Rabita şirkmi deyil. Ibadet mi ? Delilleriyle

mucahid_tr

New member
RABITA....ŞİRKMİ ...DEYİL DELİLLERİ İLE .


......Rabıta ve yapılış şekillerinden biri olan bir mürşidin anlından kendi anlına bir ışık veya nur geldiğini düşünmenin şirk olduğunu iddia edenlerin ellerinde şirk olduğuna dair bir ayet, veya sahih, zayıf hatta uydurmada dahi olsa bir hadis varmı ......yok ...yok... yok .


ferit aydının kitabında tasavvufçuların rabıta hakkında getirilen delilerin çoğunu işine gelmediği için hiç yazmamış.

RABITA NIN ŞİRK OLDUĞUNA dair bir tek ayet hadis velevki uydurma dahi olsa rabıtanın şirk olduğuna dair bir delil KESİNLİKLE sunmamıştır.


Var diyen varsa kitaptan alıntı yapıb burda yazsın bakalım delilmi


TAMAMEN YORUM YORUM YORUM MANTIK MANTIK MANTIK


ferit aydın1455 yılık bir mazizi olan islam tarihinde son 150 yıl hariç mesheb imamları veya tanınmış bilinen meşhur alimlerden hiç biri ,rabıtaya şirk demedi.





selefiler ve vahhabiler buna şöyle cevap veriyolar ..

delili olmıyan bir şeye delil olmaz sen rabıtayı ortaya atıyon sen delil getir diyolar..


……..BİZDE DİYORUZKİ ...

.biz size bir insanı düşünmek ve hatırlamak ile ilgili sahih zayıf delilleri sunduk

fakat bir mürşidin anlından kendi anlına bir ışık veya nur geldiğine dair .somut bir delilimiz yok

.bizde olan tecrübe ve işaret yolu ile zamanla oluşan deliller var .somut bir delilimizin olmadığını söyledik.. ..

rabıtanın.. şirk olduğunu iddia edenler . kurala göre

şirk olduğunu ortaya atan olduklarından şirk olduğuna delil getirmeleri lazım

ellerinde şirk olduğuna dair bir ayet, veya sahih, zayıf hatta uydurmada dahi olsa bir hadis varmı .

..yok ...yok... yok . tamamen YORUM YORUM YORUM ..MANTIK MANTIK MANTIK .

yanlızca Alaha ait olan vasıfları bir mürşidede var demeden ve ALLAHa yapılması

gereken sevgi , korku , ibadet , dua , saygı, umutu , bir mürşide yapmadan mürşidi ALLAHa hiç bir şeyde ortak koşmadan ve Alahın helal dediğne bir mürşidin haram demesini kabul etmeden .

..bir müslüman yukarıdaki yaptığı gibi bir mürşidin anlından kendi anlına bir ışık geldiğini düşünse böyle bir şey yok ise o kişi olsa olsa görüşünde yanılmış olur

..cenaze namazında nasıl bilirsiniz dendiğinde iyi biliriz dediğimizde o kişi iyi deyilse hüsnü zanımızda yanılmış olduğumuz gibi ....

.ama siz bu harekete delil getirmeden ......ŞİRK ....derseniz yapana ....KAFİR ..derseniz o müslümanda kafir deyilse ise o söz size döner siz kafir olursunuz .

..yani işiniz cooook sakat iyi bir iş yapım derken şeytanın oynuna gelmiş olursunuz. .


........EĞER DÜŞÜNMEYE BİR ŞEY DEMİYOZ DERLERSE..

..Birini düşünmek farklı bir şey, düşünüp ondan yardım istemek, medet ummak, Allah'a yaklaşamada kıymetini vesile edinmek farklı şeylerdir. Lütfen Allah-u Teala ile yarattıklarını eşit tutmayın! DERLERSE


………………..BİZDE ŞÖYLE CEVAP VERİRİZ

Bu durum istiğase konusuna girer


Buhârî ve diğer kaynaklarda zikredilen bir rivâyete göre

Ebû Hureyre (r anh) Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e duyduğu hadisi şerifleri unuttuğuna dair şikâyette bulunarak, Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e şöyle der:

“Ya Rasulallah! Ben senden birçok hadis duyuyor ve unutuyorum Duyduklarımı unutmak istemiyorum ” Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunun üzerine Ebû Hureyre’ye:

“Ridânı yere ser” buyurdular Ebû Hureyre ridâsını yere serince mübarek eliyle havada bir şeyi avuçlar gibi yaparak ridâsını atar gibi yapmış Sonra: “Ridanı giy” buyurmuşlardır

Ebû Hureyre diyor ki: “Ondan sonra hiçbir şey unutmadım ”[1] ( Buhârî, İlim kitabı, İlmi Muhafaza Etme bâbı)

Allah indinde değeri olan bir zattan bir şey istendiğinde onu yaratmasının istenmiş olmadığını herkes bilmektedir

Bir insandan bir şey istenmesi, Allah’ın ona verdiği duâ imkanını kullanarak, istenilen şey için sebep ve aracı olması anlamına gelmektedir

Üstelik bu rivâyette Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), duâ etmeye İHTİYAÇ duymadan Ebû Hureyre’nin isteğine hemen karşılık vermiştir


Dikkat edilirse Ebû Hureyre (ra) hiçbir şeyi unutmamak için Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e müracaat etmiştir


Başka sahbelerden bazısı koan kolu bazısı çıkan gözü için yardım istemiştir



Bu Allah’tan başka hiç kimsenin veremeyeceği bir şey değil midir? Peygamberimiz sahabeyi şirkle itham etmemiştir .

ayrıca resulullahtan isteyin şirk olmaz diye bir ayet varmı?




Hz Süleyman (Aleyhisselâm) yanındaki insan ve cinlerden oluşan topluluğa:

“Aylarca uzaktaki Belkıs’ın sarayındaki tahtını bana kim getirir?”(Neml/38)diye istediğinde Allah cc onu şirkle itham etmedi



ibn kesirin naklettiğine göre YEMAME VAKASINDA

Müslimanların Şiarı…EY MUHAMMET. …YETİŞ YA MUHAMMET idi


( ibn kesir : el bidaye ven nihaye 6 /324).. ..


