Surelerin Faziletleri Faydaları Görevleri

Merih

Well-known member
MÜ'MİNUN SURE-İ ŞERİFESİNİN FAZİLETİ:

Bir kimse mü'minun sure-i şerifesini usulüne uygun bir bez üzerine yazıp içkiye müptela bir kimsenin üzerine koyarsa o kimse bir daha katiyen içmeye cesaret edemez.

MÜ'MİNUN SURE-İ ŞERİFESİNİN ESRARI:

VASITALARA BİNERKEN OKUNACAK AYET-İ KERİME

Her türlü tehlikeden selamette olmak ve kurtuluşa ermek kara hava ve deniz vasıtalarında tehlikelere karşı korunmak evin işyerinin arazinin ve buna benzer yerlerinin tehlikelere karşı korunması için maddi ve ruhani varlıkların şerlerinden emin olmak evin işyerinin ve mesleğinin hayır ve bereketler getirmesi için aşagıda verebilecek ayet-i kerimeden faydalanmak mümkündür binilen vasıtanın hareketi ile beraber önce 3 fatiha sure-i şerifesi okunur daha sonra geleceği bildirilen ayet-i kerimeler de 3 defa okunur ve arkasından aşagıda verecegimiz dua okunur duanın bir defa okunması yeterlidir bu tertibin yerine getirilmesi yukarıda sıraladıgımız bütün talep ve dilekler için gecerli ve yeterlidir

Okunacak ayet-i kerimeler:

"Fe izesteveyte ente ve men meake alel fülki fe kulil hamdü lillahillezi neccana minel kavmiz zalimin* ve kul rabbi enzilni münzelen mübareken ve ente hayrul münzilin*"

Bundan sonra okunacak dua:

"Ya men felekal bahra li müse'bni ımrane ve necca yunüse min batnil hüti ve sehharal fülke vel aleme bi adedi katril bahri ve rimalihi ve halika asnafihi ve acabihil kifayeti ya kafi ya kafi ya kafi menistekfahü ya mücibe men de'ahü ya mukbile men racahü* entel kafi la kafi illa ente"

Bu şekilde 3 gün peş peşe devam edilir.

SIKINTILARDAN KURTULMAK İÇİN

İçinden çıkılmaz gibi görülen sıkıntıya düşmüş kimsenin kulağına okunur:

Okunacak ayet-i kerime:

"E fe hasibtüm ennema halaknaküm abesen ve enneküm ileyna la türceun*"

Ayet-i kerimesi okunursa Cenab-ı Hakk o kimsenin sıkıntısını bu ayet-i kerime hürmetine giderir istediği ferahlığı beklediği huzuru bulur.

HACC SURE-İ ŞERİFESİNİN ESRARI:

ZALİM KİMSENİN MALINI VE CANINI ALT ÜST ETMEK

ZALİMİN HÜKMÜNÜN İPTALİ İÇİN

ZALİMLERİN ZULMÜNDEN KURTULMAK İÇİN

Hacc sure-i şerifesinin tamamı yada bazı ayet-i kerimelerinden zalim kimsenin malını ve canını alt üst etmek zulmedemeyecek duruma düşürmek ve planlarını işe yaramaz hale getirmek için istifade edilebilir biz bunların yazılış ve kullanış şekillerini takdir edersiniz ki burada vermiyoruz

ENBİYA SURE-İ ŞERİFESİNİN FAZİLETİ:

* "Enbiya sure-i şerifesini okuyan kimsenin mahşer halkı içerisindeki hesabı bu sure-i şerife hürmetine kolaylaştırılır." Bu sure-i şerife içerisinde geçen isimlerin sahipleri okuyucusuna selamla mukabele ederler. Yani Cenab-ı hakkın bu sure-i şerifenin okuyucularını her konuda selamette kılması için dua ve niyazda bulunurlar.

YUNUS ALEYHİSSELAM'IN DUASI:

Bu sure-i şerifede ismi zikredilenlerden biriside: "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimiyn" diyen yunus aleyhisselamdır. Bu hususta Allahın rasulü ( S.A.V ) Yine şöyle buyuruyor : "Zinnun ( lakabı ile bilinen yunus aleyhisselam )ın balık karnında bulunduğu zaman ki duası : "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimiyn" dir."

Bir kimse aynı dua ile Allahü tealaya dua ve niyazda bulunursa duası red olunmaz ne maksatla yapılırsa o maksadın meydana gelmesi için bu dua kafidir.

HACET DUASI:

Sahabeden birisi bir gün Allah resulünü ( S.A.V ) rüyasında görüyor ve diyor ki: "Ey Allahın resulü benim yerine getirilmesini arzu ettiğim mühim bir isteğim vardır. Bu arzuma nail olabilmem için nasıl hareket edeyim?"

Bunun üzerine Allahın resulü ( S.A.V ) o kimseye:

"Ey falanca kimse bir kimsenin Allahü tealadan bir isteği olursa önce güzelce bir abdest almalı daha sonra da cenab-ı hakka şükür secdesine varmalıdır secdede iken şahadet parmağı ile işarette bulunarak tam 40 defa: "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimiyn" demelidir. Böyle yapan kimsenin duasını cenab-ı hakk mutlaka kabul buyurur."

Yine Allahın rasulü ( S.A.V. ) buyuruyor :

"Kardeşim yunusun balığın karnında iken yaptığı duayı kim yaparsa o kişinin duası asla red olunmaz"

TAHA SURE-İ ŞERİFESİNİN ESRARI:

EVLENDİRİLMEK İSTENEN TARAFLARDAN BİRİNE BU FİKRİ KABUL ETTİRMEK İÇİN :

*Bir kimse bu sure-i şerifeyi temiz bir kağıt üzerine usulüne uygun yazarak evlendirilmek istenen taraflardan birine bu fikri kabul ettirmek için ipekli bir elbise içinde bir yere yerleştirip talebi kabul etmeyen kimsenin karşısına bu elbiseyle çıkarsa bundan sonra katiyen reddedemez. Bu tertib bir türlü anlaşamayan iki kişi ile iki topluluk içinde aynen böyledir. Barışmayı isteyen şahış veya şahıslardan birisi bu tertibin yapılmış olduğu ipekli bir elbise giyerek barışmakta inat ısrar eden şahıs veya şahısların karşısına çıkar ve sonunda mutlaka anlaşmaya varılır.

