Bilgisayar oyunları hakkındaki düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

Habib1

New member
S.A.

Bilgisayar oyunları hakkındaki düşünceleriniz neler? Bilgisayar oyunları gençleri kahvehanelerden, sokaklardan kurtarıyor ve bilgisayar başına kilitliyor..

Mesela daha önce kötü(müstehcen) sitelere müptela olmuş bazı arkadaşlarımı bazı oyunlara bağımlı görüyorum.. Bu beni sevindiriyor.. Müstehcen sitelere giren arkadaşlarımızı bilgisayar oyunlarına yönlendirirsek harama girmelerini önlemiş olmaz mıyız? O zaman dilimini bilgisayar başında geçireceklerse bari günah işlemesinler..

Şimdi bazı kardeşlerim "zaman israfı" diyecekler fakat bir haramdan kurtarmak söz konusu.. zamanla bir derece daha iyiye yönlendirilebilirler.. ne dersiniz?
 

grimsi

Member
oyunların daha az günah olacağını sanmıyorum özellikle yeni oyunlar yüzünden,ben bir oyuna bağımlı olmuştum hayatımdan 2 sene çaldı okuldan atılmama sebep oldu,hiç bi şekilde mantıklı olamaz..ki bilgisayara bağlayan oyunların amacı o,afedersiniz ama ot gibi bi toplum yapmaya çalışıyorlar.
 

akýncý

New member
bilgisayar bağlayan oyun oynama sende. illede online oyun oynayacağız diye birşey yok ki. online oyunlar kumar gibi zaten pek bir farkı yok.
 

grimsi

Member
bağımlılık yapıyor demişsin ama online olmayan oyunlar pek bağımlılık yapmıyo belki de vardırda ben bilmiyorumdur.
 

Yorgun

Well-known member
Çağın Hastalığı Can Sıkıntısı


7’den 70’e herkesten duyarız bu sözü, “bu gün çok canım sıkılıyor” Dünya hayatının tüm zevklerini hızla tüketen ve yalnızlığa mahkum olan, bir gençlik geliyor.
“İNTERNET” “Sanal dünyaya hoş geldiniz.”
İyi ve dozunda kullanıldığında teknoloji harikası diyebiliriz. Fakat iyi kullanılmadığı taktirde, “Teknoloji hastalığı, yani can sıkıntısı” ve beraberinde getirdiği ruhsal tahribatlar yaşayabiliriz.

“Kimine göre bilgi hazinesi, kimine göre dünya kütüphanesi, kimine göre açık üniversite.” Bu öyle bir dünya ki, “sözlerin sustuğu, parmakların konuştuğu” ve insanları hızla yalnızlığa çektiği sanal dünya. Bu yalnızlığa doğru yol alırken, iş hayatında sekreterimiz cep telefonu, ofisimiz internet oldu. Anlayacağınız neredeyse tek oda da, tek başına şirket olduk.Yani Avrupalıların dediği gibi, (Home Office) yani evimiz işimiz oldu.
Bu durma baktığımızda, uzay filmlerinde izlediğimiz, telepati olayları sanki gerçekleşiyor izlenimi veriyor insana. Yalnızlığa alışan gençleri bekleyen bir başka gerçek ise, tüm örf ve adetlerimizin yavaş, yavaş unutulup, sosyal yaşantıdan hızla uzaklaşmalarıdır. Sonuç olarak önlem alınmadığı taktirde, yeni nesilleri yalnız ve sıkıntılı bir gelecek beklemektedir.
İnternet tiryakiliği sadece gençlerle sınırlı değildir. İlkokul çağlarındaki çocuklarda da görmekteyiz. Çocukların en doğal hakları olan oyunları dahi, açık havada arkadaş ortamında, park ve bahçelerde olması gerekirken, sanal ortamlarda tek başlarına bilgisayar oyunlarına kilitlenerek, bu sahte zevki yaşamaya çalışmaları, onlarda geri dönülmez ruhsal tahribatlara yol açmasına sebep olabilir.
Zengin hastalığı can sıkıntısı
İstatistikler, zengin ve refah seviyesi yüksek ülkelerde, psikiyatri hastalarının daha çok olduğunu gösteriyor. Bu ülkelerde henüz 18 yaşında olmadan tüm heyecan ve zevkleri hızla tüketen gençlik, bulunduğu hiçbir ortamdan zevk alamaz hale gelebilir. Bunun sonucunda da, ruhsal çöküntüler ve kötü alışkanlıklar olabilir.
Doğal olarak insan, istediği bir şeyi elde edene kadar heyecan duyar. Elde ettiğinde bu heyecan hızla yok olur. Sürekli yeniliklerin arayışına girer. Bu kısır döngü sonunda isteksiz hale gelip, her istediği sıradanlaşmaya başlayana kadar sürer. Toplumun diğer kesimlerine göre her şeyi elde edebilen insanlar, Allah’a şükredeceği yerde, doyumsuz nefsinden dolayı, arayışlarının içinden çıkamaz hale gelir. Sonuç olarak can sıkıntıları başlar.
Kuran’da Hz. Süleyman’ın kendisinden sonra kimseye nasip olmayan, büyük bir zenginlik ve mülkün sahibi olduğunu ve bu nimete olan şükredici tavrını şöyle anlatılır:
'Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin.'Böylece rüzgarı onun buyruğu altına verdik. Onun emriyle dilediği yöne yumuşakça eserdi. O da demişti ki: 'Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim…' (Sad Suresi,32.35.36)

