Ukbaa
Well-known member
Bismillâhirrahmânirrahîm,
Elhamdülillâhi rabbil âlemîn velâkıbetülil müttekîn vessalêtü vessalêmü alê seyyidine Muhammedivve alê êlihi vesahbihi ecmain, alê rasulüne salevât
Kitaplarda geçen farz, vacib, sünnet sıralamasında
Sünnet sırasında geçen ibadetlerdir.
Bu ibadetlerin değişmesi bidattır.
Sünnet namazlar gibi.
Gece namazları gibi doğrudan ibadete dahil olan sünnetlerdir.
Gücün yettiği kadar yaparsın ama beğenmemek değiştirmek, dalalettir.
Mesela yemek, içmek, uyumak adabı, eve girmek çıkmak
Başkalarıyla münasebet adabı gibi adablara muhalefet bid’a sayılmaz
Yatakta sağa dönük yatmak adab bir sünnettir,
Sen eğer başka türlü yatarsan bid’aya girmiş olmazsın.
Ama adabı nebeviye muhalefet etmiş olursun.
Hayatımızın her safhasında bir usul bir şekil bir rükün vardır
Misafir gitmek, misafir kabul etmek
Evlenmek, aile reisi olmak, çocuk yetiştirmek
Dostlarla konuşmak, düşmanlarla anlaşmak
Eşimize karşı tutumumuz, yemek yemek, su içmek
İnsanı sevindiren hadiseler veya vefat gibi üzen hadiseler ..vs
Bunlar gibi hayatın içinde her zaman başımıza gelen haller
Ve insan her daim kendi bilmese de Allah’ın huzurundadır.
Yani Allah onu her an görmektedir.
Hiç bir işçi patronunun yanında iş kurallarına aykırı edebsizlik eder mi?
Elbette etmez ve etmemeli patronu olsun veya olmasın.
Evet kesin olan bir hakikat var ki bizler daima Rabbimizin huzurundayız.
Acaba bizim davranışımız nasıl olmalı ki;
Huzurunda olduğumuz Zat’a karşı edebsizlik etmeyelim.
İşte burada ölçü SÜNNET-İ SENİYYEDİR.
Sünnet-i seniyye bizlerin tavır ve davranışlarını edeb çerçevesine koyuyor.
Ve bizlerin hayvanlara veya şeytanlara benzemesini engelliyor.
Mesela biz sağ elimizle yer ve içeriz.
Bu bir edebdir bize Peygamberimizi hatırlatır.
Ve Rabbimizi hatırlatır.
Ve Rabbimizin hoşuna giden bir haraket olduğundan
O’nun rızasına vesiledir.
Ama eğer biz sol elimize içersek,
şeytanlar sol elleriyle içtiklerinden biz bu sefer onlara benzemiş oluruz.
Veya elimizi kullanmadan dilimizle içersek
bu seferde hayvanlara benzemiş oluruz.
Bu misal gibi hayatımızın her safhasında
bize bir ışık ve nur olan sünnet-i seniyyenin misalleri vardır.
Bilmek ve öğrenmek ve tatbik etmek lazımdır ki
bilmeden de olsa şeytanlara benzemekten
veya hayvanlara benzemekten kurtulalım.
Ümmetine bu kadar şefkatle bağlı başka kim var?
Hangi Peygamber var?
Bizim derdimizle bizden çok alakadar.
Bizim halimizi bizden çok düşünür.
Rabbim O’na layık ümmet olabilmeyi nasib etsin.
Sünnet-i seniyyesinden istifademizi ziyadeleştirsin.
Eğer sünnet-i seniyye kişi kendi ittiba etse,
ruhi hastalıklarından, akli hastalıklarından, kalbi hastalıklarından
kurtulacağı gibi;
Eğer aile ittiba etse sünneti hayatına tatbik etse,
aile içi şiddetli ve şiddetsiz geçimsizliklerden,
eşler arasındaki huzursuzluklardan, kavga ve
her türlü zulümlerden kurtulacakları gibi,
Sevgi saygı hürmet ve muhabbet en zirve bir hal alır.
