"Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç..."

Huseyni

Müdavim
Cevap: Vecize Analizi - 10 "Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir."

Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.

Altıncı Söz

İnsan ebed için yaratılmıştır. Ancak ebede müteallik amellerle tam anlamıyla huzuru bulabilir. Dünyaya bakan amellerinin neticesi ise, ahirettteki cezasından ayrı dünyada dahi hüsrana uğramaktır. Harama girmenin, haramı sevmenin bizzat içinde dahi elem olduğu gibi neticeleriyle de hüsrana sebeptir. Asay-ı Musa isimli eserinde Üstad Hazretleri bunu şu şekilde izah buyurmuş.

"Meselâ, haram sevmekte, bir kıskançlık elemi ve firak elemi ve mukabele görmemek elemi gibi çok ârızalarla o cüz’î lezzet zehirli bir bal hükmüne geçer. Ve o gençliğin suiistimâliyle gelen hastalıkla hastahanelere ve taşkınlıklarıyla hapishanelere ve kalb ve ruhun gıdasızlık ve vazifesizliğinden neş’et eden sıkıntılarla meyhanelere, sefahethanelere veya mezaristana düşeceklerini bilmek istersen, git hastahanelerden ve hapishanelerden ve meyhanelerden ve kabristandan sor. Elbette, ekseriyetle gençlerin gençliğinin suiistimalinden ve taşkınlıklarından ve gayr-ı meşru keyiflerin cezası olarak gelen tokatlardan eyvahlar ve ağlamalar ve esefler işiteceksin."

Şu satırlardan sadece haram sevmenin ve işlemenin neticelerine bakalım.

1. Haram cüz'i bir lezzet veren zehirli bir bal hükmündedir. Yine On Üçüncü Söz'de "Yoksa, dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesini yedirir, on tokat vurur gibi, hayatın lezzetini kaçırır." sözünden haramın kötü neticelerinin lezzetinden kat kat fazla olacağını anlıyoruz. Asay-ı Musa'dan bir iki misaline bakalım. "...Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder. Bir dakika intikam lezzeti ile katleder, seksen bin saat hapis elemlerini çeker. Ve bir saat sefahet keyfiyle, bir namus meselesinde binler gün, hem hapsin, hem düşmanın endişesinden sıkıntılarla ömrünün saadeti mahvolur."

2. Haram sevmekte kıskançlık elemi vardır. Misal olarak; Lemeâttaki şu tesbite bakalım. "Bir meclis-i ihvanda güzel karı girdikçe, riyâ ile rekabet, haset ile hodgâmlık depretir damarları. Yatmış olan hevesat birden bire uyanır." Evet misalde göründüğü gibi haram sevmenin bir neticesi de kıskançlık ve hasede sebep olmasıdır. İhvanları bile birbirine düşman eden bu illetin neticesinde de istenmeyen sonuçlara her zaman şahit oluyoruz.

3. Haram sevmekte ayrılık elemi vardır. Zira dünyaya münhasır bir sevgidir. İnsanın en fazla ömrü boyunca istifade edebileceği bir sevgidir. Daha ilerisi yoktur. Onu elinde tutmaya muktedir değildir.

4. Haram sevmekte karşılık görmemek elemi vardır. Sevdiği şeye kendisinden başkaları da taliptir. Ya da sevdiği şey onu beğenmez.

5. Harama girmek hastalıklara ve dünyevi hapislere sebeptir. Mesela bir insan içki içip sarhoş olmakla, kendi sağlığına zarar vermekle kalmayıp, direksiyonun başına geçtiğinde, başkalarınında zarar görmesine sebep olabilmektedir. Netice itibariyle hapisleri ve hastaneleri mesken tutmaya mahkumdur.

Bu saydıklarımızdan çok daha fazlası haramlara girmenin ve haramları sevmenin neticesidir. Bu saydıklarımız sadece dünyadaki neticelerinden bir kaçıdır. Helal dairesi ise haramları aratmıyacak kadar çoktur. Mesela haram olan yiyecek-içecek sayısı bir kaç iken, helaller o bir kaç şeyden kat kat, kıyaslanamayacak kadar çoktur. Ve helal olan şeyin insana kaybettirdiği hiç bir şey yoktur.
 

nurul reþha

Well-known member
Cevap: Vecize Analizi - 10 "Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir."