DİKKAT .bu medet bu çağrı .Resulullahın vefatından sonra olmuş kardeşler dikkat edin



Abdullah İbn Sa’d şöyle anlatıyor:

“Bir kere Abdullah İbn Ömer (ra)’ın ayağı uyuştu O zaman bir adam ona en sevdiğin insanı an, dedi

O da .....“Ya Muhammed!” ....deyince bağlarından kurtulmuş gibi rahatladı ..

..(.Buhârî, Edebü’l Müfred, 448, No: 993 sh: 262 )



Sahâbelerin ve Tâbiin’in yaptıkları , istekleri ortada iken,

meded ya Rasulüllah, meded ya mürşidim!

diyen bir insana nasıl kâfir dersiniz?

Onları Müşriklerle ve putları ile eş tutmanız ne kadar doğru olur?


O RESULULLAH TI ONDAN İSTENİR ALLAH ONA O İMKANI VERDİ DERSENİZ


ALLAH DOSTUNA O İMKANI VE GÜCÜ ALLAH VERMEZ

DİYE BİR DELİLİNİZ VARMI?


“Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, ona nezdimizden bir rahmet vermiş, yine ona tarafımızdan bir ilim (Ledünnî ilmi) öğretmiştik ” (Kehf; 65)




Ebû Hureyre (Radıyallahu Anh) anlatıyor: Rasulüllah Alâ bin Hadramı Bahreyne gönderdiği zaman bende onunlaydım, ilginç üç kerâmetini gördüm

1- Deniz kenarına gelince besmele çekip yürüyün dedi ve yürüdük, su develerin ayaklarının alt kısmını bile ıslatmadı

2- Çölden geçerken suyumuz bitti Durumu bildirdik İki rek’at namaz kıldı sonra duâ etti, birdenbire yağmur yağdı

İbn Abbas (Radiyallahu Anh)’dan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz ki Allah(-u Teâlâ)nın, hafaza meleklerinin dışında yeryüzünde melekleri vardır ki, ağaç yapraklarından düşenleri yazarlar Sizin birinize çöl arazisinde bir aksaklık isabet ederse,

“Ey Allah’ın kulları! (Bana) yardım edin” diye seslensin ” [1]

İmâm Nevevî şöyle demiştir Benim de aralarında bulunduğum bir cematte hayvan kaçmaya başladı Yardım isteme lafzını söyledim Benim sözümden sonra hayvanlar, o anda durdu [2]

[1] İbn Hacer el-Askalânî, Muhtasar-u Zevâidi’l-Bezzâr, No: 2128, 2/420

[2] İbn Allan, el-Fütuhâtü’r-Rabbâniyye s/150-151


BİR KUDSİ HADİSTE ŞÖYLE DİYOR RESULULLAH (sav):

“Her kim benim kullarımdan birine düşmanlık ederse muhakkak ben ona harp açarım Bir ku¬lum kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili bir şeyle bana yaklaşmamıştır Kulum bana nafile ibadetleriyle de durmadan yakalaşır, nihâyet onu severim Kulumu sevince de

onun gören gözü, işten kulağı, tutan eli, yürüyen ayağı olurum

Benden bir şey isterse onu verir, bana sığınırsa kendisini korur himayeme alırım ”[1]..... Buhârî, Rikak 38: İbn Mâce, fiten 16



Görüldüğü gibi Allah isterse istediğine olağanüstü güçler verebilir


...Şevkânî şöyle diyor:

Kendisine bu yüce bağışların ve güzel sıfatların ihsan edildiği bir kimseden Şeriata zıt düşmeyecek kerâmetlerin görünmesi uzak bir ihtimal değildir

Çünkü veli, Allah (Celle Celalühü) duâ ettiğinde onun duâsını kabul eder istediğini kendisine verir

Velilerin çoğunda gözüken uzak mesafeleri kısa zamanda kat etme, isabetli keşifler yapma ve beşeri kuvvetlerin ekserisinin aciz kaldığı işleri başarma gibi fevkalade halleri şeytani işler ve iblisî tasarruflar olarak kabul edenler isabetli davranmamışlardır

Zira bu iddia çok açık bir yanılmadır Çünkü duâsı kabul olunan bir velinin Allah (Celle Celalühü)’tan kendisini ulaşılması aylar süren en uzak mesafelere bir anda ulaştırmasını isteyebilir, bunun gerçekleşmesi imkansız değildir

Hak Teala dilediği olan dilemediği olmayan, her şeye kadîr, kuvvet sahibi iken velilerden kendisine bu gibi isteklerde bulunanın duâsına icabet etmemesine ne sebep olabilir [2]. (Allah dostları tevhid yayınları sayfa 28)



Allah’ın, “işiten kulağı olurum” demesiyle veli kulların çok uzak mesafelerdeki şeyleri işitmesi,

Allah’ın(Celle Celalühü) “yürüyen ayağı olurum” demesiyle bir anda çok uzak mesafelere gidip gelme gücüne sahip olamasını her iki taraf ta kabul eder

Çünkü kudsî hadiste böyle buyurulduğunu kendi âlimleri de söylemektedirler

Geriye, tartışılmakta olan; Allah dostunun uzak mesafeden bir insana yardım edip edemeyeceği meselesi kalıyor

Her Peygamber’in, yaptığı gibi bir Allah (Celle Celalühü) dostuda insanları korumak ve zor anlarında yardım etmek için Allah’dan “Ya Rabbi! Müslümanların zor anlarında, bana onlara yardım etme gücü ver” derse Allah (Celle Celalühü) bu duâyı ister kabul eder, isterse kabul etmez

Ama Allah (Celle Celalühü) Kudsi bir hadiste “benden bir şey isterse” duâ ederse duâsını kabul ederim, diyor


Bu delillere dayanarak geçmişte ve günümüzde yaşantısı Kur’ân ve sünnete uyan Allah (Celle Celalühü) dostlarının bu gibi kerâmetlerini gören,

halk arasında bir çok şahitler in tesbiti ile bu kerametleri sabit olan ve bunları gören okuyan bir Müslüman niyetinde de

“ilaç hastalığımı iyi etti” aslında iyi edenin Allah olduğunu bilerek bu sözü söylerken hakiki faili kastetmediği gibi,
Allah (celle celâluhu)’ın izni ile harikulade işleri yapma imkanını Allah tarafından Allah dostlarına ,verildiğine inanan bir müslüman insanların normalde yapamayacağı bir şeyi Allah dostlarından ister .

