Kelime Analizi 164: Gümüş, Fidda

kenz-i mahfi

Sorumlu
GÜMÜŞ (Türkçe)


Eski Türkçe’de “kümiş” kelimesi “beyaz metal, gümüş” manasına gelmektedir. Muhtemelen “aydınlık, beyaz” manasına gelen “kün” kelimesinden gelmiştir. Günümüz Türkçesinde kullandığımız “gün” kelimesi de “kün” kelimesinden gelmektedir.

Türk Lehçelerinde “kümüş, kömüş, kumis, kömiş” şekillerinde kullanılmaktadır.

“Parlak, beyaz renkli, kolay işlenebilen bir maden” demektir.
İsim olarak: Kimyada atom numarası 47, atom ağırlığı 107,88, yoğunluğu 10,5 olan ve 960 derecede sıvı durumuna gelebilen, kolay işlenebilen, tel haline getirilebilen bir madendir. Kimyadaki simgesi “Ag”dir.

Gümüş kelimesi;
Arapça’da: “Fidda”
Farsça’da: “nekra”
Fransızca’da: “argent”
İtalyanca’da: “argento”
Latince’de: “argentum”
İngilizce’de: “silver”
Almanca’da: “silber”
Felemenkçe’de: “zilver”
Arnavutça’da: “argjend”
İspanyolca’da: “plata”
Yunanca’da: “asimi”
Rusça’da: “serebro”
Boşnakça’da: “srebro”
Moğolca’da: “möngön”
Portekizce’de: “prata”dır.

Sıfat olarak: Bu madenden yapılmış demektir.

Gümüş, parlak ve beyaz renkli değerli bir metaldir. Parlaklığı ve beyazlığı nedeniyle Latince’de gümüşe, “parlak ve beyaz” manasına gelen “argentum” denilmiştir. Gümüş madeni, altından daha sert, bakırdan daha yumuşaktır. Elektrik iletkenliği yönüyle tüm metallerin başında gelmektedir.

Gümüş, tüm metaller içinde en beyaz olanıdır. Öyle ki yüzeyi tam parlatıldığında kusursuz bir ayna hususiyeti taşıyabilmektedir.

Gümüş madeni çok eski zamanlardan beri bilinmektedir. Değerli bir metal olan gümüş, çok eski zamanlarda para yerinde kullanılmıştır. Hatta Avrupa ülkelerinin bazısında eski zamanlarda sadece gümüş para geçerliydi. 14. yüzyıldan itibaren gümüş parayla birlikte altın da kullanılmaya başlanmıştır.

Göktürkler belirli ağırlıktaki gümüş külçeleri para yerine kullanmışlardır. İslam dünyasında ise “dirhem” denilen gümüş sikkeler kullanılıyordu. Selçuklular da gümüş sikke kullanmışlardır. Osmanlılarda ilk gümüş sikkenin Orhan Gazi zamanında “akçe” adıyla kullanıldığı bilinmektedir. “Akçe” Osmanlılarda ana para birimi olarak kullanılmıştır. Madeni para olarak 19. yüzyılın sonlarına kadar pek çok ülkenin para birimi olarak gümüş kullanılmıştır. Selçuklular zamanında Anadolu’da Ulukışla, Gümüşhane, Gümüşhacıköy, Sarız ve Kütahya’da gümüş madenleri çıkarılmaktaydı.

Gümüş madeni daha çok bakır ve kurşun mineralleriyle birlikte bulunmakla beraber bu madenlerin elde edilmesinde yan ürün olarak çıkarılmaktadır Gümüş madeni yumuşak olduğundan dolayı genellikle diğer metallerle alaşım yapılarak kullanılmaktadır. Gümüş madeni, dünyada en çok Kuzey Amerika ve Güney Amerika kıtalarında çıkarılmaktadır. Dünya gümüş rezervinin % 60’sı Amerika kıtasındadır. En çok gümüş üreten ülkelerin başında Güney Amerika ülkeleri olan Meksika ve Peru gelmektedir. Bu ülkeleri Çin ve Avustralya takip etmektedir.

Arjantin ülkesinin ismi de “gümüş”ten gelmektedir. Keşifçiler bu ülkeye “gümüş ülke” manasına gelen “Argentina” demişlerdir. Arjantin’in en büyük nehirlerinden olan Rio de la Plata, İspanyolca’da “gümüş nehri” demektir.

Günümüzde pek çok alanda gümüş kullanılmaktadır. Sanayi, yatırım, süs ve mücevherat alanında kullanımı yaygındır. Saf gümüş kararmaya karşı çok dirençlidir. Yumuşak bir metal olduğu için kuyumculukta kullanılırken başka metallerle bilhassa bakır ile karıştırılarak alaşım şeklinde kullanılmaktadır. Kuyumculukta hasır örme, telkari, kazaz gibi gümüş işleme sanatları bulunmaktadır. Ev eşyalarının bir kısmında gümüşün kullanımı yaygındır. Bilgisayarlardan, otomobillere, izolasyon maddelerine, elektronik malzemelere kadar pek çok alanda kullanılmaktadır.