"Gayr-ı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azab çekmektir." kaidesi sırrınca, siz, fıtratınızdaki Cenab-ı Hakk'ın zât ve sıfât ve esmasına sarfedilecek muhabbet ve marifet istidadını ve şükür ve ibadat cihazatını, nefsinize ve dünyaya gayr-ı meşru bir surette sarfettiğinizden, bil-istihkak cezasını çekiyorsunuz.
Çünki Cenab-ı Hakk'a ait muhabbeti, nefsinize verdiniz.
Mahbubunuz olan nefsinizin hadsiz belasını çekiyorsunuz.
Çünki hakikî bir rahatı o mahbubunuza vermiyorsunuz.
Hem onu, hakikî mahbub olan Kadîr-i Mutlak'a tevekkül ile teslim etmiyorsunuz, daima elem çekiyorsunuz.
Hem Cenab-ı Hakk'ın esma ve sıfâtına ait muhabbeti, dünyaya verdiniz ve âsâr-ı san'atını, âlemin esbabına taksim ettiniz; belasını çekiyorsunuz.
Çünki o hadsiz mahbublarınızın bir kısmı size Allahaısmarladık demeyip, size arkasını çevirip, bırakıp gidiyor. Bir kısmı sizi hiç tanımıyor, tanısa da sizi sevmiyor.
Sevse de size bir fayda vermiyor.
Daima hadsiz firaklardan ve ümidsiz dönmemek üzere zevallerden azab çekiyorsunuz.(Sözler - 634)

Buradaki "Gayrı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz bir azap çekmektir." cümlesini nasıl anlamalıyız ?

İslamiyet'in helal kıldığı şeklin dışında her türlü sevmekler ve muhabbetler gayrı meşrudur ve dinen yasaklanmıştır. Kafirlerin işledikleri günahlar o kadar dehşetlidir ki ancak cehennem temizler. Müslümanlar ise, büyük günah işlememek şartıyla, bu dünyada Cenab-ı Hakk'ın vermiş olduğu bazı sıkıntılara sabır ve tahammülle mukabele ederse mükafatı büyük olur. Belki günahlarını affettirir inşaallah. İşte bir Müslüman Cenab-ı Hakk'ın rızası haricinde bazı sevmeklere girerse, Cenab-ı Hakk bunu cehenneme bırakmak istemediği için bu dünyadakilere de ibretlik olması için merhametsiz bir azaba düçar kılmaktadır.

Çünkü o gaflette olan genç: "Cenab-ı Hakk gafururrahimdir, hem cehennem pek uzaktır" deyip gaflete düşüp günahlarına devam edebilir. İşte Cenab-ı Hakk acil bir musibet vermekle onu uyandırmak ister.

Bir insanın her türlü günahtan uzak kalması gerekir. Zamanımız günahların bir sel gibi her tarafı istila ettiği dehşetli bir zamandır. Böyle bir devirde günahlardan uzak kalmak çok daha zorlaşmış ve buna göre de daha da önem kazanmıştır.

Günahlar içinde en dehşetlilerinden biri harama nazardır. Maalesef çıplaklık yaygınlaşmış, nazarlar kirlenmiştir. Haram nazar gözün zinası anlamına gelir ve zinaya da kapıyı aralar. Gözüne dikkat etmeyen kimseler takva mertebesine varamazlar ve kendilerini günahlardan koruyamazlar.

Bilindiği gibi gözde arıza olduğunda, insana ehliyet vermezler.
Mevlana Celaleddin-i Rumi nin şu sözü manidardır,
"Ey nefis, Harama bakmakla cünüb olan(kirlenen) gözüne, gözyaşlarıyla gusül yaptır ki temizlenesin"

Günah ve İsyanın Sonuçları:

- İlimden yoksun kalmak:
Zira, ilim, günahkâra verilmez.

- Rızkın kesilmesi: Günâhkârın rızkı harama gider, Allah'ın bereket ve ihsanı kalkar.

- Kalp ve ruhun bozulması: Fıtrata uygun hal bozulur, hissizlik, vicdansızlık, korkusuzlukla tövbeden uzaklaşır. İç dünya kararır, kalp paslanır, haya duygusu ve ahlâk kalkar.

- İnsanlardan uzaklaşma: Nefsi ve en yakınlarıyla, toplumla yabancılaşan günâhkâr yalnız kalmaya mahkum olur.

- Her günâh iz bırakır: Günâhların sonucu vücud, akıl ve diğer organlarda bir kötülük doğurur. Her günâh bir başka günâha yol açar.

