Saklı Kudret;Dövene Elsiz,Sövene Dilsiz.
Dövene elsiz gerek
Sövene dilsiz gerek
Derviş bağrı taş gerek
Koyundan yavaş gerek
(Bizim Yunus)
Dövecekler, el kaldırmayacaksınız! Sövecekler, susacaksınız! Bağrınıza hançer saplanacak, yüreğiniz kanatılacak, taş kesileceksiniz! Koyundan uysal olacaksınız! Nasıl görünüyor?
Enayilik gibi mi? En dindarı bile şöyle itiraz eder: “İyi ama kardeşim hadis var; ne zulme uğrayınız ne de zulmediniz! Kendimi niçin savunmayayım, sonra yaladı yuttu her şeyi demezler mi? ” Daha farklı yaklaşan: ” Allah güç- kudret vermiş. Kısasa kısas Hak. Niçin karşılık vermeyeyim?” diye düşünecek. Başka bir bilinç şöyle yorumlayacak: ” Zulmedende zulmü dileyen Allah, mazlumda da savunmayı dileyebilir. Bu şuurla karşı koyarım. ”
İyi ama 7 asırdır nur saçan Yunus okyanusundan niçin böyle bir dalga yansıdı? Yunus gibi yüksek bir bilinç, itiraz ettiklerimizi bilemez miydi? Hadisten, ayetten haberi yok muydu ?
Dizelerde başka bir sır var! Ama ne?
***
Bir konuyu merak etmiş de çözememişseniz; hemen vazgeçmeyin! Zihninizin bir köşesine atıp, günlerce, aylarca onunla dolaşın, sorularla yaşayın, sorularla uyuyun! Yoğunlaşmanın mutlaka sonuç vereceğine, cevabın özden ya da ayna mahalden yansıyacağına yürekten inanın! Bu şekilde çözümleyemeyeceğiniz hiçbir soru kalmayacağını sevinçle göreceksiniz!
Bu dizelere uzun süre yoğunlaştım. Geçenlerde uğrayan bir dost; kadim öğretilerden birine ait küçük bir kitap hediye etti. Yıllar boyu İslam dışı öğretilere mesafeli ve soğuk durmuştum. Başka dinlerde, başka yollarda hakikat adına ne olabilirdi ki? Dostum sohbet esnasında şöyle dedi: “ İslam dışı öğreti tabirini iyi düşün. İslam dışında hakikat mi var?! Bütün dinler; Tevhid Akidesinin farklı zamanlarda farklı Resul ve Nebilerden açığa çıkışı! DİNLER kavramı bile yanlış, tek din var! ”
Dikkatle dinliyordum. Devam etti: “Elbette İslam öğretisi yerine başka şey koymayacaksın. Elbette namazın verdiği enerjiyi es geçip yogadan medet ummayacaksın! Ama şunu bil ki; Hakikat tekse; kadim öğretilerde de mutlak surette hakikatten kırıntılar, pırıltılar vardır.”
İyi ama ya insanın aklı, zihni o yöne kayıverirse, bu da tehlike değil mi, diye itiraz ettim.
“İslâm’ı bilmeyen için doğru! Ama ayet- hadislere yoğunlaşan için gereksiz bir kaygı. Kadim öğretileri, İslâmî düsturları hatırdan çıkarmadan inceler, o gözle bakarsan, değişik açılımlar yakalarsın! Bu kitabı da o nazarla oku inşallah ”
Ayrılırken yineledi: “ Unutma hakikat tek! Tekten bakıyorsan, Çokta kaybolma korkun yersiz ”
***
Akşam, dediği nazarla okumaya yöneldim. Elime geçen her kitap, çizile çizile sürülmüş
tarlaya döner. Sayfa kenarlarına oklar çıkar, yakaladığım tespitlere paralel ayet- hadis- evliya sözü aklıma geldikçe hemen oracığa not ederim. İşte okuduklarımdan özetler: “İnsan %100 güçle doğar. Zaman içinde ve de çevrenin etkisi ile, %100 olan kuvvelerini kullanamaz hale gelir, %1 alanı içine hapsolur. %99 dan yoksun biçimde hayata devam eder!”
İnsanın %100 doğduğunu okuyunca meşhur ayet hatıra geliyor: VE ALLEME ADEMEL ESMAE KULLEHE (Allah) Adem’e isimlerin TAMAMINI talim etti ( bilincine yükledi) !..
(Bakara-31)
Öğretmek değil ayetteki ifade; TA’LİM! Talim ne demek? Atış talimi deriz. Ne demek? Silah kullanmayı bilmeyeni kullanır hale getirmek! Talim; yapamadığını yapar, güç yetiremediğini güç yetirir hale getirmektir. O halde Âdem; İnsan; Esmanın tamamında fiil ortaya koyacak kamil kuvvelerle doğmuştur!