Adeta o yuva bir cennet hükmünü alır.
Eğer bir toplum sünnet-i seniyyeti tatbik-i hayat etseler,
Toplum içi tüm fitneler kalkar cinayetler haksızlıklar kalkar.
Güçlüler zayıfları ezmez ellerinden tutar.
Hırsızlıklar biter cinayetler biter,
kul hakkından korkar,
her turlu haksızlıklardan kendilerini muhafaza ederler.
Bütün bütün yaşayamasakta
Bütün bütün kaybetmeyelim inşallah……
Rabbim Sünnet-i Seniyye’den hissemizi ziyade eylesin….
Subhâneke lâ ılmelene illema allemtene inneke entel alîmul hakîm ve ahiru de'vehüm enilhamdülillahi rabbil âlemin, el fatiha
Elhamdülillâhi rabbil âlemîn velâkıbetülil müttekîn vessalêtü vessalêmü alê seyyidine Muhammedivve alê êlihi vesahbihi ecmain, alê rasulüne salevât
11.LEM’A
Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş
“Fesâd-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük ederse,
yüz şehîdin ecrini ve sevabını kazanabilir.
“Fesâd-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük ederse,
yüz şehîdin ecrini ve sevabını kazanabilir.
Evet sünnet-i seniyeye ittibâ‘ etmek, mutlaka gayet kıymetdardır.
Hususan bid‘aların istîlâsı zamanında sünnet-i seniyeye ittibâ‘ etmek,
daha ziyâde kıymetdardır.
Hususan bid‘aların istîlâsı zamanında sünnet-i seniyeye ittibâ‘ etmek,
daha ziyâde kıymetdardır.
Bilhassa fesâd-ı ümmet zamanında sünnet-i seniyenin
küçük bir âdâbına mürâât etmek,
ehemmiyetli bir takvâyı ve kuvvetli bir îmânı ihsâs ediyor.
küçük bir âdâbına mürâât etmek,
ehemmiyetli bir takvâyı ve kuvvetli bir îmânı ihsâs ediyor.
Doğrudan doğruya sünnet-i seniyeye ittibâ‘ etmek,
Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ı hâtıra getiriyor.
Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ı hâtıra getiriyor.
‘‘Eğer Allah’a muhabbetiniz varsa, bana ittiba ediniz Allah’da sizi sevsin”
Bu ayet bize bir ölçü veriyor.
Bu ayet bize bir ölçü veriyor.
Peygamber Efendimiz asv.ı esas ve merkez gösteriyor.
Ve onun sünnetine ittiba ettiğiniz derecede kulların sevileceğini ifade ediyor.
Evet biz zaten Allah’ı seviyoruz,
Asıl olan Allah bizi seviyor mu sorusunun cevabıdır.
Bu ayet bize diyor ki ne kadar sünnete teslimiyet,
O kadar Allah sevgisi…
Elbette sünnetin tamamını yaşamaya muktedir olamayız.
ama itikad edebilir isteyebilir teslim olabiliriz.
Ve onun sünnetine ittiba ettiğiniz derecede kulların sevileceğini ifade ediyor.
Evet biz zaten Allah’ı seviyoruz,
Asıl olan Allah bizi seviyor mu sorusunun cevabıdır.
Bu ayet bize diyor ki ne kadar sünnete teslimiyet,
O kadar Allah sevgisi…
Elbette sünnetin tamamını yaşamaya muktedir olamayız.
ama itikad edebilir isteyebilir teslim olabiliriz.
Mantıkça kıyâs-ı istisnâî misâli olarak deniliyor:
“Eğer güneş çıksa, gündüz olacak.”
Müsbet netice için denilir:
“Güneş çıktı, öyle ise netice veriyor ki, şimdi gündüzdür.”
Menfî netice için deniliyor:
“Gündüz değil, öyle ise netice veriyor ki, güneş çıkmamış.”
Mantıkça, bu müsbet ve menfî iki netice kat‘îdirler.
