33.Söz / 9.Pencere

Ahmet.1

Well-known member
Kâinattaki ibadat-ı umumiye, bilbedahe bir Mabud-u Mutlak'ı gösteriyor. Evet âlem-i ervaha ve bâtına giden ve ruhanî ve meleklerle görüşen zâtların şehadetleriyle sabit olan umum ruhanî ve melaikelerin kemal-i imtisal ile ubudiyetleri ve bilmüşahede bütün zîhayatların kemal-i intizamla ubudiyetkârane vazifeler görmeleri ve bilmüşahede anasır gibi bütün cemadatın kemal-i itaatla ubudiyetkârane hizmetleri, bir Mabud-u Bilhakk'ın vücub-u vücudunu ve vahdetini gösterdiği gibi; herbir taifesi icma' ve tevatür kuvvetini taşıyan bütün âriflerin hakikatlı marifetleri, bütün şâkirler taifesinin semeredar şükürleri ve bütün zâkirlerin feyizli zikirleri ve bütün hâmidlerin nimet artıran hamdleri ve bütün muvahhidlerin bürhanlı tevhidleri ve tavsifleri ve bütün muhiblerin hakikî muhabbet ve aşkları ve bütün müridlerin sadık irade ve rağbetleri ve bütün münîblerin ciddî taleb ve inabeleri, yine Maruf, Mezkûr, Meşkûr, Mahmud, Vâhid, Mahbub, Mergub, Maksud olan o Mabud-u Ezelî'nin vücub-u vücudunu ve kemal-i rububiyetini ve vahdetini gösterdiği gibi; kâmil insanlardaki bütün makbul ibadatın ve o makbul ibadatın neticesinden hasıl olan füyuzat ve münacat, müşahedat ve keşfiyat, yine o Mevcud-u Lemyezel ve o Mabud-u Lâyezal'in vücub-u vücudunu ve vahdetini ve kemal-i rububiyetini gösterir. İşte şu üç cihette ziyadar büyük bir pencere, vahdaniyete açılır.
Sözler​

İbadat-ı umumiye: Umumi ibadetler, bütün varlıkların kullukları, bütün varlıkların Allah'ın(cc) emirleri doğrultusunda hareketleri ile Allah'a kulluk etmeleri.
Bilbedahe: Apaçık, açık olarak, besbelli.
Mabud-u Mutlak: Kayatsız şartsız tek ibadet edilecek olan Allah(cc).
Âlem-i ervah: Ruhlar âlemi.
Bâtın: İç, görünmeyen, içyüz.
Şehadet: Şahitlik, tanıklık.
Umum: Bütün.
Kemal-i imtisal: Tam uyma.
Ubudiyetleri: Allah'a(cc) kulluk etmeleri.
Bilmüşahede: Gözle görüldüğü gibi, gözönünde olarak.
Zîhayat: Hayat sahibi, canlı.
Kemal-i intizam: Mükemmel kusursuz düzgünlük.
Ubudiyetkârane: İbadet edercesine.
Anasır: Unsurlar, elementler.
Cemadat: Cansızlar.
Kemal-i itaat: Mükemmel ve eksiksiz şekilde itaat(uyma).
Mabud-u Bilhakk: Gerçek ibadet(kulluk) edilmeye layık olan Allah(cc).
Vücub-u vücud: Varlığının zorunlu olması, olmaması imkansız olan varlık.
Vahdet: Birlik, teklik, Allah'a(cc) ait birlik.
İcma': Fikir birliği.
Tevatür: Yalan ihtimali olmayan kuvvetli haber.
Ârif: Çok tanınmış, meşur âlim. *Bir işten iyi anlayan.
Hakikat: Gerçek.
Marifet: Bilme, tanıma.
Şakir: Şükreden.
Hâmid: Hamdeden, şükreden.
Hamd: Teşekkür, medih, övme.
Muvahhid: Allah'ın(cc) birliğine inanan.
Bürhan: Kesin delil, ispat vasıtası.
Tavsif: Niteliklerini söyleme, vasıflandırma, özelliklerini belirtme.
Muhib: Muhabbet eden, seven.
Muhabbet: Sevgi, sevme.
Rağbet: İstek, arzu.
Münîb: Günahları terk ile pişman olarak Allah'a(cc) yönelen.
İnabe: Allah'a(cc) yönelme.
Maruf: Bilinen, tanınan, meşhur.
Mezkûr: Bahsedilmiş, anlatılmış ve belirtilmiş.
Meşkûr: Şükre layık olan, bütün varlıklarca şükredilen.
Mahbub: Muhabbet edilen, sevilen, sevgili.
Mergub: Beğenilmiş, çok değer verilen.
Maksud: Kasdedilen, istenen. *Gaye.
Mabud-u Ezelî: Başlangıcı ve sonu olmayıp sonsuz olan ve ibadet(kulluk) edilmeye layık olan Allah(cc).
Kâmil: Kusursuz ve eksiksiz. *Üstün dereceye ve manevî olgunluğa ulaşmış, olgun.
İbadat: İbadetler.
Hasıl: Meydana gelen, ortaya çıkan.
Füyuzat: Feyizler.
Münacat: Dua, Allah'a(cc) yalvarma.
Müşahedat: Gözlemler, gözlenenler, gözle görülenler.
Keşfiyat: Keşifler, buluşlar, gizli manevî gerçekleri bulup ortaya çıkarmalar.
Mevcud-u Lemyezel: Sonsuz ve ölümsüz varlık (Allah(cc)).
Mabud-u Lâyezal: Sonsuz ve ölümsüz olup ibadet edilen Allah(cc).
Kemal-i rububiyet: Varlıkları yetiştirme ve terbiye etmekteki mükemmellik.
Ziyadar: Işıklı, parlak.
Vahdaniyet: Birlik, Allah'ın(cc) birliği.
 
Üst