Bilinmeyen taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi

hulusi

Well-known member
Bediüzzaman’ın Medresesi

1910 yılında İstanbul'dan ayrılarak Karadeniz üzerinden Batum yoluyla Van'a giderken Tiflis'e uğrayan Bediüzzaman ile yanına gelen bir Rus polisi arasında ilginç bir diyalog yaşanır.

Seyh Sanan tepesinden ilgi ile Tiflis'i seyreden Bediüzzaman'a Rus polisi sorar:
“ Niye böyle dikkat ediyorsun?”
Bediüzzaman der:
“Medresemin planını yapıyorum”
O der:
”Nerelisin?”
Bediüzzaman:
“Bitlisliyim”
Rus Polisi: “Bu Tiflistir.”
Bediüzzaman: “Bitlis, Tiflis birbirine kardeştir.”
Rus Polisi: “Ne demek?”
Bediüzzaman: “Asya'da alem-i İslamda üç nur birbiri arkasında inkişafa başlıyor. Sizde bir biri üstüne üç zulmet inkişafa başlayacaktır. Şu Perde-i müstebidane yırtılacak, takallüs edecek, bende gelip burada medresemi yapacağım.”




(Bilinmeyen taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi -145)

Bediüzzaman hakkında ilginç bir hatıra da yeğeni Abdurrahman'a atfen anlatılmaktadır. Av.Hulusi-i Bitlisi Ehl-i Sünnet mecmuasında yayınlanan bir yazısında şöyle bir hatıra nakleder: İstanbul'da Bediüzzaman'ın yanında bulunan yeğeni Abdurrahman, Diyarbakır'da öğretmenlik yapan amcası Abdülmecid'e yazdığı bir mektupta durumlarını ve içinde bulunduğu haleti ruhiyesini şöyle anlatmaktadır:


“Said amcamın haline şaşıyorum; dünyevi bütün ümitlerim söndü. Çünkü hükümet kendisine yüksek maaş veriyor. Sarfiyatımızın fazlasını biriktiriyorum. Birkaç eser teklif etti. Birgün bana dedi ki 'Git filan matbaa müdürünü bana çağır.' Gittim, çağırdım, geldi. Eserlerini müdüre verirken bana dedi ki: “Abdurrahman! Biriktirdiğin paraları getir müdür beye ver.” Bende getirdim verdim. Müdür paraları alıp çıkınca benim gözlerim yaşardı. Bilahare kendi kendime müteselli oluyor, eserler basılırsa satılır, paralarını yine biriktiririm diyordum.

“Birkaç gün sonra yine beni yolladı. Matbaa müdürünü çağırdım. Bu seferde matbaa müdürüne dedi ki: 'Eserlerim üzerine yaz, bu kitaplar İslam milletine meccanen tevzi olunacaktır.' Matbaa müdürü çıktıktan sonra, senelerden beri büyük amcama karşı beslediğim ruhi saygı adeta sarsıldı. Hasbelbeşeriyeye ağladım ve dedim ki: 'Amca! Birkaç para biriktiriyordum. Memlekete dönersek düşman istilasından harap olarak kurtulan süknamızı, evimizi belki imar ederdik. O ümidimi de öldürdün böyle olur mu?'

Bunun üzerine derin bir tebessümle dedi ki:
'Yavrum Abdurrahman! Hükümet bize fazla maaş veriyordu. Kifaf-ı nefsimizden artanı beytü-l male ait olduğundan bu vesileyle o fazlayı Müslümanlara iade ediyorum. Senin bu işlere aklın ermez. Allah dilerse mukaddes vatanın her yerinde sana ev verebilir.'




(Bilinmeyen taraflarıyla Bediüzzaman Said Nursi Syf.205)

Bu yıl Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin vefatının 47. yılı.( şu an 49. yılı) Bediüzzaman'ın Tiflis'te yıllar önce medresesinin açılışı yapıldı ve çevresine ilmi irfan, nur dağıtmaya devam ediyor. Sadece Tiflis te mi? Hayır Çin'den Amerika'ya, İngiltere'den Güney Afrika'ya, Japonya'dan Kanada'ya, Moğalistan'dan Mısır'a, Kırgızistan'dan Cezayir'e dünyanın her köşesinde, her bucağında, ismini hatırlayamadığımız ülkelerde, ismini hiç duymadığımız dünya şehirlerinde Bediüzzamanın medreseleri açıldı. Gönüllü iman erleri, Kuran hizmetkarları yeni bir destan yazıyorlar.

Şanlı ecdatlarına layık torunlar olduklarını ispatlarcasına ila-i Kelimetullah davasını yeniden omuzlayarak Kuran hakikatlerini dünyanın her coğrafyasındaki her milletten muhtaç gönüllere, ulaştırabilmek için ihlasla, azami fedakarlık ve gayretle hizmet ediyorlar.

Bugün, Bediüzzamanın yeğeni Abdurrahman'a söylemiş olduğu müjdesi de tahakkuk etmiş durumda. Bütün malvarlığı bir sepete sığabilecek kadar az olan Bediüzzamanın bugün mukaddes vatanın her köşesinde, her şehrinde, her kasaba ve her köyde evleri var. Sadece Anadolu da on binlerce Risale-i Nur dersanesi, Bediüzzaman Hazretlerinin birer hanesi olarak çevresine ilim ve feyiz dağıtıyorlar.

Kader-i İlahi, Medresetüz- Zehra projesinin hayata geçmesine cevaz vermedi. Ahir zamanda insanlığın ihtiyacı çok daha kapsamlı ve külli idi. Onun için İsm-i Rahim ve İsm-i Hakim'in bir tecellisi olarak Risale-i Nur külliyatı telif edildi.

Bediüzzaman'ın çağın gereklerine ve ahir zaman insanının ihtiyaçlarına cevap verecek bir eğitim müessesi vücuda getirme gayesi, Risale-i Nurun telifi ile Medrese-i Nuriye olarak tahakkuk etmiştir.

Medrese-i Nuriye sadece Türkiye'yi ve İslam alemini değil, bütün insanlığı hedef alan bir yaygın eğitim sistemidir. Kuran hakikatlerinin ulaştırılacağı hedef kitle, tüm insanlıktır. Çünkü bütün insanların Kuran hakikatlerine ve Allah Resulünün Sünneti Seniyyesine ve güzel ahlakına ihtiyaç vardır.

Medrese-i Nuriyenin mekanı ve hizmet alanı tüm dünyadır. Merkezi Anadolu'dur. Bediüzzaman Hz. kendini Pakistan'a davet eden Pakistanlı Müslümanlara “ben Mekke - Medine'de olsam hizmet için yine buraya gelirdim” cevabını vermiştir. Medrese-i Nuriyenin eğitim müfredatı, Risale-i Nur külliyatıdır. Eğitim dili insanların konuştuğu tüm lisanlardır. Asli dili Türkçe olmakla birlikte bugün 40 tan fazla Dünya diline tercüme edilmiş olup farklı dillerde basım yayımı devam etmektedir.

Kısacası, Bediüzzaman'ın medresesi, dünyanın her yerinde, insanın bulunduğu her mekanda ve her an ara vermeksizin eğitim hizmetlerini sürdürmektedir.

tefekkurdergisinden alınmıştır.
 
Üst