DAVAMÞEHADET
Well-known member
Özkan Yaman - oyaman@dogruhabergazetesi.com
Sabah vakti botlarla girilen evlerde çocukların kafalarına silah dayanarak yapılan baskınlardan ve kırılan kilitlerin ardından şimdi de Diyarbakır'da baskının helikopterlisi de denendi. Verdikleri mesajın niteliğini umursamak üzerine değil ama vereceğimiz mesajı okutmak adına şunları hatırlatmak gerekiyor:
Bugün bu coğrafyada sizin de takdir ettiğiniz gibi, Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine kulak vermeyen bir yapının, bir kitlenin yol haritasını doğru çizebileceğini söylemek zordur. Sizin operasyon diyerek üzerine gittiğiniz insanlar; size, şöyle veya böyle Üstad'ı örnek olarak anlatan veya okumanızı tavsiye edenlerden çok daha fazla ve içselleştirerek Üstad'ın hayatı ve eserlerini okumuş, hatta bu konuda eserler vermişlerdir ki, mesela baskın yaptığınız Dua Yayıncılığın, Üstad'ın hayatını anlatan iki ciltlik eseri ve Risale üzerine araştırmaları vardır. Yine, bir sabah baskınıyla girdiğiniz bu gazetede ve İnzar dergisinde de sürekli Üstad'ın hayatına ve eserlerine ciddi anlamda yer verilmektedir.
Kaldı ki israil benzeri, helikopter destekli ve bol aksiyonlu baskınlarla tutuklanmalarına cehdettiğiniz kişiler, tutuklandıkları zindanlarda sürekli Risale-i Nur okumaktadırlar hatta şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bu kişiler içerdeki zamanın büyük kısmını bu işe verdiklerinden, her biri Risale-i Nur'da uzman ve otorite olmaktadır. Hem daha da ötesi Üstad'ın özellikle yaşadığı zindan ve eziyeti okurken aynısını yaşamakla Üstad ve eserleriyle ruhen bütünleşiyor ve fena fil Üstad, fena fi-r Risale oluyorlar.
Kendilerine verilen hukuksuz cezalarını tamamlayıp – hiç istemediğiniz halde- serbest kalanların en öncelikli meselesi de, zaten yine Risale-i Nurun okunması ve anlatılması oluyor ki, sizin kapılarını girerek suç aradığınız derneklerde, her hafta Risale seminerleri veriliyor. Oraya gelen insanlara Üstadın tavsiyeleri anlatılıyor. Müspet hareket etmenin önemi anlatılıyor. Allah'a ve ahirete iman anlatılıyor. İhlas ve kardeşlik anlatılıyor. Kısaca sürekli Risale-i Nur okunuyor, okutuluyor ve tavsiye ediliyor.
Bugün Başbakan Üstad'dan örnekler verip övüyor. Hem Üstad ile ilgili sempozyum veya konferanslara, hükümet ve siyasiler, en üst düzeyde katılıyor ve Üstad'ın hayatından ve eserlerinden örneklerle kendisini övüyorlar. Mesela geçen aylarda böyle bir toplantıya Başbakan yardımcıları, eski ve yeni bakanlar katıldılar, konuşma yaptılar. Peki Üstad'ı sürekli okuyan ve onu model alan, onun tavsiyelerini hareket düsturları yapan bir kitleye bu desisatı, bu tezviratı, bu tahşidatı bifütur tatbik ederken beslendiğiniz iman esaslarını siz sahi nerden alıyorsunuz.
Yok siz Risale-i Nurları olumlu duydunuz da, okumadıysanız baskın yaptığınız evlerden sadece İnzar dergilerini veya Dua Yayıncılığın eserlerinden bazılarını değil Risale-i Nurlardan da alabilir ve okuma zahmetine girebilirdiniz. Çünkü baskın yaptığınız her evde mutlaka Üstad'ın eserlerinden vardır. Mesela gittiğiniz evden Mektubat kitabını alır ve bu baskınların Üstad'a ve talebelerine de nasıl ve niçin yapıldığını okuyabilirdiniz. Yine gittiğiniz bir evden Tarihçe-i Hayat'ı görür, orada Üstad'ın niçin eli kelepçeli mahkemelere sevk edildiğini okuyabilirdiniz... Yine bugün yapıldığı gibi o zaman Üstad'a da nasıl helikopterli operasyon yapıldığını okurdunuz.
Yok siz terörist muamelesi yapıp derdest ettiğiniz bu kişilerin Risale-i Nurları doğru okuyup doğru anladıklarına inanmıyorsanız, gözaltına aldığınızda, avukatın dediği gibi, tamamen yasal faaliyetler için; bol yorumlu ve alakasız sorular yerine -madem söz konusu zanlılar bu kimseler olunca hukuk rafa kaldırılıyor- Risale-i Nur'dan sorabilirdiniz... Mesela şunu diyebilirdiniz: 'Siz sürekli, bizim üç tane düşmanımız vardır: İhtilaf, zaruret ve cehalet. Bu üç düşmana karşı; ittifak, sanat ve marifetle cihad edeceğiz. Üstadın bu sözünü nasıl anlıyorsunuz?' Ama sizi anlıyoruz; 'dini kullanıyorlar', 'Üstad'ı istismar ediyorlar' demek varken bir de işin içine Risale-i Nurları katmaya ne gerek var(!). Öyle ya fazla söze gerek yok, emir böyle...