“Eğer güneş çıksa, gündüz olacak.”
Müsbet netice için denilir:
“Güneş çıktı, öyle ise netice veriyor ki, şimdi gündüzdür.”
Menfî netice için deniliyor:
“Gündüz değil, öyle ise netice veriyor ki, güneş çıkmamış.”
Mantıkça, bu müsbet ve menfî iki netice kat‘îdirler.
Aynen öyle de; şu âyet-i kerîme der ki:
“Eğer Allah’a muhabbetiniz varsa,
Habîbullâh’a ittibâ‘ edilecek.
Eğer ittibâ‘ edilmezse, netice veriyor ki;
Allah’a muhabbetiniz yoktur.”
“Eğer Allah’a muhabbetiniz varsa,
Habîbullâh’a ittibâ‘ edilecek.
Eğer ittibâ‘ edilmezse, netice veriyor ki;
Allah’a muhabbetiniz yoktur.”
Sünnet-i seniyenin merâtibi var.
Bir kısmı vâcibdir, terk edilmez.
O kısım, şerîat-ı garrâda tafsîlâtıyla beyân edilmiş.
Onlar muhkemâttır, hiçbir cihette tebeddül etmez.
Bir kısmı vâcibdir, terk edilmez.
O kısım, şerîat-ı garrâda tafsîlâtıyla beyân edilmiş.
Onlar muhkemâttır, hiçbir cihette tebeddül etmez.
Namaz kılmak, oruç tutmak gibi dinin farz ve vacibleridir.
Bunlar muhkemattır, tebdil edilemez,
Zamanı geçti yerine daha güzeli var vs denilemez.
Bunlar muhkemattır, tebdil edilemez,
Zamanı geçti yerine daha güzeli var vs denilemez.
Bir kısmı da, nevâfil nev‘indendir
Nevâfil kısmı da, iki kısımdır.
Bir kısmı, ibâdete tâbi‘ olan sünnet-i seniyelerdir.
Onlar da şerîat kitaplarında beyân edilmiştir. Onların tağyîri bid‘attir.
Nevâfil kısmı da, iki kısımdır.
Bir kısmı, ibâdete tâbi‘ olan sünnet-i seniyelerdir.
Onlar da şerîat kitaplarında beyân edilmiştir. Onların tağyîri bid‘attir.
Kitaplarda geçen farz, vacib, sünnet sıralamasında
Sünnet sırasında geçen ibadetlerdir.
Bu ibadetlerin değişmesi bidattır.
Sünnet namazlar gibi.
Gece namazları gibi doğrudan ibadete dahil olan sünnetlerdir.
Gücün yettiği kadar yaparsın ama beğenmemek değiştirmek, dalalettir.
Diğer kısmına, “âdâb” ta‘bîr ediliyor ki, siyer-i seniye kitaplarında zikredilmiştir.
Onlara muhâlefete, bid‘a denilmez.
Onlara muhâlefete, bid‘a denilmez.
Mesela yemek, içmek, uyumak adabı, eve girmek çıkmak
Başkalarıyla münasebet adabı gibi adablara muhalefet bid’a sayılmaz
Yatakta sağa dönük yatmak adab bir sünnettir,
Sen eğer başka türlü yatarsan bid’aya girmiş olmazsın.
Ama adabı nebeviye muhalefet etmiş olursun.
Sünnet-i seniye, edebdir.
Hiçbir mes’elesi yoktur ki, altında bir nûr, bir edeb bulunmasın.
Hiçbir mes’elesi yoktur ki, altında bir nûr, bir edeb bulunmasın.
Hayatımızın her safhasında bir usul bir şekil bir rükün vardır
Misafir gitmek, misafir kabul etmek
Evlenmek, aile reisi olmak, çocuk yetiştirmek
Dostlarla konuşmak, düşmanlarla anlaşmak
Eşimize karşı tutumumuz, yemek yemek, su içmek
İnsanı sevindiren hadiseler veya vefat gibi üzen hadiseler ..vs
Bunlar gibi hayatın içinde her zaman başımıza gelen haller
Ve insan her daim kendi bilmese de Allah’ın huzurundadır.