*Takım çalışması gerektiren bir durumda dagınıklık var da birbirilerini gereği gibi tutmuyor ve beklenen birlik sağlanamıyorsa içlerinden birisi bu tertibe başvurarak aralarına karışır ve sonunda beklenen birlik ve kuvvet oluşur.

*Zalim bir makam sahibinin huzuruna çıkmak durumunda olan mazlum kimsede bu tertibe başvurarak huzura çıkarsa kötülük yerine iyilik ve iltifat görür.

KOLAY EVLENMEK İÇİN:

Bir kimse bu sure-i şerifeyi safranla usulüne uygun yazarak herhangi bir temiz su içerisine koyar ve bu su ile yıkanırsa kolayca ve en kısa zaman da evlenir ve yuva kurar.

MUTLULUK HAYIR VE BEREKET İÇİN:

YARA VE ÇIBANLAR İÇİN

ÇOCUKLARIN SAĞLIĞI İÇİN

HASTALIK VE FAKİRLİKTEN KURTULMAK İÇİN

Bu sure-i şerifenin bazı ayet-i kerimelerine yukarıda saydığımız ihtiyaçlar içinde müracaad edilebilir.

MERYEM SURE-İ ŞERİFESİNİN ESRARI:

KORKU KABUSLARI GEÇİRMEKTE OLAN KİŞİLER İÇİN

Bir kimse camdan yapılmış bir kap içerisine meryem sure-i şerifesini yazıp evin bir tarafına koyar veya asarsa cenab-ı hakk o evin hayır ve bereketini artırır.

Bu sure-i şerifeyi evinin içine asan kimse bir türlü halledemediği ve çözemediği bir sıkıntısını rüya yolu ile görmeye muvaffak olur.

Bu sure-i celileyi evinin her hangi bir duvarına asarsa veya yazarsa ev hırsızdan ve hırsızlıktan korur.

Korku kabusları gecirmekte olan bir kimse bu sure-i şerifeyi safranla usulüne uygun bir kağıda yazar temiz bir kab suyun içine bırakıp bu sudan içerse rahat ve huzura kavuşur.

BİR YÜZÜĞÜN KAŞI ÜZERİNE

Bir kimse her hangi bir perşembe günü oruç ve riyazetle geçirir ve günün ilk saatinde sure-i şerifenin ilk ayet-i olan ( kaf ha ya ayn sad ) şifresini bir yüzüğün kaşı üzerine kazır. Yüzükte taş olarak bulunan herhangi bir kıymetli taş üzerinede kazdırabilir. Bu yüzük sahibi tarafından taşınmaya devam edilirse hayatta bir çok şeye muvaffak olur ve bütün arzuları eline kolaylıkla gecer herkez tarafından sevilen sayılan bir kimse olur.

KAYBOLAN KİMSE

Bir kimse bir hususu bilmekte sıkıntıya düşerse bir türlü o sıkıntıya düştüğü hususta kendi kendini aydınlatıp feraha kavuşamazsa yukarıda bahsedilen hazırlanmış yüzüğü alıp başının altına koysa ve öylece uyusa rüyasında bilmekte güçlük çektiği ve sıkıntıya düştüğü şey muhakkak suretle kendisine bildirilir. Ancak bu kimsenin abdestli olarak yatmış olması gerekmektedir eğer bu durum kaybolan bir kimsenin durumunu merak etme meselesi ise kaybolan kimse bu tertip ile görülecek rüyada durumunu olduğu gibi açıklayacaktır. Ayrıca rüya içerisinde o kimseye sorulacak her sorunun cevabıda yine arzuya uygun bir şekilde bir bir verilecektir.

BİR YOLCULUĞUN VEYA BİR TEŞEBBÜSÜN SONUCU

Her hangi bir işin yolculuğun veya bir teşebbüsün sonunun hayırlı olup olmadığını merak ettiğimiz zaman yahutta her hangi bir yerde olması muhtemel gizli ve saklı olan şeylerin olup olmadığı merak edildiğinde akşam abdestli olarak yatağına yatarken bahsi gecen tertibte hazırlanan yüzüğü yastığının altına koyarak üzerinde uyunmalıdır. Uyku esnasında görülecek rüyada arzu edilen şeyler istenildiği beklenildiği şekilde gösterilecek ve bildirilecektir. Bir işin neticesinin başarı mı zarar mı zafer mi hezimet mi olduğu kişiye bildirilecektir. Bu konudaki neticeye ulaşmak için bahse gecen tertibi niyet sahibinin bizzat hazırlayacağı gibi bu yüzüğü hazırlama işini usulüne uygun başkalarınada yaptırmasında bir sakınca yoktur

KEHF SURE-İ ŞERİFESİNİN FAZİLETİ

*Bir kimse kehf sure-i şerifesinin son ayetlerini perşembe gecesi uyumak üzere yatağa girince okursa cenab-ı hakk o kimseyi ihsan buyurduğu nimetlere gereği gibi şükretmeyi muvaffak kılar.

*Bir kimse kehf sure-i şerifesini her hangi bi cuma günü okusa cenab-ı hakk gökle yer arasında o kimse için bir nur yaratır. Gerektiğinde o nur o kimsenin karşısına bir ikram olarak çıkar. Bu sure-i şerifeyi okumanın kabir azabını ve deccal fitnesini defettiği hususunda da rivayetler vardır. Bu sure-i şerifeyi okumayı alışkanlık haline getiren kimse ile mekke-i mükerreme arasında bir nur şeridi uzanır da cenab-ı hakk o kuluna o nuru takip ettirerek mekaaae ulaşmasını nasip eder.

