İmamlar Hakkındaki Aşırı Inanç

KudusyoLu

Active member
Humeyni, bu aşırı inancı destekleyerek daha da derinleştirmiştir…

Suriyeli büyük alim Üstad Said Havva’nın hacmi küçük fakat değeri oldukça büyük eseri “Humeynicilik”i bölümler halinde yayınlıyor.


Türkiyeli okuyucuya ulaşmaması için adeta sansürlenen eserinde Üstad Said Havva, Humeynicilik’in iç yüzünü açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor.


Önceki bölüm: Humeynicilik: İnançta sapıklık, tavırda sapıklık – Önsöz

Şia’nın aykırı inançları ve Humeyni’nin onları benimsemesi


Şia tarihi boyunca birçok aykırı görüş ortaya çıkmış ve Şiilik adına birçok asılsız inanç Müslümanların arasına sokulmuştur. Şiilik, birçok küfür düşüncenin sızmasına ve İsmailiye, Nusayrilik ve Dürzilik gibi aşırı fırkaların türemesine yol açmıştır. Bu fırkalar, Oniki İmam Şiasının da, Ehli Sünnet ve’l-Cemaat’in de küfür olarak gördüğü batıni fırkalardır.


Bununla birlikte Oniki İmam Şiası bu fırkaların küfür olduğuna hükmetmesine rağmen kendisi de birçok asılsız inanca sahiptir. Oniki İmam Şiası bu aşırı fırkaların küfür olduğunu söylemekle birlikte Ehli Sünnet ve’l-Cemaat’e karşı onları desteklemektedir. Bu fırkalar usûlde ve furûda Oniki İmam Şiası’ndan farklı olsa da, Oniki İmam Şiası, insanın ilahlığı ve benzeri sapık inançlara sahip olan bu fırkaları kendisine Ehli Sünnet ve’l-Cemaat’ten daha yakın hissetmektedir ki bu bile başlı başına tehlikeli bir sapmanın delilidir.


Burada bu sapmanın yönlerini tüm ayrıntılarıyla ele almayacağız ve sadece Oniki İmam Şiası’nın ve Humeyni’nin benimsediği ve savunduğu aykırı inançlardan bazılarına değinmekle yetineceğiz.


İmamlar Hakkındaki Aşırı İnanç


Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Onlar Allah’ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i kendilerine rab edindiler.) (1) Hıristiyanların Mesih’i rabb edindikleri bilinmektedir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, hahamlarını ve papazlarını nasıl rabb edindiklerini izah ederken hahamların ve papazların onlara haramı helal ve helali haram kıldıklarını ve onların da buna itaat ettiklerini söyler.


Şia da bu konuda aşırı gitmiş ve imamlarına masumiyet sıfatı vermiştir. İmamların masumiyetine inanmayı mezhebin asıllarından saymıştır. El-Kuleyni “El-Kâfi”de, İbni Bâbeveyh El-Kummi “Akâidu’ş-Şia El-İmamiyye”de, Eş-Şeyh El-Müfid “Evâilu’l-Makâlât” ve “Tashihu Akâidi’ş-Şia El-İmamiyye” isimli kitaplarında bunu ispat eder. Şia’nın eski ve yeni imamları, imamların bilerek veya bilmeyerek hata yapmaktan, dalgınlıktan ve unutkanlıktan masum (korunmuş) olduğu inancında birleşmişlerdir. Onlara göre imamlık makamı peygamberlik makamından daha üstündür. (2) Helal ve haram kılmada mutlak özgürlüğe sahiptirler. Şiilerin önde gelen alimlerinden El-Kuleyni Usûlu’l-Kâfi’de Allah’ın Muhammed’i, Ali’yi ve Fatıma’yı yarattığını ve onların bin yıl kaldığını, daha sonra bütün her şeyi yarattığını ve onları bu yaratılışa şahit kıldığını, yaratılan her şeyi onlara itaat ettirdiğini ve idaresini onlara bıraktığını, onların diledikleri şeyleri helal ve diledikleri şeyleri haram kıldıklarını söylemiştir. (3)


Şiilerin imamları hakkında bu şekilde aşırı gitmeleri, imamlarını kainatın idaresi ve düzeninde Allah Subhânehu’ya ortak koşmalarına yol açmıştır. Oysa Allah azze ve celle kainatın idaresinin yalnızca kendine ait olduğunu bildirmektedir: (İşleri düzene koyan Allah’tır.)(4)


