ikindi vakti basan sıkıntı

Huseyni

Müdavim
İkindi namazından sonra güneş tamamen batıncaya kadar geçen zaman dilimi keza birçok iş kolu için en verimli zaman dilimidir. Bu saatte uyumak rızkı da, ömrü de noksanlaştırır. Çünkü insanın günün verimini muhasebe edeceği, ölçüp tartacağı, yarınki gün için yeni plânlar yapacağı, hayat için yeni moral ve motivasyon bulacağı bu zaman diliminde uyumak insanı bütün bu neticelerden genellikle mahrum bırakır. Buradaki uyku sakındırmasının da kerahet vaktine denk gelmesi ile ilgisi yoktur. Zaman dilimi bakımından sakıncalı görülmüştür. Fakat şüphesiz bunun da istisnası vardır: Meselâ, gündüz boyu aralıksız yoğun bir çalışma gösterip akşamdan sonra gecenin bir vaktine kadar yeniden yoğun bir çalışmaya girecek birisi için, eğer bu vakitte biraz boşluk söz konusu olursa, bu kişinin bu vakitte bir miktar kestirmesinde dinen bir sakınca olmaz...

...İkindi ile akşam arasında yatmamak lazımdır. Herkes bu vakitte yatmanın zararını bizzat tecrübe ederek görmüştür. O vakit yatıp da kalkan kimse sersem gibi olur, bir türlü kendisini toparlayamaz.

Öğle namazını kıldıktan sonra bir müddet yatmak ise çok faydalıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
 

nurum87

Yeni Üye
Aleyküm selam. Evvela ikindi vakti veyahut diğer vakitler olsun kendinizi iyi hissetmediğinizde, üzerinize bir rehavet çöktüğünü düşündüğünüzde öncelikle Yüce Yaratıcıya Allah'a sığınıp sizi bu sıkıntılı urumdan feraha çıkarması için dua ediniz. Dua imanlının anahtarıdır. Ardından güzelce abdest alıp, namazını kılınız. İnşallah bu durumunuz böylelikle geçer. Her insanın vaşına her an birşey gelebilir. Bu sıkıntı hissetme hali size özgü değil rahat olunuz. Siz Allah'a sığınıp, O'ndan yardım bekleyiniz. Hayırlı günler.
 

AYNELHAYAT

Well-known member
meryemce kardeşim belki komik gelecek sana ama şöyle birsey var ,mesela küçük bir çocuk ikindi vakıtlerınde uyuyup uyandıgında okula geç kaldıgını sanır ,önlügünü giyebilir hatta .ya da kişi uyandıgında kapının nerde oldugunu bile şaşırabılır ,bu gibi durumları yaşayanlar var . belki kerahat vaktinin insanlar üzerindeki olumsuz sonuçlarıdır .gerçi olumlu yönlerının oldugunu hiç duymadım .eh neyse çok uzatmayayım :) allah a emanet
 
Ikindi vakti insan zevale akıyor üstümüzdeki zevalim örtüsü kalınlaşıyor gittikçe hüzün vakti ikindi hüsran ayrılık vakti ikindi...asra vakte ikindiye yemin olsun ki hüsrandadır insan hüzündedir ..insanın hüsranı artıyor ikindi vakti.secdeye yaklaş rabbine yaklaş yakınlaş vakit ikindi..dualarını fısılda onun huzurunda tutup dizlerini kendine gelmek için kendine çekiyorsun vede kendine gelebilmek için kendinden geçiyorsun.....
 

mihrimah

Well-known member
Kardeş siz su-i zanla yaklaşıyorsunuz. Bu sizi aşağılayan bir durum değil.
Psikolog deyince neden insanlar kendilerine çirkin muamele yapılmış gibi hissediyor.
Ben 17 yaşında annemi kaybettim ve en küçük kardeşim 10 yaşındaydı. Bir zaman sonra ona ulaşamadığımı hissettim, kardeşim deli değildi, zekası da geri değildi ama bizden uzaklaşıyordu, ruhunun sıkıldığını daraldığını ifade ediyordu. Ben de bunun üzerine onu bir psikoloğa götürdüm. Bir kaç seans sonra bu şikayetlerinde azalma oldu.
Ben psikoloğu ile konuştuğumda şu ifadeyi kullandı; içimizde bastırdığımız, üzüldüğümüz veya şiddetli yaşadığımız eksi birçok vaka, ileri tarih de bu şekilde karşımıza çıkıyor. Bu şikayetler çok normal.
Biz sizi psikoloğa sevkederken sizin kişiliğinizde sıkıntı görmedik, bu durum tek başınıza değil destekli giderilmesi gereken bir durum ifadesidir.
Çünkü daimli bir sıkıntı değil içinde bulunduğunuz durum belli bir zamanda oluyor.
Lütfen bu dile getirdiklerimizi yanlış anlamayın gerçekten size yardımcı olmak için yazdım. En azından branşım gereği bu durumu ifade etmek zorunda kaldım.
Sizi kırdıysam hakkınızla helal edin.
Vesselam
 

Kýrýk Testi

Well-known member
Daralıyorum, Ruhum Sıkılıyor Diyenler Ne Yapmalı?