Sonra bu güçleri kullanamayacak bir derekeye düşüş şu ayetten yansıyor:
LEKAD HALEKNEL İNSANE Fİ AHSENİ TAKVİYM.SÜMME RADEDNAHU ESFELE SAFİLİYN Biz insanı en güzel yaratılış ile yarattık. Sonra onu derecelerin en aşağısına attık! (Tiyn-4,5)
***
mehmet doğramacı
Dövene elsiz gerek
Sövene dilsiz gerek
Derviş bağrı taş gerek
Koyundan yavaş gerek
(Bizim Yunus)
Dövecekler, el kaldırmayacaksınız! Sövecekler, susacaksınız! Bağrınıza hançer saplanacak, yüreğiniz kanatılacak, taş kesileceksiniz! Koyundan uysal olacaksınız! Nasıl görünüyor?
Enayilik gibi mi? En dindarı bile şöyle itiraz eder: “İyi ama kardeşim hadis var; ne zulme uğrayınız ne de zulmediniz! Kendimi niçin savunmayayım, sonra yaladı yuttu her şeyi demezler mi? ” Daha farklı yaklaşan: ” Allah güç- kudret vermiş. Kısasa kısas Hak. Niçin karşılık vermeyeyim?” diye düşünecek. Başka bir bilinç şöyle yorumlayacak: ” Zulmedende zulmü dileyen Allah, mazlumda da savunmayı dileyebilir. Bu şuurla karşı koyarım. ”
İyi ama 7 asırdır nur saçan Yunus okyanusundan niçin böyle bir dalga yansıdı? Yunus gibi yüksek bir bilinç, itiraz ettiklerimizi bilemez miydi? Hadisten, ayetten haberi yok muydu ?
Dizelerde başka bir sır var! Ama ne?
***
Bir konuyu merak etmiş de çözememişseniz; hemen vazgeçmeyin! Zihninizin bir köşesine atıp, günlerce, aylarca onunla dolaşın, sorularla yaşayın, sorularla uyuyun! Yoğunlaşmanın mutlaka sonuç vereceğine, cevabın özden ya da ayna mahalden yansıyacağına yürekten inanın! Bu şekilde çözümleyemeyeceğiniz hiçbir soru kalmayacağını sevinçle göreceksiniz!
Bu dizelere uzun süre yoğunlaştım. Geçenlerde uğrayan bir dost; kadim öğretilerden birine ait küçük bir kitap hediye etti. Yıllar boyu İslam dışı öğretilere mesafeli ve soğuk durmuştum. Başka dinlerde, başka yollarda hakikat adına ne olabilirdi ki? Dostum sohbet esnasında şöyle dedi: “ İslam dışı öğreti tabirini iyi düşün. İslam dışında hakikat mi var?! Bütün dinler; Tevhid Akidesinin farklı zamanlarda farklı Resul ve Nebilerden açığa çıkışı! DİNLER kavramı bile yanlış, tek din var! ”
Dikkatle dinliyordum. Devam etti: “Elbette İslam öğretisi yerine başka şey koymayacaksın. Elbette namazın verdiği enerjiyi es geçip yogadan medet ummayacaksın! Ama şunu bil ki; Hakikat tekse; kadim öğretilerde de mutlak surette hakikatten kırıntılar, pırıltılar vardır.”
İyi ama ya insanın aklı, zihni o yöne kayıverirse, bu da tehlike değil mi, diye itiraz ettim.
“İslâm’ı bilmeyen için doğru! Ama ayet- hadislere yoğunlaşan için gereksiz bir kaygı. Kadim öğretileri, İslâmî düsturları hatırdan çıkarmadan inceler, o gözle bakarsan, değişik açılımlar yakalarsın! Bu kitabı da o nazarla oku inşallah ”
Ayrılırken yineledi: “ Unutma hakikat tek! Tekten bakıyorsan, Çokta kaybolma korkun yersiz ”
***
Akşam, dediği nazarla okumaya yöneldim. Elime geçen her kitap, çizile çizile sürülmüş
tarlaya döner. Sayfa kenarlarına oklar çıkar, yakaladığım tespitlere paralel ayet- hadis- evliya sözü aklıma geldikçe hemen oracığa not ederim. İşte okuduklarımdan özetler: “İnsan %100 güçle doğar. Zaman içinde ve de çevrenin etkisi ile, %100 olan kuvvelerini kullanamaz hale gelir, %1 alanı içine hapsolur. %99 dan yoksun biçimde hayata devam eder!”
İnsanın %100 doğduğunu okuyunca meşhur ayet hatıra geliyor: VE ALLEME ADEMEL ESMAE KULLEHE (Allah) Adem’e isimlerin TAMAMINI talim etti ( bilincine yükledi) !..
(Bakara-31)
Öğretmek değil ayetteki ifade; TA’LİM! Talim ne demek? Atış talimi deriz. Ne demek? Silah kullanmayı bilmeyeni kullanır hale getirmek! Talim; yapamadığını yapar, güç yetiremediğini güç yetirir hale getirmektir. O halde Âdem; İnsan; Esmanın tamamında fiil ortaya koyacak kamil kuvvelerle doğmuştur!
Sonra bu güçleri kullanamayacak bir derekeye düşüş şu ayetten yansıyor:
LEKAD HALEKNEL İNSANE Fİ AHSENİ TAKVİYM.SÜMME RADEDNAHU ESFELE SAFİLİYN Biz insanı en güzel yaratılış ile yarattık. Sonra onu derecelerin en aşağısına attık! (Tiyn-4,5)
***
mehmet doğramacı