Kelime Analizi 175: Eşek, Himar, Merkeb

kenz-i mahfi

Sorumlu
EŞEK (Türkçe)

Kelime manası olarak;
1.Atgillerden uzun kulaklı binek ve hizmet hayvanı, merkep, karakaçan, uzun kulaklı
2.(mecazen) kaba, yeteneksiz, inatçı kimse
3. (halk ağzı) odun kesmek için kullanılan üç veya dört ayaklı sehpa
4. (halk ağzı) duvar örme, sıva yapma vb. Işlerde kullanılan dört ayaklı sehpa
5. (mecazen) Komünizm

Eşek kelimesi Eski Türkçe aynı anlama gelen "eşgek" kelimesinden gelmektedir. Öz Türkçe bir kelimedir.

Bu kelimenin kökeni hakkında farklı görüşler vardır. En kabul göreni "eş" kökünden gelenidir. Yani "eş" kelimesi "hızlı yürümek, tırıs gitmek" demektir. Bu fiile "-gek" eklenmiştir. Bir başka görüşe göre "eş" kelimesi "eş olan, birlikte bulunan, yardımcı" demektir. "-gek" eki ise küçültme manasındadır. Rusça'daki "işak" kelimesi ile Farsça'daki "aşak" kelimesi Türkçe'den alınmıştır.

Eşek kelimesinin Farsça'sı "har"dır. Arapçası ise "hımar" kelimesidir.

Yine dilimizde eşek için kullandığımız "merkep" kelimesinin kökü Arapça olup "rakebe" kelimesinden gelmektedir. Bu kelime ise "binmek" demektir. Arapça'da "merkeb" kelimesi "binek, taşıt aracı" manasına gelmektedir. "merkûb" kelimesi ise "binek hayvanı" demektir.

Eski Anadolu Türkçesinde eşek, har, hımar, gölük kelimeleri kullanılmıştır. Türk edebiyatında eşekle ilgili bilinen en önemli eser, Şeyhi'nin "Harnamesi"dir.

Şeyhi'nin "Harmane" yazması ise şöyledir. Şeyhi aslında bir hekimdir. Hacı Bayram Veli'ye intisabı nedeniyle Şeyhi mahlasıyla anılmaktadır.Asıl adı Yusuf Sinan'dır. Kütahya'da doğduğu rivayet edilmiştir. İran'da Seyyid Şerif Cürcani'den ilim öğrenmiştir. Şeyhi, 1415 yılında Çelebi Sultan I. Mehmet'in bir rahatsızlığı nedeniyle onu tedavi etmiştir. Bu tedavide gösterdiği başarı nedeniyle padişah tarafından mükafatlandırılmıştır. Mükafat olarak kendisine Tokuzlu Köyü tımar olarak verilmiştir. Osmanlı Devleti'nin ilk reisületibbası olmuştur. Şeyhi, kendisine tımar olarak verilen Tokuzlu köyünde eşkiyaların hücumuna uğrar, soyulur ve dövülür. Bunun üzerine bu durumu anlatan bir eseri hiciv tarzında olarak "Harname" ismiyle yazmıştır. Bu eserde yük taşımak işinde çalışan bir eşeğin, öküzlere imrenmesini mizahi bir dille ele almış ve Mesnevi tarzında bir eserdir.

Tarihi Uygur metinlerinde "aşkak" ve "aşak" şeklinde geçmektedir. Eşek sütünün tedavi amacıyla kullanıldığı bilinmektedir.

Osmanlı Türkçesinde genellikle eşek, merkep, har, çemender kelimeleri kullanılmıştır. Klasik Osmanlı metinlerinde eşek ve har kelimeleri genellikle hiciv amacıyla kullanılmıştır.

Günümüz Türk Lehçelerinde "eşek" için genellikle birbirine yakın kelimeler kullanılmaktadır.

Türkiye Türkçesi ağızlarında "eşek" için en çok kullanılan kelime "gölük"tür. Bunlardan başka Anadolu ağızlarında "akçagurun, ankır hacı, cayış, cılkı, çocik, çöçik, dadak, dadarsız, dâhdâh, dikkolalak, düldül, evşek, giliv, gırnav, gülük, gürük, hınbıl, hırı, hukçur, keri, köçü, kodaş, mervan, öçü, şüş, ufacık, yavşançeken kelimeleri kullanılmaktadır.
 
Son düzenleme:

kenz-i mahfi

Sorumlu
Eşek, hayatımızın bir parçası olduğundan dolayı onun için kullanılan bazı adlandırmalar mevcuttur. Bunlardan bazıları şunlardır.
Beşa: Alnında ak olan eşek.
Çakçak: Yürürken arka ayak bilekleri birbirine sürtünen eşek,
Çekim: Damızlık iri eşek.
Celep: Atlara döl veren eşek aygırı,
Cıbıl: Üzerinde semeri veya eğeri olmayan eşek
Cobuk: Kuyruğunun ucundaki uzun kıllar kesilmiş eşek,
Cöfü: İyi yürüyen eşek,
Çomar: Kuyruğu kısa veya sonradan kesilmiş eşek,
Deze: Uzun bacatlı bir çeşik kara eşek.
Hacıgötüret: Zayıf, güçsüz eşek.
Isliboz: Rengi bozla kahverengi arasında olan eşek
İtelli: Ayak uçları dışarıya doğru olan eşek.
Karamalak: Ağzı ve burnu siyah olan eşek
Kırbız: İri, damızlık eşek.
Küldoru: Külrengi eşek
Külen: Boz Renkli eşek
Küre: Küçük eşek.
Longurdamak: At, eşek gibi hayvanların yavaş yavaş koşması,
Peki: Eşek semeri
Puto eşek: Kuyruğu kesik eşek,
Sarıboz: Aka yakın sarı renkli eşek,
Selgi kulak: Kulağı küçük eşek,
Semerlik: Dört yaşında eşek.
Tıngıl mıngıl: At, eşek gibi hayvanların uyumlu yürüyüşü,
Zonguldatmak: Eşeği tırıs yürütmek,

Görüldüğü gibi eşeğin Anadolu ağızlarında kullanım şekli bir hayli fazladır. İnsanların hayatında fazla yeri olduğu için eşek için kullanılan kelimeler de fazla olmuştur.