*Bir kimse bu sure-i şerifeyi bir cam kap içerisine yazıp bu kabı evinin bir köşesine koyarsa fakir kalmak boçlu düşmek başkalarından zarar ve kötülük görmek gibi endişelere karşı kendisini emniyet altına almış olur.

*Bir kimse bu sure-i şerifeyi temiz bir kağıt üzerine usulünce yazıp bir hububat ambarının içerisine bırakırsa o ambar hırsızlık soygun ve haşereler tarafından tehliaaae uğratılmaz korunmuş olur.

KEHF SURESİNİN ESRARI

EVİNDE BEREKET GÖRMEK İÇİN

DÜŞMANIN PERİŞAN OLMASI İÇİN

ZALİM KİŞİYİ PERİŞAN ETMEK İÇİN

KIYMETLİ BİR MALIN YERİNİ UNUTAN İÇİN

Kehf sure-i şerifesinden yukarıda saydığımız ihtiyaçlar içinde istifade edilir.

İSRA SURE-İ ŞERİFESİNİN ESRARI:

KONUŞAMAYAN ÇOCUKLAR İÇİN

Bir kimse yaşı ilerlediği ve tıbbi bir engeli bulunmadığı halde bir türlü konuşamayan bir çocuğun konuşabilmesi için bu sure-i celileyi baştan sonuna kadar safranla beyaz bir atlas üzerine yazıp bilahare bu atlası dürüp dikip her tarafını iyice kapattıktan ve topaç haline getirdikten sonra içilmeye müsait bir su içerisine atar ve konuşamayan yavruya bu sudan içirirse Allahü tealanın izni ve yardımı ile çocuk konuşmaya başlayacaktır.

SARA HASTALIĞINDAN KURTULMAK İÇİN

Rivayete göre bir gün bir kadın çocuğu ile Allah resulünün huzuruna geldi ve şöyle dedi: "Ey Allahın resulü sevgili habibi! Çocuğumu sara tutuyor. Bir dua lütfedin." Bunun üzerine Allahın resulü ( S.A.V. ) aşağıdaki ayet-i kerimeyi okudular ve çocuk şifa buldu. Çocuğa sara için okudukları ayet-i kerime şudur:

"Ve nünezzilü minel kur'ani ma hüve şifaün ve rahmetün lil mü'minine ve la yezidüz zalimine illa hasara"

SIKINTI VE KEDERE KARŞI

Aşağıda gelecek ayet-i kerime gam keder ve iç burukluklarını gidermek için kendisine baş vurulan bir ayet-i kerimedir. Bu arada korkulu rüya gören kimseler içinde faydalanılır şöyle yapılmalıdır: Her husustaki sıkıntı için 10 gün aralıksız oruç tutulur daha sonra helal kazanç ile iftar edilir yatsı namazınıda kıldıktan sonra bu ayet-i kerime içerisi su dolu bir toprak testinin üzerine 10 defa okunur. Bu okunuşu ayrı ayrı olarak ve aynı gece içerisinde 4 defa tekrar eder. Daha sonra bu sudan istediği kadar içer ve uyumak üzere yatar uykudan uyanır uyanmaz aynı sudan 3 defa daha içer ve yine gece olduğu gibi her okunuşta 10 defa olmak şartında 4 defa aynı ayet-i kerimeyi aynı testi üzerine okur. İçerisi su dolu olduğu halde okunan bu testinin suyu bitinceye kadar susadıkça aynı testiden içer ve sonunda korkulu durumundan kurtularak beklenen ferah duruma erişir. Ayet-i kerime şudur: "Ve ma erselnake illa mübeşşiran ve nezira*ve kur'anen ferraknahü li takraehü alen nasi ala müksin ve nezzelnahü tenzila"



İBRAHİM SURE-İ ŞERİFESİNİN ESRARI:

ÇOCUĞUN AĞLAMAYI BIRAKMASI İÇİN:

Bir kimse ibrahim sure-i şerifesini beyaz ipekli bir kumaş üzerine abdestli ve usulüne uygun yazar ve yazılanı her hangi bir tıbbi rahatsızlığı olmadığı halde çok ağlayan bir çocuğun boynuna takarsa çocuk ağlamayı bırakır aynı zaman da bu tertip yapılıp boynuna takılan çocuk nazara ve diğer tehlikelere karşıda korunmuş ve bol süt emmesi sağlanmış olur.

HAŞERELERDEN KURTULMAK İÇİN:

Eğer bir kimse ev haşerelerinden şikayetçi ise ve bunlardan kurtulmak istiyorsa "ve ma lena ella netevekkele alellahi ve kad hedana sübülena ve le nasbiranne ala ma azeytümüna ve alellahi fel yetevekkelil mütevekkilün" ayet-i kerimesinin okunması tavsiye edilir.

KÖPEKTEN KORUNMAK İÇİN:

Bir köpeğin tehlikesi söz konusu olduğu zaman "vel kelbühüm basitun zira'yhi bil vesıyd" ayet-i kerimesini okuyan kimse köpeğin şerrinden korunur.

AKREPİN TEHLİKESİNDEN KORUNMAK İÇİN:

"Selamün ala nuhın fil alemiyn" ayet-i kerimesinin okunması tavsiye edilir.

BOLLUK VE BEREKET İÇİN:

ZALİMİ BELALARA UĞRATMAK İÇİN:

FELAKETLERİ ÖNLEMEK İÇİN:

MAHSULÜNÜ HAŞARATTAN KORUMAK İÇİN:

ROMATİZMA AĞRILARI İÇİN:

PARLAK ZEKA İÇİN:

İbrahim sure-i şerifesinin bazı ayet-i kerimeleri bu ihtiyaçlar içinde faydalıdır.

