Kelime Analizi 181: Mecusi

kenz-i mahfi

Sorumlu
MECUSİ (Farsça)

Kelime manası olarak Mecusilik, Zerdüştiliğin eski İran inanç ve gelenekleriyle karışmasından oluşan din manasına gelmektedir.

Zerdüşt tarafından tebliğ edilen, monoteist bir teoloji içeren inanç ve düşüncelerin eski İran inanç ve gelenekleriyle mezcedilmesinden oluşan bir dindir. Sasanilen döneminde büyük öneme sahip olmuştur. Sasanilerde, Zerdüştiliğin rahip sınıfı olan Meci'den (Mecûş) hareketle İslam kaynaklarında Mecusilik ismini alırken, Batı kaynaklarında ise Zerdüşt isminden dolayı Zoroastrianism veya Ahura Mazda isminden hareketne Mazdeizm olarak isimlendirilmiştir. Ateşe taptıkları için ise Ateşperestlik olarak adlandırılmıştır. İki tanrı inancna sahip batıl bir dindir. İyilik ve kötülük isminde iki tane ilahları bulunmaktadır.

Kur'an-ı Kerim'de "Mecusilik" ile ilgili olarak sadece bir ayette bahsedilmektedir. Hacc Suresi'nin 17.ayetinde mealen "Şüphesiz o iman edenler, yahudi olanlar, sabiiler (yıldıza tapanlar), hristiyanlar, ateşe tapanlar ve (Allah'a) eş koşanlar (yok mu?) Allah, kıyamet günü bunların arasını şüphesiz ayıracaktır. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla görüp bilendir." denilmiştir.

Sasaniler devletinin siyasi gücüne dayalı olarak Irak, Bahreyn, Umman ve Yemen gibi bölgelerde yayılmıştır. Sasaniler devletinden dolayı o zamanda İran'ın resmi dini idi. O devirde Batı Hindistan ve Çin'de dahi Mecusi topluluklarının bulunduğu bilinmektedir.

Sasani devletinin müslümanlar tarafından yıkılması üzerine Mecusilik zayıflamıştır. Hacc Suresi'nin ayetinden dolayı Mecusilere "cizye" karşılığı İslam hakimiyetinde yaşama hakkı tanınmıştır. Müslümanlar, haklarında herhangi bir hüküm bulunmadığından gayr-i müslimlere uygulanan muameleyi hukukta uygulamışlardır. İslamiyet döneminde pek çok Mecusi, Müslümanlığı veya Hristiyanlığı kabul ederek din değiştirmişlerdir. Bir kısmı ise Hindistan'a sığınarak Brahmanların bozuk inanışlarını kabul etmişlerdir.

İran ve Hindistan halkının bir kısmının mensubu olduğu bu bozuk dine inananlara "Mecusi", bu bozuk dinin rahiplerine de "Muz" denilmiştir. İranlılar başka İbrahim Aleyhisselam'ın doğru dinine inanırlarken, Asurlular zamanında ülkede hakim olan Sabiilik görüşü yapılmıştır. Sabiiler, güneşe, aya, yıldızlara kutsallık vermişlerdir. Bu putperestler zamanla ateşe de kutsallık vermeye başladılar. Hatta bir kısmı ateşi ilah kabul edecek kadar ileri gitmiştir. Ateşe tapmayı ibadet haline getirip içinde hiç sönmeyen ateş yanan ateşgedeler inşa ettiler.

Bu ateşe tapma işini başlatan ise "Mecus" isminde bir kişidir. Bu kişinin isminden dolayı ateşperestler olarak bilinen Mecusilik denilmiştir.
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
"Mecusi" kelimesi Risale-i Nur'da toplam 20 defa zikredilmiştir. Bunlar:
1.Hiçbir Müslüman, hakiki Yahudi veya Mecusi veya Nasrani olmaz. (Asa-yı Musa, sayfa 19)
2.Güneşe şirk namına ve şeytanlaşmış felsefe lisanıyla, Mecusilerin dedikleri gibi der ki: (Asa-yı Musa, sayfa 150) ---> aynı ibare Sözler kitabında da geçmektedir.
3.Halık-ı Hayr ve halık-ı şer namıyla ayrı ayrı iki ilah tevehhüm eden Mecusiler gibi... (Sözler, sayfa 289)
4.Sava'nın takdis edilen küçük denizinin o gecede yere batması ve İstahr-Abad'da bin senedir daima iş'al edilen, yanan ve yönmeyen, Mecusilerin mabud ittihaz ettikleri ateşin, veladet gecesinde sönmesi. (Mektubat, sayfa 177)
5.Halbuki o zamanda yüzer milyon tebaası bulunan Nasara ve Yahudi ve Mecusi dinleri ve Roma, Çin ve İran hükümetleri gibi yüzer milyon tebaası bulunan cihangir devletlerin edyan-ı resmileri iken, kendi küçük kabilesine karşı tam galebe edemeyen bir vaziyette bulunan Muhammed-i Arabi Aleyhissalatü Vesselam'ın getirdiği din, umum dinlere galib ve umum devletlere muzaffer olacağını ihbar ediyor. (Lem'alar, sayfa 30)
6.İşte bu sır, Mecusilerde inkişaf etmediği içindir ki; kâinatta "Yezdan" namıyla bir hâlık-ı hayır, diğeri "Ehriman" namıyla bir hâlık-ı şerr itikad etmişlerdir. (Lem'alar, sayfa 73)
7.Acaba görmüyor musun ki, Çin ve Hind'deki Mecusi ve Berahime ve Afriya'daki zenciler gibi, Avrupa'nın tasallutu altına giren milletler bizden daha fakirdirler. (Lem'alar, sayfa 122) ---> Aynı ibare Mesnevi-i Nuriye'de de geçmektedir
8....Mecusileri hâlık-ı şerri ayrı telakki etmelerine karşı gayet kuvvetli ve mantıki bir cevab-ı müskit... (Lem'alar, sayfa 385)
9.Hiçbir Müslüman,hakiki Yahudi veya Mecusi veya Nasrani olmaz. (Şualar, sayfa 200)
10.Ve her hükümette şiddetli muhalifler bulunur ve Mecusi hâkimiyeti altında Müslümanlar ve hükûmet-i İslâmiye-i Ömeriyede Yahudiler ve Hristiyanlar bulunması... (Şualar, sayfa 357)
11. Hem dininizi inkâr, hem ecdadınızı dalaletle tahkir eden ve Peygamberinizi (ASM) ve Kur'anınızın kanunlarını reddedip kabul etmeyen yahudi ve nasrani ve mecusilere, hususan şimdi bolşevizm perdesi altındaki anarşist ve mürted ve münafıklara hürriyet-i vicdan, hürriyet-i fikir bahanesiyle ilişmediğiniz halde... (Şualar, sayfa 447) --- Aynı ibare Tarihçe-i Hayatı kitabında da geçmektedir.
12....Kisra-yı Fars sarayının harab olması ve ateşperest Mecusilerin bin seneden beri yanması devam eden ateşi o gece sönmesi.. (Şualar, sayfa 626)
13.Mecusiler; biri şerre, diğeri hayra olmak üzere iki hâlıka itikad ediyorlar. (İşarat-ül İ'caz, sayfa 75)
14....Mecusiler, şerri ikinci bir halıka isnad etmeye mecbur olmuşlardır. (İşarat-ül İ'caz, sayfa 76)
15.Mecusi Milleti'nin taptığı ateşin sönmesi, Sava Denizi'nin sularının çekilmesi, Kisra Sarayı'nın yıkılması ve gaibden yapılan tebşirler gibi şeylerdir. (İşarat-ül İ'caz, sayfa 119)
16.İslam hükümetlerde Hristiyan ve Yahudi bulunması ve Hristiyan ve Mecusi hükümetlerde Müslümanlar bulunduğu gösteriyor ki, idare ve asayişe bilfiil ilişmeyen muhaliflere kanunca ilişilmez. (Emirdağ lahikası, sayfa 282)
 
Üst