tövbe ile vazifesine avdet eder

Ahmet.1

Well-known member
Arkadaş! Nefis, tenbellik saikasıyla vazife-i ubudiyetini terk ettiğinden tesettür etmek istiyor. Yani, onu görecek bir rakibin gözü altında bulunmasını istemiyor. Bunun için bir Hâlıkın, bir Mâlikin bulunmamasını temenni eder. Sonra mülahaza eder. Sonra tasavvur eder. Nihayet, ademini, yok olduğunu itikad etmekle dinden çıkar. Halbuki, kazandığı o hürriyetler, adem-i mes'uliyetler altında ne gibi zehirler, yılanlar, elîm elemler bulunduğunu bilmiş olsa derhal tövbe ile vazifesine avdet eder.

Mesnevi-i Nuriye


Saika: Sürükleyici sebep, sevkeden sebep.
Vazife-i ubudiyet: Allah'a(cc) kulluk görevi.
Hâlık: Yoktan en güzel şekilde yaratan Allah(cc).
Mâlik: Sahip.
Mülahaza: Düşünme, düşünce.
Tasavvur: Akılda canlandırma, tasarlama, düşünme, zihinde şekillendirme.
Adem: Yokluk, hiçlik.
İtikad: İnanmak.
Adem-i mes'uliyet: Mesuliyetsizlik, sorumsuzluk, sorumlu olmama.
Elîm: Acı veren.
Elem: Acı, dert, kaygı.
Avdet: Dönüş, geri gelme, dönme.
 

Ahmet.1

Well-known member
İnsan, kendi nefsine olan şiddet-i muhabbetten dolayı kendisine hizmeti ve menfaati olan şeyleri hem sever, hem kıymet verir. Semeresinden istifade gördüğü şeylere abd ve köle olur. Aksi halde ne sever ve ne kıymet verir. Mesnevî-i Nuriye
 
Üst