Risale-i Nur Külliyatı’nda “gümüş” kelimesi;
Asa-yı Musa: 1
Sözler: 2
Lem’alar: 3
İşarat-ül İ’caz: 2
Barla Lahikası: 2
olmak üzere toplam 10 defa zikredilmiştir.

Lem’alar’da 4. Lem’anın 24. sayfasında aynı paragrafta 3 defa “gümüş” kelimesi geçmektedir. Bu paragrafta 3 defa “altın” kelimesi ile beraber kullanılmıştır.

İşarat-ül İ’caz’da 2 yerde “altın” ile birlikte zikredilmiştir.

Barla Lahikası’nda yine 2 yerde “altın” ile birlikte zikredilmiştir.

Sözler’de 2 yerde “gümüş” kelimesi geçmektedir. Bu iki yerde de “altın” ile birlikte zikredilmiştir.

Asa’yı Musa’da geçen 1 yerde geçen “gümüş” kelimesi aynı zamanda Sözler’de 22. Sözün 2. Makamında geçmektedir.

Risale-i Nur’da “gümüş” kelimesi hep “altın” kelimesiyle birlikte zikredilmiştir.

Mükerrer yerler bir sayılırsa Risale-i Nur Külliyatı’nda 9 yerde “gümüş” kelimesi geçmektedir.

Risale-i Nur Külliyatı’nda “gümüş” kelimesinin geçtiği bahisler şöyledir:
“Gayet zengin bir zatın irsiyetinden evlâdlarının birine yirmi batman gümüş ile dört batman altın veriliyor. Diğerine beş batman gümüş ile beş batman altın veriliyor. Öbürüne de üç batman gümüş ile beş batman altın verilse; elbete ahirdeki ikisi çendan kemmiyeten az alıyorlar, fakat keyfiyeten ziyade alıyorlar.” (Lem’alar, sayfa 24)


“Evet Kur’an-ı Azîmüşşan, o kıssa-i meşhureyi, gümüş iken yed-i beyzasına alarak altun şekline ifrağıyla öyle bir nakş-ı belâgata mazhar etmiştir ki, bütün ehl-i belâgat, onun belâgatına hayran olmuşlar, secdeye varmışlardır.” (İşarat-ül İ’caz, sayfa 31


“Yani nasılki sikke; gümüş ve altına kıymet veriyor, darb-ı meseller de kelâmlara o nisbette kıymet ve itibar veriyor.” (İşarat-ül İ’caz, sayfa 168)

“...gümüş ve altından dişlerin yapılmasına fetvaları...” (Barla Lahikası, sayfa 277)

“Kıymettar risalelerinizi okuyan, elbette kilitli sandık içinde münevver kalan sönük kalbleri, gümüşten yapılmış altın ile yaldızlanmış birer anahtar hükmündeki risalelerle açtığına ve kalbinin kurtulmasına binaen...” (Barla Lahikası, sayfa 309)

“...bir taifesini pırlanta ve mercanla ve bir nevini altın ve gümüş ile yazdı.” (Sözler, sayfa 142)

“Hem de bak, bu demiri, toprağı, suyu, kömürü, bakırı, gümüşü, altını gaybi avucuna aldı, bir et parçası yaptı; bak, gör.” (Sözler, sayfa 310) aynı ibare Asa-yı Musa’da da geçmektedir.

Bunların haricinde Muhakemat’ta 3 defa “gümüş” kelimesi geçmektedir.

Arapça’da “gümüş” manasına gelen “fidda” ise sadece Muhakematta 1 defa zikredilmşitir.


Arapça’da söz sahibini övmek için söylenen “dişlerin dökülmesin, Allah dişlerini dökmesin, hay ağzın dert görmesin, ağzına sağlık, ne güzel söyledin” gibi manalara gelen “لا ىقضض الله فاك" sözü kullanılmaktadır. Bu söz Risale-i Nur Külliyatı’nda şöyle geçmektedir.
“Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam dua etti:
“لا ىقضض الله فاك"
Yani, “Senin ağzın bozulmasın” İşte o dua-yı Nebevînin bereketiyle, o Nâbiga yüzyirmi yaşında bir dişi noksan olmadı. Hattâ bazı bir dişi düştüğü vakit, yerine bir daha geliyordu.” (Mektubat, sayfa 145)


Kur’an-ı Kerim’de “gümüş” manasında olarak 6 yerde “فضضة" kelimesi kullanılmıştır.

“فض" kelimesi ayrıca “açmak, yaymak, saçmak,bozup dağıtmak, delmek, kapatmak, sona erdirmek, fethetmek, dökmek” gibi manalara da gelmektedir.


“Dağılmak, dağılıp gitmek” “infeddu” ve “yenfeddu” kelimeleri Kur’an-ı Kerim’de toplam 3 defa zikredilmiştir.
 
Üst