Huseyni
Müdavim
Zeki Sarıtoprak
Yrd. Doç. Dr. Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
I. İbrahim'in (a.s.) amacı: Tevhid
Bütün peygamberlerin oldugu gibi, Hz. İbrahim'in1 de amacı insanlara tevhid inancını telkin ederek, gönüllere yerleştirmekti. Peygamberlerin hepsi kavimlerine karşı delille mücadele etmişlerdir. Söylediklerine delil getirmiş, halklarını inandırmaya çalışmışlardır. Putperestlerin, peygamberlerin getirdikleri tevhid inancını ibtal edecek bir dellileri varsa, getirmelerini istemişlerdir. Bu konuda Kur' an-ı Kerim'de çok bariz meydan okumalar vardır. "Eger doğru iseniz, haydi delilinizi getiriniz"2 ayeti örnek olarak gösterilebilir. Nuh (a.s.) ve Musa (a.s.) gibi Peygamberler de hep Tevhid inancı için mücadele vermişlerdir. İşte diğer peygamberler gibi İbrahim (a.s.) da aynı inanca davet maksadiyla takib ettiği yöntemde parlak bir mücadele örneğini vermiştir. Kur'an-ı Kerim onun Bu mücadelesini çok detaylı bir şekilde, müdafaa ve davayı isbat şaheseri olarak anlatır. "Biz İbrahim'e rüşd ve hidayet verdik"3 şeklindeki âyetin bir anlamı da, onun tefekkür ve delil getirme konusunda muvaffak, kılınmış olduğudur. Gerçekten kendisinden sonra gelen bütün din mensupları tarafından kabul edilen ortak husus onun şirke karşı, Tevhid inancının savunuculuğunu yapmış olmasıdır. O yıldızlara asla tapmamış, putlara secde etmemiş, tabiattan yardım dilemeye teşebbüs etmemiştir. Onun dini bir tek yaratıcıya, bir tek Allah'a davetti. Bu anlamda Hz. Muhammed'in (a.s.m.) dini de İbrahim'in (a.s.) dinidir. "İbrahim'in Hanif dinine tabi ol"4 ayeti de bu gerçeğe bir delil sayılır.5 Onun, Tevhide aykırı davranışlardan şiddetle kaçındığı Kur'an'ın bazı ayetlerinde işaret edilmektedir. Onun Tevhid amacını şu duasında görmek mümkündür: "Ey Rabbimiz, bizi Sana teslim olmuşlardan kıl. Zürriyetimizden sana testim olmuş bir ümmet yap."6 Burada teslimiyetle beraber Tevhid inancını ön plana çıkarmakta, Allah'a bağlanmış olmayı istemektedir. Devamında aynı Tevhidin insanlara da ulaşmasını dileyerek şöyle bir dilekte bulunur: "Ey Rabbimiz, o zürriyetimizden insanlara peygamber gönder ki, ayetlerini onlara okusun, Kitab'ı öğretsin, hikmeti tanıtsın ve onları temizlesin."7 İbrahim (a.s.), burada çok açık bir şekilde amacının. Tevhid olduğunu belirterek, buna ulaşmanın basamakları olan ayetlerin okunmasını kitabın ve hikmetin öğretilmesini ve ruhen temizlenmelerini Cenab-ı Hak'tan taleb etmektedir. Onun Tevhid eksenli amacını Yakub'un (a.s.) çocuklarının babalarına verdiği cevapta da görmek mümkündür: " Yakup, çocuklarına Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?' diye sorduğunda onlar şöyle demişti:"Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahına, bir ve tek olan ilaha ibadet ederiz."8 Şu ayetten de anlaşılacağı üzere o, yalnız ve yalnız Tevhid'e yönelmeyi amaç edinmiştir. "Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan Vareden'e çevirdim ve artık ben ona ortak koşanlardan değilim."9 O şirki çirkin görüyor ve babasının putperestlik inancını taşımasından dolayı müthiş bir rahatsızlık duyuyordu: "Hatırla ki İbrahim, babası Azer'e 'Sen putları mabud mu ediniyorsun? Ben, seni ve toplumunu apaçık bir sapıklık içinde görüyorum' dedi."10 Kur'an-ı Kerim, onu Allah'ın "halil"i olarak sunarak Tevhide çağrısını övücü ifadelerle anlatır ve o dine tabi olmanın önemini vurgular: "İşlerinde doğru olarak kendini Allah'a veren ve İbrahim'in Allah'ı Bir tanıyan dinine tabi olan kimseden dince daha güzeli var' mıdır? Allah, İbrahim'i dost (halil)11 edinmişti."12 İbrahim (a.s.), Babilliler döneminde yaşamıştır. Bunlar tek Allah'a inanmayıp, putlara ve yıldızlara taparlardı. Babil'de putların hem yapıldığı hem de tapıldığı puthaneler vardı. Putlarla ilgili olarak -bugünkü tabirle -bir "sanayi sektörü" vardı. Bu topluluk Sabiî'ydi. Şahıslara ve yıldız heykellerine tapanlar olmak üzere iki kısma ayrılıyordu. İşte İbrahim (a.s.) Tevhid inancından böylesine uzak bir kavme hitap ediyordu. Vazifesi bu batıl inancı ortadan kaldırmak, yerine saf Tevhid inancını yerleştirmekti.13
