Seveceksen ÇABUK sev, Terkedeceksen ÇABUK!

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Babam, Ptt’yi arayıp “yıldırım” ibaresini düşerek acil görüşmek isteğini belirtmesine rağmen, saatler sürerdi bağlanması.
Telefon almak için sıraya girenlerin, yirmi sene falan beklediklerine girmiyorum bile.

O günkü diyaloglar manidardır;
- Memleketi arattım bir buçuk saat sonra telefonun diğer ucunda Kars, bir buçuk saat emmi!
- Yani o kadar çabuk bağlandı demek bu…


Sevgiliden, askerden, beklenen mektubun en hızlı alınma süresi 20 gün.
Oysa şimdi dünyanın diğer ucunda bir tanıdığımızı ilk iki aramada bulamadığımızda sinirleniyor ve üçüncü arayışımızda söylenmeye başlıyoruz.

Mektup ile e-mail denen elektronik mektubu karşılaştırmak sanırım çok komik olacak.

Onun da diyaloğu şöyle;
- Ya beş dakikadır sürekli gönderiyorum gitmiyor, deli olacağım !!!
Asansöre kendimizi attığımızda kapının kapanma süratine bile sabredemiyor, hele birisi için on saniye kapıyı tutmuşsak, o zaman bize asır gibi geliyor. Beklemeyenleri yazmama sanırım gerek yok.
İstanbul’daki trafik lambaları kırmızıdan yeşile direk geçiyor biliyor musunuz?

Çünkü sarı ışığa tahammülü yok bu şehrin,
Arabasını kaldırırken (halk ağzıyla) “istop” ettirene anında kornalarla takviye yapılıyor…

Hadisene kardeşim” sözlü ifadenin en kibarı.
Çocukken sürekli elektrikler kesilirdi mesela, ne sorulacak bir adres, ne de bir yetkili olurdu.

Ne zaman gelir, bir Allah bir de o “elektrikçi” bilirdi.

Bizim bildiğimiz; gazını, mumunu ve kibritini el altında bir yerde tutmamız gerektiği.
“Kesintisiz güç kaynağı” henüz kaynaklarımız arasında zaten bulunmamaktaydı.

Elbette imkanlar insan hayatını kolaylaştırmak adına olmalı ve çağın gereksinimlerine karşılık vermeli.
Ama maksimum noktada değil “optimum” noktada.

O gün, tüm imkansızlıklar içinde alabildiğine “mutlu yuvalar”,
Bugün, tüm imkanlara rağmen alabildiğine “mutsuz yuvalar”,


Peki niye o zaman bu hodbinlik, bu acelecilik, bu koşuşturma,
Bu saçma sapan hayatı, herkese dar, kendine geniş tutma cinneti.
Allah aşkına söyleyin bütün bu yeniliklerin getirdiği mi fazla, götürdüğü mü?

Belki de siz haklısınız;
Ekmek arası fast-food olmaz ki !!!

Bedirhan Gökçe
 
Üst