Temsilât

Huseyni

Müdavim
Temsilât: Temsiller, kıyaslama tarzında benzetmeler. Bilhassa Sözler adlı eserde temsiller daha çok kullanılmıştır. Temsiller uzak hakikatleri akla yaklaştırmak için kullanılır ki, bu tarz avamın bile Risale-i Nuru kolayca anlayabilmesine sebep olmuştur. Hem en derin mevzularda, aklın, zihnin zorlandığı yerlerde, temsiller dikkati celbetmesinden sebep, okuyucuyu daha çok kendine yaklaştırdığı bilinen bir vakıadır. Hem temsiller Kur'an-ı Kerim'in de takip ettiği bir tarzdır.

Bir ayet: Allah'ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla kadirdir. (Rum, 30/50)

Risale-i Nur'dan bir misal: "
Ya hekim, bana bak."

Hekim "Lebbeyk," der. "Ne istersin?" Cevap verir.

Çocuk "Şu ilâcı ver bana" der.

Hekim ise, ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez.

İşte, Cenâb-ı Hak, Hakîm-i Mutlak, hazır, nazır olduğu için, abdin duasına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, huzuruyla ve cevabıyla ünsiyete çevirir. Fakat insanın hevâperestâne ve heveskârâne tahakkümüyle değil, belki hikmet-i Rabbâniyenin iktizasıyla, ya matlubunu veya daha evlâsını verir veya hiç vermez.

Yirmi Üçüncü Söz
 

Huseyni

Müdavim
►Felillâhilhamd, sırr-ı temsil dürbünüyle, en uzak hakikatler gayet yakın gösterildi.
►Hem sırr-ı temsil cihetü'l-vahdetiyle, en dağınık meseleler toplattırıldı.
►Hem sırr-ı temsil merdiveniyle, en yüksek hakaike kolaylıkla yetiştirildi.
►Hem sırr-ı temsil penceresiyle, hakaik-i gaybiyeye, esâsât-ı İslâmiyeye, şuhuda yakın bir yakîn-i imanî hâsıl oldu. Akıl ile beraber vehim ve hayal, hattâ nefis ve hevâ teslime mecbur olduğu gibi, şeytan dahi teslim-i silâha mecbur oldu.

Elhasıl, yazılarımda ne kadar güzellik ve tesir bulunsa, ancak temsilât-ı Kur'âniyenin lemeâtındandır. Benim hissem, yalnız şiddet-i ihtiyacımla taleptir ve gayet aczimle tazarruumdur. Dert benimdir, devâ Kur'ân'ındır.

Said Nursî
 

Huseyni

Müdavim
Uzak bir yere çıplak gözle baktığımızda en fazla anahatları ile orayı görebilir, tanımlayabiliriz. Daha ince detayları, renkleri, şekilleri farkedebilmek için dürbün gerekir. Dürbün uzakları gözümüzün önüne getiren bir araçtır. İşte temsiller de bunun gibi uzak hakikatleri, anlaşılması zor meseleleri daha iyi anlayabilme, kavrayabilme, idrak edebilme, mütalaa edebilme imkanı verir. Temsiller bu yönüyle bir nevi dürbün vazifesi görür.
 
Üst