Bekar Genç Kızlara Bir Ders-i Hakikat... EMİRDAĞ LAHİKASI

CeMre1

Well-known member
" Tam muvafık ve dindar ve ahlâklı bir zevc bulmadan, kendilerini açık saçıklıkla satmasınlar. Eğer bulunmadı; Nurun bir kısım fedakâr şakirtleri gibi mücerret kalıp tâ ona lâyık ve ebedî bir arkadaş olacak ve terbiye-i İslâmiyeyi almış vicdanlı bir müşteri ona çıksın. Ve saadet-i ebediyesi, muvakkat bir keyf-i dünyevî için bozulmasın. Ve medeniyetin seyyiatı içinde boğulmasın."
Nur şakirtlerinden mücerred kalmak isteyen veya mecbur kalan kızlar kısmına beyan etmek lâzım gelir diye ruhuma ihtar edildi. Ben de derim ki:
Kızlarım, hemşirelerim,
Bu zaman, eski zamana benzemiyor. Terbiye-i İslâmiye yerine terbiye-i medeniye, yarım asra yakın hayat-ı içtimaiyemize yerleştiği için, bir erkek bir kadını ebedî bir refika-i hayat ve saadet-i hayat-ı dünyeviyeye medar ve sair günahlardan kendini muhafaza etmek için almak lâzım gelirken; o biçare zaifeyi daim tahakküm altında, yalnız dünyevi, muvakkat gençliğinde sever. Ona verdiği rahatırı bazı on misli onu zahmetlere sokar. Eğer şer’an "küfüv" tâbir edilen birbirine denk olmazsa, hukuk-u şer’iye nazara alınmadığından, hayatı daima azap içinde geçer. Kıskançlık da müdahale ederse daha berbat olur.

İşte bu izdivaca sevk eden üç sebep var:

Birisi: Tenasülün devamı için, hikmet-i İlâhiyece o fıtrî hizmete bir ücret olarak bir fıtrî meyil ve şevk vermiş.
Halbuki o zevk, on dakikada bir lezzet verse de, eğer meşru ise, erkek bir saat meşakkat çekebilir. Fakat kadın, on dakikalık o zevk için on ay çocuğu kendi vücudunda zahmetini çekmekle on sene çocuğun hayatına yardımla meşakkat çeker. Demek, o on dakikalık fıtrî meyil, bu uzun meşakkatlere sevk ettiği için, ehemmiyeti kalmaz. His ve nefis, onunla onu izdivaca tahrik etmemeli.
İkincisi: Fıtraten kadın, zaafı için maişet noktasında bir yardımcıya muhtaçtır. O ihtiyaç için şimdiki terbiye-i İslâmiyeden ders almayan, serseriliğe, tahakküme alışanlardan o küçük bir iaşesi hatırı için tahakkümler altına girip riyakârâne kocasının rızasını tahsil etmek yolunda hayat-ı dünyeviye ve uhreviyesinin medarı olan ubudiyetini ve ahlâkını bozmak bedeline, köy kadınları gibi kendi nafakasını kendi çalışmasıyla kazanmak, on defa daha kolaydır. Rezzak-ı Hakikî çocukların rızkını sütle verdiği gibi, onların da rızkını o Hâlık-ı Rahîm veriyor. O rızık hatırı için namazsız ve ahlâkını kaybetmiş bir zevci aramak, riyakârâne çalışıp tahakkümü altına girmek, elbette Nur talebesinin kârı değil.

Üçüncüsü: Kadınlığın fıtratında çocuk okşamak ve sevmek meyelânı var. Ve bir evlâdının dünyada ona hizmeti ve âhirette de şefaati ve validesi öldükten sonra ona hasenatıyla yardımı, o meyl-i fıtrîyi kuvvetlendirip evlendirmeye sevk etmiş. Halbuki şimdi terbiye-i İslâmiye yerine terbiye-i medeniye ile on taneden bir iki hakikî evlât, kendi validesinin şefkatine mukabil fedakârâne hizmet ve dindârâne dualarıyla ve hasenatlarıyla validesinin defter-i a’mâline haseneler yazdırmak ve âhirette salih ise validesinin şefaat etmek ihtimaline mukabil, ondan sekizi o hâleti göstermediğinden, bu fıtrî meyil ve nefsânî şevkle o biçare zaifeler böyle ağır bir hayata kat’î mecbur olmadan girmemek gerektir. İşte bu işaret ettiğimiz hakikate binaen, bekâr kalmak isteyen Nur şakirtlerinden olan kızlara derim ki:
Tam muvafık ve dindar ve ahlâklı bir zevc bulmadan, kendilerini açık saçıklıkla satmasınlar. Eğer bulunmadı; Nurun bir kısım fedakâr şakirtleri gibi mücerret kalıp tâ ona lâyık ve ebedî bir arkadaş olacak ve terbiye-i İslâmiyeyi almış vicdanlı bir müşteri ona çıksın. Ve saadet-i ebediyesi, muvakkat bir keyf-i dünyevî için bozulmasın. Ve medeniyetin seyyiatı içinde boğulmasın.
Said Nursî - Emirdağ Lahikası : 293






