Hakikatte Allah dostlarının insanlar tarafından övülmeye, sena edilmeğe ihtiyaçları yoktur. Çünkü ulu Mevlamız Rabbü'l -alemîn Hazretleri, onları sevmiş, derecelerini ali eylemiş; onları seveni de kendisini seviyor saymış... Bu sevilenlerden birisi de Sultanü'l arifîn Adana'lı Mahmud Sami Ramazanoğlu -kuddise sırruh- hazretleridir.
Her türlü fezail ve kemalatı üzerinde cem'eden bu zat'ta Allah ve Peygamber aşkı o kadar kuvvetli tecellî etmiş idi ki, Rabbımız Teala hazretlerinin izni ile her hal ü hareketleri Kur'an-ı Kerîm ahkamına ve şefiü'l-müznibin olan Fahr-i Kainat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz hazretlerinin adabına ve sünnet-i seniyyesine uygundu.
Bu bakımdan bu büyük velînin menakıbını abdestli olarak, büyük bir saygı, ta'zim ve itina île okuyan veya dinleyen mü'minlerin ma'nen istifade edecekleri muhakkaktır. Çünkü bu menakıb herhangi düzme bir hikaye veya roman değil, ma 'nevî hakîkatlardandır.
Allah Teala ve Tekaddes hazretleri cümlemizi kendisine layık kul, Fahr-i Kainat efendimiz hazretlerine layık ümmet, güzeran etmiş olan cümle büyüklerimizin şefaatlarına nail eylesin, dünya ve ahiret seadetleri versin. Bilerek, bilmeyerek yapmakta olduğumuz hatalarımızı afveylesin.. Cehennem azabından muhafaza buyursun... Amin...
Sultanü'l-Ârifîn eş-Şeyh Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu (k.s) Hazretleri
Doğumları, 1892 Adana.
Vefatları, 1984, Şubat 12, Medine-i Münevvere.. 1404. C.evvel 10, Sabaha karşı saat 4.30 da..
Adana'nın Tepebağ mahallesinde dünyaya gelmişlerdir.. Asil bir soya mensûbdurlar. Ramazanoğullarından, şecereleri Nûreddin Şehîd yoluyla Halid îbni Velîd -radıyallahu anh- hazretlerine dayanır.
Babasının ismi Mücteba, dedesinin Abdürrahman, büyük dedeleri İshak ve Hüseyin Efendilerdir.
Şöyle bir menkıbe anlatılır:
Bir gün Hızır aleyhisselam, evlerinin kapısına gelerek, hizmetçi kadın vasıtasıyla muhterem büyük validemizi kapıya çağırır. Her ne kadar validemiz, kızım ne isterse kendilerine ver tenbîhatında bulundular ise de ziyaretçi; hayır muhakkak kendisi ile görüşmem lazımdır diyerek ısrar edince, mecburen kapının arkasına gizlenirler ve aralarında şöyle bir muhavere geçer:
-"Kızım hamile olduğunu biliyor musun? Senin vasıtanla büyük bir insan dünyaya gelecek ve sol eğe kemiği üzerinde büyükçe bir ben bulunacak, uzun müddet İslamiyete hizmet edecek. Bu müddet zarfında haram ve helale dikkatli ol ve ismini de Mahmud Samî koy." müjdesini vermiş ve teberrüken de bir gömlek istemiş ve gömlek getirilinceye kadar kendisi gaib olmuştu.
Az sonra, denildiği gibi, bu büyük zat dünyaya teşrîf etmişler, uzun müddet kaliyle, haliyle, adab ve erkanı ve yüksek fıtrî kabiliyeti ile kendini İslamiyetin şerefli, ulvî yoluna vakfetmiş, hayli değerli insanlar kendisinden istifade ve tefeyyüz etmişlerdir.
Sâdık DÂNÂ (Musa Topbaş Efendi) Hz.leri (k.s)