Peygamber efendimizin sünneti

Bezminur

Well-known member
Arkadaşlar;EFENDİMİZİN sünnetlerinden akvali ahvali ve efailini açıklarmısınız?
akvaline ahvaline vede efailine örnekler nelerdir?
 

Ukbaa

Well-known member
Üstad Risale-i Nur’da sünneti 3 kısıma ayırmıştır.
“Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Sünnet-i Seniyyesinin menbaı üçtür: Akvali, ef’ali, ahvalidir. (Lem’alar)

Akval, Allah Resûlünün(a.s.m.) sözlü emir ve tavsiyeleridir. Misal; “Ben namazı nasıl kılıyorsam siz de öyle kılın.” ‘’Kolaylaştırınızi güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.’’ …

Ahval (haller) ise, Onun o mukaddes ruhunda yer etmiş her türlü güzellik ve üstünlüklerdir. Misal;İhlâslı olmak, halkın değil Hakk’ın rızasını gözetmek, Allah için sevmek ve Allah için düşmanlık beslemek, kin tutmamak, affedici olmak, öfkesini yutmak, mütevazi olmak vs..

Ef’al, yaşayışıyla, yaptığı işlerle fiilen verdiği derslerdir. Misal; Namazların vaktinde kılması, İnsanlara hep ikramda bulunması, tane tane konuşması, yemekten önce ve sonra ellerini yıkaması vs..

Üç guruba ayrılan bu sünnetlerin her birisi insana bir başka güzellik verir ve onu Allah’ın muhabbetine mazhar kılar. Rabbim bizleri sünnet-i seniyyeden hissemizi ziyade eylesin.
 

Ukbaa

Well-known member
“Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Sünnet-i Seniyesinin menbaı üçtür: Akvali, ef’ali, ahvalidir. Bu üç kısım dahi, üç kısımdır: Feraiz, nevafil, âdât-ı hasenesidir.” (Lem’alar)

Demek oluyor ki, Resullullah Efendimizin(a.s.m.) o mukaddes sünnetleri, “mübarek lisanından dökülen nurlu cümleler” “icra ettiği işler” ve nihayet “hâliyle insanlık âlemine sergilediği örnek ahlâk”tan teşekkül ediyor.

Bir müslüman, O Nebiler Nebisini(a.s.m.) taklit etmeğe, farzlardan başlar. Allah’ın emirleri farz olmakla birlikte, Allah Resulünün(a.s.m.) onları işlemesi cihetiyle, aynı zamanda sünnettirler. Yani, Allah’ın emirlerine harfiyen uyan ve yasaklarından hassasiyetle kaçınan bir mümin, sünnetin farz kısmını yerine getirmiş olur.

Farzları yerine getiren bir mümin, manevî terakkisini nafile ibadetlerle sürdürür. Nafile denilince, farz ve vacip dışında kalan ibadetler anlaşılır. Bu konudaki bir hadis-i kudsîyi nakletmeden geçemeyeceğim:

“Kulum bana, üzerine farz kıldığım şeylerden daha sevimli hiçbir şeyle yaklaşamaz. Kulum farzlardan sonra nafilelerle bana yaklaşmaya devam ederse ben onu severim....”

Namazların sünnetleri nafile ibadet gurubuna girdiği gibi, kuşluk namazı, tahiyye-i mescit namazı, gece namazı gibi nice nafile ibadetler de vardır.

“Âdât-ı hasene” ise, Allah Resulünün(a.s.m.) yeme, içme, oturma gibi beşerî fiilleridir. Bunların her biri, insanlar için güzel birer örnektir. Bir mümin, adet olarak her gün icra ettiği bu gibi işleri, Allah Resülünün(a.s.m.) yaptığı şekilde yapmaya çalışırsa, ayrı bir feyiz kaynağı daha bulmuş ve dünya işlerinde bile huzuru yakalama imkânına kavuşmuş olur.

“Sünnet-i Seniyyeye ittibaı kendine adet eden, âdâtını ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevapdar yapabilir.” Lem’alar

“Fesad-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse (sarılsa), yüz şehidin ecrini, sevabını kazanabilir.” hadis-i şerifiyle verilen müjdede bu sünnetlerin de büyük bir payı vardır. Üstadın ifadesiyle, “fesad-ı ümmet zamanında Sünnet-i Seniyenin küçük bir âdâbına müraat etmek, ehemmiyetli bir takvayı ve kuvvetli bir imanı ihsas ediyor.”

Ahval grubuna giren sünnetlere gelince, bunlar “takvadan, muhabbetten, güzel ahlâkın bütün şubelerinden, insanî seciyelerin en üstünlerinden ve beşerî karakterlerin en sağlamlarından” örülmüş ve dokunmuş muhteşem bir tablo teşkil ederler.

Onun ümmeti olma şerefine ermiş her insanın, en büyük bir gayesi de: Onun hâliyle hâllenmek olmalıdır. Onun haşyetinden bir nokta yakalayıp boynunu bükmek, güzel ahlâkından bir şule ile parlamak, takvasından bir zerrede kavrulmak ve sevgisinden bir damlada mest olmak ne büyük saadet!

Aslında, “ahval” denilince karşımızda bir ummanı buluruz. Haller sayılmakla bitmez. Bunlardan sadece birkaçına kısaca değineceğim.

“İman”, hâl gurubuna girer. Bir insan, iman etmekle en büyük sünneti işlemiş olur. Bunu salih amel takip eder. Salih amel işlemek de büyük bir sünnettir. Bu sünnet, “ef’al” grubuna girerse de amelin salih olmasının en büyük şartının “ihlas” olduğu düşünülürse, ihlas ile hallenmek de büyük bir sünnet olarak karşımıza çıkar. Rıza buna bağlıdır, cennet bunun meyvesidir.

Kalbin Allah sevgisi ve Allah korkusuyla dolu olması da hâl grubuna giren sünnetlerdendir.

“İçinizde Allah’ı en çok seven benim. Ve Ondan en fazla da ben korkarım.” Hadis-i Şerif

Sorularla İslamiyet
Selam ve dua ile...
 
Üst