Hadis Sohbetleri 6 : Vücudun Zekatı Oruç

memluk

Hatim Sorumlusu


215508büyük.jpg








Selamünaleyküm Kardeşler;


Ramazan Ayı hasebiyle sıradaki dersimizin konusunu Oruç olarak belirledik. Hadis dersimize katılımlarınızı bekliyoruz. Soru - Cevap serbest. Anladıklarımızı paylaşmaya devam...

İstifademiz ziyade olsun...


Sıradaki Hadisimiz;

[BILGI]''Herşey için bir zekat vardır. Vücudun zekatı oruç tutmaktır.''

İbn Mâce
[/BILGI]



SORULARIMIZ ;

- Oruç nasıl bedenin zekatı olur ?

- Aç kalmakla nefis terbiye edilirmi?

- Orucun sosyal faydaları nedir ?



[NOT]Önceki Hadis Sohbetlerimize aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.[/NOT]
Hadis Sohbetleri 1 : En Hayırlı Genç...

Hadis Sohbetleri 2 : İsraf ve Kibir

Hadis dersleri 3 : İhtiyarlarımıza verilen değer ne olmalı?

Hadis Sohbetleri 4: Salavat ve Hikmeti

Hadis Sohbetleri 5 : En Faziletli İbadet ...
 

La-Tahzen

Well-known member
BİRİNCİ NÜKTE

Ramazan-ı Şerifteki savm, İslâmiyetin erkân-ı hamsesinin birincilerindendir. Hem şeâir-i İslâmiyenin âzamlarındandır.

İşte, Ramazan-ı Şerifteki orucun çok hikmetleri,
hem Cenâb-ı Hakkın rububiyetine, hem insanın hayat-ı içtimaiyesine,
hem hayat-ı şahsiyesine, hem nefsin terbiyesine,
hem niam-ı İlâhiyenin şükrüne bakar hikmetleri var.


Cenâb-ı Hakkın rububiyeti noktasında orucun çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:

Cenâb-ı Hak, zemin yüzünü bir sofra-i nimet suretinde halk ettiği ve
bütün envâ-ı nimeti o sofrada مِنْ حَيْثُ لاَ يَحْتَسِبُ
blank.gif
bir tarzda o sofraya dizdiği cihetle,
kemâl-i Rububiyetini ve Rahmâniyet ve Rahîmiyetini o vaziyetle ifade ediyor.


İnsanlar, gaflet perdesi altında ve esbab dairesinde,
o vaziyetin ifade ettiği hakikati tam göremiyor, bazan unutuyor.

Ramazan-ı Şerifte ise, ehl-i iman, birden muntazam bir ordu hükmüne geçer.

Sultan-ı Ezelînin ziyafetine davet edilmiş bir surette, akşama yakın “Buyurunuz” emrini bekliyorlar gibi bir tavr-ı ubûdiyetkârâne göstermeleri, o şefkatli ve haşmetli ve külliyetli Rahmâniyete karşı, vüs’atli ve azametli ve intizamlı bir ubûdiyetle mukabele ediyorlar.

Acaba böyle ulvî ubûdiyete ve şeref-i keramete iştirak etmeyen insanlar, insan ismine lâyık mıdırlar?

29.mektup 2.kısım
 

La-Tahzen

Well-known member
Aç kalmakla nefis terbiye edilirmi?


Ramazan-ı Şerifin orucu, doğrudan doğruya nefsin mevhum
rububiyetini kırmak ve aczini göstermekle ubudiyetini bildirmek cihetindeki
hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:

Nefis Rabbisini tanımak istemiyor,
firavunane kendi rububiyet istiyor. Ne kadar azablar çektirilse, o damar onda
kalır. Fakat açlıkla o damarı kırılır. İşte Ramazan-ı Şerifteki oruç doğrudan
doğruya nefsin firavunluk cephesine darbe vurur, kırar. Aczini, za'fını, fakrını
gösterir. Abd olduğunu bildirir.

Hadîsin rivayetlerinde vardır ki:
Cenab-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?" Nefis demiş: "Ben benim, sen
sensin!" Azab vermiş, Cehennem'e atmış, yine sormuş. Yine demiş: "Ene ene, ente
ente." Hangi nevi azabı vermiş, enaniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab
vermiş, yani aç bırakmış. Yine sormuş: "Men ene vema ente?" Nefis demiş: ente
rabbirrahim ve ene abdik el- aciz. Yani: "Sen benim Rabb-i Rahîmimsin, ben senin
âciz bir abdinim"

Allah'ım efendimiz Muhammed'e, onun Al ve Ashabına,
Ramazan ayında okunan Kur’an harflerinin sevabı adedince, senin rızan vasıtası,
onun üzerindeki hakkının ifası olacak salat ve selam eyle.

