Bismillah her hayrın başıdır. Sözler - 5
 

uður1

Well-known member
Madem ecel gizlidir; her vakit ölüm, başını kesmek için gelebiliyor ve genç ihtiyar farkı yoktur. Elbette daima gözü önünde öyle büyük dehşetli bir mes'ele karşısında biçare insan; o i'dam-ı ebedi, o dipsiz, nihayetsiz haps–i münferidden kurtulmak çaresini aramak ve kabir kapısını bir âlem-i bakiye, bir saadet-i ebediyeye ve âlem-i nura açılan bir kapıya kendi hakkında çevirmek hadisesi; o insanın dünya kadar büyük bir mes'elesidir.
(Bediüzzaman Said Nursi - 13. Söz'den)
 

uður1

Well-known member
90- Muvakkat lezzetten ziyade, muvakkat eleme tebessüm etmeli; hoş geldin demeli. Geçmiş lezaiz, ah vah dedirtir. "Ah!" müstetir bir elemin tercümanıdır. Geçmiş alam, "Oh!" dedirtir. O "Oh" muzmer bir lezzet ve nimetin muhbiridir.
91-
Nisyan dahi bir nimettir. Yalnız her günün alamını çektirir, müterakimi unutturur. (Bediüzzaman Said Nursi - Hakikat Çekirdekleri'nden 90-91)
 

uður1

Well-known member
Nevm nasıl ki bir rahat, bir rahmet, bir istirahattir; hususan musibetzedeler, yaralılar, hastalar için.. öyle de: Nevmin büyük kardeşi olan mevt dahi, musibetzedelere ve intihara sevkeden belalarla mübtela olanlar için ayn-ı nimet ve rahmettir. Amma ehl-i dalalet için müteaddid Sözlerde kat'i isbat edildiği gibi; mevt dahi hayat gibi nıkmet içinde nıkmet, azab içinde azabdır. O, bahisten hariçtir.
(Bediüzzaman Said Nursi - 1. Mektub'dan)
 

uður1

Well-known member
Ey şikem-perver nefsim! Acaba hergün hergün ekmek yersin, su içersin, havayı teneffüs edersin; sana onlar usanç veriyor mu? Madem vermiyor; çünki ihtiyaç tekerrür ettiğinden, usanç değil belki telezzüz ediyorsun. Öyle ise: Hane-i cismimde senin arkadaşların olan kalbimin gıdası, ruhumun ab-ı hayatı ve latife-i Rabbaniyemin hava-yı nesimini cezb ve celbeden namaz dahi, seni usandırmamak gerektir. Evet nihayetsiz teessürat ve elemlere maruz ve mübtela ve nihayetsiz telezzüzata ve emellere meftun ve pürsevda bir kalbin kut ve kuvveti; her şeye kadir bir Rahim-i Kerim'in kapısını niyaz ile çalmakla elde edilebilir.
(Bediüzzaman Said Nursi - 21. Söz'den)

Lügatler
âb-ı hayat : hayat suyu
cezb ve celb etmek : çekmek
Elem :keder, üzüntü, acı
emel : arzu, istek
hane-i cisim : beden, cisim evi
havâ-yı nesîm : hoş ve hafif rüzgar havası
kadîr : her şeye gücü yeten
kut : gıda
lâtife-i Rabbaniye : İlâhî hakikatleri hisseden ve mânevî zevkleri alan his, duygu
maruz : tesiri altında kalmak
meftun : düşkün, tutkun, bağımlı
Mübtela :dertli, hasta, belaya uğramış, başı sıkıntılı, bağımlı, tutulmuş, imtihana tabi tutulmuş
nefis :insanın kendisi
Nihayetsiz: sonsuz
niyaz : dua, yalvarma
pürsevda : sevgiyle dolu
Rahîm-i Kerîm : rahmet ve ikram sahibi Allah
şikemperver : boğazına düşkün
teessürat : üzüntüler
tekerrür : tekrarlanma
telezzüz : lezzet alma, lezzetlenme
telezzüzât : lezzetlenmeler
teneffüs :soluma, nefeslenme, soluk alıp verme

--
 

uður1

Well-known member
Hakiki terakki ise; insana verilen kalb, sır, ruh, akıl hatta hayal ve sair kuvvelerin hayat-ı ebediyeye yüzlerini çevirerek, her biri kendine layık hususi bir vazife-i ubudiyet ile meşgul olmaktadır. Yoksa ehl-i dalaletin terakki zannettikleri, hayat-ı dünyeviyenin bütün inceliklerine girmek ve zevklerinin her çeşitlerini, hatta en süflisini tatmak için bütün letaifini ve kalb ve aklını nefs-i emmareye müsahhar edip yardımcı verse; o terakki değil, sukuttur.

(Bediüzzaman Said Nursi - 23. Söz'den)

Lügatler
Ehl-i dalâlet : doğru ve hak yoldan sapan inançsız kimseler
Hakiki :gerçek
Hayat-ı dünyeviye :dünya hayatı
Hayat-ı ebediye :sonsuz hayat
Hususi :özel, bir şeye ait olan
Kuvve :güç, duygu, meleke, his, kabiliyet
Letaif :güzel latif duygular
Musahhar :hizmet eden, istenilen hale konmuş, idare edilen
Nefs-i emmare :daima kötülüğü yapmayı emreden nefis
Sair :diğeri, başkası, gerisi, kalanı
Sır :herkesin bilmediği gizli hakikat
Sukût :düşmek, yukarıdan aşağı doğru birden inivermek, alçalmak, değerini kaybetmek, bozulmak
Süfli :aşağıda bulunan, alçak
Terakki :ilerlemek, yükselmek,artmak
Vazife-i ubudiyet :kulluk vazifesi
 
Üst