Can sıkıntısıyla nasıl baş ederiz?
“Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir.”(En’am Suresi.32)
Ayetin ifadesiyle, bu oyunun farkına varıp, hayata hep heyecanla bakmaktır. Çünkü, heyecanın ve şevkin bittiği yerde sıkıntılar başlar. Heyecanı sürekli yaşatmanın tek anahtarı Allah inancıyla beraber, dünyadaki var oluşumuzun amacını keşfetmektir.
Neden var olduk? Bu sorunun cevabını derin düşünerek aramaktır. Bu cevap Kuran'da,
“Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.”(Zariyat Suresi,56
'... Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur.' (Rad Suresi, 28) ayetiyle haber verilmektedir.

Ayrıca düşüncelerimizde, geçmişin muhasebesini tekrar-tekrar yapmadan, bedeni ve zihni boş bırakmadan, geleceğe dönük çalıştırmaktır. Kendimizi monotonluktan kurtarıp, her gün yeni bir sayfa açmaktır.
Sıradanlıktan kurtulmanın bir başka yolu da sabit fikirlerden kurtulup, yeniliklere açık olmaktır. Hangi yaşta olursanız olun, kendinize severek yapacağınız bir meşguliyetiniz mutlaka olmalıdır. Sabah şevkle uyanmanız için size ihtiyacı olan, sizin sorumluluğunuzda olan bir uğraşınız olması gereklidir. Bunlar: Çiçek bakımı olabilir, çocuk olabilir, hayvan olabilir. “Hatta en önemlisi, her yaşta yapılabilen ve en güzel uğraş olan, spor olabilir.”

Belli bir yaştan sonra (emeklilik ) yaşlarında daha da boş zaman olacaktır. Bu boş zamanlara hazırlık, gençlik yıllarında edinilen faydalı alışkanlıklarla doldurulabilir. Aksi taktirde, emeklilik yaşlarında işlerinin büyük bir kısmında azalmalar olduğundan, can sıkıntısıyla baş etmeleri mümkün olmayacaktır.
“Unutulmaması gereken en önemli alışkanlık ise, kitap okumaktır. Dolayısıyla insanlara, okuma tiryakisi olmalarını öneriyorum.”
Sıkıntıları gidermenin bir başka yolu da dua ve ibadet etmektir. Düzenli yapılan ibadetler insanı başıboşluktan ve tembellikten kurtarıp, harekete geçirir. Allah’a karşı olan görevimizi yerine getirmenin, manevi huzurunu vererek vicdanımızı rahatlatır...
İnsanların arasında yaşanan yalnızlık
Kalabalıklarda yaşanan yalnızlık bence tüm yalnızlıklardan daha zordur. Bu yalnızlık, kimsenin seni anlayamaması, bulunduğun topluma göre bilgi seviyenin yüksek olması, insanı sessizliğe ve yalnızlığa mahkum edebilir. Hatta, aynı evi paylaşmak zorunda kalan ve eşleriyle anlaşamayan yalnız insanları görmek de mümkündür.
Yalnızlığı avantaj olarak kullanmak
“Verimli insanlar yalnız değildir.”
Fikir üreten güçlü ve zeki insanlar, yalnızlığı avantaj olarak kullanmayı çok iyi bilenlerdir. Belki bu insanlar kalabalıklar arasındaydılar ve hep öndeydiler fakat, düşüncelerinde hep yalnızdılar. Bu insanlar yalnızlıklarını ilim ve biliyle doldurarak, tarih boyunca insanlığa büyük hizmetler ve icatlar yapmış yalnız adamlardır.
Hatta peygamberler de, düşünce ve ilim açısından hep yalnızdılar. Fakat bu onların Allah’a olan bağlılıkları, inançları ve teslimiyetleri derecesinde, kendilerine verilen akıl ve ilmin, iç dünyalarında yaşadıkları meşguliyetleri ile, kimsenin anlayamadığı dopdolu bir yalnızlıktır.
Nuran YELKENCİ
 

