İbadetin manası şudur ki: ..

Ahmet.1

Well-known member
İbadetin manası şudur ki: Dergâh-ı İlahîde abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemal-i rububiyetin ve kudret-i Samedaniyenin ve rahmet-i İlahiyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir. Yani rububiyetin saltanatı, nasılki ubudiyeti ve itaati ister; rububiyetin kudsiyeti, paklığı dahi ister ki: Abd, kendi kusurunu görüp istiğfar ile ve Rabbını bütün nekaisten pâk ve müberra ve ehl-i dalaletin efkâr-ı bâtılasından münezzeh ve muallâ ve kâinatın bütün kusuratından mukaddes ve muarrâ olduğunu; tesbih ile Sübhanallah ile ilân etsin.
Said Nursi​



Dergâh-ı İlahî: Allah’ın(cc) huzuru.
Abd: Kul.
Acz: Güçsüzlük, kuvvetsizlik.
Fakr: Fakirlik, yoksulluk.
Kemal-i rububiyet: Varlıkları yetiştirme ve terbiye etmekteki mükemmellik.
Kudret-i Samedaniye: Samed olan Allah’a(cc) ait kudret. Her şey her an kendisine muhtaçken kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah’ın(cc) sonsuz güç ve kuvveti.
Rahmet-i İlahiye: Allah’ın(cc) merhameti.
Rububiyet: Allah’ın(cc) terbiyecilik sıfatı, Allah’ın her şeyin sahibi, ihtiyaçlarının karşılayıcısı ve terbiye edicisi olması
Saltanat: İdare etme gücü, yönetme gücü, padişahlık.
Ubudiyet: Kulluk.
Kudsiyet: Mukaddeslik, kutsallık.
İstiğfar: Af dileme, Allah’tan(cc) bağışlanma isteme, tövbe etme.
Nekais: Noksanlıklar, noksanlar.
Pâk: Temiz, saf, katıksız.
Müberra: Fenalıktan uzak kalmış. Temiz. Noksansız.
Ehl-i dalalet: Dalalet ehli. Kur’anın gösterdiği yoldan ayrılanlar, iman ve İslam yolundan sapanlar.
Efkâr-ı bâtıla: Batıl fikirler, asılsız uydurma düşünceler.
Münezzeh: Temiz, pak, arınmış.
Muallâ: Yüksek, yüce.
Kusurat: Kusurlar.
Sübhanallah: Her türlü eksikliklerden ve noksanlıklardan uzak ve kusursuz olan Allah(cc).
 

Ahmet.1

Well-known member
...

İbadetin ruhu, ihlastır. İhlas ise, yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir faide ibadete illet gösterilse, o ibadet bâtıldır. Faideler, hikmetler yalnız müreccih olabilirler, illet olamazlar. Said Nursi


Hikmet: Gözetilen fayda ve gaye. İnsanın, mevcudatın hakikatlerini(gerçeklerini) bilip hayırlı işler yapmak sıfatı.
Faide: Fayda, yarar.
İllet: Asıl sebep, temel sebep.
Bâtıl: Asılsız, gerçek dışı, yalan ve yanlış.
Müreccih: Tercih eden, üstün tutan.
 
Üst