 

akna

Well-known member
Soru

"İhtiyar kadınlara ve genç kızlara bir ihtar" başlıklı yazıda Üstadımızın bekar kalmaya bir teşviki mi var? Çünkü mektupta anlatılan izdivaca ait üç sebebten başka bu zamanda "tam muvafık ve dindar ve ahlâklı bir zevc bulmadan, kendilerini açık saçıklıkla satmasınlar" ölçüsü biraz ağır olmuyor mu? Bu duruma göre, o halde -bu zamanımızın şartları için söylüyorum- dindar kızların çok büyük bir kısmının bekar kalması gerekmez mi?

Cevap

Bir insanın kiminle evlendiği, sadece bu dünya saadetini değil ebedi saadeti de ilgilendiren hayati bir meseledir. Evlendiği kimse sefih ve farzlara dikkat etmeyen birisi ise, hem dünya hayatı hem de ahiret hayatı büyük bir risk içinde demektir. Dünyaya ait en küçük bir risk ve zararı değerlendirmek ve ona karşı önlem almak makul ve realite olarak kabul edilirken, ahirete bakan büyük bir riski önemsememek makul addedilemez.

Dindar bir bayanın evleneceği kocanın kendi gibi dindar olması, hem dünya açısından hem de ahiret açısından hayati bir önem taşımaktadır. Bu yüzden acele edip evde kalırım korkusu ile rasgele evlenmemesi gerekir. Üstad Hazretlerinin bu ihtar ve ikazı ağır değil, bilakis tehlikenin büyüklüğüne uygun, yerinde bir ikazdır.

Üstad Hazretleri hanımlara evlenmeyin derken, dindarlık noktasında size denk birini bulamadığınız zaman, geçim derdinden korkup ahlaksız ve serserilere varmak yerine, bekar kalmak sizin için daha hayırlıdır diyor. Mutlak olarak bekar kalın demiyor. Sadece dünya rahatını düşünerek, serseri ve ahlaksız erkeklere varmayın diyor. Din ve diyanet noktasında denk bir erkek bulduğunda neden evlenmesin, evlenmesi gayet doğal ve gereklidir ki, Üstad da bu durumda evlenin diyor.

Evlenmek insanlık için fıtri ve umumi bir yoldur. Bunun aksini savunup bütün insanları bekar kalmaya davet etmek hem fıtrata hem de İslam’a zıt bir yaklaşımdır. Onun için asıl ve doğru olan aile kurmaktır.

İmam-ı Gazalî’nin Huzeyfe’den ve Ebû Umame’den (ra) rivayet ettiği bir hadiste Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyuruyor:
"Hicri ikinci asırdan sonra insanların en hayırlısı geçim derdi az ve çoluk çocuğu olmayan kimsedir."
Yine İmam-ı Gazalî’nin Ebû Hüreyre’den rivayet ettiği bir hadiste Peygamber Efendimiz (asm):
"Bir zaman gelecek; kişinin helâki karısının, anne ve babasının ve çocuklarının elinde olacak. Çünkü bunlar onu fakirlikle ayıplarlar. Ve gücünün yetmediği şeyleri kendisinden isterler. Adam da bu sebeple tehlikeli işlere girer. Böylece dini gider, kendisi de helâk olur buyuruyor."(1)
Yukarıda, İmam Gazali’nin İyha adlı eserinde geçen bu hadisler sahih hadislerdir.
Bu hadislerde, Peygamber Efendimiz (asm) umumi olarak herkesi evlenmemeye teşvik etmiyor. Bu dönemlerde insanların çoğu geçim belası yüzünden haramlara ve dünyaya dalacağını haber veriyor. Burada, hadisler hayatın bir takım realitelerine işaret ediyor ve belalara karşı bizi tedbirli olmaya davet ediyor. Onun için biz de tedbir olarak evlenirken dindar, şuurlu ve kanaatkar bir eşle evlenmeliyiz, yoksa çok sıkıntı ve haramlara girme riski vardır.

Üstad'ın açıklamalarını, yukarıdaki hadisleri izahı şeklinde kabul edebiliriz.


(1) bk. İhya, II/66.



sorularlarisale​
 
Üst