29.mektup 2.kısım
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Oruç bedenin zekâtıdır

Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anh rivayet ediyor:
Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
"Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur."
(İbni Mâce, Sıyam: 44)​
Zekât sadece maldan verilmez.
Allahın ihsan ettiği her nimetin kendine göre bir zekâtı vardır.
İlmin zekâtı bildiğini başkalarına öğretmek, ömrün zekâtı namaz kılmak, malın zekâtı hakkını vermek, bedenin zekâtı da oruç tutmaktır.
Oruç tutan insan, vücudunun da, sahip olduğu nimetlerin de kendi malı olmadığını, istediği zaman yiyip içemeyeceğini anlar.
Oruçla onların kendisinde emanet bulunduğunu, hakiki mal sahibinin kim olduğunu idrak eder. Onun emri ol-madan yiyemez, içemez.

Böylece, gerçek nimet sahibi olan Mün’im-i Hakikiye, Hakiki Nimet Veren Rabbine teşekkür eder. Nimetlerin doğrudan doğruya Ondan geldiğini bilir.

Vücut nimetine karşı teşekkürünü, onun zekâtı olan oruçla yapmaya çalışır.

Zaten zekât bir çeşit şükürdür.
Oruç ise, “halis, hakiki, büyük ve umumi bir şükrün anahtarı” hükmündedir. Oruç sayesinde mü’min, gözle görülür şekilde kendisine verilen nimetlerin kıymetini düşünme fırsatı bulur.

Zekâtın bir manası da temizliktir. Maldan verilen zekât onun temizlenmesine, çoğalmasına, bereketlenmesine sebep olduğu gibi, oruç da bedenin maddî ve manevî temizlenmesine, sağlık ve bereketin artmasına sebeptir.

Zekât veren insan malını kir ve günah pisliklerinden temizlediği gibi, oruç tutan da vücudunu günahlardan öyle temizlemiş sayılır. Ter temiz bir vücut ve ruha sahip olur.
 

memluk

Hatim Sorumlusu
- Orucun sosyal faydaları nedir ?

Üçüncü Nükte: Oruç, hayat-ı içtimaiye-i insaniyeye baktığı cihetle çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: İnsanlar, maişet cihetinde muhtelif bir surette halkedilmişler. Cenab-ı Hak o ihtilafa binaen, zenginleri fukaraların muavenetine davet ediyor. Halbuki zenginler, fukaranın acınacak acı hallerini ve açlıklarını, oruçtaki açlıkla tam hissedebilir. Eğer oruç olmazsa, nefisperest çok zenginler bulunabilir ki, açlık ve fakirlik ne kadar elîm ve onlar şefkate ne kadar muhtaç olduğunu idrak edemez. Bu cihette insaniyetteki hemcinsine şefkat ise, şükr-ü hakikînin bir esasıdır. Hangi ferd olursa olsun, kendinden bir cihette daha fakiri bulabilir. Ona karşı şefkate mükelleftir. Eğer nefsine açlık çektirmek mecburiyeti olmazsa, şefkat vasıtasıyla muavenete mükellef olduğu ihsanı ve yardımı yapamaz; yapsa da tam olamaz. Çünki hakikî o haleti kendi nefsinde hissetmiyor.
Dördüncü Nükte: Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telakki eder. Hattâ mevhum bir rububiyet ve keyfemayeşa hareketi, fıtrî olarak arzu eder. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor. Hususan dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmiş ise; bütün bütün gasıbane, hırsızcasına nimet-i İlahiyeyi hayvan gibi yutar.
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Peygamberimizin, "Yanıbaşında komşusu aç olduğu halde tok yaşayan, kâmil mü'min değildir" anlamındaki hadis-i şerifi, konunun önemini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bizim için en güzel örnek olan sevgili Peygamberimiz insanların en cömerdi idi.
Ramazan ayında cömertliği doruk noktasına ulaşır, elinde ne varsa yoksullara dağıtırdı.
Peygamberimizin mubarek hanımı Hz. Aişe diyor ki: "Allahü teâlânın Rasûlü üç gün peşpeşe karnını doyurmamıştır. İsteseydi doyururdu. Lâkin o, yoksulları doyurup kendisi aç kalmayı tercih ederdi."
 

teblið

Vefasýz
Allah (c.c) razı olsun cümlenizden ..Gerek ayet gerek hadislerle ve gerekse Risalalerden güzel açıklamalar yapılmış maş;

Ben biraz daha farklı bir pencereden bakmak istedim müsadenizle;

Hani sizlercede malum şu rivayet;Cenabı hak Galu belada yarattığı ruhlarıda bir nevii sorgu ve talimden geçirmiştir;Sıra yaratmış olduğu NEFS'e gelmiştir..Ne sorulduysa nefs bir türlü boyun eğmemiştir..Çünkü serde asilik ve isyan vardır tabiri caizse;En nihayetinde Cenab-ı hakk nefsi açlığa tabii tutmuştur:Üç günün sonunda Nefs'de takat kalmamış dize gelip emirlere uymuştur.SEN YARADAN ALLAH'SIN BENDE SENİN YARATTIĞIN ACİZ NEFS;

