Tasavvuf ve tarikatlarin teşekkülü

ekrem

Well-known member
TASAVVUF VE TARİKATLARIN TEŞEKKÜLÜ

‘’Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim’’33 buyuran Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz ahrete intikal ettiğinde Sahabe-i Kiram,bir aralık ruhen,manen iflas ederek her değerini kaybetmiş tüccarlar misali,ruhi manada büyük bir sarsıntı ve çöküntü yaşamıştır.

Öyle ki onlar,bir anda aydınlandıkları kandilin nuru sönerek karanlıklarda kalmış kimselere dönmüşler,ipi kırılarak dağılmış tesbih taneleri gibi darmadağın olmuşlardır.Hatta bu derin ruhi ve manevi boşluk sebebiyle de,Rasülullah (SAV) Efendimizin hasretine dayanamayarak Medine’yi terk edenler bile olmuştur.

İşte bu tarihlerden sonra da,onun kurduğu esasların,prensiplerin,sünnetlerin,tatbikatların ve manevi nurlu velayet yolunun izleri silinmeden,onları aynısıyla devam ettirecek,yaşatacak ve öğretilerini geriden gelen nesillere aynısıyla intikal ettirecek; müminlerin zahirde ve batında müşküllerini halledecek,otorite bir merciin bulunması ihtiyacı ve bu ihtiyacın karşılanması zarureti doğmuştur.

Bu konuda da Allah’ü Teala Hazretlerinin bu ümmete rahmetiyle tecelli etmesiyle,dini-Fıkhi konuları mezhep sahibi müctehid imamlar,yaşanan,dini deruni ve ahlaki hayatı da,zahir ve batında dini otorite konumundaki Mürşid-i Kamiller,esaslarını ilgili delillerden çıkararak devam ettirmişlerdir.Ki onlar vasıtasıyla,Hz. Peygamber (SAV) Efendimizin yaşadığı,dini,ahlaki,takva ve vera gibi daha nice manevi miras,bütün yönleriyle hiçbir değişikliğe uğramadan,günümüze kadar intikal etmiştir.Allah cümlesinden razı olsun.

Kaynak:Tasavvufta Halveti Yolu
Alem Yayıncılık

 

ekrem

Well-known member
Hz. Peygamber(SAV)Efendimizin ve Güzide Ashabı’nın yaşadığı sosyal,dini,ahlaki,tasavvufi,manevi hayat,baştan sona biz ümmetlerine her bakımdan modeldir.

O zamanlar belki isim olarak günümüzdeki gibi ‘’tasavvufi bazı özel terimler’’kullanılmamış olmakla beraber,bugünki tasavvufi,manevi hayatın temelini teşkil eden ruhi,deruni ve manevi hayat fiilen mevcuttu.Bu manada,o dönemde dini ilimlerden Fıkıh,Tefsir,Hadis,Akaid ve benzeri ilimlerin,teorik olarak günümüzdeki şekliyle mevcut olmamakla beraber,pratik hayatta fiilen uygulanmakta olduğu görülmektedir.

Peygamber(SAV)Efendimiz ve Güzide Ashabı,bilakis fıkıh,tefsir,hadis,ve benzeri diğer dini ilimlerin ve tasavvufi hayatın bizzat merkezi durumunda olmuşlardır.Onlardan sonra gelen din büyükleri alimler de onların yaşadığı manevi hayatı görerek,araştırmaları,incelemeleri ve tesbit etmeleriyle,bir takım terimlere,isimlere ve prensiplere ulaşmışlardır.Ki,bu terimlerin,isimlerin ve prensiplerin,fıkıhla ilgili olanları Fıkhın,ahlakla ilgili olanları da Tasavvuf’un temellerini oluşturmuştur.Elbette ki bunlar,birbirlerinden ayrı şeyler de değildir.Hepsi Kuran’dandır,hepsi Rasülullah (SAV)Efendimizin Sünnetlerinden ve Güzide Ashabının hayatındandır.

Bir başk deyişle,sahasında uzmanlaşmış din büyükleri fakih alimler,dinin zahiri hükümlerini ve bunlarla nasıl amel edileceğini,ilgili delillerden bütün imkanlarıyla çıkarmışlar,tasavvuf uleması sufiler de tasavvuf yolundan giderek,kalbe ve iç aleme ait amelleri ve hükümleri,ilgili ayetlerden ve sünnetlerden çıkarmışlardır.

Kaynak:Tasavvufta Halveti Yolu
Alem Yayıncılık
 

ekrem

Well-known member
İslam sadece şekiiden ibaret kuru bir takım emirler ve nehiyler yığını değildir. Bilakis İslam, pratikte yaşanan bir hayat tarzıdır. Bu yönüyle İslam insanı bir bütün olarak ele alır ve onun hem maddesine, hem de manasına hükmeder. Onun hem zahiri ve hem bedeni hallerini, hem de ruhi ve manevi hallerini, bir disiplin altına alarak düzenler. İnsanın zahiri ve fiziki yapısına hükmederken, onun batıni, manevi, kalbi, zihni ve fikri yapısını da ihmal etmez.

Nasılki insanın zahiri ve batıni iki cephesi mevcut ise; İslam'ın da zahiri ve batıni iki cephesi vardır. İslam'ın zahir yönü, insanın zahir yönünü; batın yönü de, insanın batın yönünü tanzim eder. Mesela namazdaki kıraat, rukü, secde gibi zahiri şekiller ve haller, zahiri fıkhın konusunu oluştururken; yine namazdaki huşu ve hudu gibi ruhi ve manevi haller de tasavvufun konusunu oluşturur.