Eşeğin yavrusu için kullanılan kelimeler bir hayli fazladır. Eşek yavrusu için kullanılan "daylak" kelimesi aynı zamanda at yavrusu için de kullanılmıştır ve "tay" kelimesinin de buradan geldiği söylenmektedir. Bunun dışında eşek yavrusu için kullanılan kelimeler, "godak, gülün, günlük, hortik, hotik, hotuk, hüre, karakaçan, karık, kırı, kodak, kulun, kurak, kutuk, kürsük, pırlak, pilo, punak, zıpçık, mırık şeklindedir.
Eşek ile ilgili bitki adlandırmaları yaklaşık olarak 20 civarındadır. En bilinenleri eşek dikeni, eşek eriği, eşek kengeri, eşek tırnağı, eşek turpudur. Hayvan ismi olarak da eşek arısı en bilinenidir.
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Eşeğin bu kadar hayatımıza girmesi dolayısıyla atasözleri ve deyimlerde de çok sıklıkla kullanıyoruz. Bunlara misal olarak;
-yük altında eşek anırmaz
-yük altında eşek kalır
-yorgun eşeğin çüş canına minnet
-topal eşekle kervana katılmak,
-tevekkelin eşeğini kurt yemez,
-ölmüş eşek kurttan korkmaz,
--ölme eşeğim ölme
-mektepten çıkan eşen Marsıvandan çıkmaz,
-hıyar akçesiyle alınan eşeğin ölümü sudan olur,
-geçti Borun pazarı sür eşeği Niğdeye,
-eşekten düşmüşe dönmek,
-eşek sudan gelinceye kadar dövmek,
-eşek kuyruğu gibi ne uzar ne kısalır,
-eşek kocamakla tavla başı olmaz,
-eşek kadar,
-eşek hoşaftan ne anlar,
-eşek gibi,
-eşek eve gelmiş, yorga yolda kalmış,
-eşek derisi gibi,
-eşek çamura çökerse sahibinden gayretlisi olmaz,
-eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez,
-eşek at olmaz, ciğer et olmaz,
-eşeğini sağlam kazığa bağlamak,
-eşeğin sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin,
-eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme, kimi uzun der, kimi kısa,
-eşeğin kuyruğu gibi,
-eşeği düğüne çağırmışlar, ya su lazımdır ya odun demiş,
-eşeği dama çıkaran yine yendi indirir,
-eşeğe gücü yetmeyip semerini dövmek,
-eşeğe cilve yap demişler, cifte atmış,
-eşeğe altın semer vursalar yine eşektir,
-emanet eşeğin yuları gevşek olur,
-el elin eşeğini türkü çağırarak arar,
-dilini eşek arısı soksun,
-devenin derisi eşeğe yük olur,
-deve büyüktür ama beşini bir eşek yeder,
-boş eşek yorga gider,
-baş ol da eşek başı ol,
-atan düşene yorgan döşek, eşekten düşene kazma kürek,
-atlar tepişir, arada eşekler ezilir,
-aksak eşekle yüksek dağa çıkılmaz,
-alçacık eşeğe herkes biner,
 
Son düzenleme:

kenz-i mahfi

Sorumlu
Kur'an-ı Kerim'de eşek manasına gelen "himar" kelimesi kullanılmıştır. Bu kelime ise "kırmızı" manasına gelen "hamere" kelimesinden türetilmiştir. Kur'an-ı Kerim'de "eşek" manasında olarak "himar" kelimesi 5 yerde geçmektedir. Bunlar;
1. Bakara Suresi 259.ayette mealen: "Yahut altı üstüne gelmiş bir şehre uğrayan kimseyi görmedin mi? O, "Allah, burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek? Demişti. Bunun üzerine, Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti ve ona sordu: "Ne kadar kaldın?" O, "bir gün veya bir günden daha az kaldım" diye cevap verdi. Allah şöyle dedi: "Hayır, yüz sene kaldın. Böyle iken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Bir de eşeğine bak! Seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. Kemiklerine de bak, nasıl onları bir araya getiriyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?" Kendisine bütün bunlar apaçık belli olunca, şöyle dedi: "Şimdi, biliyorum ki, şüphesiz Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter. "
2. Nahl Suresi'nin 8.ayetinde mealen; "Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır.
3.Lokman Suresi'nin 19.ayetinde mealen; "Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini herhalde eşeklerin sesidir!"
4.Cum'a Suresi'nin 5.ayetinde mealen; "Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini inkar eden topluluğun hali ne kötüdür. Allah, zamilre topluluğunu hidayete erdirmez.
5.Müddessir Suresi'nin 50.ayetinde mealen: "Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler."
 
Son düzenleme:
Üst