Yani şunun için hatırlattım bu rivayeti;evet ameli boyutta önemli bir ibadet ORUÇ..aslında beden ve ruhun teslim olduğuda bir ibadettir ..

mesala büyüklerimizin şöyle bir sözü vardır;(Tok insan açın halinden ne anlar).çok doğru ki bu zayıflığı bilmyen aciz insanın halinden anlamaz;İşte İlahi bir dengedir oruç ibadeti..

Gerek tıbbi ve gerekse manevi hikmetleri çok olan oruç ibadetini Rabbim arınmamıza vesile eylesin inşl;

HAYIRLI RAMAZANLAR CÜMLETEN..
 

memluk

Hatim Sorumlusu
- Aç kalmakla nefis terbiye edilirmi?



Oruç, riyanın en az karışacağı bir ibadet olduğu için ancak Allah rızası için tutulur.

Allah’ın rızası olmazsa hiç kimse riyakarlıkta olsa sabahtan akşama kadar aç kalmaz, kalamaz.
Kişi orucu bu niyetle tutuğu zaman Allah indinde sevabı büyüktür. Nitekim sevgili peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:

“Oruç benim içindir, onun karşılığını ben vereceğim.”
(Buhari, Savm, 2)
Oruç, insana sabır ve tahammülü öğretir.

Hayat içerisinde zahmetle rahmet, acı ile tatlı, mihnet ile nimet bir arada bulunur.

Çoğu kere nimet ve rahmete ulaşmanın yolu zahmet ve mihnetlere katlanmaktan geçer.
Bu yönüyle sabır ve tahammül başarı ve zaferin anahtarıdır.

İnsanın sabra ihtiyacı, sadece zorluk ve sıkıntılarını aşmak için değildir.

Genişlik ve rahatlık zamanlarında da insan, elindeki nimetlerle şımarmak, onları harama ve isyana vasıta yapmamak için sabra muhtaçtır.

İşte oruç, insanı güçlüklere katlanmaya ve meşakkatlere karşı tahammüle alıştırır.

İnsanda sabır duygusunu geliştirir ve olgunlaştırır. Bu sebeple Peygamber efendimiz:
“Oruç sabrın yarısıdır.
” (İbn Mace, Sıyam, 44)

-Oruç nefsi terbiye eder:

Oruç, insanı kötülüklerden uzaklaştırır, iffetini korur.

Ramazan orucunun farz olduğunu bildiren ayetin sonunda bu husus açıkça belirtilir. “Umulur ki oruç sayesinde kötülüklerden korunursunuz.”

(Bakara, 2/183) Hz. Peygamber de evlenmeye gücü olmayan gençlere oruç tutmalarını tavsiye etmiştir. “Kimin evlenmeye gücü yetmezse oruç tutsun; çünkü oruç insanın şehvetini kırar.”(Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 255, Had. No. 904)
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Ramzan-ı şeriftedi orucun hikmetleri
  • Hem Cenâb-ı Hakkın rububiyetine,(Oruç Allah'ın Rab isminin tecellisine ve terbiye cihetine bakıyor. Nefis Allah'ın rububiyetinden ve terbiyesinden tam hissesini oruçla alıyor. )
  • Hem insanın hayat-ı içtimaiyesine,(Ramazandaki oruç,insanların sosyal ve cemiyet hayatına,yardımlaşmaya,fakirlerin hallerini idrak etmeye ve böylece zenginlerin fakirlere yardım etmesine bakan yönleri cihetiyle sosyal yönü kuvvetli bir ibadet olarak vazifesini yapıyor.)
  • Hem hayat-ı şahsiyesine (Ramzandaki oruç hem de insanın şahsi hayatına bakıyor ve insana sabır,şükür kapılarını ardına kadar açmasına vesile oluyor.İnsan oruçla nimetlerin hakiki fiyatını ve sahibini idrak ediyor,ülfet ve gafletten sıyrılarak nimetlerin münim-i hakikinin ihsanı olduğunu anlayan insan kulluk mertebeleride arş-ı kemalata çıkmaya orucunu vesile yapıyor.)
  • Hem nefsin terbiyesine,(Oruç en çok insanın nefsine darbe vuruyor.Çünkü nefis ancak açlık tahtında teslim-i silah ediyor.Açlık olmasa nefis Rabbisini tanımak istemiyor.Açlıkla zaafiyetini ve acziyetini anlayarak kulluğunu ve Allaha olan ihtiyacını tam hissetmeye başlıyor.Zaten acziyetini ve fakriyatını anlayan insan kulluğa adımını atmış oluyor.İşte oruç nefsi bu cihetten çok iyi terbiye ediyor ve firavunluk tafarını törpülüyor ve pörsütüyor.)
  • Hem niam-ı İlâhiyenin şükrüne bakar (Oruç,insanların normal zamanlarda tam idrak edemediği nimetleri ve münim-i hakikiyi idrak ettirdiği için hakiki nimet sahibine hakiki fiyat olan şükre çok keskin bir vesile oluyor.Bu cihetten de Allahın ilahi nimetlerinin şükrüne bakıyor.)
 

