münafık deyip namaz kılmamak olmaz

Ahmet.1

Well-known member
"Münafık öldükten sonra namazı kılınmaz" mealindeki âyet, o zamandaki ihbar-ı İlahî ile bilinen kat'î münafıklar demektir. Yoksa zan ile, şübhe ile, münafık deyip namaz kılmamak olmaz. Madem "Lâ ilahe illallah" der, ehl-i kıbledir. Sarih küfür söylemese veyahut tövbe etse, namazı kılınabilir.

Emirdağ Lahikası
 

Ahmet.1

Well-known member
...

Ehl-i Sünnet'in ve İlm-i Kelâm'ın azîm imamlarından meşhur Sa'deddin-i Taftazanî, Yezid ve Velid hakkında tel'in ü tadliline cevaz vermesine mukabil, Seyyid-i Şerif-i Cürcanî gibi Ehl-i Sünnet Velcemaat'in allâmeleri demişler: "Gerçi Yezid ve Velid, zalim ve gaddar ve fâcirdirler; fakat sekeratta imansız gittikleri gaybîdir. Ve kat'î bir derecede bilinmediği için, şahısların hakkında nass-ı kat'î ve delil-i kat'î bulunmadığı vakit, imanla gitmesi ihtimali ve tövbe etmek ihtimaliyle, öyle hususî şahsa lanet edilmez. Said Nursi
 

Ahmet.1

Well-known member
"Münafık öldükten sonra namazı kılınmaz" mealindeki âyet, o zamandaki ihbar-ı İlahî ile bilinen kat'î münafıklar demektir. Yoksa zan ile, şübhe ile, münafık deyip namaz kılmamak olmaz. Madem "Lâ ilahe illallah" der, ehl-i kıbledir. Sarih küfür söylemese veyahut tövbe etse, namazı kılınabilir.

Emirdağ Lahikası

Münafık: İki yüzlü bozguncu. Müslüman gibi görünüp içten inançsız olan. Dinsizliğini gizleyerek müslüman gibi görünüp müslümanları aldatmaya ve islam toplumunu bozmaya çalışan.
İhbar-ı İlahî: Allah'ın (cc) haber vermesi.
Kat'î: Kesin.
Zan: Zannetme, sanma.
Ehl-i kıble: Kıble ehli, müslüman.
Sarih: Açık, belirli, belli, aşikar.
 

Ahmet.1

Well-known member
Cevap: ...

Ehl-i Sünnet'in ve İlm-i Kelâm'ın azîm imamlarından meşhur Sa'deddin-i Taftazanî, Yezid ve Velid hakkında tel'in ü tadliline cevaz vermesine mukabil, Seyyid-i Şerif-i Cürcanî gibi Ehl-i Sünnet Velcemaat'in allâmeleri demişler: "Gerçi Yezid ve Velid, zalim ve gaddar ve fâcirdirler; fakat sekeratta imansız gittikleri gaybîdir. Ve kat'î bir derecede bilinmediği için, şahısların hakkında nass-ı kat'î ve delil-i kat'î bulunmadığı vakit, imanla gitmesi ihtimali ve tövbe etmek ihtimaliyle, öyle hususî şahsa lanet edilmez. Said Nursi

Ehl-i Sünnet: İnançta ve yaşantıda her yönüyle Kur'anı ve Hz. Peygamberin sünnetini rehber edinenler.
İlm-i Kelâm: İslâm dininin temel inanç kurallarını açıklayan ve ispatını yapan ilim.
Azîm: Büyük, yüce.
Sa'deddin-i Taftazanî: Sad-ı Taftazani. Değerli eserleriyle islâm dinine hizmet etmiş büyük bir islâm alimi (Hi: 722-792)
Yezid: Hz. Muaviye'nin (ra) oğlu olup Emevi devletinin ikinci halifesidir. Kerbela olayı (Hz. Hüseyin'in (ra) şehid edilmesi olayı) da onun zamanında gerçekleşmiştir.
Tel'in: Lanetlemek, lanet etmek.
Tadlil: Dalalette olduğunu söyleme, sapıttığını söyleme.
Cevaz: Müsaade, izin.
Allâme: Çok büyük âlim.
Fâcir: Günah işleyen, günahlara dalmış ve doğruluktan sapmış.
Sekerat: Can çekişme, kendinden geçme.
Gaybî: Görünmeyenle ilgili, görünmeyen, hazırda olmayan.
Nass-ı kat'î: Kesin açıklık, doğruluğu kesin ve manası apaçık hadis veya ayet.
Delil-i kat'î: Kesin delil.
 
Üst