Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ey nefsim ve ey neslim !
Nedir böyle ferih-i fahur bir hayat?...
Nedir böylesine çalım satmak?...
Nedir bu şan şöhret makam tutkusu?...
Dışa karşı alabidiğine mağrur İçte ve ledünniyatta bir kırıntıya muhtaç ve geda...
Öyle ki bu acıklı hal olmuş, umumi bir belva...
Öyle ise gel ey gafil nefsim!
Aldanma mülk-ü mala; Hem düşün Anla ve ağla.
Kurtuluşun adına yeter mi bunlar.? Hayır ve asla;
Yaa.. Amelini akşama arz eyle Kitabullah a
...
Ve sen yine denendiğinde
ve yine kalbin daraldığında
ve yine bütün kapılar yüzüne kapandığında
ve yine ne yapman gerektiğini bilemediğinde...
Uzun uzun düşün
ve hatırla yaratanını!
Eğer kendi nefsini bütün hayır işlerde iflâs etmiş olarak görmüyorsan bu, cehâletin en son noktasıdır. Eğer iflâs etmiş olarak biliyorsan Allâh'ın rahmetinden de ümitsiz olma.
“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını ve birliğini ispatlayan) birçok deliller vardır.” (Bakara 164)