Yine Şiilerden bazıları aşırı giderek imamları gaybı bilmede ve her şeyden haberi olmada Allah’a ortak koşmuştur. El-Kuleyni, “El-Kâfi”de, “İmamlar geçmişte olanı ve gelecekte olacağı bilirler, hiçbir şey onlara gizli kalmaz” adıyla bir bölüm açmıştır. (5) Bütün bunlar Allah Teâlâ’nın (O, gaybı bilendir. Kendi gaybını kimseye açmaz. Ancak elçilerinden hoşnut oldukları müstesna.) (6) buyruğuna ters düşmektedir. Biz, Allah’ın kullarına keramet olarak gaybından bazı şeyleri bildirmesini inkar etmiyoruz. Bilakis bunun her hangi bir yaratılmış için temel hak olduğu inancını reddediyoruz.


Bu sapıklıklar her sapık ve deccale kapıları sonuna kadar açmış ve bazı insanların peygamberlik makamının üzerinde bir makama sahip olduklarını ve İslam şeriatını diledikleri gibi değiştirebileceklerini iddia etmelerine neden olmuştur. Oysa hak ehlinin inancına göre peygamberlik özel bir makamdır ve Allah Teâlâ dilediğini o makama seçer. (Allah, meleklerden de insanlardan da elçiler seçer.) (7)


Humeyni, bu aşırı inancı destekleyerek daha da derinleştirmiştir. Bu dinin mutlaka bilinmesi gereken hükümlerini inkardır ve apaçık bir küfürdür. Humeyni’nin imamlar hakkında nasıl aşırı gittiğine, onlara nasıl masumiyet, kainatı idare ve ilahi ilim sıfatları verdiğine ve onları nasıl peygamberlik makamının üzerine çıkardığına bir bakın. Humeyni, “El-Hukumeti’l-İslamiyye” (İslam Devleti) isimli kitabında şöyle diyor: “Şüphesiz imamların övgüye layık bir makamı, yüce bir derecesi ve kainattaki oluşum üzerinde etkileri vardır. Kâinattaki bütün zerreler, onların velâyetine ve yönetimine boyun eğer. Mezhebimizin temel inançlarından biri de, imamların, mukarrab bir meleğin veya gönderilmiş bir peygamberin ulaşamayacağı bir makama sahip oldukları inancıdır. Elimizdeki rivayetler ve hadislere göre, Rasul-ü Azam sallallahu aleyhi ve sellem ve imamlar (Allah’ın selamı onların üzerine olsun), bu dünyaya gelmeden önce nurdular. Allah onları Arş’ının etrafında toplamıştır… Onların şöyle dedikleri nakledilmiştir: Bizim Allah ile öyle hallerimiz var ki, hiçbir mukarrab melek veya gönderilmiş peygamber ona ulaşamaz.” (8)


Humeyni, adı geçen kitabının bir başka yerinde şöyle der: “İmamların öğretileri hiç şüphesiz Kur’an’ın öğretileri gibidir. Belirli bir nesle özel değildir. Bilakis Kıyamet’e kadar her çağda ve her yerde herkes için geçerli, uygulanması ve uyulması farz olan öğretilerdir.” (9) Ayrıca, onlar için (yani imamlar için) unutkanlık ve gaflet düşünemediğini söyler. (10)


Dipnotlar:


(1) 9/et-Tevbe/31


(2) Hayatu’l-Kulûb; El-Meclisi, 3/10


(3) Usûlu’l-Kâfi; sf: 287. Humeyni, Keşfu’l-Esrâr’da bu hadisin sahih olduğunu söyler.


(4) 10/Yunus/3


(5) Usûlu’l-Kâfi; sf: 160. Daha fazla ayrıntı için bkz: “El-Bâbu’l-Hâdiy Aşera” ve “Keşfu’l-Murâd Şerhu Tecridi’l-İ’tikâd”; İbnu’l-Mutahhar Eş-Şii


(6) 72/el-Cin/26-27


(7) 22/el-Hacc/72


(8) El-Hukumetu’l-İslamiyye; sf: 52. Kahire baskısı, 1979. Tahran baskısı: Mektebetu Berzek el-İslamiyye. Diğer başka ayrıntılar için Allâme Ebu’l-Hasen En-Nedvi’nin “Sûretâni Mutedâddetâni” (İki Zıt Tablo) isimli eserine (sf 77 ve sonrası) bakınız.


(9) El-Hukumetu’l-İslamiyye; sf: 122


(10) A.g.e. sf: 91


Devam edecek…

Kaynak: İslami Gündem
 
Üst