YUNUS SURE-İ ŞERİFESİNİN ESRARI:

HIRSIZI BULMAK İÇİN

Yunus sure-i şerifesinin tamamı büyük bir kabın içerisine usulüne uygun yazılır ve buna hırsız olduklarından şüphelenilen kişilerin isimleride yazılarak ilave edilir daha sonra bu kabın içinde durgun bir sudan alınan bir miktar su ve un ile hamur yoğurulur eğer hırsızlığından şüphe edilen kimseye yedirilmek istenilirse hırsızlığı yapan kimse bu hamurdan pişirilen ekmeği katiyen yemeyecektir hamur hırsız zanlısının adedi kadar parçalara bölündükten sonra her zanlı için ayrı parçalar halinde pişirilmelidir.

İTİBAR GÖRMEK İSTEYEN KİŞİ İÇİN:

AĞRI VE SIZIDAN KURTULMAK İÇİN:

KOLAY DOĞUM YAPMAK İSTEYEN KİŞİ İÇİN:

KARIN AĞRISI İÇİN:

SİHİR BOZMAK İÇİN:

Yunus sure-i şerifesinin bazı ayet-i kerimelerinden usulüne uygun kullanılarak bu ihtiyaçlar içinde istifade edilir ( bu formüller kimisi çok teferruatlı kimiside ehil olmayan ellerde kişilerde çok tehlikeli olabileceginden ötürü vermemeyi uygun buluyoruz )

HİCR SURE-İ ŞERİFESİNİN ESRARI:

BOL RIZK VE MAİŞETE NAİL OLUR

Her arabi ayın ibtidası ile 15. günü sabah namazından evel kalkıp abdest alarak Allah rızası için iki rekat namaz kılarak kıbleye karşı oturup "Hicr" sure-i şerifesini okuyan ve devamınla 3 ihlas 1 fatiha ve 7 defa salat ü selam okuyarak Peygamber ( S.A.V. ) Efendimizin ravza-i mutahharalarına hediye etmekle "ya rabbi beni senden başka bir kimseye muhtaç etme" diye dua eden kimse biiznillahi teala rızk ve maişet hususunda kimseye muhtaç olmaz bol rızk ve maişete nail olur.

Bu sure-i şerifeyi temiz bir kağıda yazıp üzerinde taşıyan kimsenin rızk çok alışverişi bol ve bereketli olur kazancı ve karı ziyade olur onu herkes sever ve halkın kalpleri ona meyleder onunla muamele yapmayı arzu ederler.

MÜŞTERİ ARTAR SAHİPLERİ FEVKALADE TİCARET YAPARLAR:

Bu sure-i şerife yazılıp üzerine 101 defa ya latif 101 defa ya rezzak 101 defa ya kerim ve 101 defa ya hayy ü ya kayyum okunduktan sonra bir dükkan veya ticarethanenin içinde yüksek bir yere konulursa orada bulunan mallar ve eşyalar telef olmaktan bozulmaktan sirkatten ve yangından ve her türlü afetlerden emin ve mahfuz olur müşterisi artar ve sahipleri fevkalade ticaret yaparlar
 
Surelerin ve Ayetlerin Faziletleri, Sırları
Bir sure ve ayet okunduğu zaman okuyan veya dinleyen kişiye bazı manevi armağanlar verilir. Bunlara surelerin ve ayetlerin faziletleri denir. Surelerin ve ayetlerin çeşitli faziletleri pek çok hadis-i şerifte ifade edilmişlerdir.

Surelerin ve ayetlerin faziletlerini konu alan hadis-i şerifleri inceleyince genellikle bunlarla, ilgili surede ve ayette işlenen tema veya konular arasında yakın bir ilginin bulunduğunu görürüz. Örneğin peygamberimiz (s.a.s) bir hadiste Yasin suresini her gün okumaya devam edene şehitliğin nasip olacağını ifade eder. Gerçekten surede şehit edilen bir mümin konu olarak işlenir. Vakıa suresini daima okuyanlara dünya zenginliğinin ihsan edileceği hadis-i şerifte müjdelenir. İlgili surede cennet tasviri ve nimetleri bu dünyadaki zenginliğe işaret eder. Kehf suresi ile ilgili hadis-i şerifler daha ziyade Deccaldan, zalim hükümdarlardan, bela ve musibetlerden korunmaları içerir. Gerçekten de ilgili surede mağaraya sığınan gençler böyle zalim bir hükümdarın şerrinden kaçarlar. Hz. Zülkarneyn (a.s.) de Yecüc Mecüc kavminin şerrinden halkları korumak için bir set inşa ettirir. Hz. Hızır (a.s) ise ileride bazı kimselere gelecek bela ve musibetlerin daha önceden önünü almak için akıl almaz ve şeriat dışı bazı icraatlarda bulunur. Bunlarla Kehf suresi adeta okuyana ve dinleyene bir zırh gibi işlev görür. Her türlü bela ve musibetten onları korur.

Örnekleri çoğaltabiliriz. Ama ne kadar çoğaltsak da genellikle şunu görürüz: Peygamberimiz (s.a.s) hangi surenin veya ayetin faziletinden bahsetmişse genellikle ilgili fazilet ile surenin, ayetin teması veya konuları arasında bir ilgi ve ilişki vardır. Sure ve ayet faziletini bildiren hadis-i şerif genellikle adeta surenin ve ayetin içeriğinde bir konuya işaret etmekte, o konunun ilahi bir yasaya dayandığını bildirmektedir. Tabii sure ve ayet faziletinden bahseden bütün hadisi-i şerifleri bu kategoriye sokamayız. Hadis-i şeriflerin bir kısmında sure ve ayet içeriği arasında bir ilgi ve bağlantı yoktur. Bunlar, Hz. Peygamberin (s.a.s) nübüvvet nuru ile değerlendirdiği sure ve ayetlerdir.