Zeynep KAÇMAZ / ZAMAN
Hiçbir sebep yok iken insan, içine girdiği atmosferin etkisiyle ruh semasının yıldızlarının birer birer kayıp döküldüğünü hissedebilir


İnsan zaman zaman sebepsiz iç sıkıntılar yaşar. Yaşanılan eğer bir psikolojik rahatsızlık değilse bu durum kabz halini bize hatırlatır. Doç. Dr. Necdet Tosun, kabz halindeki kişinin tutuk, durgun ve sıkıntılı olacağını söylüyor. Bu hali yaşayanlar tefekküre, ibadete, tevbe-i istiğfara, Allah'ın kullarıyla ilgili sevgi ve merhametini anlatan ayetleri okumaya yönelmeli.Değişik dönemlerde hemen herkeste bezginlik, bıkkınlık, ümitsizlik görülebilir. Hiçbir sebep yok iken insan, içine girdiği atmosferin etkisiyle ruh semasının yıldızlarının birer birer kayıp döküldüğünü hissedebilir. Gönül darlığına düşer, adeta boğulacakmış gibi olur. Bu yaşanan iç sıkıntısı, psikolojik bir rahatsızlığın belirtisi de olabilir. Bu sıkıntıları destekleyen farklı belirtiler söz konusu ise mutlaka bir uzmana başvurarak tedavi yolları aranmalıdır. Dini anlamda ruhen sıkıntı, daralma anlamına gelen kabz hali insanları zaman zaman içine alan bir durumdur ki; bunun için ruhumuzu rahatlatacak ibadete, duaya, Allah'a teslimiyete daha özen göstermeliyiz.
Kalbinin kasvet bağladığına ve karanlıklar içinde kaldığına inanan bir insan, şayet kendisini ümitsizliğin pençelerine teslim etmezse ve vicdan lisanıyla sürekli "Tut beni Allah'ım, tut ki edemem Sensiz!" diyerek Cenâb-ı Hakk'ın inâyetine sığınırsa, o kasvetli zaman diliminin boğuculuğuna rağmen, bast halinde ulaşamayacağı noktaların çok ötesine vâsıl olabilir. Zira, esas kulluk, kabz halinde, onun tuzaklarına düşmeden, sadâkatle ortaya konulan kulluktur. İşte böyle sıkıntılı anlarında kulluğunu aksatmayan bir insan çok daha fazla sevap kazanmış olacaktır. Bu açıdan, mü'min, inişli çıkışlı bu yolda içinde bulunduğu halin kabz ya da bast olduğuna bakmadan mütemadiyen yürümeli ve her zaman kendisine yakışan sadâkat ve vefanın gereğini sergilemelidir. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyelerinden Doç. Dr. Necdet Tosun, Allahü Teala'nın bazen azametini hatırlatmak için insanları kabz haline soktuğunu belirtiyor. Necdet Tosun, kabz hali ile ilgili merak edilen sorulara cevaplar verdi.

Kabz ne demektir?
Kabz, sözlükte daralma, tutukluk, sıkılma ve tasalanma gibi anlamlara gelir. Tasavvufî bir terim olarak kabz, sûfînin manevî bir tutukluk içinde bulunması hâlini ifâde eder. Kabzın tersi olan bast ise gönül genişliği, rahatlık ve neşe demektir. Kabz ve bast tasavvuf yolunda sûfîlerin zaman zaman yaşadığı ve gelip geçen hallerdir. Dâimî değillerdir.