Yrd. Doç. Dr. Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
I. İbrahim'in (a.s.) amacı: Tevhid
Bütün peygamberlerin oldugu gibi, Hz. İbrahim'in1 de amacı insanlara tevhid inancını telkin ederek, gönüllere yerleştirmekti. Peygamberlerin hepsi kavimlerine karşı delille mücadele etmişlerdir. Söylediklerine delil getirmiş, halklarını inandırmaya çalışmışlardır. Putperestlerin, peygamberlerin getirdikleri tevhid inancını ibtal edecek bir dellileri varsa, getirmelerini istemişlerdir. Bu konuda Kur' an-ı Kerim'de çok bariz meydan okumalar vardır. "Eger doğru iseniz, haydi delilinizi getiriniz"2 ayeti örnek olarak gösterilebilir. Nuh (a.s.) ve Musa (a.s.) gibi Peygamberler de hep Tevhid inancı için mücadele vermişlerdir. İşte diğer peygamberler gibi İbrahim (a.s.) da aynı inanca davet maksadiyla takib ettiği yöntemde parlak bir mücadele örneğini vermiştir. Kur'an-ı Kerim onun Bu mücadelesini çok detaylı bir şekilde, müdafaa ve davayı isbat şaheseri olarak anlatır. "Biz İbrahim'e rüşd ve hidayet verdik"3 şeklindeki âyetin bir anlamı da, onun tefekkür ve delil getirme konusunda muvaffak, kılınmış olduğudur. Gerçekten kendisinden sonra gelen bütün din mensupları tarafından kabul edilen ortak husus onun şirke karşı, Tevhid inancının savunuculuğunu yapmış olmasıdır. O yıldızlara asla tapmamış, putlara secde etmemiş, tabiattan yardım dilemeye teşebbüs etmemiştir. Onun dini bir tek yaratıcıya, bir tek Allah'a davetti. Bu anlamda Hz. Muhammed'in (a.s.m.) dini de İbrahim'in (a.s.) dinidir. "İbrahim'in Hanif dinine tabi ol"4 ayeti de bu gerçeğe bir delil sayılır.5 Onun, Tevhide aykırı davranışlardan şiddetle kaçındığı Kur'an'ın bazı ayetlerinde işaret edilmektedir. Onun Tevhid amacını şu duasında görmek mümkündür: "Ey Rabbimiz, bizi Sana teslim olmuşlardan kıl. Zürriyetimizden sana testim olmuş bir ümmet yap."6 Burada teslimiyetle beraber Tevhid inancını ön plana çıkarmakta, Allah'a bağlanmış olmayı istemektedir. Devamında aynı Tevhidin insanlara da ulaşmasını dileyerek şöyle bir dilekte bulunur: "Ey Rabbimiz, o zürriyetimizden insanlara peygamber gönder ki, ayetlerini onlara okusun, Kitab'ı öğretsin, hikmeti tanıtsın ve onları temizlesin."7 İbrahim (a.s.), burada çok açık bir şekilde amacının. Tevhid olduğunu belirterek, buna ulaşmanın basamakları olan ayetlerin okunmasını kitabın ve hikmetin öğretilmesini ve ruhen temizlenmelerini Cenab-ı Hak'tan taleb etmektedir. Onun Tevhid eksenli amacını Yakub'un (a.s.) çocuklarının babalarına verdiği cevapta da görmek mümkündür: " Yakup, çocuklarına Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?' diye sorduğunda onlar şöyle demişti:"Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahına, bir ve tek olan ilaha ibadet ederiz."8 Şu ayetten de anlaşılacağı üzere o, yalnız ve yalnız Tevhid'e yönelmeyi amaç edinmiştir. "Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan Vareden'e çevirdim ve artık ben ona ortak koşanlardan değilim."9 O şirki çirkin görüyor ve babasının putperestlik inancını taşımasından dolayı müthiş bir rahatsızlık duyuyordu: "Hatırla ki İbrahim, babası Azer'e 'Sen putları mabud mu ediniyorsun? Ben, seni ve toplumunu apaçık bir sapıklık içinde görüyorum' dedi."10 Kur'an-ı Kerim, onu Allah'ın "halil"i olarak sunarak Tevhide çağrısını övücü ifadelerle anlatır ve o dine tabi olmanın önemini vurgular: "İşlerinde doğru olarak kendini Allah'a veren ve İbrahim'in Allah'ı Bir tanıyan dinine tabi olan kimseden dince daha güzeli var' mıdır? Allah, İbrahim'i dost (halil)11 edinmişti."12 İbrahim (a.s.), Babilliler döneminde yaşamıştır. Bunlar tek Allah'a inanmayıp, putlara ve yıldızlara taparlardı. Babil'de putların hem yapıldığı hem de tapıldığı puthaneler vardı. Putlarla ilgili olarak -bugünkü tabirle -bir "sanayi sektörü" vardı. Bu topluluk Sabiî'ydi. Şahıslara ve yıldız heykellerine tapanlar olmak üzere iki kısma ayrılıyordu. İşte İbrahim (a.s.) Tevhid inancından böylesine uzak bir kavme hitap ediyordu. Vazifesi bu batıl inancı ortadan kaldırmak, yerine saf Tevhid inancını yerleştirmekti.13