İşte bu ilgilerden dolayı bazı arifler, surelerin ve ayetlerin hadis-i şeriflerce işaret edilmemiş faziletlerinden bahsetmişlerdir. Bu konularda çeşitli hükümlerde bulunmuşlardır. Çünkü onlar bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri ile ilgili formülü bulmuşlar; yani surelerin, ayetlerin faziletleri ile tema ve konuları arasındaki bağlantıyı, ilgiliyi anlamışlardır.

Yüce Allah (c.c.) her şeyi ilahi yasalarla yaratmaktadır. İlahi yasalara sünnetullah da denir. Dünyanın hareketleri, mevsimler, gece gündüz, yağmurun ve karın yağması da ilahi birer yasadır. Bunlar da yüce Allahın sünnetullahlarıdır. İsterse yüce Allah (c.c.) bunları bir sözle değiştirebilir.

Allahın sözü olan Kuran-ı Kerim baştan sona değin yaratıcı sözlerle doludur. Yani Kuran-ı Kerimdeki her kelime sihirlidir. Bu sihir, helaldir. Yani surelerin ve ayetlerin faziletleri kısaca helal sihirlerden oluşur. Aslında buna sihir kelimesi pek yakışık almadı, doğrudan doğruya mucize demek daha doğru görünmektedir. Kişi bir sure veya ayet okur, yüce Allah (c.c.) o okunan surenin veya ayetin faziletini okuyan veya dinleyen kişilerin üzerine yağdırır. Sünnetullahları yaratan yüce Allah (c.c.), isterse Kuran-ı Kerimin mucizesini o kişiye gösterebilir.

Zikir olan kelimeler gücünü Kuran-ı Kerimde geçtikleri oranda alırlar. Onun için en büyük zikir Allah kelimesi ile yapılır. Çünkü bu kelime hem Allahın zatına işaret eder hem de Kuran-ı Kerimde Allahın en çok geçen adıdır.

İnsanlar genellikle suyun kaynamasını, buharlaşmasını, yağmurun ve karın yağmasını birer sünnetullah olarak kabul ediyorlar. Bunda bir sorun yoktur. Ama başlarına gelen bela ve musibetleri, güzellikleri birer sünnetullaha bağlayamıyorlar. Yani hayır ve şerrin Allahtan geldiği yönündeki kader inancında genellikle insanların itikatlarında bir bozukluk vardır. Yüce Allahın kendilerine güç yetiremeyeceklerini, aldıkları tedbirlerle bela ve musibetlerden korunacaklarını sanıyorlar. Dünya hayatına daha çok tamah ederek huzura ve mutluluğa erişeceklerini düşünüyorlar. Hâlbuki bu dünya bir imtihan yurdudur. Başa gelen bela ve musibetler; hayırlar, güzellikler imtihan içindir. Bela ve musibetler genellikle günahlarımız yüzünden peyda olur. İyilikler, hayırlar yüce Allahın (c.c.) lütfu olarak görülmelidir. Aslında onlar da bir zamanlar yapılan küçük iyiliklerin, alınan hayır duaların, tohumlar gibi yüce Allahın lütfu ile neşv ü nema bulmasıyla olurlar. İnsanın yaptığı her şey daha ahrete varmadan bu dünyada hayır ve şer olarak önüne çıkmaktadır. Ama imtihan sırrı bunları çeşitli perdelerle gizlediği için bu gözlerden saklı tutulmaktadır. Zengin insanları herkes mutlu ve huzurlu sanır. Oysa nice zenginin daha bu dünyada iken ne cehennemlerde kavrulduğu imtihan sırrıyla insanlardan gizlenmiştir. Kalpler yüce Allahın (c.c.) elindedir. Asıl bu noktalarda insanlar dünyada iken cennet ve cehennem hayatını yaşamaktadırlar. İntihar eden insanların önemli bir kesimi maddi bir sıkıntısı olmayanlardandır. Bu tür insanlar dünyada iken kalp âleminde yaşadıkları cehennem hayatından kurtulmak için hayatlarına kendi elleri ile son vermektedirler. Huzur, İslamdadır. Yasaklardan kaçınıp bunlardan hemen tövbe ederek yüce Allahın (c.c.) emirlerini hayata uygulamaktadır.

İnsanlar tövbe edip hak yola girince Kuran-ı Kerim; sureler, ayetler, zikirler onların üzerine faziletleri yağdırmaya başlar. Sözün özü bu hak kitabın mucizeleri İslami bir yaşantıyla tadılır, anlaşılır. Kalplere büyük bir huzur, nur o zaman dolmaya, insanlar daha bu dünyada iken cennet hayatından esintiler yaşamaya başlarlar.

İşte sure ve ayetlerin okunması ile yüce Allah (c.c.) insanların kaderini tayin etmekte; şerleri, kötülükleri üzerinden almakta ve hayırları, güzellikleri üzerine yağdırmaktadır. Çünkü yüce Allah (c.c.) her şeyi sünnetullahla yaratmaktadır. Sünnetullah da yüce Allahın (c.c.) sözlerine dayanmaktadır. Yüce Allahın sözleri de Kuran-ı Kerimde toplanmıştır.

Tabii bu noktada şeytan pek çok vesveseyi fısıldamaktadır: Öyle ise niçin Müslümanlar dünyada ezilmekte, öldürülmekte; kâfirler ise cennet hayatı yaşamaktadırlar? Çünkü Müslümanların büyük çoğunluğu Allahla bile bile dalga geçmekte; Kuran-ı Kerimdeki ilahi emirleri yerine getirmemekte, ilahi yasakları ise kendilerine hayat prensibi olarak görmektedirler. Bunlar, yani bu tür insanlar gece gündüz Kuran-ı Kerim okusalar da bundan elbette bir hayır göremeyeceklerdir. Başlarında da bela ve musibet eksik olmayacaktır.

