Açık olamamak

müdavim

Üye Sorumlusu
5000000000029081.gif

Berna Sağlam Naipoğlu

Neden insanlar birbirlerine karşı açık olmaktan korkarlar?
Neden paylaşılabilecekken hisler, düşünceler, duygular derinlerde saklanır?
Neden eksik diyaloğu, yüzeysel kalmayı seçerler, aslında bir çırpıda dökülebilecekken dudaklardan duyguları?
Genellikle yanlış anlaşılma korkusu. “Aman karşımdakini üzmeyeyim” hassasiyeti. Kendini açıp insanların aynı fikirde olmamasının yaratacakları. Hep bu korkular, “aman aman”lar, içe atmaları, içte büyütmeleri, soluk kesilmesini, kanın damarlardaki doğal akışının bloke olmasını sağlıyor.
Yaşanabilecekken yaşanamayan anlar oluşuyor.
Sebepler, korkular, tereddütler, küçücükken kolayca yutulur ve içe atılmış daha doğrusu içimize girmiş olur. Ama ne hikmetse bu hap kadar küçücük şeyler, insanın içinde öyle bir beslenir ki bir bakarız kocaman oluvermiş. İçimize sığmamaya, nefesimizi kesmeye, içimizi daraltmaya başlamış, ilgili ilgisiz birçok konuya ve kişiye sıçramış, yansıtmalara sebep olmuştur. Aslında içimizde büyüyen bu isimsiz veya tarifsiz sıkıntıya takılmıştır aklımız. Ama suçu olmayanlar da nasibini almıştır. Çünkü hassasiyetimiz bizi yanlış anlamalara, alınganlıklara, kızgınlıklara ve öfkeye meyilli kılmıştır.
Halbuki baştan açık olabilsek bunca zarar vermeden ve zarar görmeden terkedeceğiz sorunumuzu. Dışarı attığımızda beslenemeyecek ve kendini önemsiz görüp eriyip gidecek. Kimseyi üzemeyecek.
Biz açık olmayı, doğru ve net konuşmayı alışkanlık haline getirelim en iyisi. Ama ya açık olmak da zarar verirse. Karşımızdakine ne kadar açık olsak da o bizi doğru algılamazsa? Gizemimiz yitip giderse? İçimizi açtığımız için derdimizi bilir ama umursamazsa? Biz onu kapı gibi arkamızda sanarken ya o kapı yüzümüze çarparsa? Ya bizi yanlış anlayıp uzaklaşırsa? Birçok “se” ve “sa”lar.
Varsın bütün bu “se” ve “sa”lar gerçek olsun. Bütün bunların yine de içe atmak kadar zarar veremeyeceğini düşünüyorum. Eğer biz paylaşırken kalbimizle konuşuyorsak, mantık ve çıkarlar arkada kalıyorsa, işin temelinde insan sevgisi varsa iş bitmiştir. En azından sonraları keşke demeyeceğiz. Açık olmamaktan kaynaklandı diye dertlenmeyeceğiz.
Biz doğru bildiğimizi kalbimizin sesini de dinleyerek yapmış olacağız. Gerisi ya karşımızdakilerin anlayışsızlığı, ya ilgisizliği ya da sığlığıdır. Durum böyle olunca da onlar için yapabileceğimiz tek şey Allah’a havale etmektir.
Yaşanan ve başımıza gelen iyi ya da kötü her olayın hayatımıza katkısı vardır. Tecrübe hanesine girdi, bir daha hatayı tekrarlamama adına çıktı sağlar. Acıysa olgunlaştırır. Tatlıysa keyif katar. Paylaşımsa yüreklendirir, paylaşılamıyorsa yol değiştirtir ve vakitten kazanç sağlar.

Konu ile ilgili kaynağını bilmediğim çok hoş bir yazı:

“.Belki, ALLAH yanlış insanlarla tanışmamızı istedi; doğru insanı tanımadan önce. Böylece en sonunda doğru insanla tanıştığımızda, bu hediyenin ne yüce olduğunu anlamamız için.
.Belki, bir kapı kapandığında, başkası açılıyordur, fakat böyle zamanlarda kapanan kapıya öyle uzun bakarız ki, bizim için açılan diğer kapıyı görmeyiz bile.
.Belki, elimizde olanın kıymetini kaybettiğimizde anladığımız doğru olabilir, fakat elimize gelene kadar neler kaçırdığımızın farkına varamadığımız da doğrudur.
.Hayal etmek istediğiniz şeyi hayal edin. Gitmek istediğiniz yere gidin. Olmak istediğiniz kişi olun, çünkü yaşayabileceğiniz tek bir hayatınız var ve tüm bunları yapabilmek için tek bir şansınız. Sizi tatlı kılacak kadar yeterli mutluluğunuz olsun, güçlü kılacak kadar acı deneyiminiz, insan kılacak kadar üzüntünüz ve sizi mutlu kılmaya yetecek kadar umudunuz olsun.”
Açık olabilmeye doğru… Sevgiyle.
 

Tambur

Well-known member
Aslında tam benlik bir konu: ) ama susmak istiyorum meçhul'a...
Meçhul bilinmez değil... Yerini biliyoruz da göstermeyi pek beceremiyoruz galiba... Görebilene aşkolsun...; )
 
Üst