Yorgun

Well-known member
CHAT VE OYUN SİTELERİ ZİNAYA AÇILAN KAPILARDIR.


Sosyal ve içtimai, itikadi ve imani hayatımızı en büyük değerlerinin başında namus ve şeref gelmektedir. bu ulvi ve yüksek değerleri muhafaza etmek asrımızda teknolojik gelişmeler yüzünden daha da zor hale gelmiştir.teknolojik gelişmeler ve medeni hayatlar namus anlayışını değiştirip geriletmiş,teknolojik yenilikler evlere girdikçe evlerden ahlakı,hayayı ve namusu çıkarmaya başlamıştır..eskiden evli bir kadın yada genç kıza yada evli bir kadına sokakta tanımadığı bir erkek arkadaşlık teklif ettiği zaman başına çantayı yerdi.yada polise şikayet edilirdi. hiçbir kadın gidip tanımadığı erkeklerle oturup kahvede oyun oynamazdı.yada onlarla sohbetler etmezdi.ama internet teknolojisiyle tanışan bayanlar internet üzerinden kurulan oyun sitelerinde tanımadığı erkelerle okey,biriç ve tavla vb gibi oyunlar oynamaya,hiç tanımadıkları erkeklerle chat odalarında sohbetlere başladılar.sadece masumane bir ortam hali verilen ve sanal kimlik olarak gösterilen bu alemler aslında o kadar masumane değiller.can sıkıntısını gidermek ve merakı tatmin etmek adına kurulan bu tür sitelerin sakinleri arasında bir çok dolaplar dönmektedir.evlisi,dulu,genci,delisi, sapığı her türlü insanı bünyesinde barındıran bu sitelerde ki erkek ve bayanların etkileşimiyle aşka,zinaya ,haramlara ve kapı açıyor.erkek ve bayanlar arasında masumane başlayan oyunlar memleket,meslek,yaş,boy,pos evli ,bekar sorgu suallerine kayıyor.oyunların mecrası çoğu bayanda bir zaman sonra msn de aşk oyunlarına kayıyor.evlisi ,dulu ve yetimi kendini ummadığı bir aşkın içerisinde buluyor.eşlerini işe ,işlerini yoluna koyan ,çocuklarını uyutan yada okula gönderen bayanlar hemen internet kahvelerine koşuyor ve erkeklerle akşama kadar taş çeviriyor.akşamlara kadar sohbet odalarında dertleşip içini dışını sırlarını tanımadığı erkeklere döküyorlar.sabahlara kadar sırdaş edindiği erkeklere bütün hayatını ve mahremlerini satıyor.mahrem olan hallerini yavaş yavaş o erkeklere aralıyorlar.bu süreçlerin çoğunluğu maalesef aşk,zina ve ihanetlerle neticeleniyor.oyun arkadaşları aşıkdaş oluyor.sohbet arkadaşları yatak sırdaşları oluyor.kendisine haram olan yabancı erkeklerle sanalda konuşmak ,oyun oynamak,arkadaş olmak,oyundaş olmak haramları yeni haramların kapısını açıyor.öyle noktalara varıyor ki bu sanal arkadaşlıklar kadın evliyse eşinden soğuyup boşanmaya veya zinaya,bekarsa karşısındakine aldanmaya kadar varıyor.