Ben şahsen Amerikanın zenginliğini ve dünya liderliğini tarihte köleliğin kaldırılmasında en temel adımları atmasında ve bu yolda savaşmasında ve muvaffak olmasında görmekteyim. Bu, dinin en çok sevap getiren emirlerinden biriydi ve Allahın rızasına uygundu. Yüce Allah (c.c.) bir insana veya bir ulusa bir devlet nasip etti mi mutlaka bunun altında bir neden vardır. Bu neden de bir sünnetullaha dayanır. Amerikanın bu hayırlı işi dünyada iken böyle bir nimetle taltif edildi. Ama tabii Amerikanın bu nimetin kadrini bilmesi ve şükrünü eda etmesi mümkün olmadığı için bu nimet onda zulüm ve fesat kaynağı olacaktır. Çünkü kâfirliğin tabiatında Allaha isyan, nankörlük, insanlara zulüm vardır. İsyan, nankörlük; zulüm ise bir zaman sonra yüce Allah (c.c.) tarafından taltif için verilen nimetleri ve sermayeyi tüketebilir, bitirebilir.

Biz bu yazımızda bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri hakkında bir formüle işaret ettikten sonra küçük surelerin faziletleri üzerinde kısaca yoğunlaşacağız. Çünkü Müslümanların belki yüzde doksanı sadece bu küçük sureleri ezberlemişler ve namazlarında okumaktadırlar. Bunların da büyük çoğunluğu okuduklarının anlamını bilmemektedirler. Gerçekte hadis-i şerife göre anlamını bilmeden okumada sevapta bir eksilme olmadığı gibi ilgili surenin veya ayetin faziletleri de birer manevi armağan olarak o kişiye verilmektedir. Fakat bu konuda bilinçli olmak kişiye elbette pek çok şey kazandıracaktır.

Küçük surelerden kastımız Kuran-ı Kerimin son sayfalarındaki Fil suresinden itibaren başlayan son on suredir. Mahalle hocaları genellikle çocuklara bunları ezberletirler. Müslümanların büyük çoğunluğu da bu ezberledikleriyle yetinirler ve namazlarında sadece bu sureleri okurlar. Tabii bunlara bir de Kuran-ı Kerimin başında yer alan Fatiha suresini eklemek gerekir.

Bu küçük surelerle namazlarını eda edenlere tavsiyemiz bunları namazlarındaki rekâtlarda sondan başa doğru sıra ile okumalarıdır. Ağırlığı birkaç sureye vermeden eşit dağıtmalarıdır. Çünkü her birindeki fazilet bambaşkadır ve hayati bir öneme sahiptir.

Bu küçük surelerin en belirgin ortak özelliği müminleri çeşitli bela ve musibetlerden, şerlerden, düşmanlardan, olumsuzluklardan korumalarıdır. Müminler bu kısa surelerle namaz kıldıklarında adeta itibarlı bir devlet adamı gibi, bir cumhurbaşkanı, bir başbakan gibi korunma çemberine alınmaktadır. Niçin? Çünkü mümin kıldığı namazla büyük bir davayı savunmaktadır. Onun gözle görünen ve görünmeyen pek çok düşmanının olacağı tabii bir şeydir. Onun bunlardan korunmaya ihtiyacı vardır. İşte bu küçük surelerin en başlıca faziletleri bunu sağlamaktadır.

Namazda rükû ve secdede söylenilen zikirler ise müminin şerefini artırırlar. Bizzat rükû ve secdenin bedensel hareketinin anlamı bile böyle bir fazilete sahiptir. Allah (c.c.) kendisine tevazu ile yaklaşanı insanlar arasında yüceltir. Bu bir sünnetullahtır. Namaz kılmayan bir fasık, bir münafık, bir kâfir namaz kılan insana karşı gayri ihtiyari bir hürmet duygusu duyar. Bu, ellerinde olmadan olur. Mümin rükû ve secdede yüce Allahı ululayıp onu kusurdan, eksiklikten tenzih ederken yüce Allah da ona içerisinde yaşadığı muhitte kimsenin çalışarak ulaşamayacağı bir itibar verir. Bu şeref bu dünyada kişiye büyük bir huzur ve özgüven duygusu sağlar. Bunun elden çıkması ancak günahlarla olur. Leke nasıl beyaz bir elbisede kendisini çok açık bir surette gösterirse günahlar da müminde öyle açıkça sırıtır durur ve onun şerefini ve itibarını hemen yele verir, ortadan kaldırır. O zaman namaz kılan insan alay konusu da olabilir. Acınacak durumlara düşebilir. Allah (c.c.), bizleri bu durumlara düşmekten muhafaza buyursun. Âmin.

Namazla mümine öyle bir nur verilir ki, bu nur hemen kendisini belli eder. O mümine ulaşılmaz ve gıpta edilecek bir şeref, namus, haysiyet sağlar. Bir de namaz kendisini kılana bir ruhaniyet verir ki bu da müminin adeta elbisesi gibi üzerinde durur. Ona bir derinlik katar. Mana verir. İnsanları kendisine âşık kılar. Her yerde yıldız gibi parlatır. Asalet ve rütbe verir. Kısacası namaz insana yüce Allahtan (c.c.) gelen bir saygınlık kazandırır. İnsanlara bütün servetlerini harcayarak elde edemeyecekleri büyük bir şan sağlar.

Günahlar, surelerin faziletlerinin üzerimize düşmesini engellerler. Bu açıdan namazında niyazında olan Müslümanların başlarına gelen bela ve musibetler hep ısrarla işlenen günahlar yüzündendir. Yoksa bu küçük surelerin koruyuculuğunun delinmesi öyle kolay değildir.

Fatiha büyük bir duadır. Allahın engin rahmetine sığınmaktır. Allahtan (c.c.) hidayet istemektir. Doğru yolda yürümeyi, aykırı ve yanlış yollara düşmemeyi talep etmektir. Kuran-ı Kerimin bütününü kapsayıcıdır. Kalplerin şifasıdır. Onun için namazın her rekâtında okunur. Yüce Allah Fatiha suresinin yüzü suyu hürmetine müminin bu duasını kabul eder. Yüce Allah (c.c.) engin rahmetiyle bu duayı bu surenin içerisine yerleştirmiştir. Yoksa iş bizlerin nefislerine kalsa ne duanın ne de hidayetin, hidayette kalmanın kadrini bilirdik. Dünyada en büyük nimet, Allahtan hidayet için, hidayetin devamı için, son nefeste imanla gitmek için dua etmektir, dua almaktır.