..İSTERKEN ŞUNU BİLİR O İNSAN

keramet ilmi verilen o zat o kişinin isteği için Allaha dua eder duası kabul olunursa o keramet gerçekleşip o kişinin isteği gerçekleşmiş olur


müfessir Alusi ruhul meani sinde 30:25 ...işleri tedbir edenler hakkı içün (naziat 5 )ayetinin tefsirinde ona göre muhtemel bazı yanlış anlamlara cevap verdikden sonra şöyle diyor.

evet Allah cellacelalühü bazen dostlarından dilediklerine ölmeden evvel olduğu gibi öldükten sonrada dilediği kerameti verir.
ve hak sübhanehu ve teala hastayı iğleştiri boğulmakta olanı kurtarı düşmana karşı yardım eder,yağmur yağdırır ve bunu keramet olarak verir

bazende o kişiye benziyen bir suret ortaya çıkarır.ve osuret o kişinin hürmetne gunah olmayan şeylerden (Allah c.c) istelineni istiyenin istediğini yernie getirmek için yapar . Alusunin sözü bitti


....İBN TEYMİYYE dedi ki:

Bazı kimselerin Peygamber Efendimizden (sav)
veya ümmetine mensup salih bir şahsiyetten bir şey dilemeleri ve bu dileklerinin yerine getirilmesi çok görülen bir olaydır.[10]

İbn Teymiyye; Böyle bir dileğin yerine gelmesi yanı başında duâ edilen

mezarda yatan ölünün kerâmeti olarak sayılabilir.”[11]demiştir.

İbn Teymiyye böyle bir dilekte bulunmayı doğru bulmamakla beraber, böyle dileklerin ALLAH’ın (Celle Celalühü) izniyle kabul olunduğunu, itiraf etmiştir.

Şeytandandır, demiyor, ÖLÜNÜN KERAMETİNDEN DİR DİYOR .

İbn Teymiyye’ye tabi olanlar şeytandandır, diyorlardı. …


[10] İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 373-374, Dârul Marife, Beyrut, tsz. Trc. İbn Teymiyye Sırat-ı Mustakîm Kabir Ziyaretleri bölümü tercüme Pınar Yay. s.493, bsk 2004.

[11] İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 373-374, Dârul Marife, Beyrut, tsz. Trc. İbn Teymiyye, Sırât-ı Mustakîm Kabir Ziyaretleri bölümü, tercüme Pınar Yay. s.494 bsk 2004


Demek ki Allah (Celle Celalühü) insanların yapamayacağı, Allah’ın(Celle Celalühü) yapabileceği ilimleri istediğine verebilir

Hızır (aleyhisselâm)’a, peygamberlere, cinlere, şeytanlara verdiği gibi insanlara da verebilir Kimse Allah’a (Celle Celâlühü) ne yapıp yapmayacağı konusunda bir sınırlandırma getiremez


Nitekim Hz Ömer (Radıyallahu Anh)’e de binlerce kilometre uzaklıkta ki yenilmek üzere olan ordusunu ve ordudaki komutanı görüp onlara

“Cebel, Cebel!” diyerek seslenip uzaktan orduya komuta ederek yardım etmiştir [1] (Beyhakî Le’lekaide Şerhus-Sünnette İbn Merde Veyh el-İsabe 2/3 İbn Kesîr Tefsir Bidaye c 7 s 1 )



………………. RABITAYA İŞARET EDEN DELİLLER



...Râbıta bir iki âyetten veya hadisten yola çıkılıpta oluşan bir şey değildir.

Râbıta bir çok âyet, hadis, sahâbe ve tabiinin söz ve hareketlerinden alınan işâretlerin toparlanıp zamanla sistemleşmiş, bir şekle sokulmasından râbıta oluşmuştur.

Yalnızca bir âyetin ve hadisin manasına bakarak bu râbıtayı ifâde ediyor demek elbette doğru olmaz.


Hiç kimse bugünkü şekliyle yapılan râbıtanın bire bir Âyette, hadiste, sahâbede olduğunu iddia etmemiştir.

Yok, eğer işâreti, delaleti veya iktizası kıyas yolu ile vasıtalı olarak Râbıtayı gösteren âyet ve mevcuttur…

.Imare İbn Huzeyme İbn Sabit (ra)şöyle anlatıyor: Babam Huzeyme bir kere rüyasında sanki

Resûlüllah’ın(SallALLAHu Aleyhi ve Sellem) alnı üzerine secde ettiğini görmüş, bunu Resûlüllah ’e anlatmıştı. Bunun üzerine Resûlüllah :.

“Ruh ruha kavuşur.” .buyurmak sûretiyle mübarek başını eğerek ona rüyada gördüğü gibi yapmasını emretti.

Babam da arka tarafından Resûlüllah (SallALLAHu Aleyhi ve Sellem)’in alnı üzerine secde yaptı......

[1 ..]İbn Ebî Şeybe, Musannef, İman: 18, 7/243. Ahmed İbn Hanbel, Müsned, no: 21923, 21937, 21943, 21944, 8/201. Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ, Tabir: 5, no: 7631, 4/384.

……Hz. Hasan (ra)ın Rasülüllah (sav) i çok iyi tarif eden dayısı Rasülüllah (SallALLAHu Aleyhi ve Sellem) ’in Hz. Hatice (ra)’dan üvey oğlu olan) Hint İbn Ebî Hâle’ye:


“Bana Rasülüllah ’in vasıflarını anlat ki; onu hayalimde canlandırayım”[1] diyerek,

efendimiz ’in şemailini ve özelliklerini öğrenmek istemesi konumuz açısından oldukça önemlidir.

