Bazı insanların etkisi, kendilerinden uzun yaşar. Bediüzzaman Said Nursi onlardan biri... Bitlis'in ücra bir dağ köyünde başlayan yaşamında, 19. yüzyılı 20. yüzyıla bağlayan sancılı bir yolun yolcusu oldu...
Osmanlı'nın yerini Cumhuriyet'e devretmesine ve iki dünya harbine tanıklık etti. İsyanlar, savaşlar, sürgünler, mahkemeler, esaretler gördü. 83 yıllık ömrünün ve yaşadığı devrin hikayesi 3 bölüm halinde belgesel olarak hazırlandı.
"Peygamberler şehri Urfa'da, Balıklıgöl'ün hemen yanında bir mezar yeri var. Buranın ortasında ise boş bir mezar. Bir yolcunun kabri burası. Yolculuğunu ölümünden sonra bile sürdürmüş bir yolcunun... Bu belgesel, işte o yolcunun uzun ve meşakkatli yol hikâyesini anlatıyor." Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatının anlatıldığı Yolcu isimli belgesel, bu cümlelerle başlıyor. Yaklaşık 3 saat süren belgesel, Said Nursi'nin ayak izlerini takip ederek ilerliyor.
Bu hafta içinde DVD olarak satışa sunulan belgeselin yapımcısı Kalan Müzik ve Karşı Film. Filmin yönetmeni Yusuf Kenan Beysülen, metin yazarı Cemalettin Canlı. Mahir Günşiray'ın seslendirdiği belgeselin müziğinde Aria, Engin Arslan ve Ayşe Önder imzası var. Belgesel filmin bir yıl sonra bir televizyon kanalında gösterilmesi planlanıyor.
Bediüzzaman'ın talebelerinden Mehmet Fırıncı'nın, "Çok güzel bir belgesel olmuş. Çekenleri takdir ediyorum." diye övdüğü çalışma, 6 yıllık bir çabanın ürünü. Film, üç bölüm halinde çekilmiş. Bölüm başlıkları Eski Said, Yeni Said ve Üçüncü Said adlarını taşıyor. Said Nursi'nin doğumuyla başlayan belgesel, onun hayat serencamını ve fikirlerini anlattığı gibi yaşadığı döneme de ışık tutuyor. Bediüzzaman'a dair çok az görsel malzeme olduğu için belgeselde Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet'in ilk yıllarına ait siyah beyaz görüntülerden faydalanılmış. Said Nursi'nin de içinde yer aldığı bir heyetle Makedonya gezisine çıkan Sultan Reşat'ın o seyahatinin görüntüleri ilk kez kamuoyuna sunuluyor. Makedonya ile uzun yazışmalar sonrası bu 2-3 dakikalık görüntüler elde edilmiş.
Belgeselde devlet arşivlerinden Bedi-üzzaman'la ilgili birçok belgeye ulaşılmış. Bu belgeler içinde Afyon Cezaevi tutuklu defterindeki kayıt dikkat çekiyor. Said Nursi'nin defterde suçu "Dini hassasiyatı alet ederek cemiyet kurmak" olarak gösteriliyor. Aynı sayfada yer alan diğer tutukluların suçları ise çalmak, zorla ırza geçmek, adam öldürmek, zorla kız kaçırmak...
Yeni tanıklara ulaşıldı
Said Nursi ile ilgili tanıklıklar ve hatıralar Yolcu'da geniş yer tutuyor. Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Abdülkadir Badıllı, Mehmet Fırıncı gibi talebelerinin yanı sıra naaşının Isparta'ya naklinde görev alan bir pilot astsubayın ve Bediüzzaman'ın cenazesinin Isparta Şehir Mezarlığı'na defnine şahitlik eden erin konuşmaları, belgeselde yeni unsurlar olarak öne çıkıyor. Talebesi Ali Çavuş'un Said Nursi'nin bir milis subayı olarak Bitlis'te cephede savaşırken yaralandığı sahneyi anlattığı ses kaydı da ilk kez belgeselle gün yüzüne çıkıyor. Yine Bediüzzaman'ın Rusya'da Volga Nehri'nin kıyısındaki esir günlerine şahitlik eden, o zaman 12 yaşında olan Ayşe Apa'nın hatıraları dikkat çekiyor. 2005'te görüşülen Ayşe Apa, bugün hayatta değil.
