Obama nın sözünü ettiği mesele

Tarihci

Marmara Tarih
ABD Başkenti Washington şehir merkezinde Capitol Binası ile Washington Dikilitaşı karşı karşıya durur. Bizim Sultanahmet Meydanı'nda ufak ve tabii orijinal bir örneğini gördüğümüz bu taşın tam 169 metre, yani yaklaşık 60 katlı bir gökdelen yüksekliğinde olduğunu söylemek cesametini gözünüzde canlandırmanız için yeterlidir. Zira yapıldığı tarihte Washington'da ondan daha yüksek bir bina yokmuş.
Washington Anıtı'nın temeline ilk taş 1848 yılında konulmuş. Ancak iç savaş yüzünden açılışı 1885'e kadar gerçekleşememiş. Şimdilerde her yıl milyonlarca insanın ziyaret ettiği bu Mısır esintisi taşıyan sivri külahlı dikilitaşın dışı dümdüzdür ama içinde, tabii eğer asansörle değil de 898 basamaklı merdivenlerinden çıkmak isterseniz, sizi sürprizlerle karşılayacak tarihî objeler bulunur.
İşte kan ter içinde 342 basamak çıktınız ve 17. kata geldiniz. Burada sürprizlerin şahı sizi beklemektedir. İstanbul'da örneklerini çok fazla gördüğümüz mermer üzerine nefis bir talikle işlenmiş Osmanlıca kitabe ve üzerindeki tuğra, gelen geçenlere, 155 yıl önce Marmara Adası'ndan nasıl kesildiğinden başlayıp Washington nam şehre Arctic adını taşıyan yelkenli gemiyle 1854'ün bir Nisan günü nasıl ulaştığına varıncaya kadar olan hikâyesini "32 kısım tekmili birden" anlatmak için etmedik işmar bırakmamaktadır.
Şunu bilin ki, Washington'da yalnız değilsiniz. Sultan Abdülmecid Han, hat sanatımızın doruklarından Tosyalı Kazasker Mustafa İzzet Efendi, divan şiirimizin son büyük ismi Şeyh Galib'in süt oğlu olup binalara ve olaylara tarih düşürmesiyle meşhur Ziver Paşa ve mermere işlediği nefis tuğralarıyla efsaneleşen Haşim Efendi hep orada, sizi beklemektedirler.
Washington Anıtı'na hem kendi eyaletlerinden, hem de devletlerden birer taş veya kitabe koymak isteyen ABD yetkilileri, 1853 yılında J. P. Brown adlı sefiri vasıtasıyla Osmanlı hükümetine isteklerini iletirler. Kitabeye kazınacak beyti yazma görevi, Ziver Paşa'ya verilir. Yazdığı 3 örnek beyitten birisi padişah tarafından beğenilir. Sıra beytin mermere kazınma işlemine gelmiştir. Bu iş de Kazasker Mustafa İzzet Efendi'ye yaptırılmış, biraz acele edilmesi gerektiği için o sırada rahmetli olan Haşim Efendi'nin hazır bir tuğrasının kalıbı alınarak mermere kazınmıştır. Sonuçta kitabe, toplam 3.750 kuruşa (bugünkü rayiçle yaklaşık 10 bin TL'ye) mal olmuştur.
Kitabenin maliyeti ve nasıl yapılıp gittiğinden çok ne olduğu ve anlamı önemlidir.
Bir kere anıta çeşitli devletler ve eyaletlerden gönderilen kitabeler içinde som zümrütten yapılanlar bile vardır ama metninden mermer işçiliğine kadar tam bir 'sanat eseri' olan başka bir taş bulunmamaktadır. Osmanlı kitabesi, bu yönüyle apayrı bir değere sahiptir.
İkinci olarak diğer kitabelerde Başkan Washington övülürken, Osmanlı kitabesi, o mağrur edasıyla Sultan Abdülmecid'in temiz adının ABD ile dostluğun devamını temin için Washington'daki yüksek taşa yazıldığını haber vermektedir. Metin şudur:
Devâm-ı hulleti te'yid içün Abdülmecid Han'ın
Yazıldı nâm-ı pâki seng-i bâlâya Vaşinkton'da.
Peki o zamanlar henüz İstanbul'da büyükelçisi bile bulunmayan ABD'nin aklına bizden bir kitabe istemek nereden gelmiş olabilir? diye düşünenler çıkacaktır. Bunun cevabını, Avrupa'da pek çok ülkede birden patlak veren 1848 ayaklanmalarında Avusturya ve Rusya'ya karşı mağdur durumdaki Macar ve Leh (Polonyalı) mültecilere kucak açan tek Avrupa devletinin Osmanlı oluşunda aramak gerekir. Kanatlarımızın altına sığınanı geri vermek, bize yakışmazdı. Hatta bu yüzden neredeyse savaş bile açılacaktı. "Savaşsa savaş" dedik, sözümüzün arkasında durduk. Mesele düğümlendi. İşte bu sırada ABD devreye girdi ve mültecileri kabul edebileceğini bildirdi. Rusya ve Avusturya da buna razı olunca Lui Koşut başta olmak üzere Macar mülteciler ABD'ye gittiler. Orada her gittikleri yerde Osmanlı Devleti'nin bu kararlı duruşuna ve yardımlarına teşekkürlerini bildirmeyi ihmal etmediler.
İşte bu olaydan sonra ABD kamuoyunda Türklere karşı olumlu bir bakış geliştiğini görürüz. Hatta o günlerde bir Bahriyeli subay olan Emin Bey, özel davet üzerine gittiğinde ABD Cumhurbaşkanı tarafından, Uğur Derman Bey'in deyişiyle, "adeta devlet başkanı teşrifatıyla" kabul edilmiş ve tam 6 ay izzet ü ikram ile ağırlanmış. Niye peki? Mültecileri, savaşı göze alarak teslim etmediği için de ondan. Halbuki bilseler, Osmanlı, Osmanlı kaldığı sürece başka türlüsünü yapamazdı ki! 150 yıl önce Amerika'nın kurcusu adına yapılan bir anıta konulmak üzere Osmanlı'dan kitabe istenmesi, o tarihlerde insan hakları konusunda dünyaya örnek olacak bir davranışı sergilediğimizdendir. (Mustafa Armağan - 13 Ocak 2008)
 

Tarihci

Marmara Tarih
İnşallah o şaşalı günlerimiz geri gelecek... Yiğidimiz uykusundan uyanacak, üzerindeki taşları atacak, kendisinden çalınanları geri alacak...
 
Üst