Kabz hali niçin yaşanır?
Kabz hâli, korkunun neticesidir. Cehennem azabıyla ilgili âyet ve hadislerin ya da Allah Teâlâ'nın Celâl sıfatlarını tefekkür etmenin sonucunda bazı kişilerde kabz hâli oluşur. Sûfîlere göre kabz ve bast hâli, kula Allah tarafından gelir. Nitekim, "Darlık veren de, bolluk veren de Allah'tır." âyetinin buna işâret ettiği kabul edilir. Cennet'i, Allah Teâlâ'nın nimetlerini ve Cemâl sıfatlarını düşünmekten bast hâli yani ferahlama ve neşe meydana gelir. Allah Teâlâ, kullarına bazen azametini hatırlatıp onları kabz hâline sokar, bazen de lütfunu hatırlatıp onları bast hâline geçirir.

Kabz hali yaşayan kişinin durumu nasıldır?
Kabz hâlinde kişi tutuk, durgun ve sıkıntılıdır. Fazla konuşmaz ve yazmaz. Tefekküre meyillidir. Bu durum kişiye göre fazla değişiklik göstermez. Ancak bazı kişilerde kabz hâli kısa sürer, bazılarında ise uzun zaman devam eder. Bunun sebebi tam olarak bilinmemektedir. Ancak kabz hâli uzun süren kişilerin bast yani neşe hâllerinin de uzun olacağı kabul edilir. Sürenin uzamasında kalbe gelen manevî duygunun yoğunluğu da önemli bir etkendir.

Bazen hiçbir sebep yok iken iç sıkıntısı, daralma yaşanır. Bu duruma kabz diyebilir miyiz?
Her sıkılma hâlini kabz diye adlandırmak doğru değildir. Yoğun çalışma temposu veya oksijenin az olduğu ortamda uzun süre bulunmak gibi hâricî sebepler ile bedenî bazı rahatsızlıklar da iç sıkıntısına sebep olabilir. Ancak kişi bazen kendisini kabz hâline sokan şeyin ne olduğu fark edemeyebilir. Hiçbir neden olmadığı halde gönül darlığı yani kabz hali yaşanabilir.

Sık sık kabz hali yaşanması neyin göstergesidir?
Sık sık kabz hâline girmek, mizaç yani karakter ile büyük oranda alâkalıdır. Buna ek olarak, kişinin okuduğu kitaplar, arkadaşlarıyla yaptığı sohbetler ve düşüncelerinin mâhiyeti de kabz hâline girişin sıklığına tesir eder. Sıklıkla kabz hali yaşayanların sosyal hayatı ve psikolojisi bozulur. Konuşma ve yazma konusunda sıkıntı yaşar, arkadaş edinmede ve aile içi ilişkilerde zorluklarla karşılaşır.

Kabzdan kurtulmak için ne yapalım?
Allah'ın kullarına karşı sevgi ve merhametiyle ilgili âyet, hadis ve ilgili kitapları okumak, tövbe etmek, cennet'i ve âhiret nimetlerini düşünmek, bast hâlinde olan neşeli insanlarla oturup kalkmak, kabzdan kurtulmak için uygulanabilecek yollardır. Ancak birçok sûfî kabz hâlinden çıkmak için sun'î çabalara gerek olmadığını, o hâlin kendiliğinden geçmesini beklemenin daha doğru olacağını düşünür. Bununla birlikte, kabz hali uzamış ve kişinin sosyal hayatını etkilemeye başlamışsa bu yöntemlere başvurulabilir. Cennet'i anlatan âyetler ile, "Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler" (Mâide, 54); "Allah onların günahlarını sevaba çevirir" (Furkan, 70); "Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları bağışlar" (Zümer, 53) gibi âyetleri tefekkürle okumak, kabz hâlindeki kişiler için rahatlatıcı olacaktır.

Adım adım önlem alın
Kabzdan kurtulma yolları adına en evvel zikredilmesi gereken husus, tevbe ve istiğfardır. Mü'min bir kul, gaflete karşı tavır almalı, günahların öldürücülüğünden tevbe ile kurtulmalı, isyan lekelerini gözyaşlarıyla yıkamalı ve gönül gözünü bir kere daha verâlara çevirmelidir.
İşlenen bir günahın, kötülük ve seyyienin hemen arkasından bir sevabın, iyilik ve hayrın yapılması kabz döneminin kısalması için önemli bir vesiledir.
Manevî hayatımızdaki bir sıkıntı ve kabz halinde inşirah kaynağı olabilecek hususlardan biri de psikolojik tavır ve durum değişikliğidir. Psikologlar da, insanın kendini yenilemesi ve üzerindeki sıkıntıyı atabilmesi için bir hal ve tavır değişikliğini salık vermektedirler. Öfke anında abdestin tavsiye edilmesinin hikmetlerinden biri de yine bu tavır değişikliğini temin etmektir.


Selam ve Dua ile..
 
Üst