Can Dündar'la gündeme geldi
Bediüzzaman belgeselinin çekileceği, medyada ilk kez Can Dündar ismiyle gündeme gelmişti. Filmin yönetmeni Beysülen, bu durumu, "1998 yılından beri yapmayı arzuladığımız bir çalışmaydı. Projeye Can Dündar'la başladık." diye açıklıyor. Sonrasında yaşananları işe söyle ifade ediyor: "Can Dündar, projeden ayrılmak zorunda kaldı. NTV'de programa başladı. Mustafa projesi karşısına çıktı. Biz de 'Sen içine giremiyorsun. Bu işi biz sürdürelim' dedik. Projeyi üstlendik."
Beysülen, filmin çekirdek kadrosunun 10-15 kişi olduğunu, yalnız yükü kendisinin ve Cemalettin Canlı'nın sırtladığını söylüyor. Metin yazarı Canlı ise Yolcu'yu "Bütün Nur talebeleri yardımcı oldu. Haddinden fazla kolektif bir çalışma." diye anlatıyor. Yarım kalan projenin Kalan Müzik'in sahibi Hasan Saltık'ın katkısıyla tamamlandığının altını çiziyor ikili.
Filmde imzası bulunan Yusuf Kenan Beysülen ve Cemalettin Canlı, kendilerini solcu olarak tanımlıyor. "Said Nursi'ye ve Nur cemaatlerine mesafemiz sıfır noktasındaydı. Bildiklerimiz genel geçer şeylerdi. Bildiklerimizin de çoğunun önyargılı olduğunu bu süreçte gördük." diyen ikili, uzun yıllar Can Dündar'la çalışıp birçok belgesele imza atmışlar. Said Nursi belgeseline nasıl girdiklerini ise şöyle anlatıyorlar:
"Biz Lanetliler Bahçesi üst başlığında bir dizi belgesel çekecektik. Türkiye'de bir dönem lanetlenmiş kişilerin; örneğin Mehmet Akif'in, Çerkes Ethem'in, Refik Halid Karay'ın hayat hikâyelerini belgesel yapacaktık. Bir sürü yere götürdük projeyi ama kabul görmedi. Biz de kendi imkânlarımızla Said Nursi belgeseli ile bir adım atmış olduk."
"Nur cemaatlerinin bu süreçte nasıl bir rolü oldu?" sorumuza şöyle cevap veriyorlar: "Bu bizim projemiz. Ama Nurcularla temasımız oldu. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı, Risale-i Nur Enstitüsü ile irtibat halindeydik. Said Nursi'nin birçok talebesiyle görüştük. Ellerindeki belge, doküman ve fotoğrafları bizim istifademize sundular. Tanıklarla görüşmemize yardımcı oldular."
Cemalettin Canlı, yaklaşık bir yıl Said Nursi'nin eserlerini okumuş. Said Nursi ile ilgili yayımlanmış kitapları incelemiş. Bu süreçte kelam, fıkıh, hadis öğrenmiş. Belgesel ekibi Bediüzzaman'ın doğduğu köyden başlayarak iz bıraktığı bütün yerleri dolaşmış. İstanbul, Ankara, Siirt, Mardin, Bitlis, Doğubayazıt, Van, Burdur, Emirdağı, Afyon, Barla, Isparta, Eskişehir, Kastamonu, Rusya... "Said Nursi'nin ayak bastığı her yere gitmek istedik. Aşağı yukarı gittik. Tanıklar bulduk. Çekimler yaptık." diyorlar.
Kaynak: Zaman Gazetesi Pazar Eki....