Buradaki maksat onu hayalinde canlandırmasından başka bir şey değildir..

..Rasulüllah (sav) buyurdu:

Sizin hayırlılarınız görülmesi size ALLAH (cc)’ı hatırlatan, konuşması ilminize bereket katan ve ameli ahirete rağbetinizi artıran kimselerdir.[2]


[1]… İbnu’l-Esir, Üsdü’l-Gâbe No: 5404, 4/619, Tirmizî, eş-Şemâilü’l-Muhammediyye, 1/26, Beyhakî Delâilü’n-Nübüvve, 1/28

.[2] Ebû Yala Müsned IV 326 h.No.2437



Rasulüllah (SallALLAHu Aleyhi ve Sellem) buyurdu: …

.ALLAH’ın kullarının en hayırlıları o kimselerdir ki, görüldüklerinde ALLAH (cc) zikredilir.[1]


Rasulüllah (SallALLAHu Aleyhi ve Sellem) buyurdu:

Size en hayırlılarınızı haber vereyim mi? Hayırlılarınız o kimselerdir ki, görüldüklerinde ALLAH (cc) zikredilir.[2]


...... Rasulüllah (SallALLAHu Aleyhi ve Sellem) buyurdu:.

..Sizin en hayırlınız, görülmesi ALLAH (Celle Celalühü) zikrettiren (hatırlatan akla getiren) kimsedir.[3]


. Rasulüllah (sav) buyurdu:.

...Velilerim o kimselerdir ki, görüldüklerinde ALLAH (cc) zikredilir.[4]


.Enes (ra)’tan rivâyet edilen bir hadis-i şerifte, Resûlüllah (sav)şöyle buyurmaktadır:



“En faziletli kimseleriniz o kimselerdir ki, onların görülmelerinden dolayı ALLAH (Celle Celalühü) hatırlanır.” [5]


Şu son dört hadisin isnadlarında zayıflık bulunsa bile toplamları itibariyle en azından Hasen li Gayrihi olurlar. Kaldı ki; aynı manadaki ilk iki hadis zaten hasen idiler. Dolayısıyla bir müşkil kalmamış oluyor.


..Şurası akıllı ve insaflı herkesçe bilinebilecek bir şeydir ki, bir veliyi kafa gözüyle görmek, kişiye ALLAH’ı hatırlatıyorsa, gönül gözüyle yani hayali olarak görmesi de ALLAH (Celle Celalühü) zikrettirir.

Hatta kafa gözüyle görememesini bununla telafi eder. Öyleyse şu yedi hadis, Râbıtanın zikre sebep ve vasıta olmasıyla, dolayısıyla bir zikir olduğunu göstermektedir.


...........Ali’ye ( ra) bakmak ibadettir.[6]


Bu hadis, sahih, hatta bazı âlimlerin mütevâtir tariflerine uyan mütevâtir bir hadistir.

Hâkim bu hadisi İmran b. Husayn’den rivâyet ettikten sonra, bu Buhârî ve Müslim şartlarına göre isnâdı sahih bir hadistir. Abdullah İbn-i Mesud’an rivâyet edilen şahidleri de sahihtirler demiştir






......... ....................RABITA ..İBADET.MİDİR ?...



.Râbıtanın bizzat maksud olan bir ibadet yolu olduğunu hiçbir sûfî iddia etmemiştir.


Sûfilere göre Râbıta, ibadete vesile olması yönüyle ibâdettir.


Yukarıdaki hadislerden ve âlimlerimizin onlar istikametindeki izahlarındanda anlaşıldığı gibi aslında ibadet olmaya mübahlar iyi maksat ve niyetlerle ibadet olur.

İmâm Birgivi, Hamevî ve Akkirmânî öyle dediler.

Hâfız Aynî, şeyhi Hâfız Irâkî’den maksadlara göre bazı mübahların güzel olacağını kabullenerek nakletmiştir.


Şöyle bir iddiâ sahibi, ibadetin ne demek olduğunu da bilmiyor demektir.

Çünkü ALLAH (Celle Celalühü)’nün emri ve rızası istikametinde yapılacak her iş tarlada çalışmak, hanımıyla cinsi ilişkide bulunmak bile olsa geniş manada ibadettir.

İbadetlerin namaz ve oruç gibi bir kısmı vardır ki, manası ve muhtevâsı yanında zamanı ve şekli de ta’yin ve tesbit edilmiştir.

Çalışmak, bir kısım zikirler ve insanlara hüsn-ü muâmele gibi bazılarının şekli, zamanı ve teferruatı her yönüyle gösterilmemiştir.

Bir kısım ibadetlerde vardır ki, bunların zamanı şekli ve sûreti kısmen belli edildiği gibi kısmen de belli edilmemiştir. Duâ etmek yalvarıp yakarmak gibi.



Râbıtanın hakkında hiçbir kimse yasaklık delili getiremediğine ve her hangi bir zararını gösteremediğine göre,

Râbıta en azında mübahtır. Mübahlarda güzel maksatlarla ibadet oluyordu.

Öyleyse, iyi maksatlarla yapılan ve iyi amellere sebep olma ve ibadete vesile olması yönüyle ibadettir. Maksut olan bir ibadet değildir.



.
Canım elinde olan ALLAH (Celle Celalühü) yemin ederim ki şâyet siz yanınızdaki şey (hal) üzere ve zikirde devamlı olsanız, elbette melekler sizinle yataklarınızda ve yollarınızda musafahalaşırlardı. [7]


Devamlı olarak Rasulüllah (SallALLAHu Aleyhi ve Sellem)’in yanındaki şey (hâl) üzere olmak ve zikirde olmak… İlim erbabı insaflı her kişi kabul ve teslim eder ki, Râbıta bu seviyeyi yakalamanın ve bu nimeti elde etmenin çabasından başka bir şey değildir. Hadiste geçen, vez’zikri’deki vav ile atfedilen, atf-ı tefsiri’dir. [8]

Öyleyse ma’nâ, “yanımdaki hâl, yani zikir üzere devamlı olsanız” şeklinde olur. O halde onunla beraber olmak ve o hal üzre olmak bir zikirdir.