teblið

Vefasýz
Resim_1311751515.jpg




“Ey iman edenler! Oruç sizden önceki gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara /183)

Yukarıda zikredilen ayeti kerimedeki “umulur ki korunasınız” cümlesi orucun en büyük hikmetinin takva olduğunun delilidir. “Kim, yalan sözleri ve kötü davranışları terketmezse, Allah’ın onun yeme ve içmesini terketmesine ihtiyacı yoktur” (Buhari) hadisi de takvaya vurgu yapmaktadır

. Oruçlu iken daha titiz davranmamız gereken bazı adaplar vardır. Bunların başında kişinin diline sahip çıkmasıdır. Boş ve faydasız sözlerden yüz çevirmesidir. Takva sahipleri her hallerinde ve her zaman dikkatli davranırlar, hareket, söz, davranış, duygu ve düşüncelerini kontrol altında tutarlar.
 

La-Tahzen

Well-known member
Oruç, ”nefsin rububiyetini kırmak, aczini göstermek ve ubudiyetini bildirmektir. Yani, açlıkla nefsin firavunluk cephesine darbe vurmak, aczini, zaafını, fakrını gösterip abd olduğunu bildirmektir.”

eğer gerçekden aç kalırsa elbet :)

geçen akşamki sohbette bu konu üzerinde durduk ve bi abimiz dedi ki ;
biz aç kalıp nefsi terbiye etmeye çalışmıyoruz ki biz sahurda tıka basa hatta israfına yiyerek aç kalmamak için çalışıyoruz..
bi bırakın biraz aç kalalım susuz kalalım korkmayın ölmeyiz..

yoksa nasıl anlarız biz çöpe ekmek atarken tabakda kalmıs yemeği iğrenerek dökerken açlıkdan ölen insanları..
Rabbim istese bizde orda yaratılabilirdik!

şükür ki Rabbimin ezanla buyrun dediğinde soframız donatılmış sular hazırlanmış olarak iftar ediyoruz..o anki sevinci hiç bişeye değişemiyoruz..

işte insanoğlu anla ki;
o kadar fakirsin O (cc) vermezse yiyemezsin ,
sıhhat vermezse yediğinden lezzet alamazsın ,
o kadar acizsin ki kudretinde iktidarınla bu hadsiz nimetleri elde edemezsin..

Rabbim acizliğimiz ve fakirliğimizi bildirip nefsimizi bize musahhar eylesin..Oruç merdiveniyle nefis terbiyesinde en müntehayı kazandırsın inşallah..amin..
 

Ukbaa

Well-known member


''Herşey için bir zekat vardır. Vücudun zekatı oruç tutmaktır.''
(İbn Mâce)



Her nimet kendi cinsinden şükürle muamele ister.
Evet Cenab-ı Hak bizlere sağlıklı bir beden nimeti vermiş.
Ve verilen bu nimete karşılık içerisinde
hayat-ı şahsiyeye,
hayat-ı içtimaiyyeye,
nefsin terbiyesine,
verilen niamatın şükrüne
bakan çok cihetlerle hikmetler bulunduğu halde
Ramazan ayında bu vazifeyi eda etmemek hem Cenab-ı Hakk'a itaatsizlik
hem de sağlıklı beden nimetinin şükrünü eda etmemek olur.

Nasıl malın zekatı o maldan belli bir miktar fakire vermek ise,
ilmin zekatı başkalarına anlatmakla,
gözün zekatı kainat kitabındaki hüsün ve nakış-ı esma-i ilalhiyyeyi okumakladır.
Aynen öyle de vücudun zekatı da 12 aydan sadece bir ayda oruç tutmak ile olur.
 

La-Tahzen

Well-known member
küçük bir soru

İnançsız birisi oruç tutarsa Allah’ın varlığına ulaşabilir mi?

bunu kim net olarak bilebilir ki;

amaç ve niyet de çok önemli.. ne için oruç tutuyor bilincindeyse yada inançsız olmasına karşın içersinde bir yerde inanmaya iştiyakı varsa yahut meyyalse Rabbimde hidayet nasip ederse inşallah olur..Lakin bu oruç onu Rabbine yöneltmiyorsa ne ehemmiyeti var ki..
 
Üst