hayatını ve yaşayışını sevmediğim ama iş icabı her gün gördüğüm onlarca insan vardı onların yanına iş icabı veya tebliğ için vardığımda hepsini internette kadınlarla oyun oynarken görürdüm.akşama kadar bütün işleri sanki buydu.herkesin oyun sitesinden bulduğu bir aşığı mutlaka vardı.işin garibi bazıları haftada sevgili aşık veya arkadaş değiştiriyordu.konuştukları bayanların içerisinde evlisi dulu bekarı vs vs her türlüsü vardı.bu insanların o bayanlarla öyle diyaloglarına rastladım ki eyvah dedim.bu oyun sitelerine giren bayanların neredeyse tamamı zinaya veya harama düşüyorlar.kendilerine erkek arkadaş,aşık,sırdaş veya arkadaş buluyorlar. Hele yanına uğradığım bir tanıdık arkadaş vardı ki, kendisini oyun sitesinde öğretmen olarak tanıtıyor kadınları öyle avlıyormuş.bu tanıdık genç örtülüsü ,açığı ,kaçığı olmak üzere 100 den fazla kadınla oyun sitelerinde tanıştığını hepsiyle nette yada gerçekte farklı şeyler yaşadığını söyledi.kendi kendime bu acaba şimdiye kadar yüz kadınla zinaya düştüyse acaba bunun gibi kafa taşıyan nice erkekler kaç tane evli,dulu yada genç bayanla bir şeyler yaşadılar ve yaşıyorlar..


Acaba bu oyun sitelerinin müdavimi bayanlar kaç tane erkeğin elinden geçtiler.acaba kaç tanesi eşini aldattı,boşandı,eşine ihanet etmeye devam ediyor,yada evinden eşinden çocuğundan soğudu.


Bu teknolojik internet nimeti ahmak ve hain insanların vasıtasıyla şeytanın elinde öyle bir koz ve silah hükmüne geçmiş ki,bu oyun ortamları sayesinda nice namusları, iffetleri, şerefleri mahvediyor. Bu oyun sitelerinde kadınlar, haram olan kumar masalarında erkeklere kalplerini, iffetlerini, şereflerini ve eşlerini veriyorlar. Kumar masasından kalkıp erkeklerin kalplerine, yataklarına ve hayatlarına giriyorlar.Kumarda kaybetseler de gayri meşru aşkta kazanıyorlar.
Namusunu, şerefini ,ailesini seven ve kaybetmek istemeyen, din ve imanını korumak isteyen ve şeytana vermek istemeyen bayanlar haram olan bu kumarhanelere girerek zinaya,boşanmaya ve ihanetlere kapı açmasınlar.oyun siteleri,chat odaları zinaya,fuhuşa,ihanetlere ve aile içi huzursuzluklara kapı açmaktan başka hiçbir şeye yaramıyor.aileyi,toplumu,namusu,şerefi ve dini mahvetmekten başka bir iş yapmıyor.Allahın emaneti olan beden,hayat,namus öyle basit yollarda harcanacak kadar ucuz değildir.Hiç kimse kendine güvenip ben yapmam ben etmem demesin çünkü hadiste vardır ki, yabancı bir kadınla erkek yalnız kalınca üçüncüleri şeytan olur.Şeytan onları arkadaşlıktan aşıkdaşlığa,sırdaşlıktan zinadaşlığa atar.Kendileri dahi bu süreçlere nasıl geldiklerini anlayamazlar.Sakın ben kanmam! aldanmam !’ben kendime güveniyorum demesinler çünkü şeytana zaif imanlıyı da kuvvetli imanı olanı da desise ile aldatır.Büyük bir çoğunluğun aldandığının delili her rast geldiğim adamın her hafta başka başka bir kadınlarla oyun sitelerinde ve msn lerde konuşması ve bir adamın yüz kadınla oyun siteleri aracılığıyla görüştüm demesidir.Bu tür sitelerde böyle değersizleşen kadınların hallerini ihbar eden bir hadisi şerifte şöyle buyruluyor.. ‘Ahir zamanda bir erkeğe kırk kadın nezaret edecek. Yani bir erkek kırk kadınla beraber olacak. Kadınların değeri düşecek. Adi bir meta hükmüne geçecekler. Bir nevi kullanılıp atılan paçavraya dönecekler.