Şu halde kâmil bir veli ile hissen veya hayalen beraber olmak zikirdir. Böyle bir beraberliği temin edecek olan Râbıta da zikrin sebebi veya mukaddimesi olmakla mecâzen zikirdir.


(Bu bir hadis kudsidir): ALLAH (Celle Celalühü) şöyle buyuruyor:


“Zira kullarımdan velilerim, yarattıklarımdan seçkin dostlarım o kimselerdir ki, benim zikredilmeme (benim hatırlanıp akla getirilmeme) onlar zikredilir (hatırlanıp akla gelirler), onların zikredilmesi (hatırlanıp akla getirilmesi) ile de, ben zikredilirim (hatırlanıp akla gelirim).”[9] ......



..............Zikir Ne Demektir?

......Zikir, zikrâ, zükretü, unutmanın zıddıdır. Yani unutmamak hatırda tutmak demektir.


………….Râbıta neydi? ...

..Nebî (SallALLAHu Aleyhi ve Sellem)’i veliyi veya ölümü hatıra getirmek hayal etmek. Hayal etmek, hayalen o’na bakmak, cisim olan şeylerde hatırlamanın kemâli, en üst mertebesi… Yani zikir…


Zikir sebebi veya zikir sebebiyle olduğu için sebebi¬yet yahut müsebbebiyet alâkasıyla mecâzen zikirdir.

Veya zikirden ayrılmayan bir şey olduğu için zikrin mukaddimesi yahut zikrin neticesi bir şey olmakla, Bir görüşe göre yine mecazen zikirdir.

Bunu kimden öğrendik? ALLAH (Celle Celalühü)’den ve Rasûlü (SallALLAHu Aleyhi ve Sellem)’den......




KAYNAK......

SELEFİLER VE TASAVVUFÇULARIN GÖRÜŞLERİ….



[1] Ahmed b. Hanbel, Müsned (H:17921) Abdurrahman b. Ğanem (RadiyALLAHu Anh)’dan Hadisin isnadı, Heysemî (6/93) ve Münzirî’ye 3/499 göre hasendir. Müsnedi Ahmed dip notu: 14/31, (Dârul-Hadis Kahire)

[2] Ahmed İbn-i Hanbel, İbn Mâce (H:4119, Dârul-Marife), Esma Binti Yezid (RadiyALLAHu Anha’dan) Müsned Darul-Hadis Kahire) H:27471, İsnadı Hasendir. Müsned-i Ahmed, 18/598.

[3] (Hâkim-i Tirmizi, İbnAmr (RadiyALLAHu Anhüma’dan), Kenzül- Ummal:1/419, H:1787

[4] (Hâkim-i Tirmizi, İbn Abbas (RadiyALLAHu Anh’den), Aynı yer H:1783

[5] (Hâkim-i Tirmizi, Enes (RadiyALLAHu Anh’den) Aynı yer H:1784

[6] Hâkim , el- Müstedrek, sahihtir: 3/141


[7] Müslim, Hanzala İbnü Rubeyyi el’Useydiyyi (RadiyALLAHu Anh.)den Mişkât ve Hâşiye-i Mişkât: 198, Kadim-i Kütübhâne, Karaçi- Pakistan.

[8] Aynı yer

[9]Ahmed İbn-i Hanbel, (12/226 H:15486) Taberânî, el-Kebir (Mecmau’z Zevâid:1/89) el-Evsat, Mecmau’z- Zevâid (1/58) Kenzül-Ummal 1/42 H:101 Kezâ Hakim-i Tirmizi Nevâdiru’l-Usul, Amr İbn-i Cemuh (RadiyALLAHu Anh’de) Hey şüpheniz olmasın ki, kullarımdan dostlarım yarattıklarımdan da sevdiklerim lafsıyla) Kenzu’l-Ummal: 1/440 H:1902
 

meftun

Active member
mücahit ellerine saglik kurana göre tsavvuf kitabi var dilaver selvi hocanin orada rabitayada güzel deinmis ? ama bendeniz pcde acemiyim
 

mucahid_tr

New member
selamun aleykum meftun kardeş Allah sizden razı olsun

rabıta bidatmi konusunda bidat olmadığı açıklandı bu geniş açıklama çok önemli

yeni bir çalışma hüseyin avni hoca efendiden Allah razı olsun

O KONUYU İYİ ANALİZ ETMEK LAZIM SAYGILARLA
 

meftun

Active member
mücahit hüseyin avni efendiyi duydum rabbim yaridmciniz olsun derken sanki yanlista algilana biliyor, kelimeyi yanlis kurmusum galiba rabbim razi olsun sizlerin ihvanlarindan gördüklerim oldu demek sitemistim aslinda
 

kýrýmlý

Well-known member
Peki arkadaşlar bu rabıta dediğiniz ve ibadet saydığınız şeyin budizim kaynaklı olduğunu,günümüzde de yoga yapan insanlara aynen tarif ettiğiniz gibi yogilerin başı şiri mataşi yi düşünerek rabıta yapmaları gerektiğini söylediklerini biliyormusunuz.
 