Yani Allah onu her an görmektedir.
Hiç bir işçi patronunun yanında iş kurallarına aykırı edebsizlik eder mi?
Elbette etmez ve etmemeli patronu olsun veya olmasın.
Evet kesin olan bir hakikat var ki bizler daima Rabbimizin huzurundayız.
Acaba bizim davranışımız nasıl olmalı ki;
Huzurunda olduğumuz Zat’a karşı edebsizlik etmeyelim.
İşte burada ölçü SÜNNET-İ SENİYYEDİR.
Sünnet-i seniyye bizlerin tavır ve davranışlarını edeb çerçevesine koyuyor.
Ve bizlerin hayvanlara veya şeytanlara benzemesini engelliyor.
Mesela biz sağ elimizle yer ve içeriz.
Bu bir edebdir bize Peygamberimizi hatırlatır.
Ve Rabbimizi hatırlatır.
Ve Rabbimizin hoşuna giden bir haraket olduğundan
O’nun rızasına vesiledir.
Ama eğer biz sol elimize içersek,
şeytanlar sol elleriyle içtiklerinden biz bu sefer onlara benzemiş oluruz.
Veya elimizi kullanmadan dilimizle içersek
bu seferde hayvanlara benzemiş oluruz.
Bu misal gibi hayatımızın her safhasında
bize bir ışık ve nur olan sünnet-i seniyyenin misalleri vardır.
Bilmek ve öğrenmek ve tatbik etmek lazımdır ki
bilmeden de olsa şeytanlara benzemekten
veya hayvanlara benzemekten kurtulalım.
Ümmetine bu kadar şefkatle bağlı başka kim var?
Hangi Peygamber var?
Bizim derdimizle bizden çok alakadar.
Bizim halimizi bizden çok düşünür.
Rabbim O’na layık ümmet olabilmeyi nasib etsin.
Sünnet-i seniyyesinden istifademizi ziyadeleştirsin.
Eğer sünnet-i seniyye kişi kendi ittiba etse,
ruhi hastalıklarından, akli hastalıklarından, kalbi hastalıklarından
kurtulacağı gibi;
Eğer aile ittiba etse sünneti hayatına tatbik etse,
aile içi şiddetli ve şiddetsiz geçimsizliklerden,
eşler arasındaki huzursuzluklardan, kavga ve
her türlü zulümlerden kurtulacakları gibi,
Sevgi saygı hürmet ve muhabbet en zirve bir hal alır.
Adeta o yuva bir cennet hükmünü alır.
Eğer bir toplum sünnet-i seniyyeti tatbik-i hayat etseler,
Toplum içi tüm fitneler kalkar cinayetler haksızlıklar kalkar.
Güçlüler zayıfları ezmez ellerinden tutar.
Hırsızlıklar biter cinayetler biter,
kul hakkından korkar,
her turlu haksızlıklardan kendilerini muhafaza ederler.
Demek reçete bellidir.
Avrupa kapısında veya televizyonlarda
veya çağdaşlık adı altındaki sosyallik faaliyetlerde
reçete aramak beyhudedir.
İnsanın ve ailenin ve toplumun saadeti ve huzuru ve mutluluğu
ancak ve ancak SÜNNET-İ SENİYYEDEDİR.
Avrupa kapısında veya televizyonlarda
veya çağdaşlık adı altındaki sosyallik faaliyetlerde
reçete aramak beyhudedir.
İnsanın ve ailenin ve toplumun saadeti ve huzuru ve mutluluğu
ancak ve ancak SÜNNET-İ SENİYYEDEDİR.
Bütün bütün yaşayamasakta
Bütün bütün kaybetmeyelim inşallah……
Rabbim Sünnet-i Seniyye’den hissemizi ziyade eylesin….
Subhâneke lâ ılmelene illema allemtene inneke entel alîmul hakîm ve ahiru de'vehüm enilhamdülillahi rabbil âlemin, el fatiha