Demek can sıkıntısı, gizli heyecan, merak duygusunu tatmin etmek ile başlayan sanal süreçlerin sonu hayra değil şerlere, gayri meşru hayatlara, ihanetlere açılıyor.Şeytanın gayri meşru yalancı iştiha ile doyurmayan aşk tuzaklarına düşülüyor.gerçek hayatta namus timsalleri olan bayanlar sanal dünyanın içine girince rumuz maskesini takıp günahlara ve haramlara dalıyorlar.bu batmalar,dalmalar ve düşmelerden kurtulmak isteyen oyun ve chat sitelerinin kapısına vicdan ve sadakat kilidini vursunlar. Namus ve şeref odalarının kapısını herkese açmasınlar.
M.SAMİL KAKÇA
 

Yorgun

Well-known member
Üstüne Gelen Duvarları Yık

Ruhunun daraldığını hissettiğin anların var.

Sana sorulduğunda diyorsun ki, sanki duvarlar üstüme üstüme geliyor.

Hâlbuki ne duvarlar üstüne geliyor ne senin ruhun daralıyor.

Kendine bu çileyi çektiren sensin.

Bu bunalımı yaşamak zorunda olmadığını anladığında umarım hayatında bir şeyler için geç kalmış sayılmazsın.

Kalbin mi ağrıyor, bil ki sevdiğinden ve sevdiklerinden karşılık görememen nedeni iledir.
Ruhun mu daralıyor bil ki o ruhun gıdasını vermemen nedeni iledir.

Evet, teşhis doğru. Zamanlama doğru. Fakat tedavinde geç kalıyorsun.

Hasta olduğunu anladığın zaman hastalığının yarısının iyileşeceğini bilmelisin.
Sabah evinden iş için ayrıldığında akşam dönünceye kadar aldığın ciddi darbeler nedeni ile kalbin yaralanıyor.

Karanlık aleminden göz pencerenle bakmayı bilmiyorsun ki, ruhun ile görmeyi başarasın.
Ruhun ise göremediğini yiyemiyor. Ve açlığa mahkum ediyorsun onu.
Hastalıkların ile yaşamayı öğrenme.

Bu hastalıklarından acilen kurtulmaya bak.
Nasıl mı?

Abes ile iştigal etme.
Abes yani Oyuncak kabilinden faydasız ve boş ameller işler.
Lüzumsuz ve gayesiz işler.

Ruh gibi mükemmel varlık ancak o mükemmelliğe layık bir surette ilgi ister.
Sen kalkmış böyle muhteşem ötesi bir ruhunu o ruhuna hiç layık olmayan lüzumsuz boş amaçsız gayesiz bir çok işler ile muhatap ediyorsun.

Sonra da ruhum daralıyor diyorsun.
Elbet daralacak. Elbet sıkılacak.
Çünkü tabiatı böyle.

Sen o ruhunu o ruhuna layık işlerle muhatap etmiyorsun ki.
Sonra kalbim hüzünlü diyorsun.

Kalbinin acı çektiğini hissediyorsun.

Ve buna bağlı olarak yaşadığın hayatından hiçbir lezzet tat ve keyif alamıyorsun.

Ruhuna namaz ile nefes aldırmayı hiç denedin mi?

Kalbini iman hakikatleri ile doyurmayı hiç denedin mi?

Denedim ama kıldığım namaz ile o ruhum nefes alamadı.
Denedim ama okuduğum ilim ile kalbim doymadı ve tatmin olmadım.

Evet doğru diyorsun. Çünkü bu doğruluğun içinde yanlış giden şeyleri mizacın kabul etmiyor.

Fakat sen namaz kılıyorsun. Bırak namaz seni kılsın. O zaman ruhun nefes alacak. Tıpkı sevgilinin kollarına kendini bırakmak gibi. Namaz o sevgilinin kollarından daha sıcak saracaktır o maneviyat ile seni ve benliğini.

Benliğini diyorum çünkü namaz içinde benlik biter sadece O başlar. O’nun varlığının içinde hiçbir ben kalmaz. Her şey O oluverir tüm hücrelerin sadece O’ nu gösterir. İşte o vakit ruhunun alacağı teneffüs baki bir hayatı sana kazandırır.

Kalbini doyurmak istiyorsan. Okuduğun hakikatleri bırak. Hakikatler seni okusun. O gerçeklerde sen fani ol. Tıpkı bir bardağa dolan su gibi. O bardağın şekline gir. Bir hava gibi her yere nüfuz edebil. İşte o vakit kalbinde tatmin olur kalbinle beraber bütün keşfedemediğin duygularında.