meftun

Active member
ne alaka kardesim siz bu kiyasi yaparsaniz size sunu söylerim tesbihte hata olmasin saede konuya örnek !peygamber as hazerati mucize gösterirken ayni musriklerde sihir yapiyorlardi ilk bakista mucize ve sihir disaridan bakilinca ayni gözüküyordu kiyasimiz ne olmali sizce? mesela firavun bir daga cikmak isteyince atinin ön ayaklari kisalir arka ayaklari uzardi kolay ciksin diye simdi siz bana hasa mucize firevundada varmiydi diyeceksiniz ? veya Allah dostlarina verilen keramet olagan üstü olay ve gayrimüslime verilen istidrac görünüste ayni seyler peki farki nedir güzel kardesim ? Bir Allah dostu derki ( bir adami havada bagdas kurmus oturuyor seklinde görürseniz onun amel ehli olup olmadigina bakiniz eger islamla alaksi yoksa ondan aslandan kacar gibi kaciniz demistir) zira islamla alakasi olmayan kiside keramet deil olsa olsa istidrac yani allahin ona ahirette azabi daha cetin olsun diye verdigi olagan üstü olaydir aynen firavunun ati gibi simdi bir budist le müslümani ayni kefeye koymak sizce dogrumu? insallah yeterli kisa aciklama olmustur yetinmez iseniz vaktim olursa yine yazarim tsk ler
 

kýrýmlý

Well-known member
ne alaka kardesim siz bu kiyasi yaparsaniz size sunu söylerim tesbihte hata olmasin saede konuya örnek !peygamber as hazerati mucize gösterirken ayni musriklerde sihir yapiyorlardi ilk bakista mucize ve sihir disaridan bakilinca ayni gözüküyordu kiyasimiz ne olmali sizce? mesela firavun bir daga cikmak isteyince atinin ön ayaklari kisalir arka ayaklari uzardi kolay ciksin diye simdi siz bana hasa mucize firevundada varmiydi diyeceksiniz ? veya Allah dostlarina verilen keramet olagan üstü olay ve gayrimüslime verilen istidrac görünüste ayni seyler peki farki nedir güzel kardesim ? Bir Allah dostu derki ( bir adami havada bagdas kurmus oturuyor seklinde görürseniz onun amel ehli olup olmadigina bakiniz eger islamla alaksi yoksa ondan aslandan kacar gibi kaciniz demistir) zira islamla alakasi olmayan kiside keramet deil olsa olsa istidrac yani allahin ona ahirette azabi daha cetin olsun diye verdigi olagan üstü olaydir aynen firavunun ati gibi simdi bir budist le müslümani ayni kefeye koymak sizce dogrumu? insallah yeterli kisa aciklama olmustur yetinmez iseniz vaktim olursa yine yazarim tsk ler

Muhterem Meftun ismini bilmediğim için size bu şekilde hitab etmek zorundayım.Benim ismim ve doğum tarihim imzamda yazıyor.

Gerçekten de haklısınız "ne alakası var".Benim söylediğimle sizin verdiğiniz isticrac ve mucize örneğinin alakasını anlayamadım.Vaktiniz olurda yazarsanız lutfedersiniz memnun olurum.

Benim vurguladığım ibadet saydığımız şeylerin aslında dinimize nerelerden geldiğini anlatmak içindir.Rabıta için yapılmaması gerektiğine dair bir hüküm olmadığını söylüyor mücahid kardeşimiz büyük ihtimalle doğrudur.Çünkü elbetteki efendimiz döneminde dinin içine farklı bir takım felsefeler ve inanaçlardan farklı düşünce,adet ve ibadetlerin girmesi mümkün değildi.Elbetteki o dönemlerde tarikatlarda yoktu.

Açıklamanızın kısa ve yeterli olduğunu ummuşsunuz.İnşallah benimkide öyle olur.Onun için sadece şunu sormak istiyorum.Her zaman ve durumda müşriklerden farklı görünmek ve farklı olmak kaygısındaki Efendimizin Budistlerinde bir ibadet olarak gördükleri şeyi dinimizinde bir gereği ya da yaparsak bizleri iyiye götürecek bişeymiş gibi saymamıza razı olacağını düşünebilirmiyiz?

Birde lütfen yazışmalarımızda imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uyarsak eminimki birbirimizi çok daha iyi anlayabiliriz.Allah razı olsun.
 

meftun

Active member
levent kardesim ne alaka dedigim olay, sizin rabita ile budistlerdeki yogiyi kiyaslamaniz ,size göre genel manada benzese bile ,icerik olarak farkli oldugu ve birisi islam kaynakli digeri budist kaynakli olan yogaya, keramet ve istidrac tam ve yerinde örnek olmustur daha nasil acik örnek vereyimki? levent kardesim tesekkürler
 

meftun

Active member
MOLLA MUHAMMED KONYEVİ HZ.: Rabıta hakkında bazı müslüman arkadaşlarımızın söyledikleri bize de geliyor. Bunu esefle karşılıyoruz. Her zaman insan dünya ile, hatta pis fikirleriyle düşündüğü zaman haram olmuyor, küfür olmuyor. Bir evliyayı insan böyle düşündüğü zaman küfür olacağını ne akıl kabul ediyor, ne Kur'an kabul ediyor, ne hadisler kabul ediyor. Bunu söyleyen kişileri insan esefle, hayretle karşılıyor. Ve bunun hakkında ayeti kerimeler her ne kadar zahir olmasa da işaret olarak emrediyor. Esteuzu Billah: ''künü maassadıkin'' ayeti kerimede ''sadıkin'' yani doğru olan kimselerle olun diyerek Allah-u Zülcelal emrediyor. Onlarla beraber olmak zahiri olarak emrediliyor ise de manevi olarak da onlarla beraber olun emri vardır.
Celaleyin tefsirinde, Allah razı olsun, ayeti kerime ''Yusuf Peygamber (a.s.) Züleyha'ya, birbirlerine meylettiği zaman, orada Yakup (a.s.) ellerini Yusuf'un (a.s.) göğsüne vurmak suretiyle onun bütün şehvetini çıkarmıştır'' olarak tefsir edilmektedir. Burada rabıtanın menfaati olduğunu ve insanın daima bir evliyayla veyahutta bir Peygamber hayaliyle olmasının, rabıtaya işaretle, günahlardan muhafaza olunacağını işaret ediyor.Aynı konu Kütub-i Sitte'de geçiyor. aLINTI mevla muhammed konyevi hz lerinden
 

meftun

Active member
rabira ayni zamanda kalbi baglamak demektir bu yüzden hic asik olaniniz yokmudur? sevdiginizi hayalinize getirir durursunuz ki beser bir sevdadir karsi cinse olan,ve yahut dinen hos olmayan hayaller bile kuranimiz vardir belkide, haram gözden baslar göz zinasi yapariz, resim gönle düser iste o zaman hayalimizden cikmaz peki bu rabita türü haram deilde, neden hz Allah cc asik resulu s a s asik bir allah dostunu hayal edip ondaki güzel ahlaki düsünmek, manen beraber oldugunu düsünmek neden haram olsun? televizyondaki güzel suretlere bakmak aceba nedir? begendiniz bayanin gözleri zihninizde olusmasi sizce nedir? tesekkürler herkese
 

kýrýmlý

Well-known member
Doğum tarihimi bildirmeme rağmen bana halaa "kardeşim" diye hitab ettiğinize göre yaşınız benden büyük demekki size Meftun Abi diyebilirim.