Fil suresi müminin gönül dünyasını koruyucu surelerdendir. Çünkü bir Müslüman namaz kılmakla büyük bir eylem yapar. Bu nimetten mahrum olan herkes hasetten dolayı ona düşman kesilirler. Şeytanlar vesveseleri ile namaz kılan Müslümanları herkese karşı kışkırtırlar. Kim namaz kılan mümine karşı bir düşmanlık yapmayı niyet kılarsa, bunun için harekete geçerse, yüce Allah (c.c.) onu Fil suresinde anlatıldığı vechi ile Ebrehe ve ordularına yaptığı gibi perişan eder. Üzerine bela ve musibet yağdırır. Kendi derdine düşürtür. Müminin Kâbe gibi olan kalbini ona yıktırmaz.

Hadis-i şeriflerde Fil suresini okuma ile düşmanlara galebe çalınacağına işaret edilmiştir.

Kureyş suresi de koruyucu surelerdendir. Özellikle müminlerin iş, ticaret hayatları, mal ve mülkleri bu surenin faziletleri ile korunur.

İmam-ı Rabbani Hazretleri (k.s) korkulu yerlerde ve düşman karşısında Kureyş suresini on bir kez okumanın insana güven ve huzur telkin edeceğini söylemiştir.

Maun suresi dinin özünü yanlış kavrayanların, Müslüman geçinenlerin, özellikle zekâtla namazın arasını ayırıp da nefislerine uyanların yani zekât vermeyen Müslümanların ve münafıkların şerlerinden müminleri koruyan bir suredir.

Kevser suresi ilahi rahmetin bir tecellisidir. İçerisinde yer alan Kevser, müminlerin kıyamet günü suyunu içecekleri bir havuzdur. Ondan içenler kurtuluşa ve nimetlere erişecektir. Cennete kavuşacaktır. Bu kısa surede iki koruyucu dile getirilir. Biri namaz diğeri kurban kesmedir. Namazın koruyuculuğu zaten yazımızın konusu olduğu için ayrıca değinmeye gerek yoktur sanırım.

Kan akıtma, eti fakir ve fukaraya verme bela ve musibeti insanın üzerinden atmaya vesile olur. Rüyada kurban kesmek bu anlama geldiği gibi eti fakir ve fukaraya dağıtma da bu anlamı karşılar. Üzerimizdeki olan nimetlerin hakkı büyüktür. Bunlar göze de gelebilirler. Onun için kurban kesme sadece kurban bayramına has olmamalıdır. Bir nimete erişildiğinde de düşünülmelidir. Örneğin bir ev, araba alma, yüksek bir makama gelme, güzel ve kazançlı bir iş elde etme, iş yeri açma gibi durumlarda kurban değerinde bir hayvan kestirip bunun etini fakir ve fukaraya dağıtma bu nimetlere değecek nazarları, görünmez ve görünen kazaları, bela ve musibetleri ortadan kaldırıcıdır. Bu, surenin nasihat ve eylem tarafıdır.

Bu surenin en büyük fazileti, müminlerde olan çeşitli nimetlerin devamlığını sağlama ve onları muhafaza etmedir.

Kafirun suresi, mümini kâfirlerin tasallutuna karşı korur. Müminin dinini muhafaza eder. Kâfirlere insaf verdirir. Onları azgınlıklarından, anlayışsızlıklarından itidale, anlayışa davet eder.

Hadis-i şerifte Kafirun suresinin gece yatmadan önce okunması tavsiye edilmiş olup değişik hadis-i şeriflerde de insanı şirkten muhafaza edeceği özellikle belirtilmiştir.

Nasr suresi müminin hayatındaki fetihlere vesile olur. Yani bu sure Feth suresine yakın bir fazilete sahiptir.

Müminin çeşitli konularda hayalleri, idealleri, projeleri vardır. Bunları gerçekleştirmek ister. O dava adamıdır. Davasını ailesinde, iş hayatında, çevresinde yaşantıya geçirmek emelindedir. Ama çok çeşitli engeller bunlara mani olur. O istiğfara ve tövbeye yönelir. Surede istiğfar ve tövbenin dile getirilmesi bunların maddi ve manevi fetihlere vesile oluşlarındandır. Hayatını İslama uygun olarak düzenler. Bunun için onu sık sık gözden geçirir. Ondaki eksiklileri giderir. Hayatındaki mânialar kalkar. Allahın izniyle ve namazlarda okunan bu surenin fazileti ile müminin çeşitli konulardaki istekleri gerçekleşir. Maddi ve manevi fetihler müyesser olur.

Peygamberimiz (s.a.s) bu sureyi okumanın Mekkenin fethinde bulunup şehit olma kadar ecir kazandırdığını müjdelemiştir.

Tebbet suresi ise şerli kişilerden koruyucu surelerdendir. Malıyla mülküyle, zenginliği ve çeşitli imkânlarıyla müminleri ezmek, yok etmek isteyen insanları, kitleleri hedef alır. Onların her türlü güçlerini etkisiz kılar.

Tebbet suresinde hem Ebu Leheb hem de eşi yerilmektedir. Çünkü her ikisi de peygamberimize (s.a.s) eşi görülmemiş zulümlerde bulunmuşlardır.

Ebu Leheb peygamberimizin öz amcasıdır. Kendisi ticaretle zengin olmuşlardı. Peygamberimizin (s.a.s) getirdiği yeni dinle Arapların Kâbeye artık gelmeyeceklerini, Kâbedeki putlara saygının azalacağını ve bu yüzden fakirleşeceğini düşünerek hak dine düşman kesilmişti.