Yanlışların şehvetinin çokluğu kadardır. Ne kadar az hata etmek istiyorsan o kadar şehvetini kontrolün altında bırak.

Taşıdığın nefsinin ne kadar zararlı olduğunu söyleyen binlerle alim var. O alimleri dinle. Fakat nefsi tanıyarak dinle. Nefis senden ayrı gayri biri değil. Nefis sensin. Kendi zatın dır. Ruh gibi cesedden ayrı bir nesne değildir.

O halde kendini terbiye et. Yontulmuş bir ağaç tan koltuk olur masa sandalye olur. Yontulmamış bir ustanın tezgahından geçmemiş bir kütük ise anca ateşe atılacak yakılacak bir odun olur.

Şimdi et ve kemik yığını olan bedenine dön tekrar tekrar bak. Ve karar ver bir ustanın tezgahından mı geçmek istiyorsun yoksa kuru bir kütük olacak sonu gelmez sonlara mı gitmek istiyorsun.

Geçmişin büyük bir mezaristandır. Geleceğin geçmişinden de büyük bir mezaristandır. Sen ise o iki mezarlık arasında önüne kurulu bubi tuzakları arasında yürümeye çalışan bazı zaman tökezleyip düşen bazı zaman emekleyen bir yolcusun.

Şimdi bu durumu fark ettin uyandın kurtuldun. Yoksa kabrinin kabir taşına kafanı çarptığında uyanacaksın. O vakit bu uyanış sana yeni bir gaflet uyuyuşu için fırsat vermeyecek.

Gözlerin ile göz bebeklerime baktığında kalbime dokuna biliyorsan sen artık insansın demektir. İşte mevcudata baktığında o işlerin özündeki hayat ve kalp olan ilahi isimlerin tecellilerine dokuna biliyorsan insanlığın en yüksem mertebesine çıkıyorsun demektir.

Önünde iki yol var.

Birincisi: mutfak ile tuvalet arası gidip gelen bir gübre makinesi olmak.

İkincisi: varlığının başlangıcından sonsuzluğa uzana bilen, cennet libaslı efendilerden olmak.

Ah şu gaflet nedir ki biliyor musun?

Birincisine taliplerin ikincisine nazaran çok olmasına aldanmanın adıdır gaflet.
Şimdi söyle hala duvarlar üstüne mi geliyor yoksa yıktın mı duvarlarını.

Haydi söyle kalbin acı çekiyor mu yoksa en tatlı şerbetleri ona içiriyor musun?

Süleyman Yasin AKDENİZ
 

akýncý

New member
herşeyin iyisi kötüsü vardır. kadınlarda, sadece kadınlarla internetten oyun oyanayabilir. herşeyi kötü göstermeye çalışmayın. kumar oyunları sanal oyun dünyasının çok küçük bir kısmıdır. herşeyin kötü kısmını gösterip kulp takmayın.
 

Habib1

New member
Bu efsane oyun, artık okulda bir ders! - CHIP Online Haber buna ne dersiniz? Bu oyunu bende oynadım.. stratejik düşünme yetisi kazandırıyor.
Online oyunlar ın ne farkı var onu anlayamadım.. Chat, tanışma açısından mı sakıncalı görüyorsunuz? Mesela facebookta Farmville ya da Empires Allies adlı oyunlar var.. Parayla kredi alınabiliyor ama oyundan para kazandırmadığından kumar kategorisine gireceğini düşünmüyorum, sadece puanları yükseltiyor herhangi bir geri dönüş yok..

Genel olarak oyunları övme çabasında değilim yanlış anlaşılmasın.. ilk sorumda olduğu gibi müstehcenlikten ve serserilikten kurtarması açısından oyunların mübah yönü hatta haramdan kurtarıyorsa sevap yönü olabileceği kanaatindeyim.
 

Nesl-i Cedid

Well-known member
İnternetin yaygınlaşması internet kafeleri,evleri modern kahvehanelere çevirmiş durumda.Sadece farkı adam kahvede değil odasında vakit kaybetmekte.Adam masada gerçek kişilerle değil de internette sanal/gerçek kişilerle yine aynı oyunu oynamakta.

İnsanın fıtratında eğlence ihtiyacı vardır fakat bu ihtiyaç müsbet yolda tatmin edilmelidir.Örneğin piknikler,eğlenceli sohbetler falan...
 
Üst