Ben rabıta ve budistlerdeki yogiyi kıyaslamadım.Onların da rabıtayı ibadet olarak gördüklerini ve uyguladıklarını ve birbirlerine aynen biz müslümanların yapılması gerekli bir şey olarak tavsiye ettiği gibi tavsiye ettiklerini söyledim.Genel manasının değil içeriğininde aynı olduğunu söylüyorum.Çünkü onlarda"şiri mataşi yi düşünürseniz ondan bir ışık çıkacak ve size ulaşacak" diyorlar.Mürşidden müride ulaşan alnına gelecek nur gibi.Bu sebeptendir ki rabıtaya İslam kaynaklı diyemezsiniz.Çünkü budizim Peygamber Efendimizin Bize getirdiği İslam dan önceki bir dindir.

Bir de Meftun Abi yazdıklarınızdan,yazdıklarımı okumadığınız hissine kapıldım.Çünkü soruma cevap vermemişsiniz.İnşallah yazdıklarımı okursanız ve bana cevap verirken başka sitelerden kopyala yapıştır cevaplar vermezseniz çok memnun olurum.Allah razı olsun.
 

meftun

Active member
levent kardesim artik sizden bir ricam var madem kopyalamam isinize gelmiyor kitablari karistirp yazmayada benim vaktim yok.Siz hala siri matasiye rabita yaptiklarini ve ,bu kafirlerle mürside yapilan rabitayi ayiramamaniza inanin sasirdim? ve siz bana islam kaynakli deil diyosunuz ama sahabede resulullah s,a,s hayal ettikleri mevcuttur kopyalamiyorum dersenizki bu budistlerde önce vardi o zaman size sunu derim hz muhammed s a s sakalliydi ama hz musa a,s da sakalliydi veya hz isa a,s da sakalliydi simdi yahudi veya hiristiyan adeti olduna göre , sakal islam kaynakli deil demenizle es deger oluyor !! demekki sakal size göre haram islam kaynakli deil.Bu konuda gayet acik yazdigimi umuyorum insaallah yeterli olmustur size cünkü deliler mevcut ama kopyalamamdan rahatsiz oldunuz icin bu kadar yeterli diyorum allaha emanet olunuz.Diger forumdaki kardeslerime birakiyorum bu konuyu vesselam
 

meftun

Active member
levent kardesim kusuruma bakma kirmak istemedim sizi ama inanin vaktim yok bence mücahit tr güzel yazdigi gibi kaynakta vermis galiba okumamisiniz siz onun yazisini? tavsiyem okuyun bir insaallah hakka emanet olun
 

kýrýmlý

Well-known member
levent kardesim artik sizden bir ricam var madem kopyalamam isinize gelmiyor kitablari karistirp yazmayada benim vaktim yok.Siz hala siri matasiye rabita yaptiklarini ve ,bu kafirlerle mürside yapilan rabitayi ayiramamaniza inanin sasirdim? ve siz bana islam kaynakli deil diyosunuz ama sahabede resulullah s,a,s hayal ettikleri mevcuttur kopyalamiyorum dersenizki bu budistlerde önce vardi o zaman size sunu derim hz muhammed s a s sakalliydi ama hz musa a,s da sakalliydi veya hz isa a,s da sakalliydi simdi yahudi veya hiristiyan adeti olduna göre , sakal islam kaynakli deil demenizle es deger oluyor !! demekki sakal size göre haram islam kaynakli deil.Bu konuda gayet acik yazdigimi umuyorum insaallah yeterli olmustur size cünkü deliler mevcut ama kopyalamamdan rahatsiz oldunuz icin bu kadar yeterli diyorum allaha emanet olunuz.Diger forumdaki kardeslerime birakiyorum bu konuyu vesselam


Sevgili Meftun Abi keşke bu konuyla ilgili bir bilginizin olmadığını,kitaplar karıştırmanız gerektiğini ve bana kopyala yapıştır ile cevap vereceğinizi daha önce söyleseydiniz de ben de bu güzel münazarayı iyi bir şekilde sonuçlandırabileceğimiz hevesine kapılmasaydım.

Sakal örneğinide konumuzla nasıl ilişkilendirğinizi de anlayabilmiş değilim.Sizden umduğum yazılarımı okuyarak bana cevaplar vermenizdi,kendi kendinize örnekler vererek bu örnekleri bana aitmiş gibi"Demek ki bu da size göre böyle"gibi hükümler çıkarmanız değildi.,

Ayrıca Mücahidin yazısını 3 kere okudum.Tüm imla ve yazım hatalarına sabr ederek.Allah a emanet olun.
 

meftun

Active member
levent kardesim bilgisi olan birine basurunuz insaallah, ama sizde bir önyargi var gibi veya cok iyi biliyorsunuz meseleyi burda bizden yazmamizi bekler gibi bir durum sezdim kusura bakma, ama sizin gibi düsünenler sunuda diyorlar ,tasavvuf islam kökenli deil hatta neler neler ben sana delil getrime mecburiyeti hissetmiyorum, cünkü getirsemde bir sey deismeyecek ve birde ne kadar bilgin olursa olsun birgün kitab karistirmak zorunda kalabilirsiniz ve kendi kendinize örnek vererek demisiniz,kardesim sizin verdiniz örnek rabita islam kökenli deil diyosunuz kanitla bunu o zaman,ha birsey daha pek cok alim kilikli vehhabi zihniyetlilerden delilde getirme bence, sizin gibi önyargili bir münazara eden birine artik cevap vermek istemiyorum hayirli ramazanlar
 

Huseyni

Müdavim
Ameller niyetlere göredir.

