Amerika tavukları ne kadardır? gibi kıymetsiz şeylerle ..

Ahmet.1

Well-known member
Ey dünyaperest nefsim! Acaba ibadetteki füturun ve namazdaki kusurun meşagil-i dünyeviyenin kesretinden midir veyahut derd-i maişetin meşgalesiyle vakit bulamadığından mıdır? Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki, bütün vaktini ona sarfediyorsun! Sen istidad cihetiyle bütün hayvanatın fevkinde olduğunu ve hayat-ı dünyeviyenin levazımatını tedarikte iktidar cihetiyle, bir serçe kuşuna yetişemediğini biliyorsun. Bundan neden anlamıyorsun ki, vazife-i asliyen hayvan gibi çabalamak değil; belki hakikî bir insan gibi, hakikî bir hayat-ı daime için sa'y etmektir. Bununla beraber meşagil-i dünyeviye dediğin, çoğu sana ait olmayan ve fuzulî bir surette karıştığın ve karıştırdığın malayani meşgalelerdir. En elzemini bırakıp, güya binler sene ömrün var gibi en lüzumsuz malûmat ile vakit geçiriyorsun. Meselâ: Zühal'in etrafındaki halkaların keyfiyeti nasıldır ve Amerika tavukları ne kadardır? gibi kıymetsiz şeylerle kıymetdar vaktini geçiriyorsun. Güya kozmoğrafya ilminden ve istatistikçi fenninden bir kemal alıyorsun.
Dünyaperest: Dünyaya taparcasına önem verip ahireti düşünmeyen.
Nefs: Kendisi, kendi, öz varlık. *Günahlara itici hisler.
Fütur: Gevşekik, usanç.
Meşagil-i dünyeviye: Dünyaya ait işler, dünya ile ilgili uğraşılar.
Kesret: Çokluk, bolluk.
Derd-i maişet: Geçim derdi.
İstidad: Kabiliyet, yetenek.
Cihet: Yön, taraf.
Hayvanat: Hayvanlar.
Fevkinde: Üstünde.
Hayat-ı dünyeviye: Dünyadaki yaşantı.
Levazımat: Lüzumlu şeyler, gerekenler, gerekliler.
İktidar: Güç, kuvvet.
Vazife-i asliyen: Asıl vazifen, esas görevin.
Belki: Kat'iyetle, şüphesiz. *Hatta. *İhtimal.
Hakiki: Gerçek, sahici.
Hayat-ı daime: Devamlı olan hayat.
Sa'y: Çalışma, iş.
Fuzuli: Gereksiz, faydasız, boş yere.
Malayani: Faydasız, boş, gereksiz.
Meşgale: Meşguliyet, iş, uğraşı.
Elzem: Çok gerekli, en gerekli, daha lazım.
Malûmat: Bilinenler, bilgiler.
Zuhal: Satürün gezegeni.
Keyfiyet: Özellik, nitelik, kıymet.
Kıymetdar: Kıymetli, değerli.
Kozmoğrafya: Astronomi, gök ilmi.


Said Nursi

***

Ey dünyaya tutkun nefsim! Acaba ibadetteki isteksizliğin ve namazdaki ihmalin dünya meşguliyetlerinin çokluğundan mıdır? Veyahut geçim derdiyle ibadete vakit bulamayışından mıdır? Sırf dünya içinmi yaratıldın ki bütün vaktini ona sarf ediyorsun?

Sen, kabiliyetlerinle bütün canlılardan üstün olduğunu fakat dünya hayatının devamı için gerekli şeyleri temin etme kudreti bakımından bir serçe kuşuna bile yetişemeyeceğini biliyorsun. Asıl vazifenin hayvanlar gibi çabalamak değil, gerçek bir insan gibi hakiki ve daîmi bir hayat için gayret etmek olduğunu neden anlamıyorsun? Hem dünya işleri dediğin, çoğu sana ait olmayan, boş yere karıştığın ve karıştırdığın faydasız şeylerdir. En lüzumlu işi bırakıp güya binlerce sene ömrün varmış gibi, en lüzumsuz malûmatla vakit geçiriyorsun. Mesela, kıymetli vaktini , "Satürn gezegeninin etrafındaki halkaların mahiyeti nedir? Amerika'da kaç tane tavuk vardır?" gibi kıymetsiz şeyleri düşünmeye harcıyorsun. Güya astronomi ve istatistik bilimleriyle uğraşıyor, onlardan istifade ediyorsun!..

Kaynak: Kısmen kelimelerin tercüme edildiği Sözler kitabından alınmıştır.
 

Ahmet.1

Well-known member
Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem'a, bir işarette, bir öpmekte batma! Lem'alar
 

Ahmet.1

Well-known member
İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi; Hâlık-ı Kâinat'ı tanımak ve ona iman edip ibadet etmektir. Şuâlar
 

Ahmet.1

Well-known member
A'râf, 206. Ayet: Şüphesiz Rabbin katındaki (melek)ler O'na ibadet etmekten büyüklenmezler. O'nu tespih ederler ve yalnız O'na secde ederler.
 

Ahmet.1

Well-known member
Azîm bir sermaye elinde bulunan insan, burada ticaret ile, ebedî daimî bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir. Onun eline verilen sermaye de ömürdür. Lem'alar
 
Üst