Kur’an ve sünnet penceresinden tasavvufi hayat (5)

mihrimah

Well-known member
Hz Muhammed (S.A.V.) Peygamberlik görevini icra ederken iki görevi yerine getiriyordu. Birincisi devlet reisliği, ikincisi ise dini liderlikti. Dini liderlik ise yine ikiye ayrılıyor. Birincisi fıkhi liderlik, ikincisi ise (mistik) tasavvufi liderlik.


Peygamberimiz (S.A.V.) vahiy ile desteklendiği için bütün bu görevler ona zor gelmiyordu. Fakat peygamberimizin aramızdan çekilmesiyle durum değişmiştir. Artık vahiy ile desteklenen bir peygamber yoktur. Bu yüzden onun şahsına topladığı bu üç yetki bölünecektir. Konumuz olan tasavvufi (ruhi) eğitim yetkisini veliler veya sufiler dediğimiz irşat kadrosu oluşturmuştur. Durum böyle olunca tasavvufun gayesini; peygamberden boşalan ruhi liderlik makamına namzet yetiştirmek veya peygamber varisi insan yetiştirmek diye de ifade edebiliriz.


Hiç şüphe yok ki dinin belirli emirlerini yerine getirip yasakladığı şeylerden uzak durmak, inanılan dinden zevk ve ilham almanın ilk ve kaçınılmaz şartıdır. Ancak bu, insanın ruhi derinliklerinden fışkıran ulvi arzuları doyurmaya yetmiyor. Kuralların ötesinde, ruhun temas etmek istediği bir başka alan vardır. İşte nihai maksat o alana rapt olabilmektir. Kur'an ve Hadisler bu inceliğe sık sık dikkat çekmektedir. Namazdaki “huşu” olayı gibi “tezkiye”,”ihsan”,”tezekki” gibi terimler de hep kurallar dışıdır.


Kur'an-ı Kerim'de bir miraç olayı vardır. Bu, objektif bir ifadeyle insan ruhunun faaliyetidir. Miraçla bize tanıtılan ruhi faaliyet en yüce mertebesiyle peygambere mahsus olsa da, öteki insanların bundan nasip alamayacağı iddia edilemez. Eğer böyle olsaydı, miraç hadisesi bize duyurulmaz, Allah'la peygamber arasında kalırdı. Kalmadığına göre Kur'an bizi bu faaliyete çağırmaktadır. O halde tasavvufun gayesini; miracı faaliyete iştirak ettirmek de diyebiliriz.


Burada aklımıza şu sorular geliyor. “ Hz Peygamberin miraci faaliyetine nasıl iştirak edebiliriz?” “Allah'ı görüyormuş gibi ibadet eden insan tipini nasıl yetiştirebiliriz?” “Allah'ın sıfatları ile sıfatlanmak nasıl oluyor?” işte bütün bu soruların cevaplarını tasavvufta, tasavvuf müessesesinin merkezinde bulunan “Mürşid-i Kâmilde” buluyoruz. Cenab-ı Allah'ın : “benim veli kullarım” dediği Mürşid-i Kamil kimdir? Gelecek hafta bu soruya cevap bulmaya çalışacağız.


Muhammed Kocakaya
 
Üst