1


Bir insanın her hangi bir durumda Allah’ın, Peygamberimizi veya bir veli zatın huzurundaymış gibi ya da ölüm anı gelmiş gibi yapılan düşünce ve his alemine rabıta deniliyor. Bu işin esas gaye ve hedefi her an Allah’ın huzurunda olma şuuruna ermek ve bu vesile ile Onun rızasına uygun yaşamaktır.

Peygamber Efendimiz sürekli bu hal üzereydi. O her an Allah’ın huzurunda olma şuurunda olarak yaşadı. Bu anlamda bir Rabıta Peygamberimizin en büyük sünnetlerinden biridir.

Tarikattaki rabıtaya gelince: Tarikata giren bir mürit Bazı durumlarda Şeyhini düşünerek ve onun yanındaymış gibi kalp bağı kurmaya çalışarak İslam dinini daha iyi yaşamaya çalışmaktadır. Şeyh, müridini önce kendine, sonra peygamberimize en son da Allah’ü Teala’ya bağlamak istemektedir.

Bu düşünme ve rabıta Allah namına olduğundan ve İnsanları Allah’a yaklaştırma niyetiyle yapıldığından caizdir. Fakat Allah muhafaza etsin, şayet bu hareketi Allah namına değilde sırf şeyh efendi namına yapsa o zaman yanlış bir hareket olur. Bütün hak tarikatlar Kur’andan alındığı için, bunların yaptığı rabıtaların da izahını Kur’ana zıt olmayacak şekilde yapılması icap eder. Yoksa hak bir yol olmaz.

Eğer bu yola girmeden doğrudan Allah’a rabıta yapabilirsek en güzelini yapmış oluruz.

Ölümü düşünüp bir gün bende öleceğim diye rabıta yapmak da güzeldir. Kabir, ahiret, haşir, sırat, cehennem gibi alemleri de rabıta yaparak daha dikkatli yaşamaya çalışmak da tavsiye edilebilir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet Editör


2

Rabıta, “bağ, münasebet ilgi, alâka, bağlılık, mensub olmak...” gibi anlamlara gelir. Kendi şahsiyetinden sıyrılıp, sözgelimi şeyhin veya Resulullah’ın şahsiyetiyle bütünleşme, bir bağ kurma şeklinde uygulanır.
Malum olduğu üzere, seven sevdiğini hayal eder. Onu kendine yakın hisseder. Hatta rüyalarında bile onunla olur. Onunla aynîleşmek ister. Usta-çırak, hoca-öğrenci münasebetleri de rabıtayla alakalıdır. Çırak ustasının hareketlerini, öğrenci hocasının söylediklerini hatırlamaya, sanki tekrar o ana dönmeye gayret eder.

İşte, bir müridin mürşidini hatırlaması da böyle bir rabıtadır. Bu rabıta, mürşidin suretine değil, o vücudda sergilenen İslamî özellikleredir. Daha doğrusu, öyle olmalıdır. (1) Böyle bir rabıta, mürşitteki kemâl vasıflarının müride yansımasına sebebiyet verecektir. Buna, “fena-fişşeyh” denir. Fakat mürid orada kalmamalı, “fena-firrasul” ve “fena-fillah” makamlarına yükselmeye gayret etmelidir. Yani, şeyhinde fâni olan bir mürid, ondaki güzel özellikleri kazanıp, ondan peygamberde fâni olmaya yönelmeli, daha sonra da, Allah’ta fâni olmalıdır. (2)

Bu fena (fani olma) halleri zevkî birer mesele olmakla birlikte, herkes için şu manada uygulanabilir: Bir insan kendi reyini, fikrini bırakıp hocasının, üstadının yahut şeyhinin iradesini kendi iradesine tercih ederse bu zatlarda fani olmuş olur. Aynı şekilde, bütün işlerini, hallerini ve sözlerini Allah Resulünün sünnet çizgisine göre ayarlarsa Peygamberimizde fani olmuş olur. Allah’ın emir ve yasaklar manzumesini çok iyi kavrayıp hayatının bütün safhalarının buna göre yönlendirdiği taktirde de fena-fillah makamından bir pay elde etmiş olur.


Kaynaklar:
1. Bkz. Eraydın, Tasavvuf ve Tarikat, s. 135-138
2. Eraydın, Tasavvuf ve Tarikat, s. 384-385

Doç. Dr. Şadi EREN
sorularlaislamiyet.com
 

mucahid_tr

New member
selamun aleykum kırımlı kardeş

biz dikkat ederseniz yazımda göreceksiniz bir insanı hatırlamak düşünmek, yüzüne bakmakla ilgili delilleri sunduk



RABITA İBADET DEMEDİK


KIYAS YAPACAK OLURSAK SİZİN MANTIKLA OLAYA YAKLAŞILACAK OLSA

bazı islama inanmayanlar şöyle diyor islam için

kabe bir puttur islam yeni bir şey getirmedi puta tapanlar gibi putlar

oluşturdu


kuran puttur diyorlar

şeytanı taşlamak putu taşlamak diyorlar

daha çok şeyler söylüyorlar.

gördünmü kıyasla yola mantıkla yola çıkarsan ve herkes senin gibi yaparsa


ne olur



SORUM ŞU SİZE KIRIM KARDEŞ


kabe puttur diyene ve diğerlerine ne cevap vericen lütfen yazarmısın
 

kýrýmlý

Well-known member
Meftun ve mücahid yaşlarınız kaç sizin ben size saygı gösterip insan gibi davrandıkça siz çok daha fazla çocuklaşıyorsunuz önce bi cesaret gösterinde isim ve yaşlarınızı yazın ondan sonra görüşelim.
 
Üst