Ebu Lehebin karısı bir gün elinde bir taşla Hz. Ebubekirin (r.a) yanına gelmiş, Tebbet suresi ile kendisini hicveden peygamberimizi aradığını ve elindeki taşla peygamberimizin kafasını kıracağını söylemişti. Hâlbuki bu sırada peygamberimiz (s.a.s) Hz. Ebubekirin (r.a.) yanındaydı. Tebbet suresinin bir fazileti ile olsa gerek peygamberimiz (s.a.s) ona görünmemişti.

İhlâs suresi kalbi, itikadı, dini muhafaza eden ve derinleştiren, arıtan bir suredir. İnsan kalbi daima harekettedir. Şeytanların ve nefsin vesveseleri ile zaman zaman bulanır, karışır. Münafıklığa, riyaya doğru kayabilir. İman, bir nurdur. Nur, ateş gibi muhafaza edilmediği zaman azalabilir, sönebilir. Onu daima artırmak gerekir. Bu da istiğfarla tövbeyle hayatı ve kalbi daima temizlemekle olur. İstiğfar kalpte geleceğe dönük tasarlanan günahlardan, tövbe ise geçmişteki günahlardan pişman olmaktır.

İhlâs, ibadeti yalnız Allah rızası için yapmaktır. Bu, bu surenin kalplere ektiği bir tohumdur. Hak dinin özü ihlâstır.

Gerek zikir çekmek olsun gerek sureleri okuma olsun ihlâsla yapılmalı ve anlaşılmalı; bunlarda Allah rızası dışında bir gaye ve beklenti olmamalıdır.

Hadis-i şeriflerde İhlâs suresinin Kuran-ı Kerimin üçte birlik sevabına denk geldiği belirtilmiş, onu çokça okuma ile cennete, çeşitli cennet nimetlerine nail olunacağı müjdelenmiştir.

Felak ve Nas sureleri gerek insanlardan gerek cinlerden gelebilecek şerlere, kötülüklere karşı korunmada birer zırh gibidirler.

İnsanların bir kısmı sihir ve büyü yaparlar. Bu yolda gelebilecek şerlerin önünü bu iki sure tıkar.

Şeytanların vesveseleri öyle korkunçtur ki İnsanlara bu konuda perde verilmiştir. Şayet bu perde üzerlerinden kaldırılsa herkes kafayı yerdi. Çünkü size düşman bir insan düşünün. İşte bu insanın belki yüz, belki bin katı daha çok bir kinle size yaklaşan şeytanlar vardır. Mutlaka her Müslümanın üzerinde bu şeytanlar bulunur. Onlara vesvese verirler.

Şeytanlar insanların iç dünyasındaki düşünceleri takip edebildikleri için herkese zayıf noktalarından yaklaşırlar. Ona göre vesvese verirler. İnsanlar bu vesveseleri kendi düşünceleri sanırlar. Bunalıma girerler. Bunlarda itikada ve dine yönelik olanları ile suçluluk duygusuna düşerler. Dinden diyanetten, namazdan uzaklaşırlar. Böylelikle kendilerini şeytanlara güldürürler. Vesveseye tutulan kişiler bu iki sureyi bolca okuyarak Allaha sığınsınlar ve vesveseye hiç önem vermesinler. Çünkü bu vesvese konusu olan düşünceler kendilerine ait değildir, şeytanlarındır. Bunlara sadece edeben tövbe ve istiğfar etmek gerekir. Yani bu vesveselerde Müslümanların bir günahları ve iştirakleri söz konusu değildir. Allah (c.c.) bu iki surenin fazileti ile onu çokça okuyanları bu konuda koruyacak ve vesveseyi kısa zamanda geçersiz kılacaktır.

Her türlü günahın önce kalpte yer etmesinde mutlaka şeytanların vesveseleri tohum vazifesi görür. Nefis yani içgüdüler, arzular, istekler bu vesveselerden etkilenip günah tohumunu yeşillendirirler. Kişi günah işlemeye azm edinceye kadar bu bitki büyür. Günah işlenince meyvesi yenilmiş olur. Şeytanlar da emeline ulaşarak sevinirler. O kadar ki sevinçlerini içki içerek kutlarlar. Bir insanı, hele bir Müslümanı günah işletmeye muvaffak olma kadar hiçbir şey şeytanları sevindirmez. Çünkü günah küfrün habercisidir. Her günahta küfre giden bir yol vardır. Nasıl basit bir mikrop çoğalarak insanı yatağa düşürüp ölümüne sebep olursa küçük görülen bir günah da böyledir. Kişinin imanına hücum ederek onu çürütebilir ve insanı imansız ahrete yollayabilir. Şeytanlar bunu çok iyi bildikleri için küçük de olsa bir günahı bir Müslümana işlettiklerinde büyük bir zevk alırlar, sevinç duyarlar; bundan büyük bir ümide kapılırlar. Onun için daima bu iki sureyi çok okumak, şeytanların vesveselerinden Allaha sığınmak gerekir.

Özellikle Felak suresi hasetçinin şerrinden Allaha sığınmayı sağlar. Hasetçinin hem görünen hem de görünmeyen şerleri vardır. Görüneni, haset ettiği kişi aleyhinde olur ve konuşur. Ona komplolar kurar veya kurulmasına yardım eder. Görünmeyeni ise nazarıdır. Nazar hasetle çok yıkıcı bir tesir kazanır.

Arifler sıkıntılı, korkulu, tehlikeli zamanlarda bu iki surenin çokça okunmasını tavsiye etmişlerdir.

Yüce Allah (c.c.), kalplerimize Kuran-ı Kerimin; surelerin, ayetlerin, zikirlerin sevgisini koysun. Onlardan gelecek nura, imana kalplerimizi sevk etsin. Faziletlerini üzerimize daim kılsın. Son nefeste Kuran-ı Kerim okunmayı ve imanla göçmeyi nasip eylesin. Âmin.
Muhsin İyi
 
Üst