Bu hususta İslam tarihinde yaşanan Medrese ve Tekke hayatının gerçeklerini kavramak, İslami tasavufu daha iyi anlamaya yardımcı olacaktır. Nasılki her Müslümanın dini hayatının selameti için itikadde ve amelde birer mezhebi olması gerektiği gibi; ruhi ve manevi terbiyesi ve terakkisi içinde, ehil ve uzman bir Mürşi-i Kamile intisabla bağlanması tabi, zaruri ve hatta farzdır. 1

Zira kalplerin derununda gizlenen çirkin huylardan, varlık, benlik, riya, ucub, kin, hased, fesad, tamah ve benzeri daha birçok kötü manevi huyları tezkiye ve tasfiye ederek, kalpten atmak farz olduğundan, bu kötü, kalbi ve ruhi hallerden arınabilmenin yollarını, usüllerini ve ayrıntıların öğreten ilmi öğrenmekte farz kabul edilmektedir.


1. A. Kadir İsa: Tasavvufi Hakikatler

Kaynak:Tasavvufta Halveti Yolu
Alem Yayıncılık
 

ekrem

Well-known member
Mana dünyamızın selameti açısından önemi bu kadar çok olan tasavvuf ilmi ancak bu sahada ehil, uzman, zahiri, batıni kemalata ve hallere ermiş, bu yollarda tecrübeler kazanmış, mana ehli ve üstadından icazetler alarak ehil hale gelmiş, tasavvuf büyükleri kamil velilerden tahsil edilebilir.

Nasıl ki Tefsir ilmi tefsir üstadından, hadis ilmi hadis üstadından, tarih ilmi tarih üstadından, tıp ilmi tıp üstadından, riyaziye ilmi riyaziye üstadından öğrenilebiliyorsa ve daha nice ilimler, kendi sahasında yetişmiş ehlinden, üstadından ve hocasından tahsil edilebiliyorsa, manevi dünyamızın halleride, tasavvufun üstadı Mürşid-i Kamillerden öğrenillebilmektedir.

Zira her işin bir ehli olduğu gibi, manevi dünyaların ve gönüllerin tabipleride onlardır. İnsanlar, basit bir biyolojik bünye rahatsızlığında hekimin ehil ve mütehassıs olanını aramazlar mı?

Vesselam

Her işi,oku öğren ehlinden
Her işin ilmi güzeldir cehlinden

Yüce Kuran'da tasavvufi konulara; Ahlak-ı Hamidiye /övülmüş yüce ahlaka, tefekküre,takvaya, insan nefsinin zahiri ve batıni hallerine, cehri ve hafi zikirlere, rabıtaya, tevessüle, tefekküre ve daha nice manevi hallere işaret eden ayet-i Kerimelerden bazıları ya direkt olarak tasavvufi konuları emretmekte, ya tavsiye etmekte yahut Allah'ın sevdiği ve razı olduğu bu gibi hallerden uzak bir hayat yaşamanın zararlarından bahsederek insanı Hakka, hakikate, marifete, güzel ahlaka, zikre, fikre, tefekküre ve İlahi esrara yönelmeye teşfik etmekte, böylece de güzel hallere özendirmektedir.

Tasavvufi konularla ilgili bazı Ayet mealleri:

Muhakkak ki nefsini tezkiye ile fena sıfatlarından arındıran felah bulmuştur. A'la 14-15

Kim çok esirgeyici Rahman'ın zikrinden uzak durursa, biz ona şeytanı musallat ederiz de, artık bu onun ayrılmaz bir arkadaşı olur. Zuhruf 36

(Ey Habibim) sizden her biriniz için ayrı bir şeriat ve yol tain ettik (allah size verdiği çeşitli nimetleriyle) sizi imtihan etmek için ayırdı.
Maide 48

Kaynak:Tasavvufta Halveti Yolu
Alem Yayıncılık
 

ekrem

Well-known member
Allah size zahir ve batın nimetlerini bolca ihsan etti. Lokman20

Hz. Yakub (AS) ben Allah tarafından bana ihsan edilen bir ilimle, sizin bilmediklerinizi bilirim, buyurmuştu. Yusuf26

Kalpleri Allah’ın zikrinden uzak olduğundan katılaşmış olan kimselare yazıklar olsun. Zümer22

Sana yakin hasıl oluncaya kadar Rabbine ibadet et. Hicr99

Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle tatmin olur. (Aradığı manevi huzura kavuşur) Ra’d 28

Dikkat edin Allah’ın veli kulları için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir. Yunus 62

Muhakkak ki namaz, insanı her türlü kötülükten alıkoyar. Allah’ı zikretmek ise en büyük ibadettir. Ankebut 45

Ey iman edenler! Eğer Allah’tan hakkıyla korkarsanız, o size iyiyi kötüden ayırt edecek bir nur (basiret-furkan) verir. Enfal 29

KONU İLE İLGİLİ BAZI HADİS-İ ŞERİFLER

Rasülullah (SAV) Efendimiz buyurdular ki

Rabbini zikredenle zikretmeyenin hali, diri ile ölünün hali gibidir. Sahihi buhari.

Dünyada kendisine zühd ve az konuşma hasleti verilmiş birini gördüğün zaman, ona yaklaş. Çünkü ona hikmet telkin edilmiştir. İbn-i mace

Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz, hiçbir gölgenin bulunmayacağı günde, yedi sınıf insan vardır ki onlar; arşın gölgesinde gölgeleneceklerdir. (Bu yedi sınıftan biri de ) tenhalarda Allah’ı zikrederek gönülleri mahzunlaşan ve gözleri yaşla dolan kimselerdir. Buyurmuştur. Sahihi buhari.


Kaynak:Tasavvufta Halveti Yolu
Alem Yayıncılık
 
Üst