Sabah vakti botlarla girilen evlerde çocukların kafalarına silah dayanarak yapılan baskınlardan ve kırılan kilitlerin ardından şimdi de Diyarbakır'da baskının helikopterlisi de denendi. Verdikleri mesajın niteliğini umursamak üzerine değil ama vereceğimiz mesajı okutmak adına şunları hatırlatmak gerekiyor:
Bugün bu coğrafyada sizin de takdir ettiğiniz gibi, Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine kulak vermeyen bir yapının, bir kitlenin yol haritasını doğru çizebileceğini söylemek zordur. Sizin operasyon diyerek üzerine gittiğiniz insanlar; size, şöyle veya böyle Üstad'ı örnek olarak anlatan veya okumanızı tavsiye edenlerden çok daha fazla ve içselleştirerek Üstad'ın hayatı ve eserlerini okumuş, hatta bu konuda eserler vermişlerdir ki, mesela baskın yaptığınız Dua Yayıncılığın, Üstad'ın hayatını anlatan iki ciltlik eseri ve Risale üzerine araştırmaları vardır. Yine, bir sabah baskınıyla girdiğiniz bu gazetede ve İnzar dergisinde de sürekli Üstad'ın hayatına ve eserlerine ciddi anlamda yer verilmektedir.
Kaldı ki israil benzeri, helikopter destekli ve bol aksiyonlu baskınlarla tutuklanmalarına cehdettiğiniz kişiler, tutuklandıkları zindanlarda sürekli Risale-i Nur okumaktadırlar hatta şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bu kişiler içerdeki zamanın büyük kısmını bu işe verdiklerinden, her biri Risale-i Nur'da uzman ve otorite olmaktadır. Hem daha da ötesi Üstad'ın özellikle yaşadığı zindan ve eziyeti okurken aynısını yaşamakla Üstad ve eserleriyle ruhen bütünleşiyor ve fena fil Üstad, fena fi-r Risale oluyorlar.
Kendilerine verilen hukuksuz cezalarını tamamlayıp – hiç istemediğiniz halde- serbest kalanların en öncelikli meselesi de, zaten yine Risale-i Nurun okunması ve anlatılması oluyor ki, sizin kapılarını girerek suç aradığınız derneklerde, her hafta Risale seminerleri veriliyor. Oraya gelen insanlara Üstadın tavsiyeleri anlatılıyor. Müspet hareket etmenin önemi anlatılıyor. Allah'a ve ahirete iman anlatılıyor. İhlas ve kardeşlik anlatılıyor. Kısaca sürekli Risale-i Nur okunuyor, okutuluyor ve tavsiye ediliyor.
Bugün Başbakan Üstad'dan örnekler verip övüyor. Hem Üstad ile ilgili sempozyum veya konferanslara, hükümet ve siyasiler, en üst düzeyde katılıyor ve Üstad'ın hayatından ve eserlerinden örneklerle kendisini övüyorlar. Mesela geçen aylarda böyle bir toplantıya Başbakan yardımcıları, eski ve yeni bakanlar katıldılar, konuşma yaptılar. Peki Üstad'ı sürekli okuyan ve onu model alan, onun tavsiyelerini hareket düsturları yapan bir kitleye bu desisatı, bu tezviratı, bu tahşidatı bifütur tatbik ederken beslendiğiniz iman esaslarını siz sahi nerden alıyorsunuz.
Yok siz Risale-i Nurları olumlu duydunuz da, okumadıysanız baskın yaptığınız evlerden sadece İnzar dergilerini veya Dua Yayıncılığın eserlerinden bazılarını değil Risale-i Nurlardan da alabilir ve okuma zahmetine girebilirdiniz. Çünkü baskın yaptığınız her evde mutlaka Üstad'ın eserlerinden vardır. Mesela gittiğiniz evden Mektubat kitabını alır ve bu baskınların Üstad'a ve talebelerine de nasıl ve niçin yapıldığını okuyabilirdiniz. Yine gittiğiniz bir evden Tarihçe-i Hayat'ı görür, orada Üstad'ın niçin eli kelepçeli mahkemelere sevk edildiğini okuyabilirdiniz... Yine bugün yapıldığı gibi o zaman Üstad'a da nasıl helikopterli operasyon yapıldığını okurdunuz.
Yok siz terörist muamelesi yapıp derdest ettiğiniz bu kişilerin Risale-i Nurları doğru okuyup doğru anladıklarına inanmıyorsanız, gözaltına aldığınızda, avukatın dediği gibi, tamamen yasal faaliyetler için; bol yorumlu ve alakasız sorular yerine -madem söz konusu zanlılar bu kimseler olunca hukuk rafa kaldırılıyor- Risale-i Nur'dan sorabilirdiniz... Mesela şunu diyebilirdiniz: 'Siz sürekli, bizim üç tane düşmanımız vardır: İhtilaf, zaruret ve cehalet. Bu üç düşmana karşı; ittifak, sanat ve marifetle cihad edeceğiz. Üstadın bu sözünü nasıl anlıyorsunuz?' Ama sizi anlıyoruz; 'dini kullanıyorlar', 'Üstad'ı istismar ediyorlar' demek varken bir de işin içine Risale-i Nurları katmaya ne gerek var(!). Öyle ya fazla söze gerek yok, emir böyle...