İşte millet şimdi hakim oldu!

FaKiR

Meþveret Bþk.
Bismillahirrahmanirrahim

Meşrutiyet nedir?

Evet, meşrutiyet hâkimiyet-i millettir; siz dahi hâkim oldunuz.
Umum akvâmın sebeb-i saadetidir; siz de saadete gideceksiniz.
Bütün eşvâk ve hissiyât-ı âliyeyi uyandırır; uyku bes, siz de uyanınız.
İnsanı hayvanlıktan kurtarır; siz de tam insan olunuz.
İslâmiyetin bahtını, Asya’nın tâliini açacaktır.

Size müjde. Bizim devleti ömr-ü ebedîye mazhar eder.
Milletin bekâsıyla ibkâ edecek; siz daha me’yus olmayınız.
Bir ince tel gibi her tarafa hevâ ve hevesin tehyîci ile çevrilmeye müstaid olan rey-i vâhid-i istibdâdı lâyetezelzel bir demir direk gibi, lâyetefellel bir elmas kılınç gibi olan efkâr-ı âmmeye tebdil eder; siz de, sefine-i Nuh gibi emniyet ediniz.

Herkesi bir padişah hükmüne getiriyor; siz de hürriyetperverlikle padişah olmaya gayret ediniz.

Esâs-ı insâniyet olan cüz’-ü ihtiyârı temin eder, âzâd eder; siz de câmid olmaya râzı olmayınız.

Üç yüz milyondan ziyade ehl-i İslâmı bir aşîret gibi birbirine rapteder; siz de o râbıtayı muhâfaza ediniz.


Zira meşveret perdeyi attı; milliyet göründü, harekete geldi. Milliyet içinde İslâmiyet ışıklandı, ihtizâza geldi. Zira, milliyetimizin rûhu İslâmiyettir; hakiki ve nisbî ve izâfîden mürekkeptir. Başka millete benzemiyor. (Münazarat sh. 20)

SÖZLÜK:


Akvâm : Kavimler, Milletler
Aşiret : Dil Ve Kültürü Büyük Ölçüde Aynı Türden Olan, Birçok Boydan Oluşan, Yapısındaki Aileler Arasında Sosyal, Ekonomi, Din, Kan Veya Evlilik Bağları Bulunan Göçebe Veya Yerleşik Nitelikteki Topluluk; Oymak
Avâm : Halk Tabakası, Sıradan İnsanlar
Âzâd : Hürriyetine Kavuşturma, Serbest Bırakma
Bekà : Devamlılık Ve Kalıcılık
Bes : Yeter
Bürhân-I Nazarî : Teorik Delil
Câmid : Cansız, Ruhsuz
Cüz-Ü İhtiyârî : Sınırlı Seçim Gücü, İnsan İradesi
Efkâr-I Âmme : Genelin Düşüncesi, Kamuoyu
Ehl-İ İslâm : İslâma Tâbi Olanlar, Müslümanlar
Esâs-I İnsâniyet : İnsaniyetin Aslı, Temeli
Eşvâk : Şiddetli Arzular, İstekler
Hakiki : Gerçek; Öz Niteliğe Sahip Olan
Hâkim : Hükmeden
Hâkimiyet-İ Millet : Milletin Egemenliği
Hevâ : Yararı Olmayan Şeylere Duyulan Arzu Ve İstek
Heves : Gelip Geçici Arzu Ve İstek
Hissiyât-I Âliye : Yüce Ve Yüksek Duygular, Hisler
Hürriyetperverlik : Hürriyetçilik
İbkâ : Sürekli Ve Kalıcı Hale Getirme
İhtizâza Gelmek : Titremek, Canlanmak, Hareketlenmek
İstibdât : Baskı, Diktatörlük, Despotluk
İzafî : Başka Bir Şeye Göre Olan; Bağlı Olduğu Şeye Göre Değişen; Rölatif
Lâyetefellel : Eğilmez, Kırılmaz
Lâyetezelzel : Sarsılmaz
Mâhiyet : Esas Nitelik, Temel Özellik
Mazhar Olma : Erişme, Kavuşma
Me’yus : Ümitsiz
Meşveret : İşlerin Halledilmesi, Problemlerin Çözülmesi İçin Yapılan İstişare, Fikir Alışverişi
Muhafaza : Koruma, Saklama
Muknî : İkna Edici
Mürekkep : Birden Fazla Unsurdan Meydana Gelmiş, Birleşik
Müstaid : Hazır; İstidatlı, Elverişli
Nisbî : Nispetle, Kıyaslamayla Olan; Varlığı Başka Birşeyin Varlığına Bağlı Bulunan; Mutlak Olmayan
Ömr-Ü Ebedîye : Sonsuz Ömür, Sonsuza Kadar Devam Eden Hayat
Râbıta : Bağ, İlgi
Raptetmek : Bağlamak
Rey-İ Vâhid-İ İstibdât : Bir Kişinin Veya Küçük Bir Yönetici Grubun Rey Ve Görüşüne Dayalı Olan İstibdat İdaresi, Totaliter Yönetim
Sebeb-İ Saadet : Mutluluk Sebebi
Sefine-İ Nuh : Nuh’un Gemisi
Taakkul Etmek : Akletmek, Akıl Yürütmek
Tâli : Kısmet, Kader, Baht, Talih
Tasvir Etme : Anlatma, İfade Etme
Tebdil Etmek : Değiştirmek, Dönüştürmek
Tefekkür : Etraflıca Ve Derinlemesine Düşünme
Tehyîc : Heyecanlandırma, Coşturma
Umum : Bütün
Zira : Çünkü
Ziyade : Çok, Fazla
 
Üst