- Her günâh, İslâm dışı gelmiş geçmiş bütün çirkin ulusların mirasıdır. Kibirlenmek Firavun'un; eşcinsellik Lût kavminin mirasıdır.

- Günâh ve isyân, Allah'ın azabının hak olmasına yol açar. Bela ve musibet gelir. Günâhın geçmişe, şimdiye ve gelecek kuşaklara zararı dokunur.

- Günâhkârlar, meleklerin tövbe ve istiğfarlarından, Hz. Peygamber'in (s.a.s) şefaatinden mahrum kalırlar. Günâhlar insanların imanını zayıflatır.

(1) bk.Sözler, On Üçüncü Söz.; Kastamonu Lahikası.
 

elfaz

Well-known member
Cevap: "Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç..."

Hayal dünyası nereye giderse, insanın istikameti de o seyirde olur buyruyor Efendimiz.

Hayal dünyasını besleyen nedir? Helal dairesi ve haram dairesidir.

İnsan hangi daire içerisinde ise, hayal dünyası onun ile doludur. Hayallerinde o vardır ve bu hayallerde maddi ve manevi buudda hep kendini gösterir. Hayal dünyası haram ile dolu ise, ruh birtakım şeylere kapanmaya başlar ve Üstadîn ifadesi ile latifeler ölür. bunun son adımı da şirktir

O zaman ne yapmak icap ediyor, hayal dnyasını meşru dairede beslemek gerekiyor. Haram dünyasında olan bir tadı, tadmak istiyrsak dahi onu meşru daireye indirgeyip öle istifade etmek gerekiyor
 

Muvahhid1

Well-known member
Cevap: "Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç..."

Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Altıncı Söz


İnsan, helal daire içinde kalmak şartıyla, istediği gibi hareket edebilir, ve Allahın helal kıldığı lezzetlerı özgürce tasarruf edebılır.. Ama bu dairenin dışı, onun için sıkıntı ve azab dolu cehennem hükmündedr..Her gün televızyonlarda , gazetelerde v.s yerlerde görüdüğümüz gibi haram olan alkolu almasaydı o trafık kazasını işlemeyecektı yada kumar oynamasaydı ailesini bu denlı perişan etmeyecektı . İşte bunun gibi her türlü sıkıntı,keder ve elem harama girince gerçekleşir . meşru kılınan lezzetler her insana keyfi için yeterlidir. bu nedenle gayrı meşru yola sapmaya, Allahın gazabına maruz kalınacak yola girmeye gerek yoktur.Dünya nimetlerınden helal olan dairede fazlasıyla yararlanılabılınır.. Anlıyoruz ki hakiki keyif ve lezzet sadce iman ve helal dairesinde olandır, harama girmek gereksiz ve elem vericidir .
 

Nesl-i Cedid

Well-known member
Cevap: "Zira helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç..."

Haram dairesine girilmesine gerek olmadığının en basit örneği milli piyango çekilişleridir.Şu ana kadar milli piyangodan büyük ödülü kazanıp da bu servetini devam ettiren olmamış.Ya parasını,ya sağlığını,ya çevresi kaybetmiş.Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi bir üzüm yediriyor fakat 100 tokat vuruyor.Kimilerinin ki tokat olmaktan çıkıp uçan tekmeye girmiş :D

Helal dairesi içinde kalan insanların tavırları incelendiğinde stresten uzak olduklarını gözlüyoruz.Zira malına herhangi bir şüphe karıştırmayan adam ne korkulu bekleyişler ne de endişeli tavırlara girer.Haramda ise daha yapıldığı andan itibaren bir stres başlıyor.

Haram dairesine meyletmek aslında hazır lezzeti tercih etmek ile de açıklanabilir.Haram lezzette zahiren bir hazır ücret gözüküyor ama yukarıda dediğimiz gibi malını pek pahalıya satıyor.Helal dairede ise kısmen hazır lezzet gibi gözükmese de ruhunun ezilmemesi bile ona bir ferahlık veriyor.


Haram dairesi şahsı değil ailesini de perişan etmektedir.Zira haram para ailelerin sonunu getirmekte,akrabalık ilişkilerini kopma noktasına getirmektedir.Haram mal kendisinden çıkmasa dahi oğlundan/kızından çıkacağı için yine külli bir zarar sözkonusu...
 
Üst