teblið
Vefasýz
Hayat işte ;İmtihanımızın dünyalık adı;Yaşadığınızın her anın bir hesabı olduğunun bilincini yaşadığınız her gün ,her an her salise daha iyi anlıyor ve tecrübe ediyorsunuz;Her insanın hayata dair dönüm noktaları vardır,Kalben unutamadığı ,mana alemine adeta kalemle değilde çiviyle yazılan yok yok kazılan dönüm noktaları;
Evet benimde hayatıma yön veren hayat gemimin rotasını sıratal mustakiyme çeviren o muhteşem ayet i ilk duyduğum gün yaşantımda ağır taşların yerine oturmasına vesile oldu;
Nur cemaatine mensup kardeşlerimiz bilirler ;Haftalık sohbetlerin önemini ve güzelliğini;esasen her bir ders farklı hayr pencereleri açar susamış ruhlarda;Adeta çağlayan bir pınar misali çevresindeki güllere hayat bahşeder..
Fakülteden bir arkadaş haftasonu İstanbul Karaköyde nur cemaatine mensub tüm meşreblerin ortaklaşa hazırladıkları uhuvvet konulu sohbetten bahsedip davet etmişti benide;Çok heveslenerek gitmiştim o gun;Galata köprüsünden geçerken belirlenen adrese yaklaştıkça kalp atışlarımında adımlarımdan daha hızlı olduğunu hissetmiştim,,Öyleye cemaatin önde gelen ağabeylerinden birebir ders dinlemek ayrı bir heyecandı bizler için;
Ve talabeler yerini almıştı..Sessizlik hakim o anda;ve o sessizliği İlahi Kelamın nuru yla güzellikler ve nurlar sarmaya başlamıştı gönülleri ;
Uhuvet ve islamda güzel ahlak konusuna yavaş yavaş girmeye başladılar hocalarımız;Ve beni benden alan o muhteşem ayet
HUD SURESİ 112.AYETİ CELİLE;
Ey Muhammed! Sen, beraberindeki tövbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin, doğrusu Allah yaptıklarınızı görür
Evet dosdoğru ol ;bu mubarek emr-i İlahi beynimde yankılanmaya başlamıştı;Cenabı Allah doğruluğu emretmişti..Bizden ne istiyordu acaba Mevla;oysaki biz şehadet etmiş namaz kılıp oruç tutan Müslümanlardık ;yeterli değimliydi acaba imanımızın kanıtına;Düşünceler girdbabına girmiştim artık günlerce;
Ve şu hadisi şerifle kapalı kapıları aralamaya başladım elh;
(Ben güzel ahlakı tamamlamaya geldim )
evet ahlaken doğru olmak,sanırım en önemli si buydu.Doğruluk ve dürüstlük neydi acaba? Dürüstlük, sözlüklerde “ahlaki ve etik kaidelere bağlılık, sağlam ahlaki karakter, sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmamak” şeklinde tanımlanmaktadır. Dürüstlük, huzurun ve kendiyle barışık olmanın, kısacası mutluluğun bir gereğidir.
Bu ayette Resulullah’a “beni ihtiyarlattı” dedirtecek kadar zor gelen nokta, dosdoğru olma emrinin asıl kendisiyle ilgili olan kısmından ziyade, ümmetiyle ilgili olan kısmıdır.
Zira ayette “seninle beraber tövbe edenler de” (seninle beraber dosdoğru olsun) denilmek suretiyle, müminlerin de aynı emre muhatap oldukları belirtilmektedir. Nitekim, istikamet (doğruluk/dürüstlük) kadar yüksek bir makam olmadığı gibi, onun kadar da zor hiçbir emir yoktur.
Efendimiz, Allah’ın kendisine yüklediği bütün görevleri kusursuz yerine getirme azmi ve gayreti içindeydi. Şartlar ve ortam elverişli olmamakla beraber, yüklendiği davanın büyüklüğüne yakışır anlamda, mevcut yetenek ve imkânlarını sonuna kadar kullanmıştır. Cenâb-ı Hak, ilgili ayetle kendi peygamberinden ve ona uyan müminlerden bunun devamını istemektedir
Bir derste hocam bir gün bize şöyle hitap etti;Kuranı kerimi daha iyi anlamanız için o ayetin size özel olarak indiğini düşünün ve tefekkür edin;İnanın hayatınıza daha çabuk yerleştirirsiniz bu emri ilahiyi;
Ve öğrendiğim ayetle hayatımdaki doğru bildiğim oysaki yanlışlar çamurunda debelendiğimi fark etmekle başladım işe;
Örnek mi?
Önceleri benim gibi düşünmeyen insanlara karşı çok sert ve eleştirel çıkışlarım olurdu ..Bunun yanlış olduğunu hizmette tebliğin ilk anahtarının SABIR olduğunu öğrendim;
Bir yanlış daha alie yakınlarımızın İslami kaidelere uymayanlarla direk olarak irtibatı kesip men ediyordum hayatımdan;Bu yanlışıda fark edip Hidayetin anahtarının Allah’ın (c.c) elinde olduğunu zamanı gelince beklide o inanmayan kula iman nasip olabileceğini anladım..Ve hz ibrahimin(as) yaşlı yahudiyle olan kıssası beni çevirmişti bu yanlışımdan vede tabiî ki Efendimizin (sa) aile yakınlarıyla olan münasebeti ve en öenmlisi Şura suresi ;(Hidayetin anahtarı Allah ‘ın (c.c.) elindedir..dilediğine imanı nasip eder;
Bu yanlışımdanda dönmüştüm;
Bir örnek daha islamın bir bütün olduğunu unutan zavallı ben; benim gibi düşünmeyen diğer cemaatlere karşı öfke ve kin beslerdim önceleri;Sonra anladımki bu münafıkların fitne oyunu düşmemeliydim;Farklılık ümmetin zenginliği hadisini öğrenince ben yanlışımdan dönmüştüm elh;
Doğruluk doğruluk doğruluk;;
Hala aramaktayım yanlışlıklarla dolu olan mana hayatımı ıslahı için uğraşan ben size şu soruyu yöneltiyorum..;
SİZCE DOĞRULUK NEDİR? BİZ NASIL DOSDOĞRU OLABİLİRİZ ;
.
Evet benimde hayatıma yön veren hayat gemimin rotasını sıratal mustakiyme çeviren o muhteşem ayet i ilk duyduğum gün yaşantımda ağır taşların yerine oturmasına vesile oldu;
Nur cemaatine mensup kardeşlerimiz bilirler ;Haftalık sohbetlerin önemini ve güzelliğini;esasen her bir ders farklı hayr pencereleri açar susamış ruhlarda;Adeta çağlayan bir pınar misali çevresindeki güllere hayat bahşeder..
Fakülteden bir arkadaş haftasonu İstanbul Karaköyde nur cemaatine mensub tüm meşreblerin ortaklaşa hazırladıkları uhuvvet konulu sohbetten bahsedip davet etmişti benide;Çok heveslenerek gitmiştim o gun;Galata köprüsünden geçerken belirlenen adrese yaklaştıkça kalp atışlarımında adımlarımdan daha hızlı olduğunu hissetmiştim,,Öyleye cemaatin önde gelen ağabeylerinden birebir ders dinlemek ayrı bir heyecandı bizler için;
Ve talabeler yerini almıştı..Sessizlik hakim o anda;ve o sessizliği İlahi Kelamın nuru yla güzellikler ve nurlar sarmaya başlamıştı gönülleri ;
Uhuvet ve islamda güzel ahlak konusuna yavaş yavaş girmeye başladılar hocalarımız;Ve beni benden alan o muhteşem ayet
HUD SURESİ 112.AYETİ CELİLE;
Ey Muhammed! Sen, beraberindeki tövbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin, doğrusu Allah yaptıklarınızı görür
Evet dosdoğru ol ;bu mubarek emr-i İlahi beynimde yankılanmaya başlamıştı;Cenabı Allah doğruluğu emretmişti..Bizden ne istiyordu acaba Mevla;oysaki biz şehadet etmiş namaz kılıp oruç tutan Müslümanlardık ;yeterli değimliydi acaba imanımızın kanıtına;Düşünceler girdbabına girmiştim artık günlerce;
Ve şu hadisi şerifle kapalı kapıları aralamaya başladım elh;
(Ben güzel ahlakı tamamlamaya geldim )
evet ahlaken doğru olmak,sanırım en önemli si buydu.Doğruluk ve dürüstlük neydi acaba? Dürüstlük, sözlüklerde “ahlaki ve etik kaidelere bağlılık, sağlam ahlaki karakter, sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmamak” şeklinde tanımlanmaktadır. Dürüstlük, huzurun ve kendiyle barışık olmanın, kısacası mutluluğun bir gereğidir.
Bu ayette Resulullah’a “beni ihtiyarlattı” dedirtecek kadar zor gelen nokta, dosdoğru olma emrinin asıl kendisiyle ilgili olan kısmından ziyade, ümmetiyle ilgili olan kısmıdır.
Zira ayette “seninle beraber tövbe edenler de” (seninle beraber dosdoğru olsun) denilmek suretiyle, müminlerin de aynı emre muhatap oldukları belirtilmektedir. Nitekim, istikamet (doğruluk/dürüstlük) kadar yüksek bir makam olmadığı gibi, onun kadar da zor hiçbir emir yoktur.
Efendimiz, Allah’ın kendisine yüklediği bütün görevleri kusursuz yerine getirme azmi ve gayreti içindeydi. Şartlar ve ortam elverişli olmamakla beraber, yüklendiği davanın büyüklüğüne yakışır anlamda, mevcut yetenek ve imkânlarını sonuna kadar kullanmıştır. Cenâb-ı Hak, ilgili ayetle kendi peygamberinden ve ona uyan müminlerden bunun devamını istemektedir
Bir derste hocam bir gün bize şöyle hitap etti;Kuranı kerimi daha iyi anlamanız için o ayetin size özel olarak indiğini düşünün ve tefekkür edin;İnanın hayatınıza daha çabuk yerleştirirsiniz bu emri ilahiyi;
Ve öğrendiğim ayetle hayatımdaki doğru bildiğim oysaki yanlışlar çamurunda debelendiğimi fark etmekle başladım işe;
Örnek mi?
Önceleri benim gibi düşünmeyen insanlara karşı çok sert ve eleştirel çıkışlarım olurdu ..Bunun yanlış olduğunu hizmette tebliğin ilk anahtarının SABIR olduğunu öğrendim;
Bir yanlış daha alie yakınlarımızın İslami kaidelere uymayanlarla direk olarak irtibatı kesip men ediyordum hayatımdan;Bu yanlışıda fark edip Hidayetin anahtarının Allah’ın (c.c) elinde olduğunu zamanı gelince beklide o inanmayan kula iman nasip olabileceğini anladım..Ve hz ibrahimin(as) yaşlı yahudiyle olan kıssası beni çevirmişti bu yanlışımdan vede tabiî ki Efendimizin (sa) aile yakınlarıyla olan münasebeti ve en öenmlisi Şura suresi ;(Hidayetin anahtarı Allah ‘ın (c.c.) elindedir..dilediğine imanı nasip eder;
Bu yanlışımdanda dönmüştüm;
Bir örnek daha islamın bir bütün olduğunu unutan zavallı ben; benim gibi düşünmeyen diğer cemaatlere karşı öfke ve kin beslerdim önceleri;Sonra anladımki bu münafıkların fitne oyunu düşmemeliydim;Farklılık ümmetin zenginliği hadisini öğrenince ben yanlışımdan dönmüştüm elh;
Doğruluk doğruluk doğruluk;;
Hala aramaktayım yanlışlıklarla dolu olan mana hayatımı ıslahı için uğraşan ben size şu soruyu yöneltiyorum..;
SİZCE DOĞRULUK NEDİR? BİZ NASIL DOSDOĞRU OLABİLİRİZ ;
.