Kelime Analizi 178: Pamuk, Pembe

kenz-i mahfi

Sorumlu
PAMUK (Farsça)

Kelime manası olarak;
1.ebegümecigillerden, koza biçiminde meyvesi üç, dört, beş dilimli olan, sıcak bölgelerde yetişen tarım bitkisi,
2.bu mitkinin tohumlarının çevresinde oluşmuş ince, yumuşak tellerin adı,
3.bu tellerin işleniş biçimi,
4.bu bitkinin işlenmiş biçiminden yapılmış,
5.yere serili halı, kilim gibi yaygıların üzerinde oluşan, uçuşabilen toz kümecileri manalarına gelmektedir.

Kelime kökeni olarak Farsça "panbuk" kelimesinden gelmektedir. Farsça'da "panbuk" kelimesi "pembe" demektir. Pamuğun çiçeğinin rengi pembe olduğu için bu isim verilmiştir.

Türklerde pamuk çekirdeği için "çiğit" kelimesi kullanılmıştır. "pamuk" için "kebez" kelimesi kullanılmıştır. Türklerde "çek, kemek, kıtıglık" gibi çeşitli pamuklu dokuma türleri vardır.

Arapça'da pamuk için "katn" kelimesi kullanılır. Bu kelime "yaşamak, ikamet etmek, yerleştirmek" manasına gelen "katana" kelimesinden türetilmiştir. Pamuk kelimesinin İngilizcesi "cotton", Fransızcası "coton", İtalyancası "di cotone", Latincesi "bombacio" kelimeleridir. Arapça "katn" kelimesi muhtemelen Akkadca "katanu" kelimesinden gelmiş olup "zayıf, çok ince" gibi manalara gelmektedir. Bu sayılan dillerde pamuk için kullanılan kelime ise Arapça'dan geçmiştir.

Kur'an-ı Kerim'de "katn" kelimesi kullanılmayıp, Nahl Suresinin 81.ayetinde "sıcaktan koruyacak elbiler" ibaresinde geçen "serabil" (gömlekler" kelimesi "pamuk ve keten elbise" olarak tefsir edilmektedir. Peygamberimiz Hazret-i Muhammed'in en sevdiği elbise olarak geçen "hıbera" Yemen dokuması pamuklu kumaştan yapılmıştı. Vefatında kefen olarak "sûhûliyye" denilen pamuktan üç kat beyaz bez kullanılmıştır. O zamanlarda Yemen pamuk yetiştirilen bölgelerden birisiydi.

Osmanlı Devleti zamanında pamuk tarımı yaygınlaşmış olup, Avrupa ile olan ticarette önemli bir mamül olmuştur.

Pamuğun tarihi çok eskilere kadar gitmektedir. Milattan önce 3000 yıllarında Hindistan'da yetiştirilmeye başlandığı ve buradan dünyaya yayıldığı bilinmektedir. Aynı zamanda Amerika kıtası keşfedilmeden çok önceleri de Amerika kıtasında pamuğun yetiştirildiği bilinmektedir.

Heredot'un bildirdiğine göre pamuğun Eski Yunan'da pek bilinmediği anlaşılmaktadır. Yine Heredot pamuk için "Toprakta yetişen bir bitki, koyun gibi meyveler verir, bunlardan bükülen iplik kuzu yününden ince olur" demiştir.

İbni Asakir'den rivayet olunduğuna göre pamuğun ilk kullanımı Hazreti Adem ve Hazreti Havva ile başlamaktadır. Cennetten yeryüzüne çıplak olarak indirildiklerinde Hazreti Adem eşine sıcaktan rahatsız olduğunu söylemiş, bunun üzerine Hazreti Cebraih bir miktar pamuk getirip Hazreti Havva'ya ip yapmasını öğretmiştir.

İnsanın yediği, içtiği ve giydiği şeylerin insanın fıtratında önemli bir yere sahip olduğu ve insanın fıtratının bunlara göre değiştiği bilinmektedir. Onun için insanın en eski dostlarından birisi olan pamuğun da insan hayatında önemli bir yeri vardır.

Pamuktan genellikle farklı kullanım ve kalitede giysiler üretilmektedir. Bilhassa sıcak iklimlere sahip bölgelerde pamuklu elbiseler tercih edilir. Gömlek, pantolon, tişört, havlu ve mendil üretiminde pamuk kullanılmaktadır. Tıp alanında yarayı sarmak için pamuk kullanılmaktadır. Günlük hayatta en çok kullandığımız malzemelerden birisi pamuktur.

Dünyada en çok pamuk üreten ülkeler Çin, Hindistan, Amerika Birleşik Devletleri, Pakistan, Brezilya, Özbekistan ve Türkiye gelmektedir. Bunların yanında pamuk veriminde Türkiye, Dünyada 3. sıradadır. Pamuk tüketiminde ise 4. sıradadır.
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Pamuk" kelimesi Risale-i Nur Külliyatı'nda toplam 19 defa zikredilmiştir. Bunlar;
1.Atılmış pamuk gibi bu camid, şuursuz bulut elbettebizleri bilmez ve bize acıyıp imdadımıza kendi kendine koşmaz ve emirsiz meydana çıkmaz ve gizlenmez...
2.Evet, hiçten, birden hârika bir gürültü ile cevvi konuşturmak ve fevkalâde bir nur ve nar ile zulmetli cevvi ışıkla doldurmak ve dağvari pamuk-misal ve dolu ve kar ve su tulumbası hükmünde olan bulutları ateşlendirmek gibi hikmetli ve garabetli vaziyetlerle başaşağı gafil insanınbaşına tokmak gibi vuruyor.
3.İşte gözünün önünde, bak; bir dirhem pamuktan ne yapıyor. (aynı ibare Sözler kitabında da geçmektedir)
4.Harika-pişe bir zât, bir dirhem pamuktan, yüz top çuha ve ipek veya patiska gibi mütenevvi sair kumaşları o tek dirhem pamuktan nescetmekle berber; helva, baklava gibi çok taamları dahi ondan yapıyor.
5....ayatıyla pamuk gibi hallaç eder, atar.
6. Halbuki o kulübeciğe bir dirhem gibi küçük bir taş, kemik ve pamuk gibi birer madde veriliyor.
7. Evet dağları, taşları, pamuk gibi dağıtacak, demir ve granitleri yağ gibi eritecek derecede olan bu kuvvet-i Kur'aniye dünyayı nur ve saadete gark edecek.
8. Kainatı, envaıyla pamuk gibi hallaç ediyor, taraklar ile tarıyor müşahede ettim.
9. ...onbeş sene giydiğim pamuklu entari ve gayet mübarek bir kitaba mukabil, bir çaydanlık ve yirmidört seneden beri traşa hizmet eden bir ustura ve çok zamandan beri bana hizmet eden bir çarşaf, hazır Kılınç Ali'nin pederiyle Ahmet Râsih'in tahmin ve tensibiyle, dokuz lira tencere, dokuz lira da çaydanlık, dokuz lira traş bıçağı, pamuklu entari ve çarşaf ile iki el havlusu ve bir iç donu ile bir pamuklu gömlek fiatı yekûnü 125 lira tahmin edilmiştir.
10.Beyaz Amerikan bezinden pamuklu bir hırka.

Bunlardan başka özel bir isim olan Ahmet Feyzi Pamukçu'nun soyadında geçmektedir.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi "pembe" kelimesi Farsça'da "pamuk" demektir. Dolayısıyla dilimize "pembe" rengi Farsça'dan geçmiştir.

Risale-i Nur Külliyatı'nda sadece 